 | ISBN13 978-975-342-500-1 | 12,5x19,5 cm, 248 s. |
Liste fiyatı: 270.00 TL İndirimli fiyatı: 216.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":270.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"593","item_name":"Eteğimdeki Taşlar","discount":54.00,"price":270.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Mahmud ile Yezida, 1980 | Osmanlıya dair Hikâyat, 1981 | Taziye, 1982 | Kum Saati, 1984 | Son Istanbul, 1985 | Sahtiyan, 1985 | Cenk Hikâyeleri, 1986 | Kırk Oda, 1987 | Lal Masallar, 1989 | Eski 45'likler, 1989 | Yaz Sinemaları, 1989 | Mırıldandıklarım, 1990 | Yaz Geçer, 1992 | Geyikler Lanetler, 1992 | Yaz Geçer - Özel Basım, 1992 | Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993 | Omayra, 1993 | Bir Garip Orhan Veli, 1993 | Kaf Dağının Önü, 1994 | Metal, 1994 | Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996 | Murathan ' 95, 1996 | Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996 | Başkalarının Gecesi, 1997 | Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997 | Paranın Cinleri, 1997 | Başkasının Hayatı, 1997 | Dört Kişilik Bahçe, 1997 | Mürekkep Balığı, 1997 | Dağınık Yatak, 1997 | Metinler Kitabı, 1998 | Üç Aynalı Kırk Oda, 1999 | Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999 | Meskalin, 2000 | 13+1, 2000 | Erkekler İçin Divan, 2001 | Soğuk Büfe, 2001 | Çocuklar ve Büyükleri, 2001 | Yüksek Topuklar, 2002 | 7 Mühür, 2002 | Timsah Sokak Şiirleri, 2003 | Yazıhane, 2003 | Yabancı Hayvanlar, 2003 | Erkeklerin Hikâyeleri, 2004 | Çador, 2004 | Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004 | Bir Kutu Daha, 2004 | Beşpeşe, 2004 | Elli Parça, 2005 | Söz Vermiş Şarkılar, 2006 | Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007 | Kâğıt Taş Kumaş, 2007 | Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007 | Kullanılmış Biletler, 2007 | Dağ, 2007 | Kadından Kentler, 2008 | Eldivenler, hikâyeler, 2009 | Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009 | Hayat Atölyesi, 2009 | İkinci Hayvan, 2010 | Gelecek, 2010 | 227 Sayfa, 2010 | Şairin Romanı, 2011 | Stüdyo Kayıtları, 2011 | Kibrit Çöpleri, 2011 | Şairin Romanı - Ciltli, 2011 | Doğu Sarayı, 2012 | Aşkın Cep Defteri, 2012 | Bir Dersim Hikâyesi, 2012 | Tuğla, 2012 | Mutfak, 2013 | 189 Sayfa, 2014 | Mezopotamya Üçlemesi, 2014 | Merhaba Asker, 2014 | Kadınlar Arasında, 2014 | İskambil Destesi, 2014 | Harita Metod Defteri, 2015 | Güne Söylediklerim, 2015 | Solak Defterler, 2016 | Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016 | küre, 2016 | Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017 | Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017 | Tren Geçti, 2017 | Çağ Geçitleri, 2019 | Hamamname, 2020 | Aile Albümü, 2021 | Devam Ağacı, 2021 | Erkekler Yalnızlıklar, 2021 | Evrak Çantası, 2022 | Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022 | 995 km, 2023 | Otelde Bulunmuş Kitap, 2024 | Şiirin Eşya Deposu, 2024 |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Eteğimdeki Taşlar Kapak Tasarımı: Hakkı Mısırlıoğlu |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Aralık 2004 | 3. Basım: Mayıs 2012 |
Murathan Mungan 2004'de, yılın başında Çador'u, daha sonra deneme kitabı Bir Kutu Daha'yı, ve dünya edebiyatından seçerek hazırladığı iki tematik öykü seçkisini yayınladı: Erkeklerin Hikâyeleri ile Kadınlığın 21 Hikâyesi. Yılın son haftasında ise yeni şiir kitabı var: Eteğimdeki Taşlar. Kapak tasarımını grafik sanatçısı Hakkı Mısırlıoğlu'nun yaptığı Eteğimdeki Taşlar, adının çağrışımlarını yüklenen bir kitap. Hacmiyle olsun, sesiyle olsun, biriktirdikleriyle, dökümünü yaptıklarıyla olsun Murathan Mungan'ın 1979'dan günümüze uğradığı çeşitli şiirsel konaklamaları içeren hacimli bir kitap. Murathan Mungan'ın bütün yapıtı düşünüldüğünde bir tür dönemeç kitabı da denebilir — geldiği yollara baktığı, çıkacağı yeni yolları tarttığı bir dönemeç kitabı. Zamana bırakılsa her biri ayrı birer kitap olacak 10 bölümden oluşan kitap, bilinmeyen, ilk defa okuyacağınız çok sayıda şiiri bir araya getiriyor. Mungan'ın kendi kelimeleriyle, "yüzünü ve dilini bile isteye bölüp parçaladığı ama farklı damarlardan beslense de her seferinde aynı izleklerin, aynı sorunsalların birleştirdiği bir bütüne açılan şiirler" bunlar.  | İÇİNDEKİLER |
Eski Zaman Aktarları Boğazlı Kazak Soğuk Deniz Kömür Köşedeki Kahve Ot Yedi Askı Kehribar Bilet Son Durak  | OKUMA PARÇASI |
Çe sayılmamış kapıların için adımlarını dinlemeye geldim karanlıkta gören sokaklar için adımı verdim et değil ceset kendini tekrarlamaktan ve unutkanlıktan kaybolmuş hayalet her yoklamada tenden eksildim kış değil tipi adlandıran kendi küresinde kaybolduğumuz mevsimleri ben unuttum kalbim sakladı seni can unuttu cam sakladı seni her sokağı çıkmaz yapan çocukluk ve aşktır nedensiz ağlamalar gibi yıkayıp atar insanın içinden bilmek istemediklerini nice harcansa ömründe bir beş dakikası vardır herkesin hatırlamak için her şeyi bu şiirin sahipsiz adı gibi kimseye bir şey söylemeden geçip gitmenin sessiz önemini 2002, 2003  | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Sennur Sezer, “Murathan Mungan tiryakiliği”, Radikal Kitap Eki, 7 Ocak 2005 Murathan Mungan, Türk edebiyatı için gerekli ve zor bir noktadan yola çıkar çoğu yapıtında: doğduğu bölgenin bir özelliğini, görüntü, imge yada deyim olarak, sözcüklerin arasına sıkıştırıverir. Bu, Güneydoğu özelliği (yıpranmamış eskiliğiyle) Murathan Mungan şiirinin ya da öyküsünün modern çizgisiyle bir açı oluşturur. Okur, bu açıyla kendi okuma/algılama/sezgi açısının uçurumunun arasındadır artık. Sonuç bir Murathan Mungan tiryakiliğidir. Mungan yeni şiir kitabına, kapağının görsel düzenlenişinin de önüne geçen bir ad seçmiş: Eteğimdeki Taşlar. Bu söz grubu Güneydoğuda yaygın bir deyimin bir bölümünü anımsatıyor. Genellikle çoğul olarak 'Herkesin eteğindeki taşı dökmesi' biçiminde kullanılır. Herkesin kaygılarını, sıkıntılarını apaçık dile getirmesi anlamına gelen bu söz, konuşup anlaşma, bir silah bırakma, bir barış çağrısıdır. Bu sözün bir 'iç dökme'den daha şiirsel ve trajik ne çok çağrışımı var. Filistin'deki çocukların sapanındaki taşların Yalvaç Davut'un sapanına tarihlenişinden Mecdelli Meryem'i cezalandırmak için seçilmiş ölüm araçlarına, Tanrı'ya en sevdiği varlığı adayan Urfalı Yalvaç İbrahim'in yoldan çıkarıcı şeytana direnişinin bugün süren anısı 'şeytan taşlama'dan yasak cinsel ilişki suçlusu kadınların recm edilmesine... Üstelik bu ölümle yargılı masumların görüntülerinin hiçbiri eskiyemiyor. Bilene bilene tükenen bir bıçağın keskinliğiyle duruyor gündemi... Devamını görmek için bkz. |  |
Ayşen Gür, "Elli Yaş Şiiri", Hürriyet-Pazar, 9 Ocak 2005 Murathan Mungan'ın Eteğimdeki Taşlar adlı son şiir kitabının ne olduğunu kitaptaki son şiirin son mısraları anlatıyor: (...) insanlar! bir gün ben de yaşamıştım aranızda hepsi bu kadar lekem yoksa, izim kalmamışsa, bir tortu bile değilsem hafızanızda yine de güzeldi her şey şiirime değdi dünya elli yıl, eteğimdeki taşlar Zaten Hakkı Mısırlıoğlu tarafından tasarlanan kitabın kapağı da şairin üç ayrı yaş döneminde çekilmiş üç siyah-beyaz fotoğrafının iç içe açılmasından oluşuyor. Çok iyi bir Murathan Mungan külliyatıyla karşı karşıyayız; 1979-2004 arasında yazılmış bu şiirlerin bazıları şairin 2000'de basılmış Doğduğum Yüzyıla Veda adlı kitabında yer almış, ama çoğu ilk kez basılıyor. Özellikle Kasım 2004'te onu mısralara gömülmüş olarak hayal edebiliriz, çünkü son şiirlerinin altında en çok bu tarih çıkıyor karşımıza. 2003'te "farkında mısın / biraz kekeme bir tınısı var yeni şiirlerimin / tutuk dizeler, küs hece, kısa devre / çakımı yüksek kesik sözcükler" diye yazmış ama olsa olsa geçici bir anmış bu. Çünkü eski şiirlerinde olduğu gibi son şiirlerinde de hiçbir kekemelik, hiçbir tutukluk, küslük yok. Aksine, insana sevmediği sözcükleri bile sevdirecek, tek notası bile değiştirilemeyecek mükemmellikte şiirlerle dolu kitap. İster "Ejderhanın üflediği kendi soluğu / Biz onu alev, ateş sanırız" gibi iki mısradan ibaret olsun, ister "Mehmet" gibi uzun, harik... Devamını görmek için bkz. |  |
Filiz Aygündüz, "Şiirime Değdi Dünya", Milliyet Sanat, Ocak 2005 1979'dan günümüze şiir üzerinden aldığı yolda topladığı taşları, sırlı bir motifte bir araya getiriyor Murathan Mungan; formülünü içiyle izlediği bir matematikle oluşturduğu sayı dizileri gibi. Sonra tümünü "kitap"tan bir zarfa koyup adını(zı) yazıyor. Ve bu defa diyor ki, bir nevi, kaç günde ve ayda ulaşırsa ulaşsın (doğru) adrese, önemli değil; ben o yolculuğu izlemek, şiirle okurun buluşmasına karışmamak istiyorum. Bu yüzden sessizliği. Bu yüzden söyleşi yok, televizyon röportajları yok! Bu durumda bu yazı o mektubu almış birinin, kısa buluşma metni. İyi bir şiirin sol anahtarı şairin samimiyetiyse eğer, 10 bölüm ve 200'ü aşkın sayfadan oluşan bu hacimli kitap, insan olmaya dair her türlü iç kilidi açacak kuvvette. İhtimal, en paslı olanlarını da... Belki de gerçekten, yalnız gitmeli bu buluşmaya; bu yazı dahil hiçbir tanıtım metnini okumadan hatta... Eteğimdeki Taşlar'da yer alan şiirlere dikiş izi bırakmaksızın eklemlenen tasavvufu ve felsefeyi izlemek; imgeyle yapılan raksın büyüsüne kapılmak, görme biçimlerinin, ikiz okumaların ve yaratılan paradoksların verdiği "zekâ"nın keyfine varmak için rehberlere ihtiyaç yok, şaire yöneltilen soru cevaplara, dedim ki, demek istedim ki gibi zoraki açıklamalara... İyi şiir, yalansız doğası gereği kendi rehberliğini bizzat kendisi üretiyor; sarih bir yolda, okur ve şair yan yana. "Yalansız"ın yılansı çekiciliğini de inkâr etmemeli bu ... Devamını görmek için bkz. |  |
Doğan Hızlan, “Bakışları aynalarda unuttuk”, Hürriyet Cumartesi, 19 Şubat 2005 Murathan Mungan’ın Eteğimdeki Taşlar’ı, onun 1979-2004 arası şiir serüvenini en iyi örneklerle bize sunuyor. Şairin şiirlerin altına tarih koyması, kendi şiir gelişiminin ana duraklarını, aşamalarını okurla paylaşmak isteğinden kaynaklanıyor. 25 yıllık şiirler toplamında, o, şiir dünyasının taşıdığı özellikleri, poetikasının oluşumundaki öğeleri, şiiri algılama çeşitlemelerini sergiliyor. Mungan’ın şiir işçiliğine önem verdiğini ama söz sanatlarıyla, simgelerle de okurun işini zorlaştırmadığını söyleyebilirim. Kapak fotoğrafları, art arda çevrildiğinde şairin şiirinin yanı sıra fiziksel olgunluğu da fark edilir. Sanırım, şair yaşıyla birlikte şiirinin de olgunlaştığını böyle bir paralellikle sunuyor. Murathan Mungan şiirinin çıkış kaynağı, Türk şiirinin geleneksel sesini bireyselleştirme biçiminde gözüktü. Yer yer divan şiirinin rüzgárından söz edilebilirdi ama bunun içine halk şiirinin acıları, yalınlığı da katılmıştı. Divan şiirinin mazmun yapısı içinde Güneydoğu efsanelerinin, bazı kavramların rengi de seziliyordu. Mungan’ın şiiri, zaman içinde bu yerel renkleri, etkiyi kendi bünyesi içinde eritti ve yeni bir şiir çıktı ortaya. Yani bu yerel zevkle hesaplaşmasını çabuk tamamladı. Şiiri nasıldır, sorusuna onun şiirinde karşılıklar aradım. İçten içe gelişen bir hüzün, hayatı hep irdelemeye, hep masaya yatırmaya, hep anatomisini çık... Devamını görmek için bkz. |  |
|