| ISBN13 978-975-342-727-2 | 13x19,5 cm, 168 s. |
Liste fiyatı: 156.00 TL İndirimli fiyatı: 124.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":156.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"662","item_name":"Eldivenler, hikâyeler","discount":31.20,"price":156.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Mahmud ile Yezida, 1980 | Osmanlıya dair Hikâyat, 1981 | Taziye, 1982 | Kum Saati, 1984 | Son Istanbul, 1985 | Sahtiyan, 1985 | Cenk Hikâyeleri, 1986 | Kırk Oda, 1987 | Lal Masallar, 1989 | Eski 45'likler, 1989 | Yaz Sinemaları, 1989 | Mırıldandıklarım, 1990 | Yaz Geçer, 1992 | Geyikler Lanetler, 1992 | Yaz Geçer - Özel Basım, 1992 | Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993 | Omayra, 1993 | Bir Garip Orhan Veli, 1993 | Kaf Dağının Önü, 1994 | Metal, 1994 | Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996 | Murathan ' 95, 1996 | Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996 | Başkalarının Gecesi, 1997 | Paranın Cinleri, 1997 | Başkasının Hayatı, 1997 | Dört Kişilik Bahçe, 1997 | Mürekkep Balığı, 1997 | Dağınık Yatak, 1997 | Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997 | Metinler Kitabı, 1998 | Üç Aynalı Kırk Oda, 1999 | Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999 | Meskalin, 2000 | 13+1, 2000 | Erkekler İçin Divan, 2001 | Soğuk Büfe, 2001 | Çocuklar ve Büyükleri, 2001 | Yüksek Topuklar, 2002 | 7 Mühür, 2002 | Timsah Sokak Şiirleri, 2003 | Yazıhane, 2003 | Yabancı Hayvanlar, 2003 | Erkeklerin Hikâyeleri, 2004 | Eteğimdeki Taşlar, 2004 | Çador, 2004 | Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004 | Bir Kutu Daha, 2004 | Beşpeşe, 2004 | Elli Parça, 2005 | Söz Vermiş Şarkılar, 2006 | Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007 | Kâğıt Taş Kumaş, 2007 | Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007 | Kullanılmış Biletler, 2007 | Dağ, 2007 | Kadından Kentler, 2008 | Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009 | Hayat Atölyesi, 2009 | İkinci Hayvan, 2010 | Gelecek, 2010 | 227 Sayfa, 2010 | Stüdyo Kayıtları, 2011 | Kibrit Çöpleri, 2011 | Şairin Romanı, 2011 | Şairin Romanı - Ciltli, 2011 | Doğu Sarayı, 2012 | Aşkın Cep Defteri, 2012 | Bir Dersim Hikâyesi, 2012 | Tuğla, 2012 | Mutfak, 2013 | 189 Sayfa, 2014 | Mezopotamya Üçlemesi, 2014 | Merhaba Asker, 2014 | Kadınlar Arasında, 2014 | İskambil Destesi, 2014 | Harita Metod Defteri, 2015 | Güne Söylediklerim, 2015 | Solak Defterler, 2016 | Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016 | küre, 2016 | Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017 | Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017 | Tren Geçti, 2017 | Çağ Geçitleri, 2019 | Hamamname, 2020 | Aile Albümü, 2021 | Devam Ağacı, 2021 | Erkekler Yalnızlıklar, 2021 | Evrak Çantası, 2022 | Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022 | 995 km, 2023 | Otelde Bulunmuş Kitap, 2024 | Şiirin Eşya Deposu, 2024 |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | Eldivenler, hikâyeler Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Resmi: Arzu Başaran |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2009 | 4. Basım: Kasım 2023 |
Murathan Mungan'ın yaşama dair derin ve incelikli gözlemlerle zenginleştirdiği bu öyküler, kadınlar hakkında, erkekler hakkında, ilişkilerin gerilimi hakkında, ebeveynler hakkında, zamanın geçiciliği ve bazen de "oturup kalması" hakkında, tesadüfler hakkında, kısacası hayat hakkında... Eldivenler, hikâyeler on öyküden oluşuyor. Eldivenler, Ansızın her şey, Kaset, Yaz gibisi var mı? Kötü adamla kötü kadının aşkı üzerine küçük bir film, Krepen'in duvarı, Islık, Çarpışma, Tabut ve Geçici kesinlikler. | İÇİNDEKİLER |
Eldivenler Ansızın her şey Kaset Yaz gibisi var mı? Kötü adamla kötü kadının aşkı üzerine küçük bir film Krepen'in duvarı Islık Çarpışma Tabut Geçici kesinlikler | OKUMA PARÇASI |
“Krepen’in duvarı”ndan, s. 87-93. ... Babası kentin ikinci diş tabibiydi. Dişçilik mektebini bitirdikten sonra gururla baba memleketine dönmüş, kentin anacaddesinde yeni yapılmış binaların birinde açtığı muayenehane için iki adet tabela yaptırmıştı. Tabelaların daha geniş ve uzun olanı, binanın ön yüzeyine, muayenehanenin bulunduğu ikinci katın sırasına çakılmış; daha küçük olanı ise caddeden gelip geçenlerin rahatlıkla görebilecekleri biçimde binanın giriş kapısının biraz üzerindeki bir demir boruya asılmıştı. Binanın ikinci katındaki karşılıklı iki daireden birinde ailecek oturuyorlar; diğerini ise babası muayenehane olarak kullanıyordu. Bu sallanan tabela Tahir'nin yatak odası penceresinin tam altına denk geliyor; rüzgârlı havalarda gırç gırç diye sallanarak gecelerine, uykularına, rüyalarına eşlik ediyordu. Ona kim olduğunu, kimin oğlu olduğunu, o şehir eşrafı içinde kimlerden olduğunu, babasının itibarlı mesleğini, ailesinin toplumsal mevkiini hatırlatıyord... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Karin Karakaşlı, “Aşkla ve kötülükle hesaplaşma”, Milliyet Kitap Eki, Eylül 2009 Bir kitabı beklemekle, yazarınızın kitabını beklemek arasında fark var. İkincisinde elinizdeki kitap artık bir pusuladır; size yazarınızın ruh ve yazın istikametini gösterir. Siz artık sadece bir kitabın okuru değil, bir yolculuğun ortağı olursunuz. Murathan Mungan’ın yeni öykü kitabı Eldivenler, hikâyeler işte böyle bir maceranın kod adı. Ustalığın tarifi yalınlık olmalı. Mungan, usta işi yalınlıktaki öykülerinde kaderin oyunları üzerinden hayatı ve edebiyatı da sorguluyor. Yanıbaşımızdan geçip giden hayaller, ihtimaller; bir ölümle yarıda kalan hesaplaşmalar, teğet geçişler, geç kalmışlıklar bir bir yokluyor ruhumuzu. Aşkla, kötülükle, adaletle girişilen bir hesaplaşma bu. Karanlık dünyanın sakini “Kötü bir adam olduğumu ne zaman anladım, bilmiyorum. Ben dünyadan nefret etmeden çok önce dünya benden nefret etmeye başlamıştı. Bunu anladığımda nefret ... Devamını görmek için bkz. | |
Semih Gümüş, “İnsana ilişkin ayrıntılar”, Radikal Kitap Eki, 11 Eylül 2009 Murathan Mungan’ın yazar kimliğinin sıra dışında durduğunu, örnek alınmaya değer bir çalışkanlığı ve verimliliği olduğunu, her yeni kitabında yazınsal arayışlarını sürdürdüğünü, entelektüel duruşundaki her zamanki tutarlılığını bugün de koruduğunu belirtmek de gerekir elbette. Herkes için bir yazar (edebiyatçı) kimliği de olduğunun neredeyse unutulmaya yüz tuttuğu şu sıralarda, çok satar romanlarla görünme tutkusunun pornografik biçimde sunulduğunu görmezden gelebiliyorsak, nitelikli edebiyatın etkinliğinin hiçbir şey değişmeden korunmasındandır. Murathan Mungan’ın Eldivenler, hikâyeler kitabını bu düşüncelerden uzak durarak okuyamadım. Yaklaşık iki yılda üçüncü öykü kitabı: Yedi Kapılı Kırk Oda (2007) ve Kadından Kentler’den (2008) sonra gelen Eldivenler, hikâyeler üstünde, üstelik şu sıralarda daha çok tartışmak zorunda olduğumuz bazı özellikleriy... Devamını görmek için bkz. | |
Fadime Uslu, “Eldivenler, Hayatlar”, Vatan Kitap Eki, 16 Eylül 2009 Murathan Mungan, Eldivenler, hikâyeler adlı son öykü kitabında okurunu, tanıdığı bir evrenin içinde gezdirirken bir tutulma anı yaratıp kördüğümle buluşturuyor. Kişilerin kurduğu sistemin, hayatlarının içinden başka kişileri, onların sistemlerini geçirerek bölünme, yüzleşme, kendine ulaşma fikrini bedenleştiriyor. Hayatların birbirine benzemediğini, kaygılarıyla her insanın ayrı bir öykü olduğunu gösteriyor adeta yazar. Birbirinden bağımsız on öykünün yedisinde kişiler kendi hikâyelerini anlatmanın coşkusu içindedir. Öykü kişilerinin coşkusu, içlerinden gelen dürtülerin dışavurumudur. Onların sadece dili kullanma biçimi değil, durumları, olayları algılama biçimi de serbest bırakılmıştır. Anlattıkları kendi hikâyeleridir ama etkiyi güçlendiren ansızın karşılarına çıkıp bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı duygusunu veren diğer kişilerin trajedileridir. Bakılan, üzerine söz söylene... Devamını görmek için bkz. | |
Fırat Demir, “Ters Eldivenler”, Birgün, 6 Ekim 2009 Murathan Mungan’a dair okumalarımın uzun süre şiirleriyle sınırlı kalması ya da daha doğrusu bu şiirleri didiklemek konusundaki sabit ısrarım, diğer yazınsal türlere ait örneklerle geç çarpışmama neden olacak kadar yoğundu. Metal ve Mırıldandıklarım gibi vahşi Mungan şiirlerini içeren kimi kitaplar, yeni bir estetik algı içerisinde parıldarken, aynı kitapların tam bir şiirsel doyum sağlayamaması, didiklemek dediğim tavrı destekleyecek çelişkileri beraberinde getiriyordu. İçe dönük bir yorumla, diğer Mungan şiirlerine göre daha zor hissedebildiğim kitaplar bile, beni belirli bir noktaya, şiirin kendisine çiviliyordu. Alışkanlıklarını kolay kolay terk edemeyen biriyken, önüme birikmiş onca şiire karşı vermek zorunda kaldığım hesap, bir ritüele dönüşecek kadar sık tekrarlanıyordu. Mungan’ın dili, şimdi bu yargıyı daha net söyleyebiliyorum, hiçbir zaman için uygun bir formül sunamamıştı bana, fakat m... Devamını görmek için bkz. | |
Metin Celâl, “Eldivenler, hikâyeler”, Cumhuriyet Kitap Eki, 15 Ekim 2009 Murathan Mungan'ın yazarlık stratejisi farklı doğrultulara yönelimlerle gelişiyor. Her kitabını bir proje olarak ele alıyor, hem çok okunan bir yazar hem de iyi bir edebiyatçı olmak stratejisi içinde konumlandırıyor. Bir yandan büyük kitlelere ulaşmayı amaçlayan Yüksek Topuklar, Kadından Kentler gibi kitaplar üretiyor. Onların tanıtımı için uğraşıyor, röportajlar veriyor, kampanyalar düzenliyor. Diğer yandan da edebiyat okurunu hedefleyen kitaplar yayımlıyor. Onların tanıtımı için hemen hiç çaba göstermiyor. Kampanya bir yana röportaj bile vermiyor, o kitapların kendiliğinden okurunu bulacağına inanıyor. Bu yıl yayınladığı Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, Hayat Atölyesi gibi kitaplar bu tür ürünler. Yeni hikâye kitabı Eldivenler, hikâyeler ise bu iki yönelimi birleştirmek isteyen bir şekilde konumlandırılmış gibi görünüyor. Bu kitap için de bir tanıtım kamp... Devamını görmek için bkz. | |
Irmak Zileli, “Murathan Mungan’ın insan ilişkileri”, Remzi Kitap Gazetesi, Ekim 2009 Murathan Mungan, yeni öykü kitabı Eldivenler, hikâyeler’de yine insan ilişkilerine dokunuyor. Kimi zaman kadın ile erkek, kimi zaman iki erkek ya da kadın... Bir öyküde aşk, bir başkasında dostluk, ötekisinde baba-oğul ya da anne-oğul ilişkilerine uzanıyor. Pek çoğu hepimizin yaşadığı ya da yaşamış olabileceği hikâyeler bunların. Dünya üzerinde mantık evliliği yapıp da yıllar geçince kocasına basbayağı âşık olduğunu keşfeden kadın az mı? Annesi tarafından küçük yaşta terk edilen oğlan çocukları yalnızca film karelerinde, roman sayfalarında, öykü satırlarında mı var? Bir erkeği seven erkekler, eşcinselliğini yaşayanlar/yaşayamayanlar yok mu? Aşkın semtine uğramayan ama bir gün biriyle karşılaşınca feleğini şaşıran hovardalar az mı? İlk gençlik yıllarında babasının evden uzaklara gidip gidip zoraki dönüşlerine anlam veremeyen, onu ancak onun yaşına gelince anlayabilen erkekler ... Devamını görmek için bkz. | |
Tamer Kütükçü, “Eldivenler, hikâyeler’in ben-anlatıcıları”, Varlık, Mayıs 2010 Başta Gerard Genette’in kuramsal metinleri olmak üzere, son yirmi otuz yıl zarfındaki anlatıbilim çalışmalarının en başta gelen kazanımlarından biri, kuşkusuz, “anlatıcı” ile “yazar” arasındaki ayırımın ortaya konmasıdır. Öyle ki, yazınsal metin incelemelerinde çok önemli bir detayın ayrımsanması bu sayede mümkün olabilmiştir: Bu, “anlatıcının da aslında bütün o ‘kurgunun’ bir parçası olduğu” gerçeğidir. Nitekim bir yazar, tıpkı kendisine yakın ya da uzak bir karakter kurgulayabileceği gibi, “kendisi ile arasında bir mesafe yakınlığı ya da uzaklığını içeren” bir anlatıcı da kurgulayabilir. Hatta bu çaba, yazarın kendi varlığına/öznelik haline tamamen zıt bir anlatıcının kurgulanmasıyla da neticelenebilir. Kuşkusuz, anlatıcı ile yazar arasındaki mesafenin açılması –metnin alımlanması noktasında okur faktörünün de devreye girmesiyle– bir dizi soruna gebedir. Öyle ki, dıştaki yazarın kim old... Devamını görmek için bkz. | |
|