| ISBN13 978-975-342-790-6 | 13x19,5 cm, 108 s. |
Liste fiyatı: 124.00 TL İndirimli fiyatı: 99.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":124.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"653","item_name":"Kibrit Çöpleri","discount":24.80,"price":124.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Mahmud ile Yezida, 1980 | Osmanlıya dair Hikâyat, 1981 | Taziye, 1982 | Kum Saati, 1984 | Son Istanbul, 1985 | Sahtiyan, 1985 | Cenk Hikâyeleri, 1986 | Kırk Oda, 1987 | Lal Masallar, 1989 | Eski 45'likler, 1989 | Yaz Sinemaları, 1989 | Mırıldandıklarım, 1990 | Yaz Geçer, 1992 | Geyikler Lanetler, 1992 | Yaz Geçer - Özel Basım, 1992 | Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993 | Omayra, 1993 | Bir Garip Orhan Veli, 1993 | Kaf Dağının Önü, 1994 | Metal, 1994 | Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996 | Murathan ' 95, 1996 | Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996 | Başkalarının Gecesi, 1997 | Paranın Cinleri, 1997 | Başkasının Hayatı, 1997 | Dört Kişilik Bahçe, 1997 | Mürekkep Balığı, 1997 | Dağınık Yatak, 1997 | Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997 | Metinler Kitabı, 1998 | Üç Aynalı Kırk Oda, 1999 | Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999 | Meskalin, 2000 | 13+1, 2000 | Erkekler İçin Divan, 2001 | Soğuk Büfe, 2001 | Çocuklar ve Büyükleri, 2001 | Yüksek Topuklar, 2002 | 7 Mühür, 2002 | Timsah Sokak Şiirleri, 2003 | Yazıhane, 2003 | Yabancı Hayvanlar, 2003 | Erkeklerin Hikâyeleri, 2004 | Eteğimdeki Taşlar, 2004 | Çador, 2004 | Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004 | Bir Kutu Daha, 2004 | Beşpeşe, 2004 | Elli Parça, 2005 | Söz Vermiş Şarkılar, 2006 | Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007 | Kâğıt Taş Kumaş, 2007 | Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007 | Kullanılmış Biletler, 2007 | Dağ, 2007 | Kadından Kentler, 2008 | Eldivenler, hikâyeler, 2009 | Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009 | Hayat Atölyesi, 2009 | İkinci Hayvan, 2010 | Gelecek, 2010 | 227 Sayfa, 2010 | Stüdyo Kayıtları, 2011 | Şairin Romanı, 2011 | Şairin Romanı - Ciltli, 2011 | Doğu Sarayı, 2012 | Aşkın Cep Defteri, 2012 | Bir Dersim Hikâyesi, 2012 | Tuğla, 2012 | Mutfak, 2013 | 189 Sayfa, 2014 | Mezopotamya Üçlemesi, 2014 | Merhaba Asker, 2014 | Kadınlar Arasında, 2014 | İskambil Destesi, 2014 | Harita Metod Defteri, 2015 | Güne Söylediklerim, 2015 | Solak Defterler, 2016 | Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016 | küre, 2016 | Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017 | Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017 | Tren Geçti, 2017 | Çağ Geçitleri, 2019 | Hamamname, 2020 | Aile Albümü, 2021 | Devam Ağacı, 2021 | Erkekler Yalnızlıklar, 2021 | Evrak Çantası, 2022 | Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022 | 995 km, 2023 | Otelde Bulunmuş Kitap, 2024 | Şiirin Eşya Deposu, 2024 |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | Kibrit Çöpleri -takribi ve vasati kıpkısa öyküler- Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2011 | 3. Basım: Temmuz 2018 |
Murathan Mungan'ın alışılmadık kısalıkta, 1 - 1.5 sayfalık kısa öykülerini, kitapta yer alan şu cümleleri çok iyi anlatıyor: En kısa hikâye parçasına an denir. Bazı anlar bütün yaşamımızı belirler. "Bütün yaşamımız" dediğimiz de o birkaç âna bakar aslında... Bu yüzden yıllar sonra en çok hatırladıklarımız anlardır. Gerisi bulanıktır. Geçmişi anlar berraklaştırır. | İÇİNDEKİLER |
Duman işaretleri Vaat Kapı ağzında Ölümün güçlendirdiği Başlamaması için Sabaha uyanmak Bardak altlıkları Konuşamadıklarımıza Bir yalnız İşsiz Müfide Kanepe Köpekle hatırlanan Baba-oğul Hayat böyle! İkna Ardıç En küçük hala Ağaç zamanı Tutukluk Buluş İyilik karşısında Arkadaş Üçte bir Hazırlık Bedenin bedenleri İlk Neden mi vurdum? Cümleler Başlangıçsızlığın hikâyesi Katlanmak Sahaf'ın söylediği Hatırlamanın serabı Gazete örtüsü Selama çıkmak İştah, mide Bir kadın yazar sorunsalı Ailenin önemi Kayıtsız Sevişme sonrası Gölgede Akıldışılığın zehri Rüya ayna Masa Çay Bahçesi Şarkıları Kaportacı Emin İyi ve makas Sinema ve aşk Keşke böyle olmasaydı Kavga Latif'in karısı Saklı yas Uzak sesler durgun yaşamlar Gaz, ruj Eskilerden konuşmak Han pencereleri Özel anların ışığı Yüzme kayaları Oyuncakların gözleri Bu konuşmalarla Adli muhabir Nihayet Sarıturaçlar'daki arsa Şehrimizde misafir Yaşar Yenge İksir Bazı anneler Ergen Fal Saat Kulesi Seks Polisiye ayrıntı Gece kulübü Kış mutsuzluğu Aile yaraları An Şöyle olsun böyle olsun Sır kâtibi Duvargeçenler Öykü, yol, hayat | OKUMA PARÇASI |
Vaat, s. 8. Her zaman oturduğum köşedeki kafede, camdan dışarı bakarken görmüştüm onu. Genç bir adam kucağında taşıdığı sevimli köpeğini veterinere götürüyordu. Üç yol ağzındaki veterinere. Herkese karşı indirdiği yüzünün kepenklerine rağmen, içindeki şefkati dünyaya söylediği sessiz anlardan biriydi bu ve ben bu gizli vaatten etkilenmiştim. Onu tanımaya karar verdim o an; nasıl olsa aynı mahallede oturuyorduk, mahallemizin kafelerinden birinde nasılsa karşılaşır, tanışırdık bir gün. O zaman öyle düşünmüştüm. İyi ve makas, s. 55. "İyi bir adamdır," demişlerdi onun için. İyi bir insanmış gibi görünüyor, ama kadın iyiliğin bu görünüşünü tanıyor: Başarısızlığın verdiği bir iyilik bu. Başka bir hayatı olmayacak, olamayacak biri, belli. Gözünün bebeğinde hayatın izin vermediği kör bir hınç parıldıyor. Sözde iyilikten yapılmış bir kalkanın arkasında kendisini hayata, insanlara karşı daha güvenli hissediyor olmalı. Böyleleri, karşısındakinin kendisinden daha zayıf biri olduğunu hissettiğinde, saklandığı kalkanın arkasından çıkmakta ve güçlerini sınamakta hiçbir sakınca görmez. Onların görünüşteki iyilikleri daha çok güç karşısında saygıyla eğilip boyun eğen kirli bir itaate benzer, başını önüne eğip getirdiği dosyasını inceleyen adama bakarken, bu düşünceler geçiyor aklından. Kalkıp gitmek istiyor. Hiçbir şey söylemeden kalkıp gitmek. Ama ya yanılıyorsa, ya adam gerçekten iyi biriyse, ya sahiden yararı dokunacaksa. Genç kızlığı boyunca dikişlerine yardım ettiği annesinin sö... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Elif Tanrıyar, “Yaşamdan ödünç alınmış ‘an’lar”, Sabah Kitap Eki, Şubat 2011 Murathan Mungan’dan geçen ay, farklı bir deneme kitabı olan ve onun eserlerinin perde arkasını daha iyi tanımamızı sağlayan Stüdyo Kayıtları’nı okumuştuk. Bu ay ise bize bir öykü kitabı armağan ediyor. Stüdyo Kayıtları’nı okumuş olanlar bilir, Mungan orada her seferinde farklı bir yaratıcılık peşinde olduğunu anlatıyrodu. Kibrit Çöpleri de farklı bir hikaye kitabı... Kitabın sırrı ise adında ve alt başlığında gizli biraz da... Kibrit Çöpleri –takribi ve vasati kıpkısa öyküler–. Gerçekten de kıpkısa öyküler bunlar, neredeyse bir kibrit çöpünün bir çakımlık ömrü kadar zaman diliminde okunup bitiveriyor. İçlerinde birkaç satırlık olan dahi var. En uzunu ise yalnızca bir buçuk sayfa uzunluğunda... Her türlü süsten püsten uzak, olabilecek en yalın dil ve kurguyla yazılan bu öyküler de kısacık anlara yoğunlaşıyor zaten. Bu özelliğiyle de aslında say... Devamını görmek için bkz. | |
Asuman Kafaoğlu Büke, “Mini mini öyküler”, Radikal Kitap, 4 Şubat 2011 Dünya edebiyatının bilinen en kısa deyiş biçimi olarak kabul edilir ‘haiku’lar. On yedi heceden oluşan haiku, bir ‘an’ı ya da bir imgeyi anlatır. Bir sadeleşme örneğidir adeta. Özünde, en az olanla yetinme sanatı ve detay, fazlalık, gereksiz süslemelerden kaçınma felsefesini barındıran Zen Budist sanat formudur. ‘Haiku’ların hissedilen ilk özelliği, dondurulmuş zaman dilimi sunmasıdır. Bir anın sonsuzluğa uzanan resmi gibidir. Süregelen bir duygunun çok yoğun olarak yaşandığı bir ‘an’ı anlatır: “Birden bir ürperme/ odamda ölmüş karımın/ ayağıma takılan tarağı” (Taniguçi Buson, çev.: Cevat Çapan) ya da “Su testisi çatlar/ kırpmam gözümü/ buzlu gecede” (Başo, çev.: Oruç Aruoba) örneklerinde olduğu gibi, bir anın resmini başka duygulara gönderme yaparak anlatır. ‘Geçmişi anlar berraklaştırır’ Murathan Mungan’ın yeni kitabı Kibrit Çöpleri, haiku’nun bir ‘an... Devamını görmek için bkz. | |
Hülya Soyşekerci, “Birbirimizin duvarlarından hikâyelerle geçelim…”, Taraf Kitap Eki, Mart 2011 “Hayat iki dipsiz karanlık ortasında bir kibrit alevidir” cümlesi çok sık anımsadığım özlü sözler arasındadır. İsmail Habib Sevük’ün bu sözü, nice derin anlamlar taşır içinde. Yaşamın, iki sonsuz bilinmezin ortasında bir çakımlık bir gerçek olduğunu düşünürken, ömrün kısacık anlardan oluşan bir toplam olduğu sezgisi kaplar içimizi. O sonsuzluklara çok önemli iki ânın kapısından geçerek ulaşırız; doğum öncesi ve ölüm sonrasının ilk ânıdır onlar. İnsanın hikâyesi, bu iki an arasında uzanan kesitte var olur. Kısa öyküler de kibrit alevi gibidirler; bir anda parıldayıp yaşamdan bir kesiti aydınlatırlar. Bıraktıkları etki yaşama ve zamana değer, ruhlara dokunur; anlar sonsuza akar öykü sanatının ölümsüzlüğünde. Kısa öykü; yaşamın akışında bir zaman parçasındaki insanî durumlara odaklanan, yoğun, çokanlamlı, boşluk ve geçişleri olan, yaratıcı okurlar isteyen bir türdür. ... Devamını görmek için bkz. | |
Orçun Üçer, “Azalmış sözün duruluğu”, Cumhuriyet Kitap Eki, 7 Temmuz 2011 Önce kitabın adı: Kibrit Çöpleri... Bu ad, hikâyelerin kısalığını belirtmenin yanı sıra tükenmişliğini de gösterir. Okunulduğunda görülecektir; bazı hikâyeler, “roman da olabilirmiş” hissi veriyor. Sanki uzun anlatılar için taslak olarak hazırlanmışlar. Ama hayır. Başlangıçta, yola çıkışta öyle tasavvur edilmiş olsalar da, yolda fark edilmiş: Onların (“an”ların) kaderi, yaşamı, kibrit çöplerinin ömrü kadar. Görevlerini eksiksiz yerine getirmiştir, çünkü “Başlangıçsızlığın Hikâyesi”nde dediği gibi “Uzun cümleler ağırlığında, tok bir sözcük” niteliğindedir, bu kısa öyküler. (Mungan, Stüdyo Kayıtları'ndaki “Yeniden Bulmak Dili” denemesinde, yukarıda, “ Başlangıçta, yola çıkışta öyle tasavvur edilmiş olsalar da, yolda fark edilmiştir: Onların (“an”ların) kaderi, yaşamı, kibrit çöplerinin ömrü kadardır” cümlesiyle, metnin kendi kaderini çizdiğini anlatmaya çalıştığım... Devamını görmek için bkz. | |
Tarhan Gürhan, "Seni Uzatmadan Seveceğim: Murathan Mungan’ın Kıpkısaları Üzerine Bir Deneme", Dünyanın Öyküsü Dergisi, Şubat 2014 "Hiçliğe inanmak istiyorum, hiçliğin varlığına." Murathan Mungan Yazarların çekmeceleri çok tehlikelidir. Ne zaman ne çıkacağı pek belli olmaz. Tıpkı Murathan Mungan’ın çekmeceleri gibi. Hemen hemen bütün edebi türlerde kalem oynatmış bir yazardan ve onun çekmecelerinden bahsediyoruz. Otuz-otuzbeş yıllık bir yazı serüveni, yazılı yaşam tecrübesi... Eğer atlamadıysam, günlükleri, mektupları ve anıları dışında bizlerle paylaşmadığı ‘edebi tür’ yok. Onları da paylaşmak kolay değil! Kıpkısa Öyküleri yayımlandı: Kibrit Çöpleri –takribi ve vasati kıpkısa öyküler- alt başlığıyla... Süzme yoğurt kıvamında raflarda yerini aldı, katkısız, koyu, lezzetli ve derin-kısa... Şiir, öykü, roman, oyun, senaryo, deneme, şarkı sözü yazarı Mungan, Kibrit Çöpleri’yle okurlarını şaşırtmıştı. Kâinatla kısa kısa il... Devamını görmek için bkz. | |
Emek Erez, "İnsan hatırlıyor, geçmiş geçmiyor", Edebiyat Haber, 14 Ağustos 2015 Schopenhauer, hayvanların ânın mutluluğunu yaşayabildikleri için insandan daha az acı çektiğinden bahseder, hayvan düşünemeyen bir varlıktır ve geçmişe dair anı biriktirmez ve geleceğe dair umut beslemez. Benzer şekilde Nietzsche, insanın unutamayan bir varlık olmasından dolayı hep geçmişiyle yaşayacağını ve bu nedenle hayvanı hep kıskanacağını düşünür. İki düşünürde haklıdır çünkü insan geçmişin tozlu raflarını, bir toz beziyle silip geçiştiremez. Zamanın bugünkü herhangi bir ânında, geçmiş karşısına çıkıverir. Bazen bir türkü belleği çığırır, bazen bir koku, bazen de bir tat sizi geçmişin anlarında yolculuğa çıkarır. Tıpkı Proust’un madlen kurabiyesi gibi, kendinizi bir andan diğerine geçmiş hissediverirsiniz. Ve bellek bir hayaletmişçesine sizi takip etmeyi bırakmaz çünkü “insan hatırlar.” Murathan Mungan’ın; Kibrit Çöpleri kitabında toplanan öyküler tam da yukarıd... Devamını görmek için bkz. | |
|