 | ISBN13 978-605-316-075-5 | 13x19,5 cm, 176 s. |
Liste fiyatı: 210.00 TL İndirimli fiyatı: 168.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":210.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11252","item_name":"Dokuz Anahtarlı Kırk Oda ","discount":42.00,"price":210.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Mahmud ile Yezida, 1980 | Osmanlıya dair Hikâyat, 1981 | Taziye, 1982 | Kum Saati, 1984 | Son Istanbul, 1985 | Sahtiyan, 1985 | Cenk Hikâyeleri, 1986 | Kırk Oda, 1987 | Lal Masallar, 1989 | Eski 45'likler, 1989 | Yaz Sinemaları, 1989 | Mırıldandıklarım, 1990 | Yaz Geçer, 1992 | Geyikler Lanetler, 1992 | Yaz Geçer - Özel Basım, 1992 | Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993 | Omayra, 1993 | Bir Garip Orhan Veli, 1993 | Kaf Dağının Önü, 1994 | Metal, 1994 | Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996 | Murathan ' 95, 1996 | Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996 | Başkalarının Gecesi, 1997 | Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997 | Paranın Cinleri, 1997 | Başkasının Hayatı, 1997 | Dört Kişilik Bahçe, 1997 | Mürekkep Balığı, 1997 | Dağınık Yatak, 1997 | Metinler Kitabı, 1998 | Üç Aynalı Kırk Oda, 1999 | Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999 | Meskalin, 2000 | 13+1, 2000 | Erkekler İçin Divan, 2001 | Soğuk Büfe, 2001 | Çocuklar ve Büyükleri, 2001 | Yüksek Topuklar, 2002 | 7 Mühür, 2002 | Timsah Sokak Şiirleri, 2003 | Yazıhane, 2003 | Yabancı Hayvanlar, 2003 | Erkeklerin Hikâyeleri, 2004 | Eteğimdeki Taşlar, 2004 | Çador, 2004 | Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004 | Bir Kutu Daha, 2004 | Beşpeşe, 2004 | Elli Parça, 2005 | Söz Vermiş Şarkılar, 2006 | Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007 | Kâğıt Taş Kumaş, 2007 | Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007 | Kullanılmış Biletler, 2007 | Dağ, 2007 | Kadından Kentler, 2008 | Eldivenler, hikâyeler, 2009 | Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009 | Hayat Atölyesi, 2009 | İkinci Hayvan, 2010 | Gelecek, 2010 | 227 Sayfa, 2010 | Şairin Romanı, 2011 | Stüdyo Kayıtları, 2011 | Kibrit Çöpleri, 2011 | Şairin Romanı - Ciltli, 2011 | Doğu Sarayı, 2012 | Aşkın Cep Defteri, 2012 | Bir Dersim Hikâyesi, 2012 | Tuğla, 2012 | Mutfak, 2013 | 189 Sayfa, 2014 | Mezopotamya Üçlemesi, 2014 | Merhaba Asker, 2014 | Kadınlar Arasında, 2014 | İskambil Destesi, 2014 | Harita Metod Defteri, 2015 | Güne Söylediklerim, 2015 | Solak Defterler, 2016 | Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016 | küre, 2016 | Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017 | Tren Geçti, 2017 | Çağ Geçitleri, 2019 | Hamamname, 2020 | Aile Albümü, 2021 | Devam Ağacı, 2021 | Erkekler Yalnızlıklar, 2021 | Evrak Çantası, 2022 | Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022 | 995 km, 2023 | Otelde Bulunmuş Kitap, 2024 | Şiirin Eşya Deposu, 2024 | Gençlik... Gençlik..., 2025 |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Dokuz Anahtarlı Kırk Oda Kapak Resmi: Selma Gürbüz |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2017 |
Kırk Oda, Üç Aynalı Kırk Oda ve Yedi Kapılı Kırk Oda’dan sonra bu kez gene aynı akrabalık, komşuluk ilişkilerini sürdüren benzer yapıda çatılmış, ortak merkezli dokuz hikâyeden oluşan Dokuz Anahtarlı Kırk Oda ile devam ediyorum yıllar önce çıktığım yola, yolculuğa. Yıllar önce söylediğim ve söz verdiğim gibi, kırk odalı bu dizinin son kitabı olacak Sonuncu Oda’nın sonuna kadar izini süreceğim kırk masal. – Murathan Mungan  | İÇİNDEKİLER |
Eşyanın Anahtar Olması Bel Kuşağının Anahtarları Emanet Dolabının Anahtarı Anahtar Deliği Demir Oda Anahtar Kelime Anlatmanın Anahtarı Yedek Anahtarlar Dokuzuncu Katın Anahtarı  | OKUMA PARÇASI |
Eşyanın Anahtar Olması, s. 9-13 Her insan bir eşyayla gelir dünyaya. Kendisi için seçilmiş bu özel eşyanın ne olduğunu, şimdi nerede ve kimin elinde bulunduğunu bilmeden gelir. Bazen yakınında, hatta elinin altında, bazen az ötesinde bir yerde, bazen de ırağındadır; hatta insanın çilesine göre denizler aşmayı gerektirecek kadar uzaklarda olduğu da olur. Çoğu insan onu aramayı bilmez, ayağına yol beğenip aramayı öğrense bile, bulduğunda ne yapacağını bilemez. Yaşamanın insan aklına sığmaz kusursuz bir matematik düzenle çalıştığını zamanla kavrayanlar, yeryüzünde herkesin bir eşyası olduğunun ve bu seçilmiş eşyanın âlemler arasında bir anahtar işlevi gördüğünün bilgisine, mânâsına da ererler. Yazgınızın kapısını açacak, yaşamın matematiğini işletecek, saklısında sadece size hizmet edecek tılsımı barındıran, zamanın tespihinde sırasını bekleyen bir anahtar. Bu, bazen doğrudan anahtarın kendisidir, hani şu bildiğimiz, kilidinde dönen sıradan bir anahtar. Bazen Aleâddin’in sihirli masalında olduğu gibi, kendi hikmetinin bile kuytusunda kalmış, tozunun silinmesini bekleyen gösterişsiz bir lamba! Bu masalı önceden bilenler nedense kendilerine masaldaki gibi tozlanmış bir lambanın seçilmiş olabileceğine inanmak istemez, kaderleri için akıl etmesi daha zor, kıymeti farklı bir eşya aramaları gerektiğini düşünürler. Dilde tekrarlananın, hayatta tekrarlanmayacağını sanırlar. Bunlar masalları bir seferlik zannedenlerdir. Oysa ister mânâlar âlemi deyin, ister... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Eray Ak, "Masallar diyarından öyküler", Cumhuriyet Kitap Eki, 30 Mart 2017 Dokuz Anahtarlı Kırk Oda, Murathan Mungan’ın bundan otuz yıl önce başladığı Kırk Oda serisinin dördüncü kitabı. Kitapta, serinin diğer kitaplarıyla akrablaık ilişkilerini güçlendiren, diğer yandan kendi içindeki komşuluk iliişkilerini de gözeten hikâyeler yer alıyor. Söz konusu Murathan Mungan olduğunda artık klasikleşmiş bir tabiri kullanarak başlıyorum yazıya; edebiyatımızın en üretken kalemlerinden biri. Evet bu doğru ancak Mungan’ı ve yazdıklarını sadece “üretkenlik” ve “çalışkanlık” gibi nitelemelerin ardına gizlemenin zor olduğunu düşünüyorum. Murathan Mungan her şeyin başında kendi yazı/n evrenini yaratmış bir yazar ve kaleme getirdiği her kelimeyi bu evrenin bir parçası hâline dönüştürmeyi başarabiliyor. Yazınsal kimliğinin her parçası, aynı zamanda kendi kimliğinin de parçaları oluyor ve Mungan özelinde yazı ve yaşam arasındaki o ince perdenin sınırları daha da silikleşiyor her seferinde. Tam da bu nedenle yeni yayımlanmış bir Murathan Mungan kitabı görüldüğünde, ki bu sık başımıza geliyor, aceleyle basıma hazırlanmış bir kitabın varlığı söz konusu olmuyor. Üzerine uzun uzun düşünülmüş, kitabın varoluş nedenleri ve yazar zihnindeki yolculuğu üzerine dahi kafa yorulmuş bir metin karşılayacak okuru raflarda yerini alan her yeni Murathan Mungan kitabıyla beraber, biliyoruz. Diğer yandan bu yeni kitap aynı zamanda Mungan’ın soyağacı diy... Devamını görmek için bkz. |  |
Şâmil Yılmaz, "Varoluşumuzun kurucu fantezileri", Birgün Kitap, 26 Nisan 2017 Zizek’in Patricia Highsmith’ten aktardığı bir hikâye vardır; bir yabancı, sessiz sakin bir kasabaya gelir. Kasaba merkezindeki bara düzenli olarak uğramaya başlar. Bir süre sonra, bardaki tüm erkeklerin, kasaba dışındaki eski bir ev hakkında hikâyeler anlattığını fark eder. Evde bir kadın yaşamaktadır ve tüm erkekler, ara ara, bu kadını ziyarete giderler— gittiklerini iddia ederler. Neredeyse hepsinin, bu gizemli ve çekici kadına dair iştah kabartıcı bir hikâyesi muhakkak vardır. Evi ve kadını çok merak eden yabancı, bir akşam eve gider. Fakat evde, adamların iddia ettiğinin aksine, hiç kimse yoktur. Hatta evin boş odalarına, harabe haline bakınca, onlarca yıldır hiç kimsenin bu eve adım atmadığı da çok bellidir. Bara geri dönen yabancı, biraz da öfkeyle, içerdeki erkekleri yalancılıkla suçlar. Hemen sonrasında ise linç edilerek öldürülür… Zizek’in hikâyeye dair vurgusu, öznenin inşasında fantezi çerçevesinin ‘ölümcül’ öneminedir. Adamlar yabancıyı yalan söyledikleri ortaya çıktığı için değil, kimliklerini ayakta tutan fantezi çerçevesini yıktığı için öldürürler. Yabancının bu ölümcül günahını, edebiyat da, aşağı yukarı Don Kişot’tan beri işlemektedir; iyi romanlar ve iyi hikâyeler, kendimize ya da topluma dair kurucu fantezilerimizi alt üst etme gücüne sahiptir— o fantezileri pekiştirip sağlamlaştırma gücüne de sahip oldukları gibi… Özel bir ir... Devamını görmek için bkz. |  |
Selva Trak Ulupınar, "'Dokuz Anahtarlı Kırk Oda'lı yaşamlar", Edebiyathaber.net, 27 Temmuz 2017 Murathan Mungan’ın Kırk Oda serisinin dördüncü kitabı Dokuz Anahtarlı Kırk Oda toplam dokuz öyküden oluşuyor. İnsan yaşamındaki çıkmazları “anahtar” sembolüyle birbirine bağlayan öyküler, kadim anlatılarla günümüz öyküsüne bağlanması açısından bu kez fantastiğin dışında bir anlatım tarzına sahip. Öyküler yer yer “Binbir Gece Masalları” ile renklendirilmiş. Bu anlamda kitap, okuru Batı – Doğu öykücülüğünün bir karması olarak Batı’nın realizmi ile Doğu’nun mistisizmi arasında düşünsel bir seyahate çıkartıyor. Dolayısıyla öykü ve masal gibi türler arası yoğun bir etkileşimin olduğu bir seçki bu. Kurgunun yanı sıra felsefi yönleri ağır basan öyküler karşımıza çıkıyor. Bu nedenle deneme türüyle de hasret gideriyormuş gibi hissediyorsunuz. Yani kitap, verici bir kişilik yapısına sahip öykülerden oluşuyor. Öykülerin anlatım şekillerine baktığımızda yazarın kendisinin de belirttiği gibi kimi okura çapraşık gelebilen geçişlerle Mungan’a özgü tarzın devam ettiğini görüyoruz. Öyküler boyunca ortak kavram olarak “anahtar”ı kullanan yazar, yine bir anahtar üzerinden kimi eşyaların insan yaşamındaki ilginç yerleri üzerinde duruyor. Eşya ile insan arasındaki görünmez bağları yeri geliyor bilgece, sırlı ve masalsı bir dille okuyucuya sunuyor: “Yaşamanın insan aklına sığmaz kusursuz bir düzenle çalıştığını zamanla kavrayanl... Devamını görmek için bkz. |  |
|