ISBN13 978-975-342-338-0
12.5x19.5 cm, 118 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Mahmud ile Yezida, 1980
Osmanlıya dair Hikâyat, 1981
Taziye, 1982
Kum Saati, 1984
Son Istanbul, 1985
Sahtiyan, 1985
Cenk Hikâyeleri, 1986
Kırk Oda, 1987
Lal Masallar, 1989
Eski 45'likler, 1989
Yaz Sinemaları, 1989
Mırıldandıklarım, 1990
Yaz Geçer, 1992
Geyikler Lanetler, 1992
Yaz Geçer - Özel Basım, 1992
Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993
Omayra, 1993
Bir Garip Orhan Veli, 1993
Kaf Dağının Önü, 1994
Metal, 1994
Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996
Murathan ' 95, 1996
Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996
Başkalarının Gecesi, 1997
Paranın Cinleri, 1997
Başkasının Hayatı, 1997
Dört Kişilik Bahçe, 1997
Mürekkep Balığı, 1997
Dağınık Yatak, 1997
Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997
Metinler Kitabı, 1998
Üç Aynalı Kırk Oda, 1999
Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999
Meskalin, 2000
13+1, 2000
Soğuk Büfe, 2001
Çocuklar ve Büyükleri, 2001
Yüksek Topuklar, 2002
7 Mühür, 2002
Timsah Sokak Şiirleri, 2003
Yazıhane, 2003
Yabancı Hayvanlar, 2003
Erkeklerin Hikâyeleri, 2004
Eteğimdeki Taşlar, 2004
Çador, 2004
Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004
Bir Kutu Daha, 2004
Beşpeşe, 2004
Elli Parça, 2005
Söz Vermiş Şarkılar, 2006
Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007
Kâğıt Taş Kumaş, 2007
Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007
Kullanılmış Biletler, 2007
Dağ, 2007
Kadından Kentler, 2008
Eldivenler, hikâyeler, 2009
Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009
Hayat Atölyesi, 2009
İkinci Hayvan, 2010
Gelecek, 2010
227 Sayfa, 2010
Stüdyo Kayıtları, 2011
Kibrit Çöpleri, 2011
Şairin Romanı, 2011
Şairin Romanı - Ciltli, 2011
Doğu Sarayı, 2012
Aşkın Cep Defteri, 2012
Bir Dersim Hikâyesi, 2012
Tuğla, 2012
Mutfak, 2013
189 Sayfa, 2014
Mezopotamya Üçlemesi, 2014
Merhaba Asker, 2014
Kadınlar Arasında, 2014
İskambil Destesi, 2014
Harita Metod Defteri, 2015
Güne Söylediklerim, 2015
Solak Defterler, 2016
Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016
küre, 2016
Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017
Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017
Tren Geçti, 2017
Çağ Geçitleri, 2019
Hamamname, 2020
Aile Albümü, 2021
Devam Ağacı, 2021
Erkekler Yalnızlıklar, 2021
Evrak Çantası, 2022
Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022
995 km, 2023
Otelde Bulunmuş Kitap, 2024
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Hüseyin Atabaş, "’Erkekler için Divan’ bağlamında", Virgül, Sayı: 55, Ekim 2002

Yazınbilimde divan, şairlerin şiirlerini belli bir düzene göre sıralayarak topladıkları, bütünlüklü yapıt demektir. Aynı kökten gelen "divan-çe"nin anlamını Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Lûgat’te, "küçük şiir mecmuası" olarak veriyor. "Divançe", Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ünde "tamamlanmamış küçük divan" olarak geçiyor. Araplar ise, "divan" sözcüğünü doğrudan "şiir kitabı" anlamında kullanıyorlar. Şair olarak tanıtıldığınız biri hemen, "Kaç divanınız var?" diye sorar size.

Çağdaş şairlerimizden Behçet Necatigil, kitaplarından birine Divançe (1965) adını verirken, sanırım o bilinen engin gönüllüğü nedeniyle, "tamamlanmamış" anlamını çağrıştırsın diye bu adı yeğlemiş olabilir. İki bölüme ayırdığı kitabın birinci bölümüne "Kasideler", ikinci bölümüne de "Gazeller" demiş olması ise yine sanırım, bu şiirlerin tematik içeriği nedeniyledir... Turgut Uyar, bizim divan şiirimizden biçimsel olarak yararlanarak yazdığı şiirlerini topladığı kitabına Divan (1970) adını vermişti. İlk kitabı Arz-ı Hal (1949) da, adının Osmanlıcaya göre düzenlenmiş bir tamlama olması nedeniyle, divan şiirini çağrıştırıyor... Cumhuriyet dönemi şiirimizde Nâzım Hikmet’ten, Niyazi Akıncıoğlu’dan Ahmed Arif’e, Hilmi Yavuz’dan Murathan Mungan’a, Hüseyin Ferhad’dan Aydın Afacan’a kadar, divan şiiri geleneğimizden değişik biçim ve dozlarda yararlanan epeyce şairimiz vardır.

Murathan Mungan’ın sözünü edeceğim son şiir kitabına seçtiği ad olan Erkekler için Divan ise, anlatmaya çalıştıklarım bağlamında, "erkekler için şiir kitabı" anlamına geliyor olmalı. Ama bu şiirlerin nasıl olduğunu, Mungan’ın, "hakikatim marifetim yadigârım/ kalbini bende sınamışlar için/ adadığım divanım/ ömrümü hayat yapan bütün erkeklere" dizelerinden çıkarsamak gerekir. Bir de şunu anımsatmam gerekir ki, erkeğin erkeğe aşkı, divan şiirimizde çokça işlenmiş bir temadır. Öyle ki çoğu kez, sözü edilen sevgili kadın mıdır, erkek midir diye kuşkuya düşersiniz!

Mungan’ın şiirlerinin, divan şiiri geleneği ve ortadoğu kültürüyle ilişkisi, o kültürlere özgü "inceliklerle" bezenmiş olmaları nedeniyle de kurulabilir. Mungan’ın bir televizyon söyleşisinde dile getirdiği gibi: "Her okur, edebiyat yapıtını yaşadığı güne göre dönüştürerek okur" ya da algılar. Ancak bu, kendiliğinden olacak bir dönüştürme işi değildir. Şair ya da yazar, gelenekten yararlanırken, sözü edilen dönüştürme bağlamında okurun önünü açmalı, bu oluşuma olanak tanıyacak biçimde kurmalıdır dilini.

Mungan, divan ve halk şiirimizde çokça işlenen tasavvuf konusundan da oldukça güzel yararlanmış, hatta bu alana katkıda bulunmuştur. Şu "eridim eridim/ kendime erdim" sözü, tasavvufi anlayışın nefsi terbiye etme, olgunlaştırma, "sevgiliye" ulaşma yolunda eritme çabasını çağrıştırmıyor mu? "[A]rtık bütün dünya karanlık imkân", "kendinin sonuna geldi mi/ yeniden görür insan" dizeleri de aynı anlayışın süreği olsa gerek. Bu söylenenler, tasavvuf anlayışına incelikli yeni yorumlar da getiriyor... Ama tasavvuf anlayışında, insani aşktan yola çıkılarak tanrı aşkına varılır. Mungan ise, o tanrısal (Platonik) aşktan gerçek aşka, insani aşka varmayı deniyor.

Bu tematik özellikler bir yana, Murathan Mungan’ın Erkekler için Divan’daki şiirleri şiirimiz adına, şiir estetiği adına da kazanımlar getiriyor. Şiiri şiir yapan imgesel yapılanma adına, yığıntılardan bunaldığımız bir dönemde, Mungan’ın şiirleri ile soluklanıyoruz. Bugün şiir yazan herkesin kaba, sakar şeyler ürettiğini söylemiyorum ama, Erkekler için Divan özelinde, şiirin tadını duyumsadığımızı söylemek istiyorum... Yanlış anlaşılmasın, Mungan bu "divan"la ortaya çıkmış biri değil. Örneğin, Yaz Geçerkitabındaki şu dizeleri unutmak olanaklı mı: "Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim/ Ben sende bütün aşklarımı temize çektim." Ya da Erkekler için Divan’daki şu iki dizeyi: "Tarih kadar yalnız,/ aşka aşina acıya unutkandım."

Mungan’da, şiirde olması gereken "çok katmanlılık" ya da "derin anlamlılık"a örnek gösterilebilecek daha pek çok dize bulabiliriz. Ama onun şiirini baştan sona örgüleyen bir bütünlük de var elbette. Öyle doruk dizeler, bölümler düşürmüş ki, onların üzerinde durmadan, dönüp dönüp okumadan edemiyorsunuz.

Murathan Mungan’ın, düzyazılarında Doğu-Ortadoğu kültüründen yararlandığını, o kültürü değiştirip dönüştürerek çağımıza taşıdığını biliyoruz. Aynı birikimi şiirlerinde de tadınca, kararınca kullanıyor. Bize yabancı olmayan o sesi günümüze taşıması, onun "çok okunan" yazarlar arasında yerini almasını sağlayan nedenlerden biridir. İnsanın binlerce yıldan beri koruduğu, insanı insan yapan özellikleri yeniden duyumsatıyor. Bunu okuyup araştıran, hatta o coğrafyanın kültürünü yaşayarak öğrenen ümmi birileri de yapabilir belki. Ama Mungan, edebiyat tadını vererek başarıyor taşıma işlevini. Edebiyatın asıl malzemesi dil olduğuna göre, demek ki Mungan dili çok yetkin, çok işlevsel, çok incelikli, duyarlıklı ve içkinleştirerek kullanıyor. O yüzden de, "dil bir duyarlılık işidir" diyor. Onun "çok okunur" olmasını, dili kullanma virtüozluğu sağlıyor elbette, söylediklerini gerçekçi kılması da önemli. Demek ki edebiyat, güzeli arama işi olmadan önce "güzel söyleme" becerisidir: "damarlarımda sahipsiz akan kuraklık/ gürültüsü vahşi akan kan/ çöl kanunları geçiyor/ göçümün unutulmuş ormanlarından/ kin bekliyor kınında/ .../ yemin ve rehin/ ne kadar ikizse kalbimize/ ölüm aşkta seğirir/ kimseye aldırmadan/ geçen mevsimler gibi" dizeleri, Ortadoğu gerçekliğinin de bir yansıması, bir eleştirisi değilse başka nedir ki? Bu dizeleri aldığım "Anakin" başlıklı şiirde, ne yazık ki bizim yabancısı olmadığımız "töresel kin" anlatılıyor ve şu iki dize ile bitiyor şiir: "imkânsızdır aşk insan imkânsızlaştıkça/ dünya başka bir yer olana kadar: anakin."

Murathan Mungan’ı "dışlayan" birilerinin, o düşüncelerinden vazgeçmeleri için önce şiirin ne olduğunu, sonra da şu "insan imkânsızlaştıkça" sözünün altındaki "dramı" algılamaları gerekir ve işte o zaman "dünya (da) başka bir yer" olur, inanın!.. Çünkü söz konusu olan şiirse, "gerçekçiliğe" evet, ama ondan önce gelecek olan kaygı "şiir gerçekliği"dir. Murathan Mungan’ı şair yapan işte bu gerçekliğin ayırdında oluşudur. Buna "yaratıcılık etiği" demek de olanaklı. Gerçi Erkekler için Divan’daki şiirlerin tümünün aynı çizgide, aynı varsıllıkta olduğunu söylemem olanaklı değil. Ne ki şiir bir "iç bezeme" işidir, içselleştirilmiş bilgi ile yazılır. Bu anlamda kendi sesini bulan, şair olur Murathan Mungan gibi. Daha önce de değinildiği üzere, dil bir duyarlılıktır. Murathan Mungan bunların tümünü, yazın adamı kişiliği ile içkinleştirmiş olması nedeniyle şairdir, başka hiçbir nedenle değil.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X