ISBN13 978-605-316-171-4
13x19,5 cm, 136 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Mahmud ile Yezida, 1980
Osmanlıya dair Hikâyat, 1981
Taziye, 1982
Kum Saati, 1984
Son Istanbul, 1985
Sahtiyan, 1985
Cenk Hikâyeleri, 1986
Kırk Oda, 1987
Lal Masallar, 1989
Eski 45'likler, 1989
Yaz Sinemaları, 1989
Mırıldandıklarım, 1990
Yaz Geçer, 1992
Geyikler Lanetler, 1992
Yaz Geçer - Özel Basım, 1992
Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993
Omayra, 1993
Bir Garip Orhan Veli, 1993
Kaf Dağının Önü, 1994
Metal, 1994
Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996
Murathan ' 95, 1996
Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996
Başkalarının Gecesi, 1997
Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997
Paranın Cinleri, 1997
Başkasının Hayatı, 1997
Dört Kişilik Bahçe, 1997
Mürekkep Balığı, 1997
Dağınık Yatak, 1997
Metinler Kitabı, 1998
Üç Aynalı Kırk Oda, 1999
Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999
Meskalin, 2000
13+1, 2000
Erkekler İçin Divan, 2001
Soğuk Büfe, 2001
Çocuklar ve Büyükleri, 2001
Yüksek Topuklar, 2002
7 Mühür, 2002
Timsah Sokak Şiirleri, 2003
Yazıhane, 2003
Yabancı Hayvanlar, 2003
Erkeklerin Hikâyeleri, 2004
Eteğimdeki Taşlar, 2004
Çador, 2004
Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004
Bir Kutu Daha, 2004
Beşpeşe, 2004
Elli Parça, 2005
Söz Vermiş Şarkılar, 2006
Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007
Kâğıt Taş Kumaş, 2007
Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007
Kullanılmış Biletler, 2007
Dağ, 2007
Kadından Kentler, 2008
Eldivenler, hikâyeler, 2009
Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009
Hayat Atölyesi, 2009
İkinci Hayvan, 2010
Gelecek, 2010
227 Sayfa, 2010
Şairin Romanı, 2011
Stüdyo Kayıtları, 2011
Kibrit Çöpleri, 2011
Şairin Romanı - Ciltli, 2011
Doğu Sarayı, 2012
Aşkın Cep Defteri, 2012
Bir Dersim Hikâyesi, 2012
Tuğla, 2012
Mutfak, 2013
189 Sayfa, 2014
Mezopotamya Üçlemesi, 2014
Merhaba Asker, 2014
Kadınlar Arasında, 2014
İskambil Destesi, 2014
Harita Metod Defteri, 2015
Güne Söylediklerim, 2015
Solak Defterler, 2016
Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016
küre, 2016
Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017
Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017
Tren Geçti, 2017
Hamamname, 2020
Aile Albümü, 2021
Devam Ağacı, 2021
Erkekler Yalnızlıklar, 2021
Evrak Çantası, 2022
Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022
995 km, 2023
Otelde Bulunmuş Kitap, 2024
Şiirin Eşya Deposu, 2024
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Enver Topaloğlu, "Murathan Mungan’dan ‘Çağ Geçitleri’ ağ geçitleri", Gazete Duvar, 29 Kasım 2019

Edebiyatın farklı alanlarında yazmasına karşın şiir yazarken şair, roman yazarken romancı, öykü yazarken öykücü, deneme yazarken denemeci olabilen çok az sayıda isimden biri de Murathan Mungan’dır. Mungan’ın şiirle başlayan ve daha sonra edebiyatın bütün alanlarını kapsayan yelpazesi geniş sanat yolculuğu sürüyor. Mungan hangi türde yazıyorsa o tür ne gerektiriyor ve nasıl olması bekleniyorsa öyle yazıyor. Ama yeni değerler de katarak yazıyor. Bir tekrar değil. Israrlı bir yeni arayışıyla yazıyor. Revizyonla değil, reformla yazıyor. Bununla birlikte, belli ki durduğu eşikten adım attığı ilk basamak olan şiir Murathan Mungan için hâlâ ayrıcalıklı bir yerde. Tezimize kaynak olarak şairin yayımlanan yeni şiir kitabını gösterebiliriz.

Metis yayınlarından Ekim 2019’da yayımlanan Çağ Geçitleri Murathan Mungan’ın 2016’da okurla buluşan Solak Defterler’den sonraki ilk şiir kitabı. Yeri gelmişken Çağ Geçitleri‘nin, Kasım 2019’da ikinci baskısını yaptığını ve son dönemde kısa sürede yeni baskı yapan az sayıda şiir kitabından biri olduğunu da kaydedelim.

“Girişe Yazılanlar, “Taptuk’a Yazılanlar”, “Açığa Yazılanlar”, “Yaşamın İzinde”, “Aşekanın İzinde” “Metal İzi” ve “Kelimelerin Takas İzi” başlıklı yedi bölümden oluşan Çağ Geçitleri'nde doksan şiir yer alıyor.

Şairin “Geçerken uğranılacak şiirler değil / geçidini bulacaksın / kendi içinden geçerken” dizeleriyle başlattığı kitabında hatıradan hafızaya gidişlerle, kalışlarla, geçişlerle, geçitlerle ömrünü bir de şiirin diliyle gözden ve dahası sözden geçiriyor… “Girişe Yazılanlar” bölümünden bir şiirle devam edelim. “Tuz Direk” başlıklı ve altında 13 Nisan 2019 tarihi bulunan şiiri okuyalım:

Yıllardır döner bakarım ardıma

yıllardır döner bakarım

ilk defa taş oldum

birikmiş gözyaşlarımın tuzuyla

tek kullanımlık sandığın efsane

büker zamanın ibresini

birdenbire çıkagelen

bir elin taş sektirmesiyle

evrende her şey geri döner

gitmediği yerden

tuz uçar direk kalır

geriye

"Mungan, okurunu şiirin içinde yaşamaya kişkirtir"

Murathan Mungan’ın şiirini okurken dilin aksamaksızın süren akışını, ezgisini, ritmini sağlayan doğal ve yalın söyleyiş, bir hayli kışkırtıcıdır. Okurunu, okuduğu şiirin içinde yaşamaya kışkırtır. Dahası şiir yazmaya, hiç değilse yazmayı denemeye kışkırtır. Mungan’ın şiirini okuyarak yazma denemelerine girişmiş okurların olmasını o nedenle şaşırtıcı bulmayız.

Mungan’ın ömrünün eklem yerlerini, düğüm noktalarını, dönüm süreçlerini hem gözden, hem sözden geçirdiği Çağ Geçitleri‘nin ikinci bölümü “Taptuka Yazılanlar”da, şairin iç terbiye süreci, bunun için katlanması gereken ve katlandığı çile anımsanıyor, anımsatılıyor. Aktaracağımız dizeler “Vasl” başlıklı şiirden:

Kurşundan ağır

içime saldığım şakul

öpüp başıma koyduğum ermiş dizeler

nice haddeden geçirdi beni

demirden tül bildiğim hayat

gözlerimin gördüğüne erdim de

aşka geldim

aşka geldim

böyle bilip geldim

Bu bölümde incelikli bir jest ve örtük bir şiir diliyle Yunus Emre’nin de selamladığını belirtelim.

Mungan’ın Çağ Geçitleri‘nde süren söyleyişindeki, dilindeki doğallık, sadelik şaire deneyimin, birikimin ve zamanın sunduğu bir ödül olarak değerlendirilebilir. Çalışılmış ve hak edilmiş bir ödül. Ustalaştıkça acemiliğe kaçan bilgeliğin hak ettiği ödül… Geçitler de yol ağızları gibi düğüm yerleridir. İster çağ geçidi olsun, ister ağ geçidi. Zaman zaman düğün, zaman zaman yas yeri olarak da karşımıza çıkabilir.

Çağ Geçitleri kendisini “ağ geçitleri” gibi de okutmaya meyilli bir tamlama. “Ağ geçidi” sözcüğü aslında teknolojik bir terim. Özellikle internet erişiminde önemli bir işlevi var… Şiirin işaretleri, göstergeleri evirip çevirme kabiliyeti, ortak kültüre ve dile önemli katkılar sunar. Şiir, dildeki yeni sözcüklere karşı da doğal bir tepkisellik içindedir. Maddi koşulların oluşturduğu etkiyle dile yerleşen yeni sözcükleri şiir, deyim yerindeyse adeta yoğurur. Onlara yeni boyutlar ekleyerek deneyim, görgü ve bilgi yükler. Anlamını genişletir, içeriğini derinleştirir. Tepkisellik demişken “ergen” ya da “ergin” olarak tavrı değişse beli şiir, nihayetinde dilsel bir tepkidir.

“Ergin” şiir ya da şiirlerin yer aldığı kitaplar, aynı zamanda uygulamalı şiir dersi gibidir. “Ergin” şiirin ne olduğunu, nasıl olabileceğini de örnekler.

Çağ Geçitleri‘nde Murathan Mungan, “ergin” şiirin örneklerini sunuyor. Kitabın “yazılanlar” bölümünün üçüncü ve sonuncusu “Açığa Yazılanlar” başlığını taşıyor. Bu bölümde yer alan “Buz, Buzul” başlıklı şiirden birkaç dize:

Zamanın neresinde duruyorsan

Orası her yere birden bakar

Ağaran yalnızca buzul

Buradayız ama bize daha çok var

Çağ Geçitleri‘nin “ağ geçitleri” biçiminde paralel bir okumaya elverişli oluşuna dikkat çekmiştik. Bunun, şairin tasarımına rağmen bir gelişme olmadığını söyleyebiliriz. Mungan yalnızca söyleyeceklerini değil, titiz bir işçilikle, yılların kazandırdığı deneyimle sözünün kanadı olacak sözcükleri de düşünüyor, ölçüp biçiyor. Ama zaten öyle olmasa nasıl biçim verilebilir, nasıl bir dil bulunabilir söze, dahası nasıl şiire aktarılabilir yaşamın bıraktığı izler… Yaşamın bıraktığı izleri görmek başka bir şey; izlerle kalan sevinci, kederi, acıyı duyumsamak başka. Yaşamdan, yaşanmıştan kalan izler kıskançtır. Sevinseniz sevincinizi, üzülseniz üzüntünüzü kıskanır üstelik.

Mungan ömrünün ilk yarısını, yoksa yarasını mı demeli, “yazılanlar” başlığı altında şiirin perdesine yansıttıktan sonra ikinci yarı başlıyor.

“İzinde” bölümünde üç ana başlık bulunmakta. Yaşamın ne olduğunu, nasıl olduğununun, ne olabileceğinin, nasıl olabileceğinin yaşanmışa bakarak irdelendiği şiirlerden oluşuyor “Yaşamın İzinde” başlıklı bölüm. Bu bölümde yer alan “Nabız” başlıklı şiirin son betiğini okuyalım:

yüzünde adres korkusu

cebinde zarfsız kuşlar

yol alırken:

aklının pusulasında

hayatın şeffaf kayıtları

sarkacın diğer ucunda:

gözlerinin sayıkladığı rüyalar

onca yıl atan nabız mırıldanan kan

hiçbir uzak, uzak değil sandığın kadar

sadece devam bekler yolcusundan

gittiği yere kadar

Murathan Mungan’ın şiiri avara kasnak değildir; kime temas ederse onun için yapacağı, yaptığı bir şeyler olur. Mesela ruhu inceltir; inceyse daha da inceltir. Koparmaz endişeye mahal yok. Vicdanın gözünü açar; açıksa daha da açar. Duyarlılığın dilini genişletir; genişse daha da genişletir. Şiir şunları yapar, yapabilir dediğimiz ne varsa Murathan Mungan’ın şiirinin bir fazlasını yaptığını, yapabildiğini, yapabileceğini söyleyebiliriz. Oysa Mungan’ın şiirleri, şiirin bir şey yaptığını kanıtlamak için yazılmış gibi değildir. Böylesi didaktik ve kurgusal bir izlenim oluşturmaz.

Peki toplamda yirmi iki kitaptan oluşan Mungan’ın şiirleri bir hesap kitap şiiri midir? Hem öyledir hem değildir. İncelikli, son derece estetik bir işlenmişlik vardır ama şiiri, sözü, dili bastırmaz. Çünkü şiir şair için öncelikli olarak bir alış veriş pratiği değil, etik ve estetik meseledir.

Kitabın ilk ikisi “izler”, diğer ikisi “izi” olan bölümlerden ikincisinin başlığı “Aşekanın İzinde”. Aşeka için sözlüğe gereksinim duymayacak okurlar vardır. Ancak sözlüğe bakmadan bu sözcüğün anlamı konusunda fikri olmayanlar için ellerinden sözlüğü almış olmak pahasına açıklayacağız. Aseşaka bazı kaynaklara göre Farsça, bazı kaynaklara göre Arapça, ama Kürtçe de olabilir. Sözcüklerin coğrafyada Evliya Çelebi’den daha fazla seyahat ettiğini unutmamak gerekir. Kaynaklara göre “Aşeka”, sarmaşık anlamına geliyor. Aşk ve sarmaşık şiir için önemli, ancak yıpranmamış eskimemiş bir metafor değeri içeriyor.

Kitabın önceki bölümlerinde ergenlik, erginleşme süreçlerine, sorunlarına, sıkıntılarına bakan şairin gençliğe ve aşka da bakması beklenmeyecek bir şey değildir. Şairin aşka sarmaşık metaforuyla baktığını görüyoruz. “Sebep Ey” başlıklı şiirden bir betik aktaralım:

Sebebe bakıyormuş

aşk dediğin!

kuşların yer değiştirdiği

nice mevsimden geçerek

bildim

geçerek bilmek

zaman dediğin

Ömür bir yol. Bazen hatıradan hafızaya gidişleri, kalışları, geçişleri, geçitleri olan bir yol… Sözün kısası hayat değişse de, dünya başka bir dünya olsa da Âşık Veysel’in “uzun ince bir yol” sözü gerçekliğini ve geçerliliğini koruyor. Şair durakları, molaları, yol ayrımları, yol ağızları, çatallanan, daralan boğazları, çatakları olan ve uzayıp giden yolda geçen ömrüyle konuşuyor, konuştuklarını bize de aktarıyor. İzlerden ize geçiyoruz. Kişiselden toplumsala… Soyuttan somuta da diyebiliriz belki.

“Metal İzi” bölümünde şair yaşantısını, ömrünü çevreleyen olayları, durumları toplumsal, sınıfsal ve tarihsel boyutuyla yakın plana alıyor. Şairin, devletin diktiği ve tarihe kalan dikişleri sökmeyi denediği şiirlerden biri olduğunu söyleyebileceğimiz “Devletin Terzisi”ni okuyalım:

kemik tozlarından

ipek saten ten

sınıfsaldır öğütülmüş kostümler

terzinin sert makası

görünenden görünmeyene geçerken

yumuşak eğimli virajlarda

toplu mezarlardan toplu iğne başına

kölelik hukuku gizlenir

düğmeler iliklenirken

sistem dokumacılığında

örtülmekten örtülmeye

opak dokunuşlar

haute couture inceliklerle

konfeksiyonlaştırılmış gövdeler

ölüm kemiğe kadar

ama gelecek uzun sürer

Aktardığımız şiirin altında 12 Ekim 2018 tarihi yer alıyor. Çağ Geçitleri‘nde tüm şiirlerin altında tarih var. Günü gününe bir tarih. Şiirin altındaki tarihleri şairin şiirin yazılma sürecine, teknik ve işçilik boyutuna ilişkin tutumuyla bağlantılı düşünebiliriz. Mungan’ın şiirlerinin altına, gününü de verecek biçimde tarih yazmasını, şiirin doğaçlama, spontane yazılan bir tür olduğuna işaret etmek istediği biçiminde yorumlayabiliriz.

"Düşle Gerçekİç İçe"

Murathan Mungan, Çağ Geçitleri‘nde bütün geçitlerin, bütün ağların sonundan konuşmuyor. Tam tersine, geçitlerin içinden konuşuyor. Aynı zamanda geçitlerle konuşuyor… Geçmiş zamanı şimdiki ve gelecek zaman kiplerinden koparmadan konuşuyor. Kitabın son bölümünün başlığı “Kelimelerin Takas İzi”. Bu bölümde düşle gerçeğin iç içe yaşandığı, anıldığı, karşılaştırıldığı ve dildeki hallerinin şiire aktarıldığı örneklerden biri “Karar” başlıklı şiir diyebiliriz. Şiirden birkaç dize okuyalım:

Daha ben yaşarken

karnıma konan bıçak

sonrası sayfada canlanan

kelimeler

imgeler

Şair yalnızca kendi ömrünün çağ geçitlerini değil, yaşantının toplumsallık kadar bireysel oluşu da ilgilendiren ağ geçitlerini de okurun geçeceği biçimde geniş tutuyor ve açık bırakıyor. Yaklaşımımız eleştirel olsa da sonuçta hepimiz bir ağın içindeyiz. “Prodüksiyon” başlıklı şiirin tamamı ve alıntılayacağımız şu dizeler hem uygarlığın son yüzyılını hem de nasıl bir ağın içinde yaşadığımızı betimlemesi açısından oldukça çarpıcı:

Sinsi neon, göz kırpan sim,

7/24 lazer gösterisi

doğal insanlık halleri sanılsın diye

metalaştırılmış zamanın sinsi vahşeti

Endüstrileşmiş fotoromanlar hayat sanılsın

Kapitalizm’in kim bilir daha kaçıncı sezonu bu

Dünyanın bütün kanalları

Birleşmiş orta sınıfların iktidarı

Mungan postmodern ya da tekno, ekran çağına, bu çağın getirdiği koşullara fütursuzca teslim olmuş yaşama tarzına eleştirilerinin ve itirazının dozunu kitabın özellikle “Metal İzi” başlıklı bölümünde bir hayli arttırıyor. Şu dizeler de “Muasır Medeniyet Seviyesi” başlıklı şiirden:

Tweet trak tweet trak olur mu hiç çalışmamak!

sert makas ister çelik irade

onca yılın yanlışını budamak

bir yanda uçsuz bucaksız kâinat

öte yanda dünyanın karartığı deliller

kolay değildir insanın kendisiyle başa çıkması

marifet aynasının sır dökmeye başlaması

içine saldığın çapa

zaman kazanmak için yol kısaltmak.

tweet, trak!

Şu, “öte yanda dünyanın karartığı deliller” dizesinde yer alan ve bir dizgi yanlışına kurban gitmiş olma ihtimali yüksek diye düşündüğümüz “karartığı” sözcüğünün özellikle yazım açısından kafa karıştırdığını belirtelim. Ancak şairin, sözcüğün doğru yazılışı olan “kararttığı” yerine bilerek “karartığı”nı tercih etmiş olması ihtimalini de göz önünde bulundurduğumuzu belirtelim. Yine de dikkati çektiği için kaydetmeden geçmemiş olalım istedik.

Kitabın sonundaki “Bir Şiiri”ni okuyarak bitirelim istiyoruz:

Birazdan geliyorum lafını unutma

Diye bitireceksin

Yazmasan bile, unutma!

Yaşamın devir hakkıdır bu

Bir sonraya

Süreklilik esastır, sarmaldır doğa

Birazdan geliyorum lafını unutma,

Dikkatleri dizenin sonundaki virgüle çekelim ve bu biçimsel olduğu kadar biçemsel de olan reveransın üstünde düşünmek gerektiğini belirtelim.

Son olarak özellikle şiir okurlarına, Çağ Geçitleri'ni okumadan 2019’u bitirmemelerini öneririz.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X