ISBN13 978-975-342-886-6
13x19,5 cm, 184 s.
Liste fiyatı: 226.00 TL
İndirimli fiyatı: 180.80 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
John Berger diğer kitapları
Görme Biçimleri, 1978
G., 1984
Ve Yüzlerimiz, Kalbim,
Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü
, 1987
O Ana Adanmış, 1988
Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989
Düğüne, 1996
Fotokopiler, 1997
2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997
Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, 1999
Kral, 2001
Buluştuğumuz Yer Burası, 2006
A'dan X'e, 2008
Kıymetini Bil Herşeyin, 2009
Uçuşan Etekler, 2014
Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015
İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016
Hoşbeş, 2016
Sanatla Direniş, 2017
Portreler (sert kapak), 2018
Yedinci Adam, 2018
Portreler (karton kapak), 2018
Manzaralar (karton kapak), 2019
Manzaralar (sert kapak), 2019
Top Sende, 2020
Yaranın Sayfaları, 2024
Uykuya Yatmak, 2025
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Bento’nun Eskiz Defteri
Özgün adı: Bento's Sketchbook
Çeviri: Beril Eyüboğlu
Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen
Kapak Resmi: John Berger
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Kasım 2012
4. Basım: Eylül 2022

Hollandalı filozof Baruch (Bento) Spinoza, kısa ömrünün en yoğun yıllarını yazarak geçirmiş. Resim yapmaktan zevk alır, yanında hep bir eskiz defteri taşırmış. Ani ölümünün ardından dostları mektuplarını, elyazmalarını, notlarını kurtarmayı başarmış ama eskiz defteri bulunamamış. John Berger, içinde ne olduğunu bilmeksizin, bu eskiz defterini bulmayı hayal etmiş hep. İstediği sadece filozofu yeniden okurken, Spinoza'nın gözlemlediği şeylere bir de onun gözüyle bakabilmekmiş. Bir gün süet ciltli bir eskiz defteri hediye gelince, "Bu Bento'nun olmalı!" demiş kendi kendine ve Spinoza'nın düşüncelerini izleyerek çizimler yapmaya başlamış.

Ve Bento’nun Eskiz Defteri çıkmış ortaya. Çizme edimi üzerine sözcükler ve imgelerle yürütülen bir araştırma var bu kitapta: Çağımızın en bilge yazarlarından John Berger'ın çiçeklerle, bitkilerle, hayvanlarla, çeşitli muhalif ve sürgünlerle, Arundhati Roy, Platonov gibi yazarlarla yarenlik ederek yürüttüğü, sanatın giderek acımasızlaşan bu dünyaya bakışımızı nasıl etkilediği üzerine bir düşünme süreci.

OKUMA PARÇASI

s. 11-12.

Filozof Baruch Spinoza (1632-1677) –daha çok Benedictus ya da Bento Spinoza olarak bilinir– hayatını mercek yontuculuğuyla kazanıyordu. Kısa ömrünün en yoğun yıllarını "Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine" ve Ethica'yı yazmakla geçirdi. Her iki eser de ölümünden sonra yayımlandı. Başkalarının anı ve günlüklerinden filozofun çizim yaptığını da biliyoruz. Resim yapmaktan zevk alır, yanında hep bir eskiz defteri bulundururmuş. Ani ölümünün ardından –muhtemelen mercek yontuculuğu sırasında maruz kaldığı cam tozu silikosize sebebiyet vermişti– dostları mektuplarını, elyazmalarını, notlarını kurtarmayı başarmış ama anlaşılan eskiz defterini bulamamış. Bulmuş olsalar bile belki de sonradan kaybolmuş.

Bense yıllardan beri Spinoza'nın çizimlerinin yer aldığı bu defterin bulunacağını hayal ediyorum. İçinde ne bulmayı ümit ettiğimi bilmiyorum. Neler çizmiş olabilir? Nasıl bir üslupta çiziyordu acaba? De Hooch, Vermeer, Jan Steen, Gerard Dou ile çağdaştı. Amsterdam'da bir süre kendisinden yirmi altı yaş büyük olan Rembrandt'ın birkaç yüz metre ötesinde yaşadı. Biyografi yazarları onların muhtemelen karşılaştığından dem vurur. Teknik resim çiziminde Spinoza'nın amatör olduğunu varsayabiliriz. Eskiz defteri bulunsaydı eğer, pek öyle ahım şahım çizimlerle karşılaşacağımı düşünmedim hiç. Sadece yazdığı bazı notları ve bir filozof olarak şaşırtıcı önermelerini yeniden okumak, bir yandan da gözlemlediği şeylere onun gözüyle bakabilmek istiyordum.

...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Evrim Altuğ, "El ve söz yordamıyla Spinoza", Cumhuriyet, 8 Ocak 2013

Yaşamına çok erken sayılabilecek bir yaşta, 45’inde veda ederken bize Ethica’nın sınırlarını sorgulatan ortaçağ filozofu Benedict “Bento” Spinoza’nın eskiz defteri neye benzerdi?

İşte, G. romanıyla 1972 Booker Ödülü’nü kazanan 1926 doğumlu yazar ve sanat eleştirmeni, aktivist ve düşünür John Berger, Türkçeye Beril Eyüboğlu imzası ile yeni kazandırılan Bento’nun Eskiz Defteri adlı yapıtında bu merakı hem görselleştiriyor, hem de yeni fikirleriyle Spinoza’yı beklenmedik bir çeşitlilikle sorgulamamamızın önünü açıyor.

Halen yaşamını Fransa’nın bir köyünde sürdüren John Berger’ın, kendisine hediye edilmiş eski bir boş defterden türettiği bu son kitabı, mütevazı bir sadelikle, birbirine refakat eden günlük desenler ve deneyimleri, Spinoza’dan alıntılarla kesiştiriyor. 173 sayfalık kalın ciltli bu defter/kitap okura, bir başkasının özel günlüğünü keşfettirmişçesine samimiyetle ulaşıyor.

Berger kitapta hem Spinoza’nın teleskop mercekleri ve göz çizimini hem de müzelerde rastladığı başyapıtlar ya da günlük hayatındaki bitkiler veya yakınları gibi konuları desenleyerek, bir fikrin imgeye, imgeden de yeni fikirlere nasıl evrilebildiğinin çeşitlemelerini gözler önüne seriyor. Bunu yaparken okura elleri ve sözleri yordamıyla Spinoza gibi bir değeri tanıştıran Berger, kitabında bol bol yaşamsal nasihat vermeyi de ihmal etmiyor.

Yazar sözgelim...

Devamını görmek için bkz.

Füsun Ertuğ, "Bento’nun Eskiz Defteri okuma notları", Cumhuriyet Kitap Eki, 14 Mart 2013

Bu yıl kırkıncı basım yılı kutlanan Görme Biçimleri’ni biz kaç yıl sonra okuyabildiydik? Elimdeki kitabın basım tarihi yok, benim okuduğum kitap da değil kitaplığımdaki, başka bir el yazısıyla 1975 tarihi atılmış, demek basımından üç yıl sonra okumuşuz. Yazılı, çoğu yerinin altı çizili, eprimiş bir nüshaydı benimki, herhalde aynı baskıydı. Yurdanur Salman ve Margaret Quigley çevirisi, Yankı’dan, resimleri zar zor görünen (Görme Biçimleri’ni epeydir Yurdanur Salman çevirisiyle Metis basıyor). Her neyse okuduğumda beni çok etkileyen, sanata bakışımı değiştiren, baktığım resimlerde hikâyeler aratan, sanatın politik ve eril bakış açısı konusunda gözümü açan bir yapıttı. Bento’nun Eskiz Defteri’ni okurken sık sık benzer bir heyecan duydum, kabını okşayarak, dönüp dönüp resimlere bakarak coşkuyla okudum.

John Berger tekrar tekrar diyor ki: “Biz çizerler gözlemlediğimiz bir şeyi başkalarının da görmesini sağlamakla kalmayıp nereye varacağını kestirmenin mümkün olmadığı görünmez bir şeye de refakat ederiz aynı zamanda.” Berger, Fransız Alpleri eteğindeki evinde bunları yazar ve çizerken dünyanın başka başka yerlerinde ne heyecanlar yarattığından, insanları duygudaş kıldığından, kışkırttığından habersiz/mi/dir? Bana ve binlerce başka kişiye refakat edeceğini bilir, sezer bizleri tanımasa da.

Berger bu kitapta yazar olarak değil, çizer olarak karşımızda ama hem yaz...

Devamını görmek için bkz.

Ali Bulunmaz, "Baruch Spinoza olmak", Cumhuriyet Kitap Eki, 22 Kasım 2012

Bir filozofu anlamak neredeyse bir ömür ister. Düşünceleriyle cebelleştiğiniz adam Spinoza gibi biriyse işiniz daha da zorlaşır. Ama birkaç adım öteye gidip onun gözünden bakmaya çalışıp üstelik onun gibi düşünüp fikirlerinden hareketle çizimler yapmaya kalkarsanız vay halinize. Bu işin altından kalkmak cesaret ve bilgelik ister.

John Berger bu anlamda her dem gözü kara bir yazar. Yazar, çizer ve düşünür. Spinoza gibi bir adama el atması ve çizim defterinin peşine düşmesi azımsanacak şey değil. Berger'ın, çizim defterini bulma hayali, onu Spinoza gibi düşünüp çizmeye sürüklemiş ve sonunda Bento'nun Eskiz Defteri çıkmış ortaya.

Bir tür kışkırtılmışlık duygusuyla Spinoza'nın zihnine giren Berger, belli bir süre sonra filozofla düşünce kardeşi olduğuna karar veriyor. Berger'ın deyişiyle 'dünya kadar zaman'ı Spinoza'nın hayal ettiklerinin üstünden geçmeye, onun düşündüklerinin eskizlerini çizmeye ve çizilenleri yazıya dökmeye 'harcamak' incelikli ve zahmetli bir eylem. Belki de bir garip sükûnet ya da ruh okşayan bir melodi.

Berger'ın eli, çoğunlukla Spinoza'nın eli gibi çalışsa da onun düşündürdüklerinden hareketle doğaçlamalara da yöneliyor. Bir bakıma Spinoza, Berger'a hoş, gizemli ve heyecanlı bir kapı aralıyor. Bu kapının açıldığı koridor, Berger'ın resme daha önce hiç olmadığı kadar dikkatli bakmasını da sağlıyor. O dikkat, sürekli tekrarladığı bir sözü ...

Devamını görmek için bkz.

Fikri Sabit, "Bir uçuruma bakar gibi, Berger'a bakmak", Sabitfikir, 19 Kasım 2012

“Her bahar zambaklar açmaya başlayınca –bir emre itaat edercesine– onların resmini yaparım. Böylesine buyurgan başka bir çiçek yoktur. Belki de taçyapraklarının açılış tarzıyla ilgili bir şey bu, adeta önceden basılmış gibi. Zambaklar kitap gibi açılır. Aynı zamanda mimarinin en küçük ve en mükemmel yapı sanatı örneğidirler. İstanbul’daki Süleymaniye Camii’ni düşündürürler bana. Zambaklar kahin gibidir: şaşırtıcı oldukları kadar sükunet vericidirler.” Sadece zambaklar mı, bence şaşırtıcı olduğu kadar sükunet verici olan büyük ölçüde John Berger’ın kendisidir…

Bento’nun Eskiz Defteri, Berger’ın eskiz defteri… Bento dediğimiz Spinoza’nın adı. Spinoza öldükten sonra mektupları, yazıları, notları kurtarılmış ya, resim yapmayı çok sevdiği bilinen filozofun eskiz defteri tarihin karanlık sularına gömülmüş. İşte John Berger, o eskiz defterini tarihin karanlık sularından çıkarıp kendi elinin marifeti ve zihninin ışığıyla yeniden yaratmış. Spinoza, nasıl görürdü, nasıl bakardı, nasıl çizerdi, nasıl düşünürdü? Ve bütün bunlar bende nasıl yeniden tezahür edebilirdi? İşte bu düşünce John Berger’ın temel izleği olmuş ve filozofun müthiş eseri Ethika’dan pasajlar eşliğiyle yepyeni bir eskiz defterine dönüşmüş.

Berger’ın bir eli ve bir gözü hep toprakta, doğada. Mürdüm eriklerinden zambaklara, manolyalardan ölü porsuklara, bir demet maydanozdan Filistinli ...

Devamını görmek için bkz.

Kaya Genç, "Bento'nun Eskiz Defteri", Milliyet Kitap Eki, 14 Temmuz 2011

John Berger yeni kitabı Bento'nun Eskiz Defteri'nde ünlü filozof Spinoza'nın eskizlerini içeren kayıp defterini bulduğunu hayal ediyor, resimle hayatın birleştiği bir yapıta imza atıyor.

John Berger'ın dünyasında tüm insanlar, eşyalar, hayvanlar, bitkiler, yaşantılar ve detaylar birer eskiz olarak çıkarlar karşımıza. Tamamlanmamışlığın verdiği bir özgürlüğe, şekil değiştirebilirliğe, iç geçişliliğe ve resimselliğe sahiptirler. Başta gelen ilgi alanı olduğunu söyleyebileceğimiz ve kendisinin de bir 'prastisyen'i olduğu resim sanatıyla ilişkisi, Berger'ın son yapıtı Bento'nun Eskiz Defteri'nde (Bento's Sketchbook) en olgun noktasına ulaşıyor. Kitap bir defter şeklinde tasarlanmış, içi Berger'ın resimleri, ufak anlatıları ve Amsterdam doğumlu on yedinci yüzyıl filozofu Benedict ("Bento") Spinoza'nın özellikle de Etik kitabından alıntılarla işlenmiş. Ancak bunlar hiçbir noktada birer kenar süsü gibi durmuyor; resmi, eskizi çizilen dünya ile onu çizen el, beden ve zihin arasındaki ilişki, kitabın felsefi kalbini oluşturuyor.

Spinoza Portekizli Yahudi bir ailenin çocuğuydu ve Flemenk resim geleneğinin en büyük ustası Rembrandt'dan yalnızca birkaç sokak ileride oturuyordu. Torah, Talmut ve Eski Ahit'i çok iyi çalışan bu genç adam yirmi dört yaşındayken formel eğitiminden bunaldığı dini cemaati tarafından afaroz edildiğinde hayatını Descartes'ın düşünce...

Devamını görmek için bkz.

A. Esra Yalazan, "Eskiz defterleri ve John Berger", Taraf Gazetesi, 11 Kasım 2012

Ekoseli battaniyemin altında mandalinanın inatçı iplerini dişlerimle ayırırken hayallerimi karaladığım ilk defteri hatırlamaya çalışıyorum. Benimki ormanı, güneşi, evleri, kedileri hayatta bildiğim, merak ettiğim ne varsa hepsini maviye boyayarak avunduğum bir resim defteriydi galiba. Yazının tam ne işe yarayacağını bilmiyordum ama beceriksizce de olsa beni bekleyen hayatı çizerek hayal edebileceğimi, zihnimin kıvrımlarına yerleşen sebepsiz umutsuzluğu ancak böyle ifade edebileceğimi seziyordum.

Okumayı öğrenip kitapların masalsı dünyasına düşünce, o loş odada titrek adımlarla kendimi tanımayı da öğrendim. Ne var ki okumanın garip bilinciyle henüz yazarak düşünmeye başlayamamanın arasında sıkıştığım için bunalıyordum. Sevdiğim kahramanları, rüyalarıma giren vahşi kuşları, üstüne tırmandığım dost ağaçları, beli bükük ihtiyarları, ezilmiş papatyaları, bakışlarımı diktiğim uçsuz bucaksız dünyanın bütün isimsiz varlıklarını defterime çizmek istiyordum. Çantanın içinde kenarları sürekli kıvrılan, biraz okulun ekşimsi duvarları, biraz da suça batmış tozlu bir önlük gibi kokan defterlerin hayatımdaki muhtemel karşılığını o zaman kavramaya başladım sanırım.

O günlerden beri hayallerin, henüz manaya kavuşamamış bükümlü harflerin, kirli parmak izlerinin, eğri büğrü resimlerin sokak çocuklar gibi sevinçle, kederle biraraya geldiği defterleri çok severim. Yabancı san...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X