| ISBN13 978-975-342-886-6 | 13x19,5 cm, 184 s. |
|
Görme Biçimleri, 1978 | G., 1984 | Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü, 1987 | O Ana Adanmış, 1988 | Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989 | Düğüne, 1996 | Fotokopiler, 1997 | 2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997 | Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, 1999 | Kral, 2001 | Buluştuğumuz Yer Burası, 2006 | A'dan X'e, 2008 | Kıymetini Bil Herşeyin, 2009 | Uçuşan Etekler, 2014 | Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015 | İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016 | Hoşbeş, 2016 | Sanatla Direniş, 2017 | Portreler (sert kapak), 2018 | Yedinci Adam, 2018 | Portreler (karton kapak), 2018 | Manzaralar (karton kapak), 2019 | Manzaralar (sert kapak), 2019 | Top Sende, 2020 | Yaranın Sayfaları, 2024 |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Ali Bulunmaz, "Baruch Spinoza olmak", Cumhuriyet Kitap Eki, 22 Kasım 2012 Bir filozofu anlamak neredeyse bir ömür ister. Düşünceleriyle cebelleştiğiniz adam Spinoza gibi biriyse işiniz daha da zorlaşır. Ama birkaç adım öteye gidip onun gözünden bakmaya çalışıp üstelik onun gibi düşünüp fikirlerinden hareketle çizimler yapmaya kalkarsanız vay halinize. Bu işin altından kalkmak cesaret ve bilgelik ister. John Berger bu anlamda her dem gözü kara bir yazar. Yazar, çizer ve düşünür. Spinoza gibi bir adama el atması ve çizim defterinin peşine düşmesi azımsanacak şey değil. Berger'ın, çizim defterini bulma hayali, onu Spinoza gibi düşünüp çizmeye sürüklemiş ve sonunda Bento'nun Eskiz Defteri çıkmış ortaya. Bir tür kışkırtılmışlık duygusuyla Spinoza'nın zihnine giren Berger, belli bir süre sonra filozofla düşünce kardeşi olduğuna karar veriyor. Berger'ın deyişiyle 'dünya kadar zaman'ı Spinoza'nın hayal ettiklerinin üstünden geçmeye, onun düşündüklerinin eskizlerini çizmeye ve çizilenleri yazıya dökmeye 'harcamak' incelikli ve zahmetli bir eylem. Belki de bir garip sükûnet ya da ruh okşayan bir melodi. Berger'ın eli, çoğunlukla Spinoza'nın eli gibi çalışsa da onun düşündürdüklerinden hareketle doğaçlamalara da yöneliyor. Bir bakıma Spinoza, Berger'a hoş, gizemli ve heyecanlı bir kapı aralıyor. Bu kapının açıldığı koridor, Berger'ın resme daha önce hiç olmadığı kadar dikkatli bakmasını da sağlıyor. O dikkat, sürekli tekrarladığı bir sözü sayfalar aracılığıyla bize duyuruyor: 'Biz çizerler, sadece gözlemlediğimiz bir şeyi başkalarının da görmesini sağlamakla kalmayıp nereye varacağını kestirmenin mümkün olmadığı görünmez bir şeye refakat ederiz aynı zamanda.' Bento'nun Eskiz Defteri'nde Berger'ın en iyi yaptığı şey; sözcüklerle resim, resimle sözcük çizme yine karşımızda. Rüyanın, maceralı bir yolculuğun veya merak edilen herhangi bir şeyi ele geçirmek için heyecanla adımlanan yolun anlatımı var satırlarda. Bazen dümdüz bazen dolambaçlı bir yol bu fakat hiçbir zaman anlaşılmaz, burnu havada ve boğucu değil. Anılar ve gerçeklerle bezeli bir anlatım öte taraftan: 'İnsanı öteki hayvanlardan ayıran, geçmişe ve gelecek olana duyduğu aidiyet hissidir. Lakin tarihle yüzleşmek trajediyle yüz yüze gelmektir. Çoğu insanın bakışlarını kaçırmayı tercih etmesi bu yüzdendir. Tarihle ilgilenmeye karar vermek, çaresizlikten dolayı verilmiş bir karar olduğunda bile, umuda ihtiyaç duyar. Bir umut küpesine.' Berger'ın yaptığı şey hikâye anlatmak bir yerde. İzlediği anlatıcıların 'rolünü çalıp' bizi kendi peşine düşürüyor. Üslûbuna alıştırıp çizim destekli bir örgü oluşturuyor ve pek çok mekâna götürüyor hepimizi. Hikâyeler, Berger'ın yaşadığı zamana muhalifliğini belirginleştirip 'içinde bulunduğu anı kurtarma' eylemiyle birleşiyor beri yandan. Bir de hikâyenin kendi üstüne katlanma meselesi var: 'Sanki okunan hikâyenin kan dolaşımıyla, insanın hayat hikâyesinin kan dolaşımı birbirine karışmış gibidir. Olduğumuz ve gelecekte olmayı hayal sürdüreceğimiz şeye katkıda bulunur.' Berger'ın anlattığı her anı, hikâye ve olay hem bize hem de Spinoza'ya bir sesleniş gibi algılanabilir. Okur tarafı okura kalsın ama Spinoza'ya şöyle diyor Berger: 'Uzaklarda, sessiz bir arkadaşlığın farkındayım. Neredeyse yıldızlar kadar ırak. Ama yine de arkadaş. Aynı evrende filan bulunduğumuzdan değil ama her birimizin kendi meşrebine göre birbirine benzer arayışlar içinde olmasından.' Uzak zaman ve diyarlardan iki ismi birleştiren iki eylem; düşünme ve çizim. Berger anlamaya çalıştığı Spinoza'yla söz ve çizgi yoluyla bir ortaklık kuruyor. Bununla kalsa iyi; 'resim yapmak bir tür sondajdır' diyerek Spinoza'nın zihninde dolaşıyor. Dolaşırken kendisininkinde de bizi dolaştırıyor. Ne keyif ama. |