| ISBN13 978-975-342-590-2 | 13x19,5 cm, 240 s. |
Liste fiyatı: 204.00 TL İndirimli fiyatı: 163.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":204.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"801","item_name":"Buluştuğumuz Yer Burası","discount":40.80,"price":204.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Görme Biçimleri, 1978 | G., 1984 | Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü, 1987 | O Ana Adanmış, 1988 | Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989 | Düğüne, 1996 | Fotokopiler, 1997 | 2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997 | Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, 1999 | Kral, 2001 | A'dan X'e, 2008 | Kıymetini Bil Herşeyin, 2009 | Bento’nun Eskiz Defteri, 2012 | Uçuşan Etekler, 2014 | Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015 | İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016 | Hoşbeş, 2016 | Sanatla Direniş, 2017 | Portreler (sert kapak), 2018 | Yedinci Adam, 2018 | Portreler (karton kapak), 2018 | Manzaralar (karton kapak), 2019 | Manzaralar (sert kapak), 2019 | Top Sende, 2020 |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | Buluştuğumuz Yer Burası Özgün adı: Here is Where We Meet Çeviri: Çevat Çapan, Gönül Çapan, Müge Gürsoy Sökmen Kapak Deseni: John Berger |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2006 | 5. Basım: Mayıs 2022 |
John Berger'dan, geçen yüzyıla, göçüp gidenlere, tüm zaaflarıyla sevilenlere, yaşanmışlıklarıyla şehirlere duru, ışıltılı bir ziyaret... Lizbon, Krakow, Madrid, Cenevre, Islington ve Küçük Polonya'da, artık hayatta olmayan yakınlarıyla, annesi, babası, eski sevgilileri, öğretmenleri, ustaları, akademiden arkadaşlarıyla buluşup halleşiyor Berger. Hayata ve edebiyata dair güzel ve değerli olan ne varsa bu metnin içinden akıyor usul usul: tenin mucizesi, doğanın ve tarihin nimetleri, kibirinden feragat etmiş bir sevgi, ahlakçı olmayan bir etik ve hayatın neşesi, burukluğu ve sihriyle beslenen bir siyaset... | İÇİNDEKİLER |
1. Lizbon 2. Cenevre 3. Krakow 4. Ölülerin Hatırladıkları Kadarıyla Bazı Meyveler 5. Islington 6. Le Pont d'Arc 7. Madrid 8. Szum ve Ching 81/2 | OKUMA PARÇASI |
Lizbon’dan, sayfa 11-15 Lizbon'daki bir meydanın merkezinde Luzitanya (yani Portekiz) servisi denen bir ağaç var. Dalları göğe doğru değil de, dışa doğru, yatay olarak gelişecek şekilde yetiştirildiği için, çapı yirmi metre uzunluğunda, su geçirmez dev gibi bir şemsiye oluşturuyor. Yüz kişi kolayca sığınabilir bu şemsiyenin altına. Ağacın boğum boğum kütlesel gövdesinin çevresinde daire biçiminde düzenlenmiş metal çubuklar taşıyor dalları; ağaç en az iki yüz yaşında. Ağacın yanında da üzerine geçenlerin okuması için bir şiir yazılmış, resmi bir ilan tahtası var. Durup çözmeye çalıştım şiirin bir-iki dizesini: ... Ben senin çapanın sapıyım, evinin kapısıyım, beşiğinin de, tabutunun da tahtasıyım... Meydanın başka bir yerinde tavuklar bakımsız otların arasındaki solucanları gagalıyorlardı. Masaların başına oturmuş adamlar da sueca oynuyorlar, seçtikleri kâğıtları bilgelik ve uysallık karışımı bir ifadeyle masaya bırakıyorlardı. Burada kazanmak se... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Abidin Parıltı, “Ve ‘kente’ Berger gelir”, Radikal Kitap Eki, 8 Aralık 2006 Geçmiş çağırır. Gidilen, varılan yer neresi olursa olsun hatıralar bazen bir pranga bazen de bir gül demeti kıvamında kişiyi tutsak eder. Yetmişine gelinse bile çocukluğun ilk yıllarının etkisiyle bir şeylere dokunulur. Neredeyse hep o zamanlar anlamlandırılmaya çalışılır. Yani hayallerin ve hayal kırıklıklarının başkentleri, dokunulan, dokunulamayan, dokunulduğunda kaybedilen, hep orada, kişinin yanında olacak duygusuyla davrandığı ama birden bire göçüp giden insanlar ve hep o eski tatlar... Gelir gelir de kişinin yakasını bırakmaz. John Berger de son derece sakin ama bilgece yazdığı Buluştuğumuz Yer Burası kitabında geçmişe, o güzel insanlara, ömrünü tükettiği kentlere döner. Döner de ne yapar? Kendisinin yüzleştiği, hesaplaşma içine girdiği geçmişini bize anlatırken bugünü anlamlandırmamıza ışık olur. Hızdan feragat etmemizi, yavaşlayıp, önümüzden geçip giden hayatı görmemizi, doğa... Devamını görmek için bkz. | |
Anıl Gökoğlu, “Yazarların Kentleri / Berger’ın Kentleri”, Remzi Kitap Gazetesi, Sayı13, Şubat 2007 "Sokaklar hep kendini dolanır.Yolculuk yollarda kalır." Erol Hızarcı, Toprakaltı Sarayları Yazarların mekânlarla özel bir ilişkisi olduğuna inanırım. Yazar kimi kez, mekânını da kendisi kurgulamayı seçer. Bu mekânlar, en az yaşadığınız kent kadar gerçek, değişken, devingen, içinde yaşanabilir, yolculuk edilebilir ve tarif edilebilirdir. Italo Calvino Görünmez Kentler’de İsidora’dan Zoe’ye onlarca kent düşler. "Görünmez Kentler", kendi deyimiyle, yazarın ‘kentlere yazdığı son bir aşk şiiri’dir. Bir mekân düşlemeye başladığınızda, bir zaman sonra düşleyen, düşlenenin üzerindeki yaratıcı denetimini yitirir. Düşlenen, başlangıç noktanızdan hareketle kendini tekrar tekrar kurar, değiştirir. Orası kimi zaman dönmek, kimi zaman uzaklaşmak istenilen yerdir. Her iki durumda da varlığını sizden bağımsız sürdürür. Ursula K. Le Gu... Devamını görmek için bkz. | |
Turgay Fişekçi, “Yolunu kaybetmek istemeyenler için”, Sabah Kitap Eki, 24 Ocak 2007 John Berger, ülkemiz okurlarının sevdiği yazarlardan. Deneme, inceleme, roman, öykü... Farklı türlerde, her yazdığı ilgiyle karşılanıyor. Geçmiş yıllarda ülkemize sık sık gelmesi, yazarlarımızla dostluklar kurması, kitaplarında Türkiye'den, insanlarından, sanatçılarından söz etmesi bu ilginin kaynakları arasında olsa da temel neden farklı: John Berger, okurlara alışılmadık bakışlar, yaklaşımlar sunarken insanoğlunu, çağın, çağların temel sorunlarıyla yüz yüze getiriyor. Yazdığı her şeyde insanlığın yazgısını, mücadelesini, dünyayı anlama ve değiştirme çabasını temele yerleştiriyor. Bunu yaparken her insanın biricik, benzersiz olduğunu, her birinin ayrı bir dünyası, hikâyesi olduğunu da unutmuyor. En genel doğrularla en kişisel özelliklerden bir arada ve her ikisine de aynı değeri vererek söz ediyor. Kentten kente anılar Bu nedenle ne yazarsa yazsın, okuruyla kola... Devamını görmek için bkz. | |
|