 | ISBN13 978-975-342-260-4 | 13x19,5 cm, 56 s. |
Liste fiyatı: 124.00 TL İndirimli fiyatı: 99.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":124.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"90","item_name":"Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar","discount":24.80,"price":124.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Görme Biçimleri, 1978 | G., 1984 | Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü, 1987 | O Ana Adanmış, 1988 | Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989 | Düğüne, 1996 | Fotokopiler, 1997 | 2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997 | Kral, 2001 | Buluştuğumuz Yer Burası, 2006 | A'dan X'e, 2008 | Kıymetini Bil Herşeyin, 2009 | Bento’nun Eskiz Defteri, 2012 | Uçuşan Etekler, 2014 | Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015 | İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016 | Hoşbeş, 2016 | Sanatla Direniş, 2017 | Portreler (sert kapak), 2018 | Yedinci Adam, 2018 | Portreler (karton kapak), 2018 | Manzaralar (karton kapak), 2019 | Manzaralar (sert kapak), 2019 | Top Sende, 2020 | Yaranın Sayfaları, 2024 | Uykuya Yatmak, 2025 |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar Özgün adı: Steps Towards a Small Theory of the Visible Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 1999 | 9. Basım: Mayıs 2023 |
"Bugün insanların içinde yaşadığı yalnızlığı kim önceden bilebilirdi? Her gün dünyaya ilişkin gövdesiz ve sahte bir imgeler ağı tarafından yeniden onaylanan bir yalnızlık. Ama imgelerin bu sahteliği bir hata değil. Eğer kâr peşinde koşmak insanlığın kurtuluşunun tek yolu olarak görülürse, gelir elde etmek mutlak öncelik haline gelirse, o zaman gerçekten varolanın itibar görmemesi, görmezden gelinmesi ve baskı altında tutulması gerekir. Bugün resim yapmak, yaygın bir ihtiyaca cevap veren bir direniş eylemidir ve umutlanmayı teşvik edebilir." – John Berger  | İÇİNDEKİLER |
I Degas'nın Bronz Dansçı Heykeli Üzerine Ressam Olmak... Renk Boşluk (Sven Blomberg'e yazılmış bir mektuptan) II Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar III Bir İnsan Çizmek  | OKUMA PARÇASI |
"Ressam Olmak", s. 11-16 Güneşte çimenlere uzanmışsınız. Üstünüzde bir kayın ağacı. Hafif bir rüzgâr ince dalları sallıyor, yaprakları kıpırdatıyor. Uzaktan yaprakların bu sabit hareketi, ağacın yeşil fonunun önünde yeşil bir kar yağıyormuş hissini veriyor, tıpkı bir zamanlar gri sinema perdesi önünde gümüşi bir kar yağıyormuş hissine kapıldığımız gibi. Yarı kapalı gözlerle yukarı bakıyorsunuz. Yarı kapalı çünkü dikkatle bakıyorsunuz. Bir dal diğerlerinden daha uzun. Üzerindeki yaprakları saymak olanaksız. Bu yaprakların hem arasında hem çevresinde gördüğünüz mavi gökyüzü, kelimelerin harflerinin arasından görünen kâğıdın beyazlığına benziyor. Gök fonunun önünde gördüğünüz yaprakların dağılımı hiç de gelişigüzele benzemiyor. Acaba bu yaprakların sıralanışı bir kitaptaki harflerin ve kelimelerin sıralanışı gibi açıklanabilir mi diye düşündüğünüzü fark ediyorsunuz. Sonra tıpkı iyi bir öğretmen gibi, karışık kafanızı yönlendiren bir imge keşfediyorsunuz. Her şey –diyorsunuz kendi kendinize– varolabilmek için bir hedefi tam ortasından vurmalı; on ikiyi ıskalayan hiçbir şey varolamıyor. Ama öğretmen sınıftan çıktıktan sonra, sözleri genellikle hayal kırıklığı yaratır. O yüzden orada öylece kalıp, başınızın üstündeki dalın nasıl olup da tüm baharı temsil edebileceğini anlamaya çalışıyorsunuz... Böyle düşünerek filozof olabilirsiniz, ama ressam olabileceğinizi sanmıyorum. Uzanmışsınız, başınızın altında dikkatle katlanmış bir ceket var. Ağacın boyunun e... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Yunus Emre Tozal, “İnsan gözünün gördüğü en çıplak gerçek nedir?”, Ayraç, Aralık 2010 “Fırça, nesneleri kaostan kurtarmak içindir” 17. yüzyılda yaşamış büyük Çinli manzara ressamı Shitao “İnsanların gözü, hakikati görme noktasında arpacık soğanına benzer.” Aynalı Baba, Âmak-ı Hâyâl “Kulağımız en ontolojik organımızdır.” Heidegger Anlam kozasının içinde gerçeklerin üzerini kaplayan, imajların birbirine eklemlenerek oluşturduğu imgelem dünyasının içerisinde görmek, gerçekliği bilinçte hazır duran bir şey olarak gösterir ve insanı varlık sorusuna yönlendirir. İnsan, yaşadığı dünyayı algılamaya, tanımaya, varoluşunu sorgulamaya ve idrak etmeye görerek başlar. Görmenin varoluşla ilişkisi, imajın insanı eyleme ikna etmediği ama eyleminin şartlarını ve imkânlarını oluşturduğu ilişkiyle; içinde yaşanılan gerçekliğe şahit kılmasıyla açıklanabilir. Zamanın akışından ötürü süreli bir şeymiş gibi görünen imaj, görme egemenliğinin temelini oluşturmakla birlikte kendi içerisinde tutarsızlık ve derin bir çelişki taşır. Tutarlı ve belirli sınırlar dâhilindedir ve fakat anlamsız bir karaktere sahiptir. O yüzden mutasavvıfların dediği gibi insan, kâinattaki göstergelere –imaja– bakmadan önce görmeyi bilmesi, inanması ve idrak edebilmesi lazımdır ki, sürekli gelişen ve insanı yönlendiren görme ediminde göstergelerle karşılaştığında doğru bir görme süreciyle simülasyondan hakikate uzanabilsin. Bu da görmeyi önceden öğrenmiş olma zorunluluğunu gerektiri... Devamını görmek için bkz. |  |
|