| ISBN13 978-605-316-142-4 | 13x19,5 cm, 248 s. |
|
Görme Biçimleri, 1978 | G., 1984 | Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü, 1987 | O Ana Adanmış, 1988 | Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989 | Düğüne, 1996 | Fotokopiler, 1997 | 2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997 | Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, 1999 | Kral, 2001 | Buluştuğumuz Yer Burası, 2006 | A'dan X'e, 2008 | Kıymetini Bil Herşeyin, 2009 | Bento’nun Eskiz Defteri, 2012 | Uçuşan Etekler, 2014 | Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015 | İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016 | Hoşbeş, 2016 | Sanatla Direniş, 2017 | Portreler (sert kapak), 2018 | Portreler (karton kapak), 2018 | Manzaralar (karton kapak), 2019 | Manzaralar (sert kapak), 2019 | Top Sende, 2020 | Yaranın Sayfaları, 2024 |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Okura not, s. 11-13 Bu kitap bir düş/karabasanla ilgili. Başkalarının yaşantısına ne hakla düş/karabasan diyoruz? Ne gerçekler yarım ağızla karabasana benzetilecek kadar can sıkıcı olduğu için böyle diyoruz, ne de umutlar cılız bir sesle düşe benzetileceği için. Düş gören bir insan düşünde bir şey yapmak ister, hareket eder, tepki gösterir, konuşur; ama gene de eninde sonunda etkisi altına alamayacağı bir hikâyenin seyrine boyun eğer. Düş onun başına gelen bir şeydir. Sonradan bu düşü bir başkasının yorumlamasını isteyebilir. Ama bazen de düş gören insan kendi kendini uyandırarak gördüğü düşe son vermeye çalışır. Bu kitap konu olarak ele aldığı insanlarla her birimizin görmekte olduğu düşten uyanmak için gösterilen böyle bir çabanın sözcülüğünü üstleniyor. Göçmen işçinin yaşantısını ana çizgileriyle vermek, bu yaşantı ile göçmen işçinin fiziksel ve tarihsel çevresi arasındaki ilişkiyi göstermek, dünyanın şu andaki siyasal gerçekliğini daha güvenilir bir biçimde anlamak demektir. Konu Avrupa’yla ilgilidir, ama anlamı bütün dünyayı kapsamaktadır. Kitabın teması özgürlüğün yok oluşudur. Özgürlüğün bu yok oluşunun tam olarak anlaşılması için nesnel bir ekonomik sistemle sistemin kapanına kıstırılmış olanların öznel yaşantıları arasında bir bağ kurmak gerekir. Çünkü son kertede, özgürlüğün yok oluşu bu bağlantının sonucundan başka bir şey değildir. Bu kitap görüntülerden ve sözcüklerden oluşmaktadır. Görüntüler de sözcükler de birbirlerinden bağımsız olarak okunabilir. Ancak birkaç yerde metni açıklamak için görüntü kullanıldığı olmuştur. Jean Mohr’un birkaç yıllık emeği sonucu çekilen fotoğraflar, sözcüklerin açıklamaya gücü yetmeyecek bazı gerçekleri dile getirmektedir. Art arda bakıldığında resimler bir şey anlatmaktadır: metnin anlattığına eşit, onunla karşılaştırılabilir, ama gene de ondan başka bir şey. Belgesel açıklamalar resme bakmayı kolaylaştırıyorsa, resmin yanına bir açıklama konmuştur. Böyle bir açıklama o anda gerekmiyorsa, açıklamayı kitabın sonundaki listede bulabilirsiniz. Jean Mohr’un fotoğraflarından başka, bazı fotoğraflar da bu kitabın düzenine ve görsel yapısına büyük katkısı olan Sven Blomberg tarafından çekilmiştir. Metinde kullanılan on-on iki kadar alıntının kaynağı kullanıldığı yerde değil, kitabın sonunda gösterilmiştir. Bu alıntılar kapsamı belli bir yazarı aşan gerçekler ve süreçlerle ilgilidir. Kuzeybatı Avrupa’daki göçmen işçilerin çoğu eski sömürgelerden gelmektedir: İngiltere’deki Karaibliler, Pakistanlılar, Hintliler, Fransa’daki Cezayirliler, Hollanda’daki Surinamlılar, vb. Bunların çalışma ve 12 yaşama koşulları çoğu zaman Güney Avrupa’dan gelen göçmen işçilerinkine benzer. Onlar da aynı sömürüyle karşı karşıyadırlar. Ancak bunların büyük şehir merkezlerinde bulunmalarının tarihi, sömürgeciliğin ve yeni sömürgeciliğin tarihinin bir parçasıdır. Milyonlarca köylünün daha önce hiçbir tarihsel bağı bulunmayan ülkelere göç etmesi olayını olanca açıklığıyla tanımlayabilmek için, burada yalnızca Avrupa ülkelerinden gelen göçmen işçileri ele aldık. Bu yüzden, göçmen işçilerin çoğunluğunun eski sömürgelerden geldiği Britanya’ya doğrudan ilgili görüntülere ve bilgilere yer verilmemiştir bu kitapta. Arada yapay bir ayrım bulunmakla birlikte, böyle bir ayrım yapmak konuya daha çok açıklık kazandırmaktadır. Avrupa’daki göçmen işçiler arasında büyük olasılıkla 2 milyon kadar kadın vardır. Bunların bazıları fabrikalarda, birçoğu da temizlik ve benzeri hizmetlerde çalışmaktadır. Onların yaşantılarını gerektiği gibi dile getirmek için de ayrı bir kitap yazmak yerinde olur. Böyle bir kitabın yazılacağını umuyoruz. Biz bu kitapta sadece erkek göçmen işçilerin yaşantısını ele aldık. Bu kitap 1973 yılı ile 1974 yılının ilk yarısında yazıldı. O zamandan bu yana kapitalizm İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en kötü ekonomik bunalımı geçirmiştir. Bu bunalım üretimin kısılmasına ve işsizliğe yol açmıştır. Bazı kesimlerde göçmen işçilerin sayısı da azaltılmıştır. Metinde verilen istatistiklerin bazıları bu yüzden güncelliğini yitirmiş olabilir. Ama böyle bir bunalımda bile Batı Avrupa’nın milyonlarca göçmen işçiye bağlılığının sürmüş olması, bu ekonomik sistemin göçmen işçi emeği olmadan ayakta duramayacağını göstermektedir. |