| ISBN13 978-975-342-327-4 | 13x19,5 cm, 288 s. |
|
Yerdeniz, 6 Kitap Takım, 0 | Mülksüzler, 1990 | Yerdeniz Büyücüsü, 1994 | Rocannon'un Dünyası, 1995 | Dünyaya Orman Denir, 1996 | Balıkçıl Gözü, 1997 | En Uzak Sahil, 1999 | Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, 1999 | Atuan Mezarları, 1999 | Tehanu, 2000 | Bağışlanmanın Dört Yolu, 2001 | Öteki Rüzgâr, 2004 | Uçuştan Uçuşa, 2004 | Dünyanın Doğum Günü, 2005 | Marifetler, 2006 | İçdeniz Balıkçısı, 2007 | Sesler, 2008 | Güçler, 2009 | Lavinia, 2009 | Rüyanın Öte Yakası, 2011 | Aya Tırmanmak, 2012 | Yerdeniz (6 Kitap Tek Cilt), 2012 | Malafrena, 2013 | Zihinde Bir Dalga, 2017 | Lao Tzu: Tao Te Ching, 2018 | Şimdilik Her Şey Yolunda, 2019 | Yazma Üzerine Sohbetler, 2020 |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Zeynep Alpaslan, “Yerdeniz: Kadınlar, erkekler ve ejderhalar”, İyi Kitap, Ağustos 2009 Bilimkurgunun aksine, fantazinin, kendini inandırıcı kılmak için bilimsel açıklamalara ihtiyacı yoktur. Onun gücü, ‘gerçekmiş gibi’ yapmasında değil, imkansız olanı olağan kılabilmesindedir. Aristoteles, ‘iyi’ sanatı tam da böyle tanımlar. Sıradışı olan, hayal dünyasında, kendine son derece sıradan bir yer edinir. Burada asıl garip olan, gerçeğin ta kendisidir. Yaşam ve ölüm gibi. Çocukluk, ergenlik, cinsellik ve bilgelik gibi... Dünya üzerinde belki de, J.R.R. Tolkien’le kıyaslanabilecek tek fantazi yazarı Ursula K. Le Guin’dir. Ülkemizde feminizm, anarşizm ve ütopya-distopya üzerine yazdığı politik bilimkurgularla da tanınan yazarın fantastik serisi ‘Yerdeniz’, büyücülük okuluna giden bir çocuğun olgunlaşıp bir başbüyücüye dönüşmesini, doğumla başlayan, ölümle sonlanan (?) büyük yolculuğu üzerinden anlatıyor. Yerdeniz Büyücüsü, Atuan Mezarları, En Uzak Sahil, Tehanu, Yerdeniz Öyküleri ve yıllar sonra ortaya çıkan Öteki Rüzgâr isimli kitaplar, fantazinin sadece çocuklar için olmadığını iyi bilen yetişkinlere ve hevesli Harry Potter kuşağına, Yerdeniz Takımadası’ndaki Roke Adası’nda, sonunda başbüyücü Ged’e dönüşecek olan Çevik Atmaca ismindeki çocuğun izinde, kadınlar, erkekler, büyüler ve ejderhalarla ilgili, bambaşka bir deneyim vadediyor. Hiç varolmamış bir dünyanın olağandışı karakterlerinin, ‘gerçekçi’ olduğunu iddia eden bir çok yapıtın aksine, bu kadar inandırıcı olabilmesinin sebebi, Ursula K. Le Guin’in insan ruhunun derinliklerine inmekteki cesaretinden ve psikanalitik çözümlemelerdeki başarısından kaynaklanıyor. İnsanın karanlık tarafı, hep en dibe itilmeye çalışılan, bastırılan ve yok sayılan ama aslında varlığı her daim hissedilen ‘gölge’si, Yerdeniz adalarının üzerinde, özgürce dolaşıyor. Yüzleşme, kaçınılmaz. Savaş da öyle. Ged’le bu kadar özdeşleşebilmemizin sebebi de bu. Yerdeniz’i okurken, kendi ‘gölge’mizi daha fazla görmezden gelemeyeceğimizin farkına varıyoruz. Şanslı olanlarımız, onunla barışıyor. Bir çoğumuz ise, Yerdeniz serisini dönüp dolaşıp tekrar tekrar okuyarak, onu alt edebilmek için ikinci bir şans yakalamayı umuyor. Yerdeniz’in var olmayan bir zamanda, var olmayan bir yerde hayat bulan fantastik dünyasının büyücüleri ve ejderhaları, aslında tam da, ‘şimdi’de ve ‘burada’ olan bizleri, insanları anlatıyor. Ursula K. Le Guin, yaşama ve ölüme dair tüm ‘gerçekleri’, Yerdeniz’e aynalamadan, pat diye yüzümüze vursaydı, onu hangimiz dinlerdik ki? Ged’in izinden giden bir çocuk, nihayet büyüdü ve gölgesiyle yüzleşmeye karar verdi: Dünya üzerindeki en tapınılası Japon’lardan biri olan Hayao Miyazaki’nin oğlu Goro Miyazaki, hayatı boyunca animasyonla ve sinemayla ilgili her şeyden köşe bucak kaçtıktan sonra, babasıyla kıyaslanma korkusunu alt edip, 2006 yılında, çok sevdiği Yerdeniz Öyküleri’ni sinemaya uyarlamaya karar verdi. 26. İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Yerdeniz Öyküleri (Gedo Senki), Yerdeniz serisinin üçüncü ve dördüncü kitapları temel alınarak kurgulandı. Filmde Ged, prens Arren ile birlik olarak, yerle bir olmak üzere olan Yerdeniz’i kurtarmaya çalışıyor. Yerdeniz’in gösterime gireceğini duyan bir çok kişi, Miyazaki ismiyle heyecanlanmış, ama yönetmen olarak Hayao’nun yerine, oğlu Goro’nun isminin geçtiğini öğrenince, filme önyargıyla yaklaşmıştı. Ortalama bir animasyon filminin çok çok üzerinde olan ve her karesinde derin bir sevgi, cesaret ve bağlılık sezilen Gedo Senki, kendine has tarzıyla, ve renkli, büyülü dünyasıyla, Japon animasyon sanatının Yerdeniz evrenine çok uyduğunu kanıtlıyor, yine de, Ursula K. Le Guin’in hayal gücünün yanında, biraz sönük ve yetersiz kalıyor. Babasının izinden yürümeye karar verirse, Goro Miyazaki’nin ileride çok başarılı işlerle karşımıza çıkacağına şüphe yok. Tabii, Gedo Senki, Hayao Miyazaki’nin elinde nasıl bir şahesere dönüşürdü, bunu asla bilemeyeceğiz. Anlaşılan ‘gölge’yle bir kere yüzleşmek, onu alt etmek için yeterli değil. Ama sadık Yerdeniz okuyucuları, bunu zaten çok iyi biliyorlar. |