| | Ayşegül Devecioğlu: "Zamana hükmederken" Berat Günçıkan, Cumhuriyet Dergi, 12 Eylül 2004 Sizin kitabınız da dahil bu yıl 12 Eylül'ü anlatan 4 roman yayımlandı. Sizce 24 yıl sonra bu çıkış tarihsel ve duygusal bir birikmenin ürünü mü?
12 Eylül öncesinde on binlerce işçi grevdeydi. Toplum tam anlamıyla politikleşmişti ve her kesimden insan kendi örgütlülüklerini yaratarak anti-faşist mücadelenin içinde yer alıyordu. İnsanların tarihi değiştirmek üzere ayağa kalktığı, göz kamaştıran bir zamandı 12 Eylül öncesi. 12 Eylül zulmünün nedeni de, insanlara bu zamanı unutturmaktı. Baskı ve zulümle, toplum, hak, hukuk arayarak suçu işlediğine inandırıldı. Toplum, 12 Eylül'le henüz hesaplaşmış değil. Ancak, bu romanlar kadar, 78'liler Vakfı'nın girişimleri ve benzeri bazı gelişmeler de karanlıktan yavaş yavaş çıkılmaya başlandığının göstergesi.
12 Eylül romanlarında daha çok "sol"un eleştirildiğini görüyoruz, bu bir yüzleşme ya da hesaplaşma mı? Eğer böyle ise bugünden geçmişe bakıldığında yazarın nesnel olabilmesi mümkün mü?
Nesnel olmama tehlikesi bugünden bakmakla ilgili değil. Oraya bakıp neyi görmek istediğimizle ilgili. Solun eleştiriler karşısında sürekli bir savunma refleksiyle hareket etmekten "bize haksızlık ediliyor" düşüncesinden artık sıyrılması lazım. Solun meşru ve örgütlü olduğu, kendine güvendiği, "zamana hükmettiği" yıllarla, yalnız zulme ve ölümlere maruz kalmayıp, bütün meşruiyetini kaybettiği dönem arasındaki mesafe çok kısa. Seksen sonrasında zaman devamını kaybetti, solcular da, anlam veremedikleri bu zaman parçalanmasında kimliklerini kaybettiler. Kurtarıcı rolünden "kurban rolüne savruldular". Solu eleştiren ve 12 Eylül edebiyatı adı verilen romanlara gelince, bence kendine güvenen bir sol hareket için, bu romanlar kızgınlık kaynağı değil, veri olmalı. Bunları yalnızca edebiyatçıların sezgisizliğiyle açıklayıp bir kenara atmamak lazım.
12 Eylül'ü yaşayanlardan birisiniz, yazarken "iyi" edebiyat kaygısı ile tarihi aktarmak arasında bocaladınız mı?
"İyi" edebiyatla tarihi aktarmak terazinin iki ucu değil. Önemli olan bütün bu olayların, belgelerin edebi mekanizmaya işlerlik kazandıracak tarzda kullanılması. En büyük zorluk, bu zamanı yeniden yaratırken birçok şeyin hepimizin zihninde karanlıkta olduğunu fark etmekten kaynaklanıyor. Öte yandan kayıp zamanın kumaşını yeniden dokumak için, çok fazla şeyi anımsatmak zorunda kalmak, o döneme duyulan büyük sorumluluk edebi kaygı taşıyan insan için zorlayıcı. Okuyabileceğiniz diğer Ayşegül Devecioğlu söyleşileri ▪ "Dünyanın değişeceğine iman etmeli" | Hale Kaplan Öz | ▪ "Edebiyatla, adalet ve onur gibi kavramların doğduğu kaynak aynı..." | Anıl Mert Özsoy, Gazete Duvar, 27 Ekim 2024 | ▪ "Yeninin olmadığı bu yüzden eskinin de olmadığı bir hal" | Şadiye Dönümcü, bianet, 9 Kasım 2024 | ▪ "Dönmek Mümkün mü Artık Dönmek?" | Emel Gülcan, bianet, 16 Mayıs 2015 | ▪ "Edebiyatla anlatmak eşsiz bir yol..." | Semih Gümüş, Notos, Temmuz 2015 | ▪ "Öykü ile Hayat Arasındaki Sınırlar Çoktan Kayboldu" | Hatice Ebrar Akbulut, dunyabizim.com, 30 Haziran 2016 | ▪ "Toplumdan bağımsız birey tasavvuru mümkün değil" | Seda Babanur, Cumhuriyet Kitap, 22 Nisan 2015 | ▪ "Hiçbir Hayat Sıradan Değildir!" | Emel Gülcan, Bianet, 12 Kasım 2011 | ▪ "Yazarın amacı ve meselesi edebiyattır" | Said Çangır, İAN Edebiyat, Eylül 2015 | ▪ "Edebiyat 'eksik' bir anlamı yakalamaya cüret eder" | Irmak Zileli, K24, 9 Mart 2017 | ▪ "Parçalanmış bir dünyada beden nasıl yekpare kalabilir?" | Aynur Kulak, K24, 12 Mayıs 2022 | ▪ "Kuş Diline Öykünen - 11342" | Özay Yaşar, Baraka, İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yayını, Şubat 2004 | ▪ "Yapılanların üstünü örterek hakikati kaybettik" | Sefa Kaplan, Hürriyet Cumartesi, 14 Şubat 2004 | ▪ "Anımsamanın en gerçek, en acılı yolu ifade etmek" | Berat Günçıkan, Cumhuriyet, 7 Mart 2004 | ▪ "Kuş Diline Öykünen - 11430" | Berat Günçıkan, Cumhuriyet Dergi, 7 Mart 2004 | ▪ "Birlikte Yaşamak Macera Değil" | Sema Aslan, Milliyet Sanat, Mart 2007 | ▪ "Ağlayan Dağ Susan Nehir" | Ayça Örer, Taraf, 25 Mayıs 2008 | ▪ "Çingenelerin dili şifalı zehir" | Ufuk Matara, Akşam Kitap Eki, 29 Haziran 2008 | ▪ "Öykülerim ima etmiyor, açıkça söylüyor..." | Sema Aslan, Radikal Kitap Eki, 29 Mayıs 2009 |
|