 | ISBN13 978-975-342-322-9 | 13x19,5 cm, 264 s. |
Liste fiyatı: 285.00 TL İndirimli fiyatı: 228.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":285.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"763","item_name":"Bağışlanmanın Dört Yolu","discount":57.00,"price":285.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Yerdeniz, 6 Kitap Takım, 0 | Mülksüzler, 1990 | Yerdeniz Büyücüsü, 1994 | Rocannon'un Dünyası, 1995 | Dünyaya Orman Denir, 1996 | Balıkçıl Gözü, 1997 | En Uzak Sahil, 1999 | Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, 1999 | Atuan Mezarları, 1999 | Tehanu, 2000 | Yerdeniz Öyküleri, 2001 | Öteki Rüzgâr, 2004 | Uçuştan Uçuşa, 2004 | Dünyanın Doğum Günü, 2005 | Marifetler, 2006 | İçdeniz Balıkçısı, 2007 | Sesler, 2008 | Güçler, 2009 | Lavinia, 2009 | Rüyanın Öte Yakası, 2011 | Aya Tırmanmak, 2012 | Yerdeniz (6 Kitap Tek Cilt), 2012 | Malafrena, 2013 | Zihinde Bir Dalga, 2017 | Lao Tzu: Tao Te Ching, 2018 | Şimdilik Her Şey Yolunda, 2019 | Yazma Üzerine Sohbetler, 2020 |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Bağışlanmanın Dört Yolu Özgün adı: Four Ways to Forgiveness Çeviri: Çiğdem Erkal Yeşilbademli Kapak Tasarımı: Semih Sökmen, Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Haziran 2001 | 6. Basım: Nisan 2025 |
İç savaş bitmiş, Werel'in sömürgesi olan Yeowe gezegeni bağımsızlığının kazanmıştır. Ancak bağımsızlık her zaman özgürlük anlamına gelir mi? Yeowe kadınları (ve Werel kadınları) için özgürlük mücadelesi yeni başlıyor. Birbirine bağlı bu dört uzun öyküde, kadınların eski ve yeni efendilerine karşı kendi benliklerini kazanmalarının, kendilerini ve birbirlerini tanımalarının hikâyesini anlatıyor Le Guin. Zaferle sonuçlanan her özgürlük savaşı, yeni bir özgürlük savaşının başlangıcı demektir. Werel ve Yeowe'de sıra kadınlarda... "Şimdi tiksinerek, hikâyemi sadece bu tür şeylerin oluşturduğunu ama aslında bir yaşamda, hatta bir kölenin yaşamında bile cinsellikten çok daha fazla şeyler olduğunu söyleyeceksiniz. Bu doğru. Benim bütün söyleyebileceğim hem kadın, hem erkek olarak en kolay cinselliğimiz konusunda köle ediliyor olabildiğimizdir. Hatta hür erkekler ve kadınlar olarak hürriyetimizi en zor muhafaza edebildiğimiz yer de orası diyebiliriz. Tenin siyasi düzenleri iktidarın köküdür." — Le Guin  | OKUMA PARÇASI |
"İhanetler", s. 7-16 "O gezegeninde beş bin yıldır savaş yaşanmamıştır," diye okudu, "ve Gethen'de hiç savaş olmamıştır." Gözlerini dinlendirmek amacıyla ve Tikuli'nin yiyeceklerini yuttuğu gibi kelimeleri lop lop yutmamak için kendisini yavaş okumaya alıştırmaya çalıştığından, okumayı kesti. "Hiç savaş olmamıştır." Sözler tüm parlaklıklarıyla apaçık duruyorlardı karşısında, nihayetsiz, karanlık, yumuşak bir kuşku ile çevrelenmiş ve gitgide bu kuşku içine çökerlerken. Nasıl bir dünya olurdu bu dünya, savaşsız bir dünya? Gerçek dünya olurdu. Barış gerçek yaşamdı; çalışmaları ve öğrenmeleri için çocukların yetiştirildiği, çalışılan, öğrenilen bir yaşam. Çalışmayı, öğrenmeyi ve çocukları yutan savaş, gerçeğin inkârıydı. Ama benim halkım, diye düşündü kadın, sadece inkâr etmesini biliyor. Yanlış kullanılmış olan gücün kara gölgesinde doğan bizler, barışı kendi dünyamızın dışına yerleştirmişiz: Rehber olan, ulaşılamayan nur. Bizim bütün bildiğimiz dövüşmek. İçimizden birinin yaşamı boyunca becerebildiği tek barış, savaşın devam ettiğini inkâr etmek sadece; gölgenin gölgesi, çifte inançsızlık. Böylece bulutların gölgeleri bataklıkları süpürüp geçerken ve kitabın sayfası kucağında açık dururken kadın içini çekti, gözlerini kapattı ve düşündü: "Ben bir yalancıyım." Sonra gözlerini açtı, diğer dünyalar, ırak gerçeklikler hakkında biraz daha okudu. Cılız güneş ışığında, kendi kuyruğuna dolanmış uyuyan Tikuli sanki onu taklit edercesine içini çekip, hayali bir pi... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Behçet Çelik, "Kimse barıştan söz etmiyor", Virgül, Sayı 44, Ekim 2001 Nasıl bir dünya olurdu bu dünya, savaşsız bir dünya? Gerçek dünya olurdu. Barış gerçek yaşamdı; çalışmaları ve öğrenmeleri için çocukların yetiştirildiği, çalışılan, öğrenilen bir yaşam. Çalışmayı, öğrenmeyi ve çocukları yutan savaş, gerçeğin inkârıydı. Ama benim halkım, diye düşündü kadın, sadece inkâr etmesini biliyor. Yanlış kullanılmış olan gücün kara gölgesinde doğan bizler, barışı kendi dünyamızın dışına yerleştirmişiz: Rehber olan, ulaşılamayan nur. Bizim bütün bildiğimiz dövüşmek. İçimizden birinin yaşamı boyunca becerebildiği tek barış, savaşın devam ettiğini inkâr etmek sadece; gölgenin gölgesi, çifte inançsızlık. Bağışlanmanın Dört Yolu adlı kitabındaki "İhanetler" adlı hikâyesinin kahramanına bunları söyletir Ursula K. Le Guin. Dünya Ticaret Merkezine ve Pentagon'a yapılan saldırının ardından bütün dünyayı kaplayan, savaşın kaçınılmaz (dolayısıyla da barışın imkânsız) olduğu biçimindeki görüşün yaygınlaşması, LeGuin'in kahramanını ne kadar da haklı çıkarıyor. Belki de bugünlerde "barış" yalnızca saldırılarda ölenlerin ruhları için isteniyor. Savaşın yaratacakları, "çalışmayı, öğrenmeyi ve çocukları yutacağı" gerçeği büyük bir yanılsamayla örtülüyor. Aksine, barış, sanal olan bir şey olarak algılanıyor ve "Realpolitik" adına savaşın tek gerçeklik olduğu söyleniyor, yazılıyor. (Beklenen savaşın çıkması durumunda Türkiye'nin jeopolitik öneminin artacağı tezi, saldır... Devamını görmek için bkz. |  |
|