 | | ISBN13 978-605-316-423-4 | | 13x19,5 cm, 200 s. |
Liste fiyatı: 255.00 TL İndirimli fiyatı: 204.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":255.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11637","item_name":"Hem Antisemitizme Hem İstismarına Karşı","discount":51.00,"price":255.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Hem Antisemitizme Hem İstismarına Karşı Çeviri: Nesrin Demiryontan, Aslı Sümer, Elçin Gen, S. Melis Baysal, Savaş Kılıç Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen, Savaş Kılıç Kapak Resmi: Kandinsky Kitap Tasarımı: Emine Bora |
Yahudi Soykırımı insanlığın gördüğü en büyük suçlardan biriydi. Batı dünyasının kendi yol açtığı trajedinin yeniden yaşanmaması için Yahudilere Filistin’de bir ulus-devlet kurma kararından bu yana, başta Filistinliler olmak üzere bölge halkıyla yaşanan çatışmalar hiç bitmedi. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın yaptığı saldırı bu çatışmaların en kanlısına kapı araladı. O günden beri İsrail devletinin kendisine yönelik her türlü eleştiriyi antisemitizm, Yahudi düşmanlığı diye damgalayarak savuşturması İsrail ile Filistin arasındaki sorun için iki seçenekli bir çözümü uygulamaya yarıyor: Ya bütün Filistinliler tamamen boyun eğecekler ya da hepsi yok edilecek. Gazze’de uygulanan ve etnik temizlik ya da soykırım boyutuna varan şiddet dünya kamuoyunda halkların tepkisine yol açarken, Yahudi ve sol entelektüeller bu şiddeti savunmaya yönelik söylem çerçevesini sorgulamaya koyuldu. Kitaba katkıda bulunan ABD, Britanya, Almanya ve Fransa’dan yazarlar, antisemitizm suçlamasının İsrail devletinin uyguladığı eşitlik ve adaletten uzak politikaların örtbas edilmesi için nasıl bir silah olarak kullanıldığını ele alıyor. İsrail-Filistin sorununa çözüm seçeneklerinin düşünülüp konuşulabilmesi için hem antisemitizme hem istismarına karşı çıkıyorlar.  | İÇİNDEKİLER |
Yahudilerin Devlet Şiddetine Karşı Seslerini Yükseltmesini İmkânsız Hale Getirmek Judith Butler
Harabelerde Yaşamamız Lazım ki Onları Onarabilelim Ariella Aïsha Azoulay
Jeremy Corbyn’in Dayanılabilir Çekiciliği Sebastian Budgen
“Aptalların Antifaşizmi”: Almanya’da “Antisemitizm Karşıtı” Güncel Cadı Avının İşlevi Üzerine Leandros Fischer
Hem Irkçılık Karşıtı Hem Siyonist Bir Sol mu? İnatçı Bir Çelişkinin Defterini Dürmek İçin Maxime Benatouil
Yahudileri Tarihe İade Etmek ya da Masumiyetin Sonu Houria Bouteldja
Kültür Cephesindeki Savaş Françoise Vergès
Masum Tahakküm (Bir Hayal) Frédéric Lordon
Siyonizmden Toplu Bir Göçe İhtiyacımız Var Naomi Klein
Yazarlar Hakkında
 | OKUMA PARÇASI |
Judith Butler, "Yahudilerin Devlet Şiddetine Karşı Seslerini Yükseltmesini İmkânsız Hale Getirmek", s. 9-13 7 Ekim 2023 ve onu izleyen soykırım savaşı, şiddet ve şiddetten kurtulmanın biçimleri üzerine tutarlı bir düşünce geliştirmenin aciliyetini acı bir şekilde ortaya koyuyor. Savaşın ve felaketlerin kol gezdiği bir dünyada, sadece birkaç aydır değil, İsrail devletinin kuruluşundan bu yana Filistinlilerin tekrar tekrar maruz bırakıldıkları sınırsız dehşet, gerek fiziksel gerekse ahlaki, gerek askeri-polisiye gerekse kültürel, ekonomik ya da toplumsal devlet şiddetine ilişkin tüm sorunların odak noktasını oluşturuyor; keza en basit mikro direnişlerden şiddet içermeyen hareketlere, hatta silahlı gruplara dek, devlet şiddetine maruz kalanların gündelik yaşamları içinde şiddete yanıt verme biçimlerine ilişkin tüm sorunların da odağında. Şu an içinde bulunduğumuz yıkıcı süreçte yine de düşünceye bir yer var: egemenliğin eleştirisi, bir yaşamın değeri, bir arada yaşamanın ve ötekiyle etik bir ilişkinin imkânı üzerine bir düşünceye. Kendi düşünsel güzergâhımda, Yahudi düşüncesini olduğu kadar ötesini, Filistin tarihini ve edebiyatını da kapsayan böyle bir çalışmaya girişeli yaklaşık yirmi yıl oldu: Gerek dinsel gerekse felsefi niteliğe sahip belirli bir Yahudi geleneğinin, ulus-devletin yağmacı, dışlayıcı, sömürgeci ve gasp edici mantık biçimlerini sorgulamayı gerektirdiğini savundum. Egemenlik merkezli düşüncelerin tam karşıtı olan Yahudilik durumu, vatans... | Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ali Bulunmaz, "Siyonizm’e de antisemitizme de ses yükseltmek", Bianet, 13 Ekim 2025 14 Mayıs 1948’de David Ben-Gurion, dünyaya duyurduğu “İsrail’in Bağımsızlık Deklarasyonu”nda hak ve eşitliği her şeyin önüne koymuştu. Kısa süre sonra güvenlik ve işgal, hak ve eşitliğin yerine geçirilerek Filistin baş düşman ilan edilmişti. Daha doğrusu İsrail, 1930’lardan itibaren Nazilerin “mutlak düşman” diye nitelediği Yahudilere karşı “nihai çözüm”ü hayata geçirmesine benzer şekilde eylemlere girişiyor ve Filistinlileri alt-insan (untermensch) olarak görüyor. 1967, Filistin’in işgalinde tarihî bir eşik hâline gelirken 1971’de Gazze’yi kuşatan İsrail’in toplama kampları açması bir dönüm noktası olarak nitelenebilir pekâlâ. 7 Ekim 2023’te bunlara bir yenisi eklendi; Hamas’ın saldırısı sonrası İsrail derhal yanıt verdi ve Gazze’yi işgale girişti. Haklılığını kanıtlamak için uluslararası kamuoyunu ikna etmeye çalışması bir yana, fetihçiliğe karşı çıkanları “antisemitist” diye yaftalamaktan geri durmadı. Böylece hem hakikati eğip büktü hem de Gazze Felaketi kitabının yazarı Gilbert Achcar’ın dediği gibi “Holokost belleğini kötüye kullanmaya başladı.” İsrail’in Filistin’de giriştiği işgal ve Gazze’de ABD’nin el altından desteğiyle gerçekleştirdiği büyük yıkım, 1940’larda Nazilerin güç zehirlenmesinden doğan “her şey yapılabilir” ifadesiyle özetlenebilecek nobranlığı çağrıştırıyor. Bunu eleştirmek ve yapılanlara karşı çıkmak, antisemitizm ya da Yahudi düşma... | Devamını görmek için bkz. |  |
Yakup Yılmaz, "Antisemitizmin İstismarına Karşı Yahudi’yi Tarihe İade Etmek", avlaremoz.com, 18 Kasım 2025 7 Ekim 2023’ten beridir, İsrail tarafından Filistinlilere uygulanan soykırım, tanık olan herkese kaçması zor bir politik sorumluluk yüklüyor. Bunun, içinde çok güçlü sömürgeci pratiklerin çalıştığı yaklaşık seksen yıllık tarihin hem nitelik hem nicelik olarak sıçrama yaptığı bir an olduğunu bilmek için konuya uzman derecesinde hâkim olmaya gerek yok. [1] Bu vahşetle ilgili hakkaniyetli bir politik tavır almak çok kolay aslında. Olaydaki vahşetin mutlaklığı, durulacak yeri, alınacak politik pozisyonu işaret ediyor zaten. Fakat söz konusu fail, öncelikle herhangi bir ulus devlet olarak görülmesi gerektiği halde ideolojik kimi operasyonların yönlendirmesiyle öyle muamele görmeyen İsrail olduğunda, bizi bu sonuca götürecek muhakeme yoluna muktedirler tarafından kocaman bir “antisemitizm” engeli konuluyor. Seksen yıllık bir sömürgeci işgalinin şiddet dolu tarihini yok sayıp, her şeyi 7 Ekim’le başlatma “madrabazlığını” (181) saymazsak, buradaki ilk ideolojik operasyon, kollektif bir emeğin ürünü olan Hem Antisemitizme Hem İstismarına Karşı [2] (HAHİK) yazarlarından Judith Butler’in “Yahudilik ile Siyonizm ya da Yahudiler ile Siyonistler arasına bir eşittir işaretini koymak” (s. 10) şeklinde ifade etmesine gerek kalmadan bilebileceğimiz basit ama etkili bir illüzyon ile gerçekleştiriliyor. Başka bir ... | Devamını görmek için bkz. |  |
|