| ISBN13 978-975-342-032-7 | 13x19,5 cm, 144 s. |
Liste fiyatı: 140.00 TL İndirimli fiyatı: 112.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":140.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"513","item_name":"Kısmet Büfesi","discount":28.00,"price":140.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Troya'da Ölüm Vardı, 1963 | Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, 1970 | Göçmüş Kediler Bahçesi, 1979 | Gece, 1985 | Kılavuz, 1990 | Narla İncire Gazel, 1993 | Ne Kitapsız Ne Kedisiz, 1994 | Altı Ay Bir Güz, 1996 | Öteki Metinler, 1999 | Lağımlaranası ya da Beyoğlu, 1999 | Susanlar, 2009 | Halûk’a Mektuplar, 2013 | Şiir Çevirileri, 2014 | Enis Batur’a Mektuplar ve Ankara Yazıları, 2024 |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | Kısmet Büfesi Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Resim Diaları: Yunus Özkazanç |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ağustos 1982 | 8. Basım: Ağustos 2020 |
"Önceleri, bildiklerini –günün birinde resim yapacağını düşünmeden görüp öğrendiklerini– çizmişti. "İşin, eksiksiz bir at, bir boğa çizmek olduğunu düşünmüş, kaç kez, duvardan çıkıveren, yanına gelen hayvanlarla koşmuştu düşündü. Sonra bakmanın yetmediğini öğrenmiş, kovalayanlarla kovalananların (ister insan, ister hayvan olsun) bağırmasına, böğürmesine kulak vermek, bu seslere, bu ölülere eliyle, gözü kulağıyla dokunmak, koşanlarla birlikte terlemek, yara alanlarla birlikte kanamak gerektiğini anlamış, bu sesleri, bu terleri kanları eklemişti yaptığı resimlere. "Daha sonra bunların da yetmediğini öğrenmişti." – Bilge Karasu | OKUMA PARÇASI |
"Çapavulun Çattığı Çaparız, Erol Akyavaş'ın Bir Resmi Üzerine Metin", 1966, s. 61-69 Sabahın bozluğunun pembeye dönüştüğü saatte yedi diri üç ölü sıkışmış bir çukurluğa. Soldaki yüksekçe sırt, yosunlu kayalığıyla, düşmanı ayırıyor bu dirilerle ölülerden. Düşman yok ortada. Çekilmiş belki, belki uykuda. Belki de hiç gelmedi buralara. Bu çukurluğa çekilenler, ölü-diri buraya sıkışanlar, daha uzaklardan kaçıp geldiler. Gerçi yerde, savutları duruyor bu adamların. Lobut biçiminde, mızrak boyunda, gürz işini göreceğe benzer, üçü tümüyle, ikisiyse yarı yarıya, ondan bile az gözüken beş savut. Kimlerin elinden düşmüş, atılmış olduğu belli değil. Hepsi bir askerin ayaklarının dibinde ya da ayaklarına yakın bir yerde duruyor. Mezarların önünde. Mezarlar da var çünkü. Yanyana, defteri dürülmüş ölülerin ikişer ikişer, büyük bir düzen içinde, defteri dürülmüşlüğün sonsuz sonrasız düzeni içinde yanyana yattığı mezarlar. Altı ölülü üç mezar. Ölüler kalkanlarıyla örtülü. Ölümün içinde... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Sadık Yalsızuçanlar, "Bilge Karasu ve çokkatlı dil", Dergibi edebiyat dergibi Bilge Karasu'nun diline, dünyasına ilişkin yeterince yazılıp çizilmedi. O'nun, modern Türk edebiyatının en zengin yazarının dili kullanış biçimi, nesneleri, onlarla ilişkisini, nesnelerin arasındaki ilişkiyi adeta bir dalgıç gibi derinlerde seyrederek anlatması bana daima ilginç görünmüştür. Bu dil, çokkatlıdır, uzantıları, kapsadıkları ve öteledikleri bakımından üzerinde dilbilimsel çalışmaları gerekli kılar. Karasu'nun 'kapalı' metinlerin yazarı olduğu kanısı yaygın olmakla birlikte, böylesi derin bir yazar üzerinde yeterince durulmamış oluşu, bana, edebiyat düşünürleri açısından ne denli çorak bir toprakta bulunduğumuzu da düşündürmektedir. Dilden, dilin gövdesinden, o gövdeden göğeren filizlerden, onlardan uç veren dallardan, kökenden, köklerden, kökün kılcal uçlarından, dil oyunlarından, olayın dilde nasıl olup bittiğinden söz edilmesi gerektiğinde, bence karşımıza ilk çıkan yazar Bi... Devamını görmek için bkz. | |
|