| ISBN13 978-975-342-801-9 | 13x19,5 cm, 288 s. |
Liste fiyatı: 235.00 TL İndirimli fiyatı: 188.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":235.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"427","item_name":"Bahisleri Yükseltmek","discount":47.00,"price":235.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Bahisleri Yükseltmek Turgut Uyar Şiirinde Kendini Yaratma Deneyimi Kapak Resmi: Shinichi Maruyama Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2011 | 4. Basım: Eylül 2024 |
İkinci Yeni hareketinin başlatıcılarından Turgut Uyar'ın en çok yankı bulmuş denemelerinden biri, "Efendimiz Acemilik" başlığını taşır. Uyar, kazanılmış ustalıklarla yetinen şairleri eleştiriyordu burada. Ama yazıdaki bir cümle, ne yayımlandığı dönemde ne de daha sonra dikkat çekti: "Kendilerini yeniden icat edemediler," diyordu Uyar, önceki kuşağın şairlerinin büyük çoğunluğu için. Bu söz bütün İkinci Yeni projesinin de özünü verir: şairin ve şiirin kendi kendini doğurması. Edinilmiş becerileri arkada bırakarak yeni deneylere atılma cesaretiyle de sınırlı değildir bu tavır. Geriye doğru bir hareket de içerir: Şiir bilinmeyen bir geleceğe yönelirken aynı zamanda kendi kökenini, kendi doğum koşullarını da ele geçirmek istemektedir. Bir ürün ya da sonuç değil, bir sebep olmaktır amacı: kendi kendisinin sebebi. Cumhuriyet dönemi edebiyatında kendinden öncekileri de etkileyen, yolundan saptıran tek akımın İkinci Yeni olması da bu ihtirasla ilgilidir. Uyar'ın şiirinin kaderine başından beri bir kumar metaforu karışmıştır. Nurullah Ataç, 1950'lerin başında, 'zarımı Turgut Uyar için atıyorum' diye yazmıştı. Uyar oyunun bahislerini yükseltecek, Türk şiirinin bu "tek seçicisi" tarafından ona açılan hazır yeri de reddederek sadece kendi çabasıyla oluşan bir şiirsel alanda hareket etmek isteyecekti. Bahisleri Yükseltmek, İkinci Yeni'nin kendi kendini yaratma serüvenini. akımın en güçlü üyelerinden biri olan Turgut Uyar'ın şiiri üzerinden izlemeyi amaçlıyor. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz: Zorluğun İcadı, Yeniden I. "Bektaş'ın Beş On Kelimesi" II. "Bildiklerimizin Ötesine, Bulduklarımızın Üstüne Çıkmak İstemiştik" III. "Bir Şarkı Yaparsa Durgunluğundan..." IV. "Yeşile Geçit" V. "Sonsuz Eksi Bir" VI. "Ama Bir Planya Onaltı Yaş Dört Parmak" | OKUMA PARÇASI |
Önsöz, Zorluğun İcadı, Yeniden, s. 11-18. Turgut Uyar’ın denemeleri kışkırtıcı cümle ve slogandan yana fakir değildir. Bunlardan bazıları yazıldığı tarihte de dikkat çekmiş, tam Uyar'ın amaçladığı biçimde olmasa bile bir yankı bulmuştur. "Çıkmazın güzelliği" böyle: "şiir çıkmazda çünkü insan çıkmazda" (1963).(1) Bu önerme, uzun bir süre, Uyar'ın sağcılığının veya "dekadanlığının" en sağlam kanıtı olarak alındı. "Korkulu ustalık" veya "efendimiz acemilik": bunlar daha bir sempatiyle karşılanan sloganlardı; özellikle 1980'lerde, "genç şair"liğin sosyolojik bir kategori haline geldiği yıllarda, henüz kendi yeteneklerinden emin olmayanlar için belli bir dayanak oluşturduğunu hatırlıyorum (yine de "yetenek" fikrinin tartışılmasını sağlayamamıştır; kendisi de yazılarında hiç girmedi böyle bir tartışmaya). Ama bir cümlesi var ki Uyar'ın, ne ilk yazıldığı tarihte (1950'lerin ikinci yarısı) okunmuş göründü, herhangi bir cevap aldı, ne ölümünün hemen ardından çıkan Son... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Serdar Güven, “Önceden açıklanan her şeyin dışında”, Kitap Zamanı, 7 Şubat 2011 Üününü hiç şüphesiz edebiyat eleştirisine borçludur Orhan Koçak. İlk kitabı İmgenin Halleri’nde Mithat Şen’in resimleri üzerine söz alırken de, ikinci kitabı Modern ve Ötesi’nde elli yılın sanatına bir “hareket” olarak bakarken de verili sınırların çok ötesinde bir bakışla sanat yapıtına yaklaşmaya çağırdı okurlarını. Ama galiba Orhan Koçak okurları için asıl güçlük tam olarak bu değildi. Pek çoğu artık piyasada bulunmayan dergilerde kalmış (örneğin “Kaptırılmış İdeal: ‘Mai ve Siyah’ Üzerine Psikanalitik Bir Deneme”, örneğin “Uzun Denklem: Oktay Rifat’ın Şiirinde Folklor ve Modernizm” gibi) önemli yazılarına ulaşmak bile başlı başına bir güçlük bana kalırsa. Henüz kitaplaşmadığı halde hâlâ şanslı bir azınlık arasında elden ele dolaşan bu ve diğer yazılarının kitaplaşacağı umulurken yeni bir kitapla çıkageldi Orhan Koçak: Bahisleri Yükseltmek. İkinci Y... Devamını görmek için bkz. | |
Yücel Kayıran, “'İkinci Yeni' bağlamının sonu”, Radikal Kitap, 18 Mart 2011 Bahisleri Yükseltmek, kuşkusuz sürpriz bir kitap. İki bakımdan; hem Orhan Koçak, hem de Turgut Uyar bakımından. Koçak’ın sessizliğe çekilerek yazmakta olduğu söylenen ve gıyabında efsaneleşip beklenen kitap, Turgut Uyar hakkında değil, İkinci Yeni hakkında diye biliniyordu. Dahası ilginci, Bahisleri Yükseltmek’in, İkinci Yeni hakkında olmadığı gibi, bilinen İkinci Yeni bağlamının çimentosunu bozan, bu bağlamın argümanlarını tali durumuna düşüren bir kitap olması. Dolayısıyla bu kitap, bilinen İkinci Yeni’nin kendi kendini yaratma serüveniyle ilgili değil, Turgut Uyar’ın şiiriyle ilgili; Uyar’ın şiiri merkezinde, İkinci Yeni’nin yeniden tanımlandığı bir kitap. Koçak, İkinci Yeni’nin dayandığı yeniliğin neliğine ilişkin yeni bir argüman ve düşünüş biçimi geliştirmekte ve İkinci Yeni’nin şimdiye kadar bilinen ‘yeni’ tanımsal bağlamını sorunsal haline getirmekte... Devamını görmek için bkz. | |
İsa Karaaslan, “İkinci Yeni’nin Bahisleri Yükselten Şairi: Turgut Uyar’ı Bir Anlama Girişimi, Ayraç, Mart 2011 Eleştiri tarihimizde mühim bir yeri olan Hüseyin Cöntürk, Turgut Uyar’ı anlatırken şu önemli tespiti yapıyordu: “Şairin iyi bir şair olması için bir “dünya görüşü” olması şart değildir. Ama “özel bir dünyası” olması ya da “dünyaya özel bir bakışı” olması şarttır.” (Hüseyin Cöntürk, Çağının Eleştirisi 1, YKY, 2006, s. 204) Cöntürk’e göre eğer Turgut Uyar’ın bir kusuru varsa o da dünyasının biraz fazla özel olmasıdır. Bu ifadeler ancak, ikinci yeni şiirini derinlemesine tahlil eden bir bakış açısına sahip eleştirmene ait olabilirdi. Zira Cöntürk’ün burada işaret ettiği alan tam olarak İkinci Yeni’nin anlam ve algılama evrenini yansıtıyordu. 1950’li yılların sonunda Garip’lerden sonra seslerini yükselten bu şairlerin her biri başlangıçta aynı kulvardan çıkmış olsalar bile bu akımdan bağımsız bir serüven sürecek olan tek şairin yalnızca Sezai Ka... Devamını görmek için bkz. | |
Veysel Atayman, “ ‘Bahisleri Yükseltmek’ ya da: Efendimiz Yöntem”, Birgün, 16 Nisan 2011 Estetiğin, sanat yapıtının söz konusu olduğu her durumda, sözlü (yazılı) dilin yapıtın üzerinde bir tahakküm kurmayı denemesi kaçınılmaz. İlk bakışta görsel, işitsel ürünler alanında ve en başta inceleme, yorum çabalarında çok daha fazla geçerliymiş gibi gelebilir bu sözlü dil (üst dil) egemenliği. Oysa özellikle şiirde de, imgeler, metaforlar, motifler, leitmotifler, vb. ne varsa, üzerlerine çullanan sözlü (yazılı) üst dilin eline geçmeye direnip durur. Bir yandan da ona teşekkür ederek. İnceleyicinin dili (sözlü/yazılı) boşlukta durmaz, hep bir yöntemle (birkaç yöntemle) birlikte gelir nesnesinin üzerine. O artık yöntemin dilidir: Nesnesiyle ilişki sürecinde – diyelim ki inceleme/yorumlama sürecinde dönüp yöntemi de besler, onarır hatta. Her yöntem genelde ve çoğunluk hemen hep bir “fazla” bıraktığını da bilir dışarıda: korsesine sığdıramadığı bir fazla, bir taşma. Başk... Devamını görmek için bkz. | |
Metin Celâl, "Bahisleri Yükseltmek", Cumhuriyet Kitap Eki, 7 Nisan 2011 Orhan Koçak, Çağdaş Türk şiiri hakkında düşünce üreten, yorumlar yapan ama “şair” olmayan nadir eleştirmenlerden. Az yazar, dergilerde az görünür, yazdıklarını kitaplaştırmaz. Yayınlanmış iki kitabı İmgenin Halleri (1995) ve Modern ve Ötesi: Elli Yılın Sanatına Kenar Notları (2008) şiir hakkında değildir. Bahisleri Yükseltmek’i kitapçı vitrininde gördüğümde bir an için “şiir yazılarını kitaplaştırmış” diye düşünmüştüm, ama “Turgut Uyar Şiirinde Kendini Yaratma Deneyimi” altbaşlığı yeni ve özgün bir eserle karşı karşıya olduğumuz mesajını veriyordu. Turgut Uyar, şiirinin gelişimiyle, şiir tavrıyla, şiir hakkında ettiği sözlerle Çağdaş Türk Şiiri’nin önemli ustalarından. Koçak’ın yazdığı gibi çok sevilmiş, az okunmuş. Okunduğunda da hak ettiği ölçüde derinlemesine, dikkatle değerlendirilmemiş bir şair. Uyar şiirinin geçirdiği evreler, Turgut Uyar’ın dünyaya bakışı, şiiri değerlendir... Devamını görmek için bkz. | |
Necmiye Alpay, “Poetika yılı”, Milliyet Kitap, Kasım 2011 2011'de, şiir düşüncesine katkıda bulunan önemli kuram ve eleştiri çalışmaları yayımlandı. Her okuma/yorumlama ilgilisine de gerekli olacak kitaplar bunlar. Listenin başında İrlanda asıllı ünlü Britanyalı düşünür Terry Eagleton'ın Şiir Nasıl Okunur’u var. İngilizcesinin yayımlanmasından dört yıl sonra Türkçesi Kaya Genç çevirisiyle Agora Kitaplığı'ndan çıktı. Araya giren yazar Adından itibaren rehberlik vaat eden bir çalışma bu. Eagleton, en alfabetik sayılabilecek düzeydeki bilgilerin yanı sıra daha gelişkin tartışmaları da ele almak gereğini duymuş. Muhatap aldığı kişiler, öğrenciler, okurlar ve eleştirmenler. Kitabın çevirisi ne yazık ki biraz İngilizce kokuyor. Bazı yerleşik Türkçe terimlerin yerine farklı karşılıkların kullanılması da iyi olmamış. Örneğin, 'paradigmatic' için 'örneksel' denmiş, oysa yerleşik karşılığı 'dizisel'dir. 'Signifier' ve 'sig... Devamını görmek için bkz. | |
Enis Akın, “Aşkımın itiraz kaydı: Orhan Koçak’ın yeni kitabı Bahisleri Yükseltmek dolayısıyla”, Yasakmeyve, Mart- Nisan 2011 Geçen ay Karayazı dergisine yazdığım yazıda “İkinci Yeni şiirini anlamaya yönelik bugün elimize neredeyse hiç eser olmaması ne kadar tuhaf” şeklinde bir cümle kurarken elbette mübalağa ediyordum ve Orhan Koçak’ın Bahisleri Yükseltmek: Turgut Uyar Şiirinde Kendini Yaratma Deneyimi adlı kitabının yayına hazırlandığını birkaç ay önce duyduğumda çok sevinmiştim: Uzun zamandır susuzluğunu çektiğimiz bir metin geliyordu! Orhan Koçak’ın kitabının alt-başlığının da işaret ettiği gibi “kendini yeniden yaratma” ekseninde Turgut Uyar’ın şiirsel yolculuğunun izinden giden kitap, Uyar’ın bir söyleşisinde dile getirdiği “şairlerimizin kırkından sonra (…) kendilerini yeniden icat edemediklerinden sustuklarına inanıyorum” ifadesiyle açılıyor [s.11] ve o noktanın yörüngesinden hiç ayrılmıyor. Bu nokta, Orhan Koçak’a göre bugün... Devamını görmek için bkz. | |
Bora Erdağı, "Unutuyorum çünkü hiç unutmuyorum", Birgün Kitap Eki, 17-30 Kasım 2012 Edebiyat ve felsefe metinleri okumaya başladığım günden beri, bizdeki “edebiyat eleştirisi geleneği”nin hangi sınırlara kadar ilerlediğini, hangi dolayımlardan beslendiğini, hangi kaynakların altını üstüne getirdiğini, yazın dünyasına hangi mirasları bıraktığını, hangi kavramsal yenilikleri ve derinlikleri fikri olarak geliştirdiğini düşünüp durmuşumdur. Eskilerden, en eskilerden günümüze değin gelen “eleştiri geleneği”mizin varoluş yönelimlerini ve etkilerini anlamaya çalışmışımdır. Suut Kemal Yetkin’den Nurullah Ataç’a, Fethi Naci’den Akşit Göktürk’e, Tahsin Yücel’den Hüseyin Cöntürk’e, Mehmet Rifat’tan Yücel Kayıran’a, Berna Moran’dan Jale Parla’ya, Asım Bezirci’den diğerlerine değin birçoklarının bir hayli sayıda makalesini, kimilerinden birkaç kitabı hatmetmişimdir. Adını saymadıklarımda dahil, akademik olanları şimdilik bir kenara bırakırsam okuduğum kadarıyla edindiğim izl... Devamını görmek için bkz. | |
Nilüfer Altunkaya, "İkinci Yeni İçin Bahisleri Hatırlatmak", Birgün Kitap Eki, 4 Temmuz 2014 Mehmet H. Doğan, İkinci Yeni Şiir adlı kitabında İkinci Yeni’nin başlangıcını şöyle anlatır: "1950’lerin başlarında, birkaç şairin (Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, İlhan Berk, Ece Ayhan) birbirinden habersiz, bildirisiz, İstanbul ve Ankara’daki birkaç dergide (Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası) yayımladıkları şiirlerle başlamış olan bu hareket, adından da anlaşılacağı gibi birinci yeni sayılan Garip’in sonunda şiiri getirdiği yere açık bir başkaldırıyı dile getirir." Şiirimizi oldukça etkilemiş olan bu keskin dönemeci, yalnızca toplumsal ve siyasal yaşamın bir sonucu ya da gereği olarak görmek oldukça sığ bir bakış olur, elbette... Ne var ki bu etkiyi göz ardı etmek de şairi yaşadığı toplumdan, günün siyasal eğilimlerinden ve yaşamın güncel etkilerinden soyutlamak anlamına gelir. Öyleyse şairi hem toplumsal çalkalanmaların kıyısında -... Devamını görmek için bkz. | |
|