ISBN13 978-975-342-801-9
13x19,5 cm, 288 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
İmgenin Halleri, 1995
Kopuk Zincir, 2012
Turgut Uyar ve başka şeyler, 2016
Tehlikeli Dönüşler, 2017
Polemikler, 2019
Romanın Kaygısı, 2023
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Nilüfer Altunkaya, "İkinci Yeni İçin Bahisleri Hatırlatmak", Birgün Kitap Eki, 4 Temmuz 2014

Mehmet H. Doğan, İkinci Yeni Şiir adlı kitabında İkinci Yeni’nin başlangıcını şöyle anlatır: "1950’lerin başlarında, birkaç şairin (Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, İlhan Berk, Ece Ayhan) birbirinden habersiz, bildirisiz, İstanbul ve Ankara’daki birkaç dergide (Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası) yayımladıkları şiirlerle başlamış olan bu hareket, adından da anlaşılacağı gibi birinci yeni sayılan Garip’in sonunda şiiri getirdiği yere açık bir başkaldırıyı dile getirir."

Şiirimizi oldukça etkilemiş olan bu keskin dönemeci, yalnızca toplumsal ve siyasal yaşamın bir sonucu ya da gereği olarak görmek oldukça sığ bir bakış olur, elbette... Ne var ki bu etkiyi göz ardı etmek de şairi yaşadığı toplumdan, günün siyasal eğilimlerinden ve yaşamın güncel etkilerinden soyutlamak anlamına gelir. Öyleyse şairi hem toplumsal çalkalanmaların kıyısında -belki de ortasında- hem de şiirine yansıyan bireysel varoluş yolculuklarının karşılıklı etkilerine açık, ortak duyarlılıkları ile değerlendirmeliyiz.

Tüm poetik çalkantıların içinde etkisini dalga dalga yayan, hem eski hem de yeni kuşak şairleri etkilemekle övünen bu şiir hareketi içinde anılan şairlerin ortak bir amacı var mıydı peki? Bu sorunun yanıtını bulmak adına akımın öncüleri arasında sayılan şairlerin, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya ve İlhan Berk’in, İkinci Yeni’nin açılımını belirleyen Dünyanın En Güzel Arabistanı, Üvercinka, Yerçekimli Karanfil, Galile Denizi adlı kitaplarını incelemek gerekir. Eleştirmenlerin de şairlerin poetikalarının ortak noktalarını yakalama çabalarını haklı çıkaran en önemli kitaplardır bunlar… Öyleyse daha fazla ayrıntıya girmeden genel olarak bu kitaplardaki şiirlerin altı çizilebilecek özellikleri İkinci Yeni şiirinin akım ya da Mehmet H. Doğan’ın deyimiyle dönemeç olmasına neden olan özellikleridir, diyebiliriz.

Özellikle İlhan Berk’in Pazar Postası’nda (1955) yayınlanan “İkinci Yeni Nedir?” ve “İkinci Yeni şiirin yeniliği nedir?” sorularına verdiği yanıtlarda ve birçok kez yinelediği sözlerinde usu allak bullak ederek, usa bağlı anlamı yıkmanın İkinci Yeni şiirinin ilkelerinin başında geldiğini vurgulaması, eleştirmenlere iyi bir dayanak noktası sağlamıştır.

Şairlerin bu yenilik hareketine olan mesafelerini belirledikleri çizgiye kadar yaşanan süreçte eleştirmenlerin tutumlarında da bazı kırılmalar olur. Asım Bezirci ve Attilâ İlhan’ın bu şiir hareketine yönelik tutumları aynı ideolojiden beslendikleri için olsa gerek birbirlerini desteklemektedir. Nesnellik kaygısı taşıyarak da olsa hep bir karşı çıkma refleksi hâkimdir her ikisinde de... Attilâ İlhan’ın tutumuna kendi şiir anlayışını derinleştirecek arayışlar içinden bakabiliriz ama Asım Bezirci’nin yaklaşımı toplumcu gerçekçiliğin kuramlarıyla beslenen eleştirel bir tutumdur.

Asım Bezirci, İkinci Yeni Olayı adlı kitabında İkinci Yeniyi Eleştirenler başlığı altında Behçet Necatigil’den, Ahmet Oktay’dan, Muzaffer İlhan Erdost’tan ve Mehmet H. Doğan’dan yaptığı alıntılarda İkinci Yeni ‘sayesinde’ gelinen yozlaşmaya dikkat çeker. Ona göre “böylesine edilgen, soyut, içeriği önemsemeyen bir yenilik anlayışının toplumcu ürünler doğurması beklenemezdi.” Şairlerin siyasi eğilimi biliniyor olsa da… Asım Bezirci için asıl çıkmaz hep bu olanaksızlıktır.

Mehmet H. Doğan ise bu şiir hareketine insanı, politik düzen, yasa ve ideolojik oluşumlar ötesinde kavrayan TÜMEL insanın şiiri olarak bakmaktadır:

“Bir bildiri şiiri olmamışsa, toplumsal olana uzak olduğu için değil, bildiri şiirine karşı olduğu içindir. Toplumca içinde bulunduğumuz bunalımdır onun alanı.”

Memet Fuat’ı da -temkinli ve nesnel bir eleştirel tutum yakalama çabasını vurgulayarak- anmadan geçmeyelim.

İşte bu kadar panoramik bir bakışla da olsa İkinci Yeni’ye yönelik yaklaşımların dününe baktığımızda İkinci Yeni’nin bir ‘mutlak öteki’ne rağmen var olduğunu ve bu şiir hareketinin çeşitli cephelerden yapılan öngörülerle meşruiyet kazandığını görüyoruz.

Bu genel eleştirel yaklaşımların ötesinde şairlerin poetikalarını birebir inceleyen çalışmalar ve oldukça sağlam kuramlarla geliştirilen şiir çözümlemeleri günümüz şiiri adına oldukça önemli kazanımlar sağlamaktadır. Özellikle varoluş felsefesinin etkileri ve psikolojideki gelişmelerin sağladığı açılımlar, şairi poetikasıyla hem iç içe hem de ondan görece soyutlayarak yorumlamayı olanaklı hale getirdi.

Bu tür çalışmaların en önemlilerinden biri de Orhan Koçak’ın Bahisleri Yükseltmek adlı Turgut Uyar incelemesidir. Orhan Koçak, Turgut Uyar Şiirinde Kendini Yaratma Deneyimi’ni Harold Bloom’un Etkilenme Endişesi’nde ele aldığı “Clinamen ya da Şiirin Yanlış Okunması” yaklaşımını benimseyerek ele alır. Gecikmişlik şairin kara yazgısıdır ve kendisine baktığı yer kendi sonrasızlığıdır… Acemiliğin ustası olan bir şair bir yandan kendi eksikliğinin de acemisidir:

“Çile gergin ama sabırlı bekleyiştir Uyar’da. Görevi de zamanın baskısını hafifletmek ve böylece kendi potansiyeline bir korunak sağlamaktır”

Şairin kendi şiirine yönelttiği eleştirel bakış acemi bir kusursuzluk uğruna hem önceyi hem sonrayı barındırmaktayken şair hem ölmüş bir selef (baba) hem de doğmamış bir halef (oğul) değil midir? ‘Bir şiirin ortası’nı yazmak bu olsa gerek!

Artık şaire yönelik algımız ona yüklenen yalvaçlığın çok ötesinde olduğu için mi İkinci Yeni’yi bu kadar baş tacı ediyoruz? Yoksa bireysel trajedilerden kurtulma şansımızın gittikçe azaldığı bir çağı yaşadığımız için mi hep mutlaklaştırıyoruz algımızı? Belki de zamanın müdahalesinden arınarak bakmaya çalışıyoruz bu başat şairlere… Her birinin o büyük şiirinin sonsuzluğunda bir şimdi yakalamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de hep bahisleri yükseltiyoruz. Şiir için.

Orhan Koçak şairin ruhuna öylesine derin bir bakışla yaklaşıyor ki, bir prizmadan geçerek renklerine ayrılıyor sanki tüm yaşanmışlıklar... İnsanın bütün dehlizlerinde geziniyoruz şairle birlikte… Böylece başka bir ışığın dökülüşüne tanık oluyoruz, yazılmış ve yazılacak olanlar kadar boşluğu da kapsayan o büyük şiirin karanlık yanlarına:

“Ne çok inanç, ne çok inkâr, ne çok yanılsama!”

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X