| ISBN13 978-975-342-947-4 | 13x19,5 cm, 112 s. |
|
Troya'da Ölüm Vardı, 1963 | Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, 1970 | Göçmüş Kediler Bahçesi, 1979 | Kısmet Büfesi, 1982 | Gece, 1985 | Kılavuz, 1990 | Narla İncire Gazel, 1993 | Ne Kitapsız Ne Kedisiz, 1994 | Altı Ay Bir Güz, 1996 | Öteki Metinler, 1999 | Lağımlaranası ya da Beyoğlu, 1999 | Susanlar, 2009 | Halûk’a Mektuplar, 2013 | Enis Batur’a Mektuplar ve Ankara Yazıları, 2024 |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Ali Galip Yener, “Dil ustasından şiir çevirileri”, Kitap Zamanı, 9 Nisan 2014 Türkçenin saygınlığına katkıda bulunmuş dil ustası; roman, öykü, masal ve denemeleriyle edebiyatta kendi adasını inşa etmiş olan Bilge Karasu’nun (1930–1995) külliyatı zenginleşiyor. Edebiyatın şiir dâhil belli başlı bütün türlerine ilgi gösteren, kendisiyle hesaplaşmayı uğraşısının merkezine yerleştiren Karasu’nun ölümünden bu yana 19 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmadığını, eserlerinin yeniden basıldığını, hakkında yazılan tezlerin yayımlandığını görmek sevindirici. Şiir çevirisine katkısı Bilge Karasu’nun 1950’li ve 60’lı yıllarda, başta Federico García Lorca olmak üzere yedi şairden, iki dilden (İngilizce ve İspanyolca) yaptığı şiir çevirilerinin tamamı ilk kez gün ışığına çıktı. Çok dilli bir yazar olan, diller arası karşılaştırmalı analizlere özel bir önem veren Karasu’nun çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladığı şiir çevirileri, Tunç Tayanç’ın titiz çalışması sayesinde şiirlerin orijinalleriyle beraber kitap halinde okurlara sunuldu. Tayanç, kitaba yazdığı sunuş yazısında Karasu’nun şiir dışındaki çevirilerinin de orijinal metinleriyle beraber önümüzdeki dönemde yayımlanacağını müjdeliyor. Kitapta Lorca’nın dışında Gustavo Adolfo Bécquer, William Shakespeare, T. S. Eliot, Rajan, Rayaprol ve Ezra Pound’dan şiir çevirileri var. Lorca’nın Türkiye’de 1950’li yıllarda çıkan süreli yayınlarda dilimize en çok çevrilen şairlerden biri olduğunu, çok sayıda yazar ve şairin onun en ünlü şiirlerini Türkçeye kazandırdığını göz önüne aldığımızda Karasu’nun da döneminden etkilendiğini söylemek mümkün. Kitaptan güzel bir örneği, Lorca’nın “Acı Köke Gazel”ini sunuyorum: “Bir kök var, acı. / Bir dünya var bin katlı. // Ellerin en küçüğü bile / Dağıtamaz suyun kapısını. // Nereye gidersin? nereye? nereye? / Bir gök var, penceresi binlerce, / -soluk yüzlü arıların kavgası- / Bir kök var sonra, acı. // Acı. // Tabanında acısı, / Yüzünün içinin, / Geceden yeni kopmuş / Gövdesinde sancısı. // Hey aşk, düşmanım benim, / Isırır acı kökünü!” Bu şiirden mülhem midir bilinmez, Karasu’nun 1956’da yazdığı ve Troya’da Ölüm Vardı adlı ilk kitabında yer verdiği öykünün adı “Acı Kök Yağmurun Tadında”dır. “Çeviren: Bilge Karasu” ibaresi 1950’li yılların ilk yarısından itibaren süreli yayınlarda görünür olmuş. Son çevirisi 1990’da yayımlanan yazar, 40 yıl boyunca şiir, öykü, deneme, eleştiri, roman çevirmiş. Karasu’nun 1960’lardan sonra şiir çevirmediği biliniyor. Onun hangi şairden hangi şiiri çevirmeyi tercih ettiğini bilmek, eserlerine aşina okurların merakını ve şiir okuma iştahını artıracağa benziyor. Edebiyatı, dil işçiliği olarak gördü Karasu, iflah olmaz bir okur olduğunu, ömrü boyunca okumaktan asla vazgeçmediğini, okurluğun öz imgesi ile ilişkili bir şey olduğunu deneme ve söyleşilerinde sıkça dile getirmiş bir yazar. Ne Kitapsız Ne Kedisiz adlı deneme kitabında şöyle diyor: “Ama, okudum. Yaşamım boyunca, durmamacasına; okumaksızın yaşayamayacağımı duya duya. Birçok şeyin ölüp gittiği -ölüp gittiği düşünülen- bu yaşımda bile, en çılgın çeşitliliği içinde okumalarımı sürdürmemek, usumdan geçirebileceğim en büyük ‘olmazlık’. (Özimgemle ilişkili bir şey olsa gerek.)” Bir yazarın kendisini öncelikle okur olarak tarif etmesi, okumadan yaşayamayacağını söylemesi onun dil işçiliğine, edebiyatın mutfağına ve bir bütün olarak edebiyatın özüne verdiği önemi gösterir. Karasu, şiirde ve edebiyatın diğer türlerinde yaptığı özenli çevirilerle okumalarının bir diğer boyutunu ve edebiyata verdiği değeri sergilemiş oluyor. Onun eserlerinde müthiş dil kullanımı ile karanlık bir dünya inşa ettiği ve her yeni metninde bu inşa sürecini başarıyla devam ettirdiği biliniyor. Bu dünyanın farkında olarak, Bilge Karasu’nun öykü ve romanlarını severek okuyanların şiir çevirilerinde de bir dil işçisinin verimli gayretinin bir parçasına daha şahit olmaktan haz alacaklarını söylemek mümkün. Anlatı ustasının çevirdiği diğer metinlerin yayımlanmasını beklerken, has edebiyatı tercih eden okurları bu nitelikli şiir çevirilerinden keyif almaya çağırıyorum. |