s. 14-16
Yolculuğun bu kadar sıkıcı olacağını beklememiştim. Tren yolculuğunu sevdiğimi zannederdim. Çocukken bir kere..."
Aniden lafını değiştirdi:
"Böyle şeyler konuşmamam gerektiğini unuttum."
Nevada ona anlayışla baktı.
"Eğlenceli bir yolculuk vaat etmediler, bilinmeyene yolculuk dediler."
Kedi-Bobo isyan edercesine sordu:
"Bir tren nasıl bilinmeyene gidebilir? Ray nereye giderse onu izlemek zorunda."
Olumsuz bir baş hareketiyle itiraz ettim.
"Bilinmeyene giden tren değil biziz. Buraya adım atalı iki saat oldu, isimleriniz dışında benim için her şey birer bilinmez."
Ardından Kedi-Bobo'nun gözlerinin içine bakıp sordum:
"Nereye olduğu belli bir yolculuk için böyle bir yarışmaya katılır mıydın?"
Ne cevap vereceğini bilemeyen Kedi-Bobo bocaladı.
"Bilemiyorum, belki de katılmazdım... Aslında nereye gidildiğine bağlı."
Sonra gözlerini pencereye çevirip dışarıyı seyrederken tekrar konuşmaya başladı:
"Bu yolculuğa birbirimize kendimizle ilgili bilgi vermemek şartıyla katıldık, ama insanlar birbirleriyle ilgili bilgi edinmedikçe konuşacak şey bulamıyorlar. Bazen içimden onları tutup sarsmak geliyor, bir şeyler söylesinler diye..."
Nevada onun sözünü keserek müdahale etti:
"Ben konuşunca da hırçınlaşıyorsun."
Kedi-Bobo gözlerini pencereden ayırıp Nevada'nınkilere dikti.
"Siz onlara konuşma mı diyorsunuz? Milyonlarca yıldır yaşadığınız, trenin nereye gittiğini bildiğiniz, adınızın Arizona olduğu..."
Nevada hırçın bir tonla Kedi-Bobo'nun sözünü tekrar kesti:
"Adım Nevada..."
Kedi-Bobo omuzlarını silkti, alaycı.
"Ne fark eder ki? Gerçek adınız olmadıktan sonra."
Araya girdim, havayı yumuşatmak umuduyla.
"Farkında değilsiniz, ama siz ikiniz bir süredir konuşmaktasınız."
Sonra Kedi-Bobo'ya döndüm.
"Bunu Nevada'ya borçlusun."
Kedi-Bobo'nun gözleri doldu, titrek bir sesle konuşmaya başladı:
"Günlerdir bu lanet olası trendeyim, bunaldım. Bilseniz elim kaç kere imdat koluna gitti geldi! Ama bu yolculuğa çıkarken kendime söz vermiştim, sonuna kadar diye... Aklımı kaybetsem bile."
Yüzünü cama dayayıp alçak bir sesle devam etti:
"Ayrıca o karlı tepelerin insanı nereye götüreceğini tahmin edebiliyorum."
O sırada, dans eder gibi yürüyen dalgalı kumral saçlı kadın kompartımanından çıkıp dışarıyı seyretmeye başlayınca gözüm yine ona takıldı. Nevada bunu fark ettiyse de bakışlarını yüzü hâlâ pencereye yapışık duran Kedi-Bobo'dan ayırmadı.
"Keşke seninle dost olabilsek."
Kedi-Bobo ona bakmadan yüzünü pencereden ayırdı ve kompartımana doğru gidip içeriye girdi. Aynı anda boncuk gözlü kondüktör de koridorda göründü. Zihnimde uçuşan düşüncelerin eşliğinde dışarıyı seyretmeye dalmışken Nevada'nın sesini duydum.
"Burası benim için fazla serin olmaya başladı. Kürkümü alıp döneceğim."