 | ISBN13 978-975-342-867-5 | 13x19,5 cm, 280 s. |
Liste fiyatı: 300.00 TL İndirimli fiyatı: 240.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":300.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"993","item_name":"Mesela Saat Onda","discount":60.00,"price":300.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar, 1975 | İnsan Olmak, 1983 | Psikanaliz ve Sonrası, 1988 | Varoluş ve Psikiyatri, 1990 | Kırmızı Kitap, 1993 | Dersaadet'te Dans, 1996 | Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, 1997 | Kimbilir?, 1998 | Kızarmış Palamutun Kokusu, 2001 | Hayat, 2002 | Tren, 2004 | Seyyar, 2005 | Kuru Su, 2008 | Zamane, 2010 | Rastgele Ben, 2014 | Orada, Bir Arada, 2017 |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Mesela Saat Onda Kapak Resmi: Stanley Spencer Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2012 | 4. Basım: Mayıs 2022 |
Psikiyatri üzerine yazdığı çok sevilen kitaplarından sonra, art arda yayımladığı romanları ile edebiyat okurlarının sevgisini kazanan Engin Geçtan, dört yıl aradan ve Türkiye'de yaşanan süreçlere uzmanlık alanının perspektifinden bakan Zamane kitabından sonra, yeni romanı Mesela Saat Onda ile edebiyata döndü. Engin Geçtan yine keskin bir zekâ, mizahi ama sert bir eleştirellik ve her şeye rağmen koruduğu bir iyimserlikle bu kez İstanbul'un muhtelif semtleri, zamanları, kuşakları ve yaşamları arasında geziyor, Beyhude'nin, Hamasettin'in, Hükümet'in, Karamela'nın, Karanfil'in, Macun'un, Muhtelif Rivayet'in, Otuz'un, Ömrügüzel'in, Reçel'in, Takiye'nin, Tango'nun... hikâyeleri üzerinden bize yine kendi hikâyemizi anlatıyor.  | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümü’nden, s. 7-9. Gün ağarmak üzere. Genç adam kırmızı çarşafların arasından sessizce sıyrılıp yataktan çıktı. Biraz ötedeki yeşil koltuğun üzerine atılmış duran külotunu ve pantolonunu ayağına geçirip kalçasına yerleştirdi, tişörtünü de üstüne. Çoraplarını giyip ayakkabılarını eline aldıktan sonra usulca kapıya yöneldi. Çıkmadan önce dönüp yatakta yatan hayli geçkin, tombulca ve sarı boyalı saçlı kadına baktı. Koyu kırmızı kadife perdelerin aralarından gelen loş ışık yüzüne vurmuş, derin uykuda gibi. Kahvaltıya kalmamalıydı. Bu, sahiplenme taleplerini de birlikte getirebilirdi. Tecrübe öyle diyordu. Üstelik yetişmesi gereken bir işi vardı. Gıcırdayarak açılan kapının sesini duyduğu an yüzünü buruşturdu, içinden sessizce gelen "Eyvah!" çığlığıyla. Evde başka kimse olmadığı halde yatak odasının kapısını neden kapatmıştı ki bu kadın. Kendini bir an önce dışarı atma telaşıyla, kapı gıcırdadığında kadının gözlerini araladığını fark edememişti. Salondan hızla geçti. Dairenin dış kapısı kilitliydi ama anahtar üzerindeydi. Neyse ki açılırken kilit fazla ses çıkarmadı. Hole çıktığında önce asansöre yöneldi, ama sabahın sessizliğinde bu iyi bir fikir gibi görünmedi, ayakkabıları elinde karanlık merdivene yöneldi. Beşinci kattan neredeyse üçüncü kata kadar tırabzana tutunarak inmişti ki birden ışıklar yandı, ardından asansörün sesi duyuldu. Paniğe kapılıp inmeye devam etti ve üçüncü kata ulaştığında, asansör kapısının önünde bavuluyla bekleyen orta ya... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Eray Ak, ''Bugünlerin ‘üst kurmacası’'', Cumhuriyet Kitap Eki, 24 Mayıs 2012 Engin Geçtan yapıtlarını okuyanlar bilir her satırda keskin bir zekânın kol gezdiğini. Bu keskin zekâ, okurunu bazen sürprizli sona doğru akan bir nehirde yolculuğa, bazen insan arası ilişkileri dumura uğratan noktalardaki kesişmelere bazen de toplumsal konuların tam göbeğine götürür. Geçtan’ın okur karşısına çıkan son romanı Mesela Saat Onda’da yazarın işte bu tüm yazı niteliklerinin hepsini bir arada görmek mümkün. Mesela Saat Onda her şeyden önce bir kaos roman. Bellibaşlı bir kahramanı, düz çizgide akan bir kurgusu ya da tek konuya odaklanmış bir yapısı yok ama bir taraftan da tüm bunların hepsini tek tek içinde barındırıyor. Geçtan’ın marifeti de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Roman kişisi, kurgusu ve konusu noktasında “her şeyin” kendi hikâyesini taşıdığı malzemeyi özgün biçimde yontarak bir roman ortaya çıkarıyor. Böyle bir roman yaratmaktaki amaç da yazarın alışık olduğumuz özelliklerinden birini öne itiyor: Bin türlü renkle bizi yine bize anlatıyor Geçtan. Romanın her ne kadar belli başlı bir kahramanı yoksa da hikâyesinin ateş almasında öne çıkan iki karakteri tanımak gerekir. Bundaki amaçsa yazarın hangi uçları bir araya getirdiğini daha net görebilmek. Tesadüflerin ve aklın zor kestiği kesişmelerin doğurduğu bu romanın hangi zıt kutuplardan sürüklenerek kendi hikâyesini yarattığı hakkında fikir sahibi olabilmek. Bir kartopu etkisiyle büyü... Devamını görmek için bkz. |  |
|