| ISBN13 978-975-342-994-8 | 13x19,5 cm, 104 s. |
Liste fiyatı: 120.00 TL İndirimli fiyatı: 96.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":120.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1146","item_name":"Doyma Noktası","discount":24.00,"price":120.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Doyma Noktası Kapak Fotoğrafı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım (Can Yayınları): 2002 | 8. Basım: Mayıs 2023 |
"Uzattı elini, o koca meyveyi tuttu bıraktı, parmak uçları tekrar hissetmeye başladı. Tatlı bir koku yayıldı havaya, şekerli, ateş rengi bir şeftali kokusu. Onu avuçlarına alıp tarttı. Utanmamıştı şeftali, öptü kadının ortaparmağının ikinci eklemini. Bir gıdıklanma geldi kadına, bir istek, bir cesaret… arsızca ısırdı şeftaliyi sol yanağından. Söyleşmeler, fısıltılar dökülüverdi ardı ardına. Her ikisi de gevezeleşti birden. Biri koparıyor, ne kadar aldın diye bakıyordu öteki. Biraz duraladı kadın, ilk ısırığın karnında açtığı serin yolu duyumsadı, şeftalinin etini burnuna yaslayarak bir süre kokladı. Burnu kanatlanıp tekrar kondu yerine.” Doyma Noktası'nda açlık, avlanmak için ininden çıkmış vahşi bir hayvanın ruhu gibi geziniyor öyküler arasında. İnsan olarak ondan kurtulmanın sandığımız kadar kolay olmadığını anlıyoruz. Öc alma, düşmanlık ve kötülük, ama aynı zamanda şefkat, acıma, masumiyet ve iyilik öylesine içimizde ki, bu öyküler karşısında o irkiltici, tuhaf suçluluktan kaçınmak imkânsız. | İÇİNDEKİLER |
Sandık Lekesi Şeftali Kılçık Yaprak ve Tüy Zamanları Çatlak Yerlerin Kuyusu İnsan Dipleri Çalıntı Yürekler Sülün Çöpçüler | OKUMA PARÇASI |
Sandık Lekesi, s. 9-12 Kenti toza boğan kirli yağmur dindikten az sonra, caddenin aşağısından yokuş yukarı sürünerek, yaşama üvey, yorgun bir köpek gelmişti. Önce başı görünmüştü, sonra dargın gözleri; ayakları, karnı çamur içinde. Büyük olasılıkla, geceleri sarhoş horultularla, köpek ulumalarıyla titreyen o ağaç mezarlığından, Gümüşsuyu Caddesi’yle Dolmabahçe’yi birleştiren, kimsenin adını bilmediği o kuytu parktan çıkmıştı. Kulakları düşmüş, kaburgaları cisimleşmiş dokunaklı bir şey… kapkara gövdesini ağır ağır sürüyerek ilerleyebilmiş, ezgin bakışları Gümüşsuyu’nun ıslak kaldırımlarını çok kanlı görmüştü o gün. Derin diş izleri vardı boynunda, belli ki ölümcül bir sokak dövüşünden canını zor kurtarmıştı. Bir yeri terk edip gelmemiş, düpedüz kovulmuştu. Öyle olmasa bir denge olurdu salınışında, kara tüylerinin arasına gömülü, dili dışarı sarkık ölgün ölgün yürüyeceğine, yeni bir ad takınmaya istekli, meraklı bir köpek gibi alır başını gelir, insanların yüzüne ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Fahri Öz, "Sema Kaygusuz’dan Yaralı İnsan Öyküleri", Post Dergi, 16 Şubat 2016 Sema Kaygusuz’un öyküleri yeni bir kitap değil; ilk basımı ta 2002’de yapılmış. Bir arkadaşımın ısrarla Kaygusuz okumamı salık vermesi üzerine gözüme kestirdiğim en ince sırtlı kitaplarından birini aldım. Şanslıymışım, Sema Kaygusuz keyifle okunan, derinlikli, biçemsel açıdan esnek, zengin öyküler kaleme alan bir yazar. Doyma Noktası farklı anlatıcılar, bakış açıları ve anlatım tarzlarına başvursa da başlığında yer alan ‘doyma’ sözcüğüne ek olarak doyum, doygunluk ve ölüm izleklerine sadık bir kavramsal öykü derlemesi. Genel bir gözlemle başlayalım: Kaygusuz yazı aracılığıyla nesnelerle ya da insan-dışı doğayla çarpıcı bir ilişki kuruyor. Bir meyve ya da hayvan onun elinde konuşma yetisine sahip bir varlığa dönüşüyor. Yılan manalı bakışlar fırlatıyor, yaralı sülün acıyla kıvranıyor, ardıçkuşu ile ardıç tohumu dille/dilde buluşuyor, başka... Devamını görmek için bkz. | |
|