| ISBN13 978-605-316-168-4 | 13x19,5 cm, 304 s. |
Liste fiyatı: 242.00 TL İndirimli fiyatı: 193.60 TL İndirim oranı: %20 {"value":242.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11374","item_name":"Gaflet","discount":48.40,"price":242.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Gaflet Modern Türkçe Edebiyatın Cinsiyetçi Sinir Uçları Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Resmi: Alberto Giacometti Kapak Tasarımı: Emine Bora Katkıda Bulunan: Damla Tezel, Erol Köroğlu, Ezgi Hamzaçebi, Fatih Altuğ, Fatmagül Berktay, Irvin Cemil Schick, Jale Özata Dirlikyapan, Meltem Gürle, Merin Sever, Özlem Öğüt Yazıcıoğlu, Senem Timuroğlu, Sevcan Tiftik, Şima İmşir, Tülin Ural |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2019 | 3. Basım: Temmuz 2024 |
Devlet ve hükümetler eliyle yıllardır yürütülen kültürel yıkıma karşı sakınma güdüsüyle de olsa, sırf muhalif değer atfettiğimiz için edebiyatı fazla mı kutsuyoruz? Edebiyat metinlerindeki cinsiyetçiliği, homofobiyi ya da satır arasına gömülü mizojinik tasvirleri, türcülüğü, insanmerkezciliği, kısacası bugün kuramsal açıdan gittikçe kuvvetlenen feminist eleştiri bağlamında Türkçe edebiyattaki her cinsiyetten ve cinsel eğilimden yazarın erkek egemen kodlarla gaflete düştüğü sayfaları okuyabiliyor muyuz? Gaflet kitabı, gaflet kelimesinin dalgınlıktan iğfale değin bütün katmanlarını araştıran, feminist değerler üzerinden edebi metinlerdeki türlü gaflet biçimlerinin altını çizmek isteyen bir yaklaşımla kuruldu. En kestirmeden söylersek, feminist ilkelerin edebiyat eleştirisi yöntemiyle yeniden hatırlatıldığı bir eleştiri kitabı bu. İnsan, hayvan ve yerkabuğundaki bütün varlıklara düzgüsel sınırlar çizen cinsiyetçi söylemin edebiyat yoluyla nasıl üretildiğini tartışan, zaman zaman söz konusu sınırları aşmak iddiasıyla ortaya çıkan bazı metinlerin aslında sınırı daha da kuvvetlendirdiğini fark eden, çoktan zamanı gelmiş müdahaleci bir hamle. Eleştiri dahil kimi edebiyat metinlerinin istemsizce de olsa incelikli bir yoldan eril zihniyete hizmet edebileceğini göstermek, uygarlığı sarmalayarak gündelikleşen eril reflekslerin üstüne ışık düşürmek istedik. Hem okuru hem yazarı düşündüreceğini umduğumuz kitabımız, eminim gelecekteki edebiyatı da dönüştürecektir. — Sema Kaygusuz | İÇİNDEKİLER |
Failin Son Arzusu Sema Kaygusuz
Önsöz Yerine: Eril Aşkınlığın Ötesinde Öznellik, Yaratıcılık ve Feminist Anlatıbilimin Dönüştürücü Gücü Deniz Gündoğan İbrişim
Güngör Dilmen’in Ben, Anadolu Oyunu: Niyet Edilenler Kısmet Olmayınca... Irvin Cemil Schick
Anlatılan “Bizim” Hikâyemiz Değil Senem Timuroğlu
Sınavı Geçemeyen “Büyük Yazar”: Kemal Tahir Merin Sever
Erkek Panayırı İhsan Oktay Anar Romanlarındaki “Yokluk” Damla Tezel
Tanpınar’ın Libidinal Akışlarında Yiten Kadınlar Jale Özata Dirlikyapan
Seyyal ve Çapraşık Attilâ İlhan’da Cinselliğin Irk, Tür ve Etnisite ile Girift Kesişimleri Fatih Altuğ
Cehennem Kraliçesi’nde Kayıp Gönderge: Beden Sevcan Tiftik
Şule Gürbüz ve Varoluşa Dair Düşünmek Meltem Gürle
Masumiyet Müzesi: Hegemonik Erkeklik, Kurgulanan Gerçeklik Özlem Öğüt Yazıcıoğlu
Çok Derin, Fazla Sathi: 47’liler Tülin Ural
Çeperi Yeniden Üretmek Kabuk Adam ve “Afrika Dansı”nda Bir Söylem Olarak Afrika ve Karayipler Şima İmşir
Netameli Bir Yakınlık: Feminizm ve Türcülük Ezgi Hamzaçebi
Yanlış Kızı Döven Baba-Eleştirmen Elif Şafak’ın Aşk’ı Eleştirilebilir Bir Metin mi? Erol Köroğlu
“Sonradan” Söz Fatmagül Berktay
Kaynakça Katkıda Bulunanlar | OKUMA PARÇASI |
Sema Kaygusuz, "Failin Son Arzusu", s. 9-11 İlk gençlik çağımda bir gün, evimizin oturma odasında oturmuş annemin hüsran, öfke ve hastalıklarla tekrar tekrar örülen hikâyelerini, bu hikâyelerin insanın içini ezen çıkışsız, seçeneksiz, bunalımlı sonlarını dinlerken, annemin sözünü kesip asla onun gibi bir kadın olmayacağımı söylemiştim. Oldukça soğuk, saldırgan bir cümleydi bu. Düşük tonlu ama net bir ifadeyle, hem ardı arkası kesilmeyen bu ıstıraplı söyleşmelerin zaman içinde biriktirdiği acıma duygusundan kurtulmak, hem de onu örnek olarak kabul etmediğimi kıyasıya bildirmek istemiştim. Bir yanım duygularımın sömürülmesine itiraz ederek başkaldırıyor, öbür yanım annemin annesi olmaya çalışan kifayetsiz ebeveynlik girişimine karşı önlem alıyordu. O da, sakın benim gibi bir kadın olma, demişti karşılık olarak. Gördüğüm kadarıyla gücenmemişti. Bense o günden beri kendime güceniğim. Üniversiteye giderken nasıl bir kadın olacağımı kestirerek değil, nas... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Metin Yetkin, "Feminist eleştirinin beklediği kitap: Gaflet", Hürriyet Kitap, 25 Ekim 2019 Feminizmin kadim bir tarihi vardır: Efsaneye göre Lilith, Âdem’in ilk eşidir fakat Âdem ondan üstün olduğunu düşünür. Lilith de buna karşı koyar ve sonuna kadar direnir. Ancak gün gelir Âdem’in baskılarına dayanamaz ve Tanrı’nın yasak ismini söyleyerek cennetten kaçar. O günden beri erkek, haksız üstünlüğünü kadına dayatmaya çalışır. Bu mücadeleyi, “Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum.” diye özetler Clara Zetkin. Kökeni bu denli eski olan feminizm, üç dalga halinde gelişmiştir. İlk dalga medeni kanunun yeniden düzenlenmesi ve siyasal hakların talep edilmesi şeklinde ortaya çıkar. İkinci dalga ise cinsellik ile çocuk yapmanın ayrımı olarak şekillenir. Üçüncü dalga ise bağımsız bir kadın kimliği yaratma çabasıdır. Feminizmin tarihi seyrine paralel olarak edebi seyri de üç dalga şeklindedir. Berna Moran, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri kitabınd... Devamını görmek için bkz. | |
|