Mutlu Moskova Çeviri: Günay Çetao Kızılırmak Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Resmi: Kazimir Maleviç Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2012 | 3. Basım: Ekim 2019 |
Rus edebiyatının geç keşfedilmiş ustalarından Andrey Platonov'un 1930'larda yazdığı Mutlu Moskova, Rusya'da ancak 1991'de, eski rejim yıkıldıktan sonra yayımlanabildi. Roman küçük yaşta öksüz kalan Moskova Çestnova'nın etrafında dönüyor. Hayatı keşfetmeye çalışan, içi içine sığmayan Moskova meslekten mesleğe ve bir romantik ilişkiden diğerine geçerken hem değişik tecrübeler yaşıyor hem de ilginç karakterlerle karşılaşıyor. Moskova'nın yaşadıkları ve tanıştığı kişiler üzerinden, insan ruhunu amansız bir savaş meydanına çeviren karşıt güçleri de ustalıkla betimliyor Platonov: Birilerine, bir şeylere bağlanma ihtiyacı ve bu bağlılıktan duyulan korku, mantık ve duygular, toplumsal benlik ve bireysel benlik, bir şeyler yapma arzusu ve bu arzuyu öldüren nafilelik hissi... Tıpkı Platonov'un diğer eserleri gibi, Mutlu Moskova da Stalin dönemindeki idealist propagandalara karşılık toplumsal gerçekliği gözler önüne seren, insana dair ebedi ve ezeli meseleleri kurcalayarak varoluşu sorgulayan, her cümlesi yazarın özgün zihninin ve kaleminin damgasını taşıyan bir roman.  | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümü, s. 7-9 Güzün son demlerinde sıkıcı bir gece vakti, karanlık bir adam elinde meşale geçti sokaktan koşarak. Sıkıcı rüyasından uyanan küçük kız evinin penceresinden gördü onu. Sonra sağlam bir tüfek sesi ve kederli âciz bir çığlık duydu – galiba meşaleli adamı öldürmüşlerdi. Az sonra birçok uzak silah sesi ve yakınlardaki hapishaneden yükselen uğultu işitildi... Küçük kız uykuya daldı ve ilerleyen günler boyunca gördüklerini unuttu gitti: Henüz çok ufaktı ve müteakip yaşamı, vücudunun içinde ilk çocukluğun hafızasını ve aklını ebediyen örtmüştü. Yine de ileri yaşlarına değin yüreğinde –hafızasının solgun ışığında– isimsiz bir adam, beklenmedik bir anda, ansızın kederle ayaklanıp koşmaya başlardı ve geçmişin karanlığında, büyümüş çocuğun yüreğinde ölüp giderdi tekrar. Açlık ve uykunun orta yerinde, aşk yahut başka bir gençlik hazzına kapılmışken ölünün kederli çığlığı uzaklardan, vücudunun derininden ansızın yükseliverir ve genç kadın yaşamasını derhal değiştirirdi: Dans ediyorsa dansına ara verir, iş başındaysa daha bir yoğun ve emin çalışır, yalnızsa yüzünü elleriyle örterdi. O yağmurlu güz sonu gecesinde, o zamanlar Moskova İvanovna Çestnova'nın yaşadığı şehirde Ekim Devrimi başlamıştı. Babası tifodan ölmüş ve yetim kalan aç kız evinden çıkıp bir daha da geri dönmemişti. Uykuya dalan ruhu ne insanları, ne mekânları anmadan birkaç yıl boşlukta sürüklenir gibi dolanmış, bir şekilde karnını doyurmuştu yurdunda, ta ki kendini bir yetimhane ve o... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ahmet Büke, ''Can ve Mutlu Moskova neden bizdendir?'', Birgün Kitap Eki, 5-18 Ocak 2013 Platonov. Ben ona abi diyorum. John Berger ne diyor bilmiyorum. Ama o da seviyor Platonov’u. Biz onunla Beyoğlu’nda kitapçıda tanıştık. Çok yorgunduk. Dolmabahçe’den kalkan rüzgâr yaz sıcağını dindirmiyordu bir türlü. Kitabını uzattı: Can. Uzaylı olduğuna dair laflar vardı ortada. Uzak gezegenlerden gelmiş. Sibirya’da indirmiş can kurtaran mekiğini. Köknar ormanına dalmış alet. Bir iki fidanı yıkmış. Yaban domuzu sürüsünü ürkütmüş. Kurt yuvasının yanına, gübre yığınının üzerine düşmüş. *** Tam o anda, Joaquin Phoenix, The Master’ın senaryosunu okuyordu ve tiner damlattığı içkisini yudumlarken radyoyu açtı: http://www.youtube.com/watch?v=FPZsYAphUSg *** Şiirci’de oturduk ve karşıda peruk satan dükkânların ışıkları yandı. Bana bunları anlattı. Uzaylı yalanını herkese inandırmış. Tam da “Abi, gerçekten ezan sesi duydun mu?” diye soracaktım. Yine de sordum. Omuz silkti. Sonra onun metinleri üzerine konuştuk. Ben daha önce hazırladığım ama kotumun arka cebindeyken annemin makineye attığı kâğıt tomarını çıkardım. İnandı bana garip. İrticalen konuştum artık. “Platonov özellikle Can isimli romanında sonunda kadar Doğuludur. Ben onun garip bir şekilde Anadolu’dan su içtiğine inanıyorum. Karapınar’daki bir akasya ağacına son kez uğramış gibi. Adını unuttuğum –unutmak da Doğuya özgüdür– kahramanının iki büklüm annesinin bakışlarını buraya no... Devamını görmek için bkz. |  |
Serpil Gülgün, ''Platonov’un gücü'', Milliyet Kitap Eki, Eylül 2012 Güzün son demlerinde sıkıcı bir gece vakti, sıkıcı rüyasından uyanan küçük bir kız, evinin penceresinden bakar ve elinde meşale, sokakta koşan bir adam görür. Platonov’un 1930’larda yazdığı tıpkı Zamyatin ya da Bulgakov gibi sansüre uğrayan ama ancak KGB’nin 'edebiyat arşivini' açmasıyla 1980’lerde okurun karşısına çıkan romanı Mutlu Moskova işte böyle başlar. Küçük kız uykuya dalar ve gördüklerini unutur gider: Tüfeğin patlayışı. Sonrasında kopan kederli, aciz çığlığı. Çığlığın ardı ardına patlayan silah sesleriyle yakınlardaki hapishaneden yükselen uğultuya karışması... Ekim devrimi Ama gelgelelim ilerleyen yıllarla birlikte küçük kızın yüreğinde, "Hafızasının solgun ışığında", isimsiz bir adam, ansızın beklenmedik anlarda; kimi zaman dans sırasında, kimi zaman bir şeyler atıştırırken ve kimi zaman da uykusunun orta yerinde; kederle ayaklanıp koşmaya başlar. Bu isimsiz adamın çığlığı uzaklardan, dünün küçük kızının vücudunun derinlerinden bir yerden yükselir ve kızın tadını hemen o an kaçırır. Kızın adı Moskova İvanova Çetsnova’dır ve o sıkıcı güz gecesi Ekim devriminin miladıdır. Bir süre sonra Moskova’nın babası tifodan ölür. Yetim ve öksüz kalan küçük kız dünyayı sarsan o zamanlarda devrim günlerinde uykuya dalan ruhuyla birkaç yıl boşlukta sürüklenir. Moskova önce bir yetimhaneye yerleştirilir sonra da bir okula. Ardından da erkeklerle il... Devamını görmek için bkz. |  |
Asuman Kafaoğlu-Büke, ''Bu Moskova başka Moskova'', Radikal Kitap, 21 Eylül 2012 Joseph Brodsky, Andrey Platonov için yirminci yüzyılın en büyük edebiyatçılarından biri der; buna rağmen bu büyük edebiyatçıyı kendi dilinde ölümünden kırk yıl sonra, tüm dünyada ise okurlar yeni yeni tanımaya ve değerini anlamaya başladılar. Brodsky de yıllar sonra ancak okuyabilmişti hayran olduğu Platonov’u ve “Edebi başyapıtlar yasaklandığında, zaman tahrif edilmiş olur” sözlerini Platonov için söylemişti. Onlarca yıl Sovyetler Birliği’nde yasaklanan yazarın tamamlanmamış romanı Mutlu Moskova Brodsky’nin ne denli haklı olduğunu gösteriyor. Mutlu Moskova başkenti değil, bir genç kızı anlatıyor. Moskova, anne ve babasını küçük yaşta yitirmiş bir kız, verildiği yetimhanede kendisine Moskova adı veriliyor. Geçmişinden bir tek anı var zihninde, o da bir adamın elinde meşaleyle koşarken vurulduğu bir sahne. Bu aynı zamanda Ekim devriminin başlangıcı. Moskova, devrim çocuğu, devrim idealleriyle büyüyen bir genç kız. Yetimhaneler, okullar derken büyüyor Moskova ve evleniyor fakat bir anda kocasını terk etmeye karar verip evi terk ediyor. Rüzgârı sevdiği için Havacılık okuluna yazılıp paraşütçü oluyor. Ancak, kısa zaman sonra yaptığı bir hata yüzünden işinden uzaklaştırılır. Andrey Platonov 1930’ların Sovyetler Birliği’nde yaşamı, Moskova ve diğer kahramanları aracılığıyla anlatıyor. Fizikçi, asker, paraşütçü, cerrah gibi farklı iş kollarındaki gençlerin hayat hikâye... Devamını görmek için bkz. |  |
Elif Tanrıyar, ''Parlak renklerin ardına saklanmış bir öykü...'' Sabah Kitap Eki, 14 Eylül 2012 Andrey Platonov, son derece parlak bir çıkış yaptığı yazarlık kariyerinden maalesef aynı hızla inmek zorunda kalmıştı. Bunun nedeni yeteneğinin zayıflamasıyla falan ilgili değildi.1926 yılından itibaren kısa öyküleri yayınlanmaya başlanan ve yeteneğinin Maksim Gorki tarafından keşfedilmesiyle de parlak bir başlangıç yapan Platonov, maalesef daha neredeyse kulağındaki alkış sesleri dinmeden, girdiği parlak salonlardan aynı hızla geri yollanıvermişti. Çünkü başta Stalin olmak üzere dönemin pek çok ileri geleni yazdıklarını sert bir şekilde eleştirmeye ve hoşnut kalmamaya başlamıştı. Sonuçta şöhret yıldızı, II. Dünya Savaşı sırasında yaptığı savaş muhabirliği döneminde kazandığı başarılar hariç bir daha parlayamadı. 1951 yılında da, henüz genç bir yaşta, 52 yaşındayken, çalışma kampından dönen oğlundan kaptığı tüberküloz sonucu öldü. Böylesine parlak bir kalem için ne kısa ve şansız bir yaşam! Ancak insan Mutlu Moskova’yı okuyunca, aslında iyilik melekleri tarafından bayağı bir korunduğunu da düşünüyorsunuz çünkü Platonov, yeni Rusya’yı ve Stalin dönemini öyle ince ince hicvetmiş ki sonrasında nasıl olup da gulaglara gönderilmemiş hayret verici görünüyor. Platonov, Mutlu Moskova’da görünürde Moskova adlı bir kızın öyküsünü anlatıyor ama tabii hemen anlayacağınız gibi asıl geri planda anlatılan Moskova şehrinin öyküsü oluyor. Öykü bir tür peri masalı... Devamını görmek için bkz. |  |
Ömer Özgüner, ''Platonov'un mutlu, yalnız Moskova'sı...'', Vatan Kitap Eki, Ekim 2012 Kıymeti hem ülkesinde hem de dünyada daha yeni yeni bilinen bir yazar Andrey Platonov... Rusya’nın Sovyetler Birliği olduğu dönemin yazarlarından olan, hayranı olduğu Stalin tarafından yasaklanan… Onun son eseri olan Mutlu Moskova aşkı arayan, bulamayan insanların hikâyesini derin ve şiirsel bir dille anlatıyor. İnsanı şaşırtacak kadar… Moskova seyahatlerimden birinde, görkemli metronun önünde durmuş,rehberi dinliyorduk. Burada komsomollar gönüllü olarak çalıştı dedi. Duvarlarda da komsomallara teşekkür vardı. Aklımın bir yerinde "Kimdi onlar?" sorusu asılı duruyordu. Onlardan birine Andrey Platonov'un tamamlanmamış son eseri Mutlu Moskova’da rastladım. Platonov, bir zamanlar dahi diye tanımlandığı Stalin tarafından sansürlenen bir yazar. İade-i itibarı 1950'li yılların sonunda, ölümünün ardından oldu. Rusya'da öyküleri yeniden basıldı. Çok küçük yaşta yazmaya başladığı şiirlerini okumak ise bizlere henüz nasip olmadı. Umarım yakın zamanda çevrilir. Başta Çevengur, Can gibi eserleri ise ödüllü çevirmen Günay Çetao Kızılırmak tarafından Türkiyeli okurun "beğenisine" sunuldu. Bu yüzden Mutlu Moskova’ya geçmeden önce Platonov'un eserlerindeki novela tarzını biraz açmakta fayda var. Platonov uzun sayfalar yerine kısa ama yoğunlukla yazmayı tercih eden bir isim. Ben kitaplarını okudukça kelime ve cümle tasarruflarına ilişkin hep aynı sonuca ulaştım: Sıradanı ka... Devamını görmek için bkz. |  |
Esra Ertan, "Platanov'un Mutlu Moskovası", Birgün Kitap, Şubat 2014 Kelimeleri bizim yerimize düşleyenlerin aldırmazlığa terk edilmesi ne büyük talihsizlik. Tarihinin susturulup sürgün edilmesi… Andrey Platonov, metinlerinin değerliliği hak ettiği ilgiyi sonradan kazanan, Rus edebiyatının önemli kalemlerinden biri. Eski rejimin yıkılmasıyla dolaşımı hız kazanan metinleri, artık pek çok dile çevriliyor, kendisine tecrübe etmek nasip olmayan kıymetli bir ilgiyi görmeye devam ediyor… "Güzün son demlerinde sıkıcı bir gece vakti, karanlık bir adam elinde meşale ile geçti sokaktan koşarak…" Mutlu Moskova adlı romanı böyle başlar Platonov’un. Anne babasını kaybeden, kaldığı yetimhanede Moskova adı verilen devrim çocuğunun, geçmişiyle ilgili anımsadığı tek şey, elinde meşale ile gecenin içinde koşan bu adam olur. Moskova genç kız olduğunda düşleri, devrimin idealleri ile süslenirken, yaşadığı sokaklardan birinde şehir planlamacısı Bojko ile tanışır. Onun desteğiyle havacılık okulunda eğitim alarak paraşütçü olur. Sonrasında metin, Moskova Çestnova’nın nasıl bir hayat yaşamak istediğine dair tecrübeleri, soruları ve bulabildiği cevapları harita edinerek yoluna devam eder. Karakterlerin çoğunlukla erkek olduğu metin, Moskova Çestnova’nın erginliği ile paralel olarak, yetişmekte olan bir kadının ilerlemeci anlayışını, devrimin öngördüğü yeni toplum düzeninin izleği yapar. Romanın her safhasında karşımıza çıkacak olan tanışı... Devamını görmek için bkz. |  |
Engin Taşkaya, "Moskova’yı mutlu tahayyül etmek", Agos, 9 Haziran 2014 Yaşadığımız günlerin istisnasız her birinde mutluluğu arıyor ve bulamıyoruz. Bu yüzden mutluluğu bulacağımız günü hep bir sonraki tarihe öteliyor, en sonunda onu bulacağımıza dair umutlar besliyor ve hayaller kurarken mutsuz oluyoruz. Andrey Platonov’un da 1930’larda Moskova Çestnova’yı mutluluğun peşinden koşturduğu zamandan beri aslında hiçbir şey değişmedi. Günümüzün -sorsanız her şeyi bilen ancak hiçbir şeye sahip olmayan- tamahkâr insanı, elindekilerle yetinmeyi öğrenmedi, öğrenmeyecek de. Platonov’un dünyası Bugüne kadar roman ve öykü okumanın, insanı ve hayatı tanımaya yetmeyeceğine dair önüme servis edilen saçma argümanların aksine, ben her zaman yaşamaya ve insana dair olan şeylerin büyük bir kısmını elimdeki kitaplardan öğrendiğimi düşünüyorum. Yaşamın ne olduğunu, yaşamdan ne beklemem ve neler beklememem gerektiğine dair ne kadar inancım ve ne kadar hayal kırıklığım varsa bunları yüzüme vuran çoğu zaman roman kahramanları olmuştur. Bu yüzden Platonov’un dünyayı ve insanı tanıyan yazarlardan biri olduğunu pekâlâ söyleyebilirim. Moskova Çestnova’ya şöyle söyletiyor Platonov: “Bir şeylere acıyorum... Bunca zamandır yaşıyorum, yaşıyorum ama hayatım bir türlü istediğim şekilde gerçekleşmiyor.” Moskova’nın ruh hali ne kadar da tanıdık geliyor değil mi? Her zaman yaşadıklarından memnun olmayan, daha doğrusu olamayan ve hep daha iyi, daha güzel ş... Devamını görmek için bkz. |  |
Esra Ertan, "Platonov, Mutlu Moskova'yı yazar, biz mutsuz oluruz ", İzdiham, 3 Temmuz 2015 Kelimeleri bizim yerimize düşleyenlerin aldırmazlığa terk edilmesi ne büyük talihsizlik. Tarihinin susturulup sürgün edilmesi. Andrey Platonov, metinlerinin değerliliği hak ettiği ilgiyi sonradan kazanan, Rus edebiyatının önemli kalemlerinden biri. Eski rejimin yıkılmasıyla dolaşımı hız kazanan metinleri, artık pek çok dile çevriliyor, kendisine tecrübe etmek nasip olmayan kıymetli bir ilgiyi görmeye devam ediyor… "Güzün son demlerinde sıkıcı bir gece vakti, karanlık bir adam elinde meşale ile geçti sokaktan koşarak…" Mutlu Moskova adlı romanı böyle başlar Platonov’un. Anne babasını kaybeden, kaldığı yetimhanede Moskova adı verilen devrim çocuğunun, geçmişiyle ilgili anımsadığı tek şey, elinde meşale ile gecenin içinde koşan bu adam olur. Moskova genç kız olduğunda düşleri, devrimin idealleri ile süslenirken, yaşadığı sokaklardan birinde şehir planlamacısı Bojko ile tanışır. Onun desteğiyle havacılık okulunda eğitim alarak paraşütçü olur. Sonrasında metin, Moskova Çestnova’nın nasıl bir hayat yaşamak istediğine dair tecrübeleri, soruları ve bulabildiği cevapları harita edinerek yoluna devam eder. Karakterlerin çoğunlukla erkek olduğu metin, Moskova Çestnova’nın erginliği ile paralel olarak, yetişmekte olan bir kadının ilerlemeci anlayışını, devrimin öngördüğü yeni toplum düzeninin izleği yapar. Romanın her safhasında... Devamını görmek için bkz. |  |
|