Çukur Çeviri: Günay Çetao Kızılırmak Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Resmi: Kazimir Malevich Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2017 | 3. Basım: Kasım 2023 |
Stalin Rusyası’nda, emekçilerin gelecekteki güzel günlerde bir arada yaşaması için yapılması planlanan devasa bir binanın temel çukurunun kazılma sürecini anlatıyor Çukur – elbette “Platonov tarzında”. Platonov okurları bunun ne anlama geldiğini hemen anlayacaktır: absürd diyaloglar, varoluşsal sorgulamalar, sosyalizmin soyut idealleriyle somut uygulamalar arasındaki uçurumun gözler önüne serilmesi, sürekli propagandası yapılan ideolojiyi komik bir şekilde yanlış anlayan naif karakterler ve özgün, “tuhaf”, emsalsiz bir dil. Yazarın 1930 yılında tamamladığı ama Rusya’da ancak 1987 yılında yayımlanabilen bu romanı, Platonov’un Metis’te yayımlanan diğer eserlerini de Türkçeye kazandırmış olan Günay Çetao Kızılırmak’ın ustalıklı çevirisiyle sunuyoruz.  | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümünden, s. 7-9 Özel yaşamının otuzuncu yıldönümünde, geçimi için para kazanmaya çalıştığı küçük makine fabrikasında Voşov’un işine son verdiler. İhraç belgesine, dirençsizliğindeki artış ve genel iş temposu ortasında düşüncelere dalması sebebiyle üretimden alındığını yazdılar. Voşov dairesindeki eşyaları bir çuvala doldurdu, geleceğini açık havada daha iyi kavrayabilmek için dışarı çıktı. Ne var ki hava boştu, kıpırtısız ağaçlar sıcağı yapraklarında titizlikle koruyor, toz ıssız yolu keyifsizce örtüyordu – tabiatta durum buydu. Voşov nereye sürüklendiğini bilmiyordu ve şehrin kıyısında, yuvasız çocukların emek ve faydaya alıştırıldığı çiftliğin alçak çitine dirseğini dayadı. Buradan sonra şehir bitiyordu – ileride sadece akşamdan kalmalar ve düşük ücretli kategoriler için bir birahane vardı ki kurum misali, avlusuz durmaktaydı; birahanenin ardında kilden bir tepecik yükseliyor, üzerindeki yaşlı ağaç aydınlık havanın ortasında tek başına yaşayıp gidiyordu. Voşov birahaneye doğru ağır ağır yürüdü ve samimi insan seslerini işiterek içeri girdi. Burada, mutsuzluğunda boğulan dengesiz insanların arasında, Voşov kendini daha bir gamsız ve rahat hissetti. Birahanede akşam olana, değişen havanın rüzgârı uğuldayana değin kaldı; neden sonra Voşov gecenin başlangıcını fark etmek için açık pencereye yanaştı ve kil tepenin üzerindeki ağacı gördü – kötü havadan ötürü sallanıyor, yaprakları gizli bir utançla kıvrılıyordu. Bir yerlerde, herhalde Sovy... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Emek Erez, "İdealler ve yaşananlar çelişkisi", Edebiyat Haber, 25 Eylül 2017 Her şeyin geleceğe dair olduğu, şimdinin kaybolduğu, insanların devamlı bir şeyleri anlama ve anlamlandırma çabasına giriştiği bir yer hayal edin. Ya da Andrey Platonov’un Çukur adlı romanını okuyun. Stalin döneminde emekçilerin “hayatın ortak ve uzun” anlamına dair giriştikleri mücadelenin anlatıldığı ve yazarın komünizm karşıtı olarak damgalanmasına da sebep olan bu kitap geçtiğimiz günlerde Metis Yayınları tarafından, Günay Çetao Kızılırmak çevirisi ile tekrar basıldı. Metin bir yanda devrime olan inançla kendi varlığını unutmuş bireylerle bizi karşı karşıya getirirken, diğer taraftan hayatın anlamını ve hakikatini sorgulayan karakterlerle dönemin hissiyatını, çelişkili yanlarını, iktidar ilişkilerini, devlet kurumunun ve ideolojilerin birey üzerindeki etkisini sorgulamamamızı sağlıyor. Dünyanın kapitalizm tehlikesi çevrili olduğuna inanan ve tek kurtuluşu işçi sınıfında gören insanların ruh hâli ve Platonov’un eleştirel bakışı sanırım kitabın belirleyici yanlarından. Ayrıca insanın hiç bitmeyen varlık kaygısı da diğer bir tema olarak çıkıyor karşımıza. Metni okurken dünyanın ve yaşamın hakikatine ulaşmanın herhangi bir ideolojiye sorgusuz itaat etmekle ilgisi olup olmadığını devamlı düşünüyorsunuz. Ki Platonov’un anlatısını belirleyen nokta bana kalırsa tam da burada yatıyor. Yazar anlatısının alt metniyle büyük idealler, evrensel bir dünya ve evrensel bir ... Devamını görmek için bkz. |  |
Erhan Tekten, "Andrey Platonov'un 'Çukur'u", Hürriyet Kitap Sanat, 29 Eylül 2017 Sovyetler Birliği'nde sanayileşme ve kolektifleştirmenin arka planına odaklanan Çukur fantastik ama gerçekçi, komik ama trajik, son derece hareketli ve rahatsız edici bir roman. Sovyetler Birliği'nde birçok eseri sansürlenen ya da basılamayan Andrey Platonov Çukur'u 1930 yılında bitirmesine rağmen 1987'de, yazarın ölümünden 36 yıl sonra yayımlanabildi. Andrey Platonov bir demiryolu işçisinin oğlu olarak 1899'da Voronez yakınlarında dünyaya geldi. Kızıl Ordu saflarında iç savaşa katıldı. Elektrik Mühendisi ve ıslah uzmanı oldu. 1926 yılından itibaren yazdığı makale, şiir ve denemeleri ile Maksim Gorki'nin dikkatini çekerek parlak bir başlangıç yaptı. Daha sonra ise kimi eserleri Sovyetlerde sert eleştirilere maruz kaldı. 2. Dünya savaşında savaş muhabirliği yapan Platonov, resmi olarak tanınmasının ardından savaş sonrasında da sansürlendi. Önemli eserleri 80'li yılların sonuna dek yasaklı kaldı. Platonov'un KGB edebiyat arşivinin kısmen halka açılmasıyla ortaya çıkan bir romanı bile bulundu. Andrey Platonov'un 1930 yılında tamamladığı ama Sovyetler Birliği'nde ancak 1987 yılında yayımlanabilen Çukur, yazarın Metis Yayınları'ndan yayımlanan diğer eserlerini de Türkçe'ye kazandırmış olan Günay Çetao Kızılırmak'ın çevirisiyle çıktı. Sovyetler Birliği'nde sanayileşme ve tarımsal kolektifleştirmenin arka planını tüm çıplağıyla ortaya koya... Devamını görmek için bkz. |  |
Şenay Aydemir, "Kazdıkça ortaya çıkan hazine", Posta gazetesi, 14 Ekim 2017 “Yazı yaz denize at” demiş eskiler. Bu söz söylenen her sözü, kağıda aktarılan her kelimeyi kapsamıyordur kuşkusuz ama iyi olanların da baki kalacağını anlatıyor bizlere. İlk eserleri büyük yazar Maksim Gorki’nin dikkatini çektikten sonra adı duyulmaya başlayan, yazıları yayınlanmaya başladıkça ünü artan Andrey Platonov’un Çukur isimli romanı bu sözü doğrularcasına karşımızda duruyor. 1930 yılında yazılmasına rağmen yayımlanamayan, ancak 1980’li yıllarda okurla buluşan bu roman hem Sovyet edebiyatının gizli kalmış cevherleri hakkında fikir sahibi olmamızı hem de anlattığı dönemin ruhunu anlamamızı sağlıyor. Komünist olmasına rağmen yazılarında ve romanlarında Sovyetler Birliği’nde ters giden şeyleri eleştirmekten çekinmeyen Andrey Platonov, bunun sonuçları olacağını biliyordu hiç kuşku yok ki. Bir süre gözden düşmesine rağmen İkinci Dünya Savaşı’nda savaş muhabiri olarak görev yaptı ama basılamayan kitapları öylece kalmaya devam etti. Sovyet tarihine bir de böyle bakalım Sovyetler Birliği tarihi, özellikle de Stalin dönemi, gerçekle ile kurmacanın birbirine geçtiği, neyin doğru neyin yanlış olduğunun belirsizleştiği bir dönem olarak da tarihteki yerini almış durumda. Stalin dönemi uygulamaları ve sonuçlarına dair soğuk savaş argümanları ve bu argümanların Batı’da kabul görme biçimiyle, kimi Rus kaynakların ve tabii ki dünyadaki sos... Devamını görmek için bkz. |  |
Şeyhmus Diken, "Çukur'a Düşmek ya da Çukur'dan Kurtulmak!" Bianet, 14 Ekim 2017 Yakın günlerde şimdiye kadar hiçbir kitabını okumadığım, hatta daha da ötesi kendisinden haberdar olmadığım Andrey Platonov’un Türkçede yayınlanan son kitabı Çukur’u okudum. Malum! Haylidir sevinçli anlarımızın nadiren payımıza düştüğü zor zamanları yaşıyoruz. İşin tuhaf tarafı “zor zamanların” nerdeyse hiç farkında olmayan adeta kaderine rıza gösteren ve ne acı ki; “sırf doğduğu için yaşayan” o kadar çok insan var ki, yanımızda yöremizde… Platonov’un Çukur’u doksan yıl önce Stalin SSCB’sinde proleterlerin önlerindeki “güzel günlerinin” planlanması için tasarlanan koca bir yapının temellerinin kazılma sürecini anlatıyor. Leninist sovyetik iktidarın Stalinist pratiğinin sosyalizmin hep gelecekteki soyut ideallerinin yaşanan reel gerçeklikteki somut hallerinin devasa çelişkisini ince bir mizahi anlayış ve muhteşem bir anlatı ile dile getirtiyor Çukur… Andrey Platonov Çukur* romanını 1930 yılında tamamlar. Ama o yıllar sahiden koca bir imparatorluk yıkıntısı üzerine bina edilmeye çalışılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için “zor yıllar”dır… Adına “reel sosyalizm” denen yapının sürekli “dış düşmanlar” tarafından alaşağı edilmesi tehdidi üzerinden sosyalizmin “eldeki kazanımları”nın korunması çabasının sürekli propagandasının yapılmasının politikasıdır hayatlara sadece yön vermekle kalmayıp, sürgün... Devamını görmek için bkz. |  |
Ceylin Aksel, "Güzel Günler İçin Açılmış Devasa Bir 'Çukur'", Artful Living, 20 Ekim 2017 Maksim Gorki tarafından keşfedilen ve 20. yüzyıl Rus edebiyatının en iyi yazarlarından kabul edilen Platonov, Sovyet döneminin proleter kökenli yazarlarından biri. Yaşadığı dönemde Çarlık rejimin yıkılması için savaşmış, ülkenin gelişim gösterebilmesi için mühendis olarak projeler geliştirmiş. Platonov aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin Ekim Devrimi ardından 1928-1932 dönemi için hazırladığı ilk beş yıllık kalkınma planının sonrasında gerçekleşen kıtlık zamanlarında mühendisliği bırakıp toprağı yeniden canlı tutmak için ekip, iyileştirmiştir de. Platonov, 1930’da kaleme aldığı Çukur’da Sovyetler’in Ekim Devrimi sonrasında yaratmaya çalıştığı yeni toplumsal hayat ve yeni insanın psikolojisini karakterler üzerinden anlatır. Roman, Voşov’un özel yaşamının otuzuncu yıldönümünde çalıştığı küçük makine fabrikasından ihraç edilmesiyle başlar. Sebebi ihraç belgesine şöyle yazılmıştır: Dirençsizliğindeki artış ve genel iş temposu ortasında düşüncelere dalması. Yazar, kitap boyunca düşünceler ve baskının algılanışını okuyucusuna diyaloglarla verir. Geceyi geçirmek için merkezden uzaklaşan Voşov, bir çukur bulur. Ancak biçici onu fark eder ve orada uyumasına izin vermez. İşçilerin kaldığı barakayı gösterip orada yatmasını ister. Voşov, barakadaki işçileri şu sözlerle anlatır: On yedi ya da yirmi işçi sırtüstü yatmış uyuyor, kısık lamba şuursuz insan yü... Devamını görmek için bkz. |  |
Erdem Şimşek, "Platonov: Her şeyin yarasını gören yazar", kahveliokur.com, 26 Ekim 2017 Andrey Platonov’u Platonov yapan öğeler neler? Nedir bu üzerimizde yarattığı tuhaf etkinin sebebi? Kuşkusuz Rus Edebiyatı onlarca büyük isimle dolu ve herbirinin yeri de hakedilmiş yerler. Andrey Platonov da bu isimlerin yanına biraz geç katılan bir isim. Rus Edebiyatı denince birçoğunun aklına ilk gelen isimlerden birisinin olmamasının ana sebebi kitaplarının eksiksiz ve sansürsüz basımlarının ancak 90’lı yıllarda gerçekleştirilmesi. Türkçe’ye ilk olarak Sel Yayıncılık tarafından yayınlanan Can romanı ile giren Platonov’un Çukur, Çevengur, Dönüş, Muhteşem Vahşi Dünya ve Mutlu Moskova isimli kitapları da dilimize kazandırılmış durumda. Peki nedir Platonov’u Platonov yapan öğeler? Üzerimizde yarattığı bu tuhaf etkinin sebepleri nelerdir? Birlikte bakalım. Her şeyin yarasını görmek Muhteşem Vahşi Dünya’yı okurken Platonov hakkında ilk kez net bir kanıya sahip olduğumu düşündüm ve dedim ki: Bu adam her şeyin yarasını görüyor! İnsanın, hayvanın, ağacın, dağın, taşın ve hatta makinenin! Çevengur’da geçen bir bölümde (Sayfa 56, Metis) trenleri seven ve bir garda iş bulan Zahar Pavloviç, ağrıları, sızıları olan bir lokomotifin şikayetlerini dinler. Aralarında düşsel düzeyde bir söyleşi gerçekleşir ve Zahar Pavloviç, ağrının kaynağı olan ... Devamını görmek için bkz. |  |
Aynur Kulak, "Andrey Platonov’dan özgün, "tuhaf", emsalsiz bir dil", kitapeki.com, 25 Kasım 2017 Andrey Platonov ile yeni tanıştım ve onunla tanışıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Beni Rus edebiyatının sosyalizm günlerine götürdüğü ya da Dostoyevski, Tolstoy, Çehov ve Gorki’yi hatırlattığı için değil; salt Platonov gibi bir yazarın Çukur kitabını okumuş olmaktan dolayı mutluyum. Ne umuyordum ki bu kitabı elime aldığımda? Ne yazıyor olabilirdi içinde? Hikaye nasıl başlıyor? Nasıl gelişiyor? Nasıl bitiyordu? Hikaye neyi anlatıyordu? Metis Yayınları tarafından yayımlanan Andrey Platonov romanı Çukur’u okumaya başlamıştım. Devasa boyutlarda yapılacak olan bir binanın çukuru kazılıyordu komünizmin doğduğu topraklarda. Bir nevi gelecek tasarlanıyordu kazılan çukurda. Komünizmin tam zıttı bir değişim söz konusuydu çünkü. Kapitalizm adı verilen bu değişimin insanlar üzerindeki etkisi, yaşanan olaylara ve beklentilere göre değişiyordu elbet. Fakat Çukur’un karakterlerine baktığımızda tam da arayış içinde olan bir toplumun kapitalizmle olan sınavının çok sancılı olduğunu okuyoruz. Platonov yine de işçi olmanın, gerçekten çalışarak kazanmanın zorluğuyla cebelleşen insanların var olabilme savaşını kapitalizme rağmen anlatmak istiyor. Anlatabilmek adına da bireylerden yola çıkıyor tabii ki. Voşov ile tanışıyoruz… Kendi varlığının, kendini bulma sürecinin peşine düşen Voşov ile… “Voşov dairesindeki eşyaları bir çuvala doldurdu,... Devamını görmek için bkz. |  |
|