| ISBN13 978-975-342-715-9 | 13x19,5 cm, 328 s. |
Liste fiyatı: 264.00 TL İndirimli fiyatı: 211.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":264.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"464","item_name":"Ütopya Denen Arzu","discount":52.80,"price":264.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Ütopya Denen Arzu Özgün adı: Archaeologies of the Future / Part One: The Desire Called Utopia Çeviri: Ferit Burak Aydar Yayıma Hazırlayan: Özge Çelik Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2009 | 3. Basım: Aralık 2021 |
Geçmişi araştırırken başvurduğumuz araçları gelecek için kullanmalı —"toplumsal biçimlerin poetikası" adını verdiği projenin en yeni parçasını oluşturan bu kitabında Jameson'ın yaptığı çağrı bu. Thomas More'un bu edebi türe adını veren Ütopya'sından başlayarak "bilimkurgunun Shakespeare'i" kabul edilen Philip K. Dick'in, Mülksüzler ile bilimkurgu ve ütopyayı bir anlamda uzlaştıran Ursula K. Le Guin'in ve diğer önemli bilimkurgu yazarlarının yapıtlarına uzanan, kapsamlı bir bilimkurgu ve ütopya arkeolojisi sunuyor. "Bizi düşmanın varlığı değil, genel inanış elden ayaktan düşürüyor," diyor Jameson, "kapitalizmin tarihsel alternatiflerinin gerçekleşemez ve olanaksız olduğunu, başka bir sosyoekonomik sistemin –pratiğe geçirmek şöyle dursun– tasavvur dahi edilemeyeceğini söyleyen bir genel inanıştan" söz ediyor. Bugünümüzden kökten farklı bir gelecek tahayyül etme çabasının, bizi esasen tahayyülümüzün sınırlarına götürdüğünü; ufkumuzu çepeçevre kuşatan üretim tarzının, bakış açımızı nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. Ütopya kavramının neden hâlâ vazgeçilmez olduğunu ikna edici bir biçimde gösteriyor ve "radikal farklılık üzerine, radikal ötekilik üzerine ve toplumsal bütünlüğün sistemsel doğası üzerine temsili bir düşünme" olarak gördüğü ütopya biçiminin reel sosyalizm sonrası dönemde görebileceği negatif ve dönüştürücü işleve dikkat çekiyor. Bloch'dan bu yana yazılmış en sağlam Ütopya savunusu niteliğindeki bu kitabın, bir edebi tür olarak bilimkurguya meraklı okurlar kadar Sol tahayyülün imkânlarını araştıran okurlar için de vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz. | İÇİNDEKİLER |
Giriş: Günümüzde Ütopya
1 Ütopya Çeşitleri 2 Ütopyacı Adacıklar 3 Morus: Ütopya Türüne Açılan Pencere 4 Ütopyacı Bilim mi, Ütopyacı İdeoloji mi? 5 Büyük Bölünme 6 Bir İstek Nasıl Gerçekleştirilir? 7 Zaman Engeli 8 Bilinemezlik Tezi 9 Yabancı Bedeni 10 Ütopya ve Çatışkıları 11 Sentez, İroni, Tarafsızlaştırma ve Hakikat Ânı 12 Korkuya Yolculuk 13 Gelecek ve Kargaşa
Dizin | OKUMA PARÇASI |
Giriş: Günümüzde Ütopya, s. 9-16. Ütopya her zaman siyasal bir mesele olmuştur ve edebi bir biçim için bunun çok alışıldık bir durum olduğu söylenemez. Fakat nasıl biçimin edebi değeri sürekli şüpheli durumdaysa, siyasal statüsü de yapısal olarak muğlaktır. Tarihsel bağlamındaki dalgalanmalar, beğeni ya da kişisel yargı meselesi olmayan bu değişkenliği çözmeye yaramaz. Ütopya, Soğuk Savaş döneminde (ve hemen ardından, Doğu Avrupa'da) Stalinizm ile eşanlamlı hale geldi. Dahası insanın zayıflığını ve ilk günahını görmezden gelen, kusurlu ve gönülsüz bir tebaaya her zaman cebir yoluyla kabul ettirilmesi gereken kusursuz bir sistemin tekbiçimlilik ve ideal saflık istencini ele veren bir programı ifade eder oldu. (Boris Groys daha da ileri giderek, siyasal biçimin içerik üzerindeki bu tahakkümünü estetik modernizmin gereklilikleriyle açıklamıştır.)(1) Mikro siyaset düzeyinde farklılık sloganını benimseyen otorite-karşıtı sol, sosyalist ülkelerin dağılmasından... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Osman Çakmakçı, “Ütopya adacıkları”, Birgün, 6 Ekim 2009 Ütopyanın sözcük anlamına bakıyorum hemen, yeniden daha net olmak için: Bir toplumun mükemmel ve o toplumu oluşturan bireylerin tamamının mutlu olması. Ütopyalar tarihin hem en boğuntulu zamanlarında hem de en çalkantılı zamanlarında sürekli gündeme gelmiş gelecekteki toplumla ilgili tasarımlardır denilebilir. Tarihte ilk ütopyacı metin olarak ise kelimenin de alındığı Thomas More’un Utopia (1517) adlı kitabı kabul ediliyor. Mary Shelley’in Frankenstein (1818) adlı kitabı ise bilimkurgunun başlangıcı sayılıyor. Postmodern durumu haklı olarak en çok analiz ederek eleştiren, açıklarını ortaya koymaya çalışan Amerikalı sol düşünür Fredric Jameson, Ütopya Denen Arzu adlı kitabında ütopik düşünce ile bilimkurgu arasındaki ilişkileri inceliyor. Her ikisi de geleceğe dair tasarımlarla ilgilenen bu iki tür iç içe geçmiş gibi görünüyor. Eleştirinin silahı Francis Fukuyama’n... Devamını görmek için bkz. | |
Ayşegül Sönmez, “Ütopyanın alternatifi vardır”, Radikal Kitap Eki, 23 Ekim 2009 Frederic Jameson, bu kez her zaman siyasi bir mesele olan ütopyayı anlatmıyor. Edebi bir biçim olarak ütopyayı analiz ediyor. Ursula K. Le Guin’den Ballard’a, Samuel R. Delany’den Harry Potter serisine kadar edebi bir biçim olarak ütopyanın, siyasi bir mesele olarak macerasından neler ödünç aldığına, alabildiğine ve siyasal olanı nasıl edebiyatta devşirdiğine dikkat çekiyor. Ve böylelikle, edebi bir biçim olarak alışılmadık olan ütopyayı incelerken onun siyasal statüsünü de tartışmaya açıyor. “Nasıl biçimin edebi değeri sürekli şüpheli durumdaysa siyasal statüsü de yapıtsal olarak muğlaktır. Tarihsel dalgalanmalar beğeni ya da kişisel yargı meselesi olmayan bu değişkenliği çözmeye yaramaz” diyerek ütopyaya neden arzu dediğini sabırsız okura adeta aşılıyor... Jameson, soğuk savaş döneminde Stalinizm ile eşanlamlı hale gelen ütopyayı, arzuyla eş tutarak ütopya üzerine düşünüp tartışmam... Devamını görmek için bkz. | |
Orhan Tüleylioğlu, “Toplumsal kötülüklere ütopyacı çözüm”, Milliyet Sanat, Ekim 2009 Ülkemizde Marksizm ve Biçim, Dil Hapishanesi, Kültürel Dönemeç, Modernizm İdeolojisi adlı kitaplarıyla tanınan Amerikalı eleştirmen Fredric Jameson, Ütopya Denen Arzu adlı kitabında bu edebi türe adını veren Thomas More’un Ütopya’sından başlayarak, kapsamlı bir ütopya arkeolojisi sunuyor. Yazar, “Ütopyalar neden bir dönemde çiçek açarken başka bir dönemde sararıp solmaktadır?” sorusuna yanıt ararken, Ütopya’nın kaderi, geleceği ve geleceğimizle olan ilişkisi bağlamında araştırmasını derinleştiriyor. Ütopya’yı bilimkurgu adı verilen kapsamlı edebi biçimin sosyoekonomik bir alt türü olarak gören yazar, “Bilimkurgunun Shakespeare’i” kabul edilen Philip K. Dick’in, bilimkurgu ve ütopyayı bir anlamda uzlaştıran Ursula K. Le Guin’in, Asimov, Wells, Brunner, Stapledon ve Lem gibi önemli bilimkurgu yazarlarının yapıtlarına uzanıyor. Yaza... Devamını görmek için bkz. | |
Semih Gümüş, “Ütopyanın gerçekliği”, Radikal Kitap Eki, 25 Aralık 2009 İçinde yaşadığımız zamanların gerçekliği yeniden üretme konusundaki çıkmazları, düşünce üretiminin dört duvar arasına sıkışmasına neden oluyor. Elbette olanaksız değil yeni düşünceler üretmek, ama insanın bilgisi ve ufku ne kadar derin ve genişse, düşüncenin yapacağı sıçramalar da o kadar uzun olur. Soyutlama ve kurgulama biçimi yetkinleştikçe düşünce kendini yeniden üretme gizilgücünü çoğaltır; bu ikisinin kısırlığıysa, gündelik hayatın gerçekleriyle sınırlar. Öte yandan, bilgiye ulaşma konusunda sıkıntı yok elbette, ama düşünce üretiminin önkoşullarından olan soyutlamanın kusursuz ve hızlı biçimde çalışmasında bazı sıkıntılar olduğu söylenebilir. Bunu belki en çok siyasal hayat hissediyor. O hayatın içinde de kendini sürekli yenilemek zorunda olan sol ve sosyalist düşünceler. Öte yandan ister solda, ister sağda olsun, dogmalarla yaşamaya gönüllü hiçbir düşünce yenilenmenin kesintisiz bir süreç ... Devamını görmek için bkz. | |
Savaş Ergül, “Ütopyanın imkân ve imkânsızlıkları”, BirGün Kitap Eki, 12 Aralık 2009 Amerikan’ın önde gelen düşünür ve eleştirmenlerden biri olan Fredric Jameson, Ütopya Denen Arzu adlı kitabında, Margaret Thatcher’ın dillere pelesenk ettiği “kapitalizmin alternatifi yok”a karşı asıl vazgeçilmez olanın ütopya fikri ve tahayyülü olduğunu söyleyerek Thatcher’e mukabelede bulunur. Jameson’a göre, günümüz siyasal düşüncesinde temel sorun, ‘kapitalizmin evrensel yenilmezliği’ veya onun gücü değil, onun karşısına konacak bir fikrin, inanışın ve alternatifin konmasının dahi düşünülememesidir. İşte Jameson’un ütopya fikrini öne sürmesinin ve tartışmasının önemi tam da burada kendisini gösterir: “Ütopyacılar bu tür alternatif sistemleri düşünmekle kalmazlar; ütopya biçiminin kendisi, radikal farklılık üzerine, radikal ötekilik üzerine ve toplumsal bütünlüğün sistemsel doğası üzerine temsi... Devamını görmek için bkz. | |
Göksun Yazıcı, “Arzu ve tahayyül”, Express, Aralık 2009 Julio Cortazar Seksek romanında yalın bir soru sorar: “Namuslu mülk sahibine güvence üstüne güvence veren gerçek bizim ne işimize yarar?” Mülkün yanına bir de kutsal aile ve devleti –ve her türlü iktidarı– eklersek, bu “gerçek”in pek bir işe yaramayacağı –sorunun sorulma biçimi kadar– yalın biçimde ortaya çıkar ve başka bir soruyla karşılaşırız: “Peki, bu ‘gerçekle’ ne yapacağız?” Fakat “gerçek”le “biz”in de birbirinden tamamıyla ayrı olmadığını, “biz” ve “ben” öznesinin bu gerçek içinde kurulduğunu düşünürsek, baştaki soru, bu gerçeğe ve kendimize ne yapacağımıza dönüşür. Gerçekle ve bu gerçeğin içinde kurulmuş “biz”lerle ne yapacağımız çok eski bir soru; toplumsal dönüşüm tahayyüllerinin hepsinin ilham kaynağı olmuş bir soru. Fredric Jameson, “toplumsal biçimlerin poetikası” ismini verdiği projenin bir ayağı olarak bu soruyu temel alan Ütopya’nın ve Ütopyacılığın arkeolojisini yapıyor. More ve Campane... Devamını görmek için bkz. | |
Doğuş Sarpkaya, ''Ejderhaları Yakından Sevmek'', Birgün Kitap Eki, 2 Mart- 15 Mart 2013 Edebi türler içerisinde en çok dala ayrılan türdür roman. Ortaya çıktığı dönemden bu yana, melez bir tür olmanın getirdiği bir şey bu. Diğer türlere doğru genişleme eğilimi taşıması, aynı anda şiiri, öyküyü, denemeyi, mektubu, masalı, destanı barındırabilmesi, farklı alttürlerin oluşmasını da olanaklı kılıyor. Ama belirli bir alt türe ait olma durumunun, genellikle edebi değerin azaldığı önyargısını beraberinde getirdiğini söylemek de mümkün. Polisiye, aşk romanı, korku, gerilim ve en sonu fantastik, böyle bir değer düşürücü söylemin etkisi altında kalıyor ne yazık ki. Bu önyargıyı besleyen bir başka sebep ise alttürlerin yazımının çoğu durumda mekanikleşmesidir. 20. yüzyılın ikinci yarısı, fantastiğin kült eserlerine yataklık etmişti. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisinin 1960’larda inanılmaz satış rakamları yakalamasıyla birlikte fantastik roman, y... Devamını görmek için bkz. | |
|