 | ISBN13 978-975-342-659-6 | 13x19,5 cm, 368 s. |
Liste fiyatı: 376.00 TL İndirimli fiyatı: 300.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":376.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"383","item_name":"Umut Mekânları","discount":75.20,"price":376.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Umut Mekânları Özgün adı: Spaces of Hope Çeviri: Zeynep Gambetti Yayıma Hazırlayan: Bülent Doğan |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2008 | 4. Basım: Ağustos 2020 |
Ütopyacı hareketler yüzlerce yıldır adil bir toplum ve daha iyi bir yaşam için mücadele veriyorlar. Harvey bu eserinde tarihsel ve coğrafi bir bakış açısıyla bu hareketlerin başarısızlıklarının altında yatan sebepleri ve ütopyaları ortaya çıkaran fikirlerin geçerliliğini sorguluyor — başka bir ifadeyle, fikirlerin neden ütopik kaldığını, hayallerin neden gerçekleşmediğini. ABD'deki Baltimore şehrini model olarak aldığı mevcut kentsel ortamın çarpıcı bir betimlemesini sunarken, "alternatif yok" diyenlere karşı ütopyacı hayal gücüne başvurmanın kaçınılmazlığını vurguluyor. Uzamsal ve zamansal ütopyaların artılarını eksilerini değerlendirdikten sonra, "diyalektik ütopyacılık" adını verdiği yeni bir ütopyacı düşüncenin genel hatlarını çizen Harvey, daha eşitlikçi ve doğayla barışık yaşamayı mümkün kılacak tasarımlara dikkatimizi çekiyor. Kitabın sonunda ise yazarın kendi umut mekânına dair son derece aydınlatıcı, gayet şahsi bir ütopya bulacaksınız. David Harvey Türkçede Postmodernliğin Durumu ve Sosyal Adalet ve Şehir kitaplarıyla tanınmıştır. Araştırmalarının felsefi merkezinde, Marksist kurama mekânı, uzamsallığı eklemlemeyi, tarihsel maddeciliğe coğrafyayı dahil etmeyi amaçlayan verimli bir perspektif vardır. Bu kitapta da öyle. Her yönüyle tartışılmaya, incelenmeye değer bir kitap Umut Mekânları.  | OKUMA PARÇASI |
Edilia, ya da "Ne İstiyorsan Onu Yap" bölümünden, s. 341-343 (…) Soğuk terler dökerek uyandım. Rüya mı görmüştüm yoksa kâbus mu? Gözlerimi zorla açıp pencereden dışarı baktım. Hala 1998'de Baltimore'daydım. Ama bu duruma sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Rüya gün boyunca etkisini sürdürdü. Zihnimde kalan genel tablo makul, sağduyulu ve bazı açılardan çok cezbediciydi. Fakat düşündükçe beni endişelendiren ve tedirginlik veren birçok unsur olduğunu fark ettim. Hayatımızı yönetecek bankaların veya sigorta şirketlerinin olmadığı bir dünya hayal edin; çokuluslu şirketlerin, avukatların, borsa simsarlarının, geniş bürokrasilerin, şunun veya bunun profesörlerinin, askeri aygıtın, karmaşık hukuki yaptırım biçimlerinin olmadığı bir dünya. Tüm işçilerin, onları bugün tutsak eden değersiz ve kan emici faaliyetlere itaat etmekten kurtulduklarını hayal edin. İşçilerin zincirlerinden koparılıp, ekoloji dostu teknolojiler sayesinde temel ihtiyaçları karşılamak için günde birkaç saatlik işten fazlasının gerekmediği bir dünyada, üretken görevler üstlendiklerini hayal edin. Çağdaş yaşamın aşırı hızlı ritminin düştüğünü; aciliyeti olan yükümlülükler arasında zorla yakaladığımız saf haz anlarının artık mutluluk dolu saatlere dönüştüğünü hayal edin. Her şeyden çok, saygılı bir eşitliğin, sadece yetenekler ve başarıların değil, yaşam koşulları ve olanaklarının eşit olduğu bir dünya hayal edin – kısacası öyle bir dünya ki, o çirkin alışkanlık, kendi geçiminin... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Suat Hayri Küçük, “Beden bir direniş mekânıdır”, Birgün, 20 Mayıs 2008 Ütopyalar şey değil süreçtir ve mekânda işlerler. Ütopyaları zaman ve mekânda konumlandırmaktaki güçlük, bugüne dair imgelerimizin faillikleri ve süreçleri maskelemesindendir. Bu prizmada kırılan bakışın menzilinden kaçan ütopya fantezi alanına sığınır. Bilgimizin sınırları bilgimizin nesnesinin de sınırlarıdır. Bilgimizin nesnesinin varlık koşulları mekânın olanaklarıyla belirlenir. Dolayısıyla mekân, tüm ütopyacı tahayyüllerin hakikat olma koşuludur. Ütopya, zamanın dışındalığı oranınca mekânsal bir varlık edinir ve bu yönüyle de ontolojiyi önceler. Bir nesne olarak mekânda kavramsal ağa dâhil etmeye direnen bir şey vardır ve bu yüzden de vazgeçilmezdir. Uzamsal tanzimin sonsuzluğu ile toplumsal dünyanın ütopyan sonsuzluğu arasında doğrudan bir ilişki vardır. Zorunlu ve imkânsızdır; ütopyanın mekâna akrabalığı buradadır. Bilinen tarih boyunca ve tarih öncesine uzanan mitolojilerde ütopyalar, adil toplum, ideal yaşam arzusu/düşü ve insanlık durumu için kişisel ve toplumsal mücadeleler vermişlerdir. Bu mücadeleler, içinde bulunulan zamanın ve mekânın egemen ruhunu, salt var oluşlarıyla bile ahlakını ve estetiğini sorgulamışlardır. Bir kopuş olarak da okunabilecek olan bu pratikler, mekânın örgütleniş biçimlerinin hayatiyetini yeterince sorgulamamışlardır. David Harvey Umut Mekânları’nda coğrafyayı ütopyanın kadrajına almış, geçmişin ütopyacı hareketlerinin başarısızlıklarını ... Devamını görmek için bkz. |  |
Barış Yıldırım, “Amerika’da bir İngiliz Marksist”, Virgül, Temmuz 2008 Marksist coğrafyacı ve toplumbilimci David Harvey acaba Amerikalıların pek çoğunun gözünde anlaşılması güç bir varlık, anakronik, karmaşık bir dil kullanan bir akademisyen midir, diye sormadan edemiyorum. Londra’nın dışında bir kasabada büyüyen, babası limanlarda çalışan Harvey, burslu olarak Cambridge’e girip doktorasını tamamlamış. Harvey, asıl alanı olan coğrafya disiplininde çok atıf alan eserler yazdıktan sonra (örneğin Sosyal Adalet ve Şehir), The Limits to Capital’ında (Sermayenin Sınırları, 1983) Marx’ın dışarıda bıraktığı “uzam” unsurunu teoriye katarak “tarihi/coğrafi” materyalizm kuramını geliştirmiş. Türk okuyucu ise Harvey’i Postmodernliğin Durumu adlı, şaşırtıcı biçimde bestseller haline gelen çalışmasından ve neoliberalizme karşı şiddetli eleştirilerinden tanıyor. “Liberalizm” deyince akıllarına insan hakları ve ifade özgürlüğü gelen Amerikalıların büyük kısmı, Harvey’in neden neoliberalizme öfke içinde olduğunu anlamıyor olabilir. Ama Harvey bıkmadan usanmadan, kırk yıla yakın süredir Marx’ın Kapital’inin birinci cildi üzerine seminer düzenliyor; diğer taraftan da, uzun süredir yaşadığı ve incelediği Baltimore kentinde öğrenci hareketine ve yerel mücadelelere destek veriyor. Geçtiğimiz aylarda yazarın Umut Mekânları adlı kitabı yayımlandı. Kitap, toplumbilimden mimariye uzanan geniş kapsamıyla ciddi bir olgunluk dönemi e... Devamını görmek için bkz. |  |
E.Zeynep Güler, ''David Harvey kitapları: Kent hakkından kent için mücadeleye'', Sol Kitap Eki, 10 Nisan 2013 1935 doğumlu Harvey akademik yaşamı boyunca sosyal teori, kentsel gelişme, antropoloji ve coğrafya konularında araştıran, yazan ve dersler veren üretken, çalışkan bir bilim insanı. Harvey Türkçede daha önce yayınlanan Postmodernliğin Durumu, Marx’ın Kapitali İçin Kılavuz, Sermayenin Sınırları, Yeni Emperyalizm gibi kitaplarıyla tanınıyor. Uzun yıllardır Amerikan üniversitelerinde Marx’ın Kapitali ile ilgili dersler vermeyi sürdürüyor. Bütün tarihsel süreç içinde hangi üretim biçimi geçerli olursa olsun ilk ortaya çıktığı dönemden beri kentler, artı değerin yaratıldığı, yönetildiği ve paylaşıldığı mekânlar olmuştur. Artı değer toplumsal yapıyı sınıflara bölerek bir ayrışma oluşturmuş ve kent, artı değerin harekete geçirilmesine dayalı bir yapıya dönüşmüştür. Harvey bu nedenle kapitalizmin gelişimi ile kentleşme arasında yakın bir bağlantı kuruyor. Ekonomik eşitsizlik, sosyal adalet ve kentsel deneyimleri tartıştığı Sosyal Adalet ve Şehir’de coğrafya disiplininin kapsadığı alanın sınırlarını genişletip topluma yönelik bir bakış açısı sağlayacak kapsam ve niteliğe kavuşturmayı hedefliyor. Burada “mekân nedir” yerine, farklı insan pratikleri nasıl farklı mekânsal oluşumlar yaratır sorusuna yanıt aranıyor. Mekânın toplumsal iktidar ve güç ilişkileriyle bağlantıları aranıyor. Umut M... Devamını görmek için bkz. |  |
Melek Zorlu, "Umut mekânlarının inşası", Birgün Kitap Eki, 13 Ocak - 9 Şubat 2016 "Tarihin gerçekten de evrensel ve mükemmel bir tarih olarak kendini var ettiği yerde ütopyaya gerek yoktur. O ancak tarihin bataklığında boy verir" (A. Yalçınkaya) Bir bataklıktayız, boğazımıza kadar gömüldüğümüz, ütopyaların yeşermesine son derece elverişli bir bataklık bu; çünkü, daha iyisine duyulan ihtiyacın hiç olmadığı kadar arttığı zamanlardayız. Fakat ütopyanın da pek esamisinin okunmadığı bir bataklık. Ütopyanın hem “olmayan yer” hem de “mutlu yer”i ima ettiğini hatırlarsak yeni bir toplum tahayyülünün, umudun yeşertileceği mekânlar üzerine düşünmek tam da bu bataklığın içinde elzemdir. David Harvey Umut Mekânları kitabında bunun olanağı için patikalar açıyor önümüze. Kapitalizmin sınır tanımayan mekânsal yayılımı ile siyasal direniş ve özgürleşme siyasetinin ayrıcalıklı mekânı olarak beden teması üzerine birlikte düşünerek mekânları zaptetme pratiklerini ütopya kavramı ekseninde ele alıyor. Kapitalizmin tarihsel coğrafyası Sermaye birikimi her zaman coğrafi yayılma ile ilişkili olmuştur. Belirli bir coğrafi bölgede sermayenin aşırı birikiminin ortaya çıkardığı çelişkilerin giderilmesi yeni mekânsal düzenlemeler ve yayılmayla aşılmaya çalışılır. Aynı zamanda eşitsiz coğrafi gelişme yani farklı bölgelerin ve toplumsal oluşumların kapitalist dünya pazarına eşitsiz şekilde katılması ile Harvey’in deyişiyle kürese... Devamını görmek için bkz. |  |
|