| ISBN13 978-975-342-999-3 | 13x19,5 cm, 152 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Elif Kutlu, "Mikrokozmostan makrokozmosa", Halkbank Kültür Sanat, 15 Mayıs 2015 Sema Kaygusuz Barbarın Kahkahası'nda küçücük bir motelde bir avuç insandan ve birkaç orta sınıf aileden oluşan topluluğun yapıp etmelerinden yola çıkarak bir ülkede olanı biteni en iyi şekilde ifade ediyor. Her şey Turgay’ın gecenin karanlığında denize işeyerek suyu kirletmesiyle başlıyor. Olaylar giderek büyüyen bir kirlenmenin etrafında ilerliyor. Kirlenmiş bir toplumda bireyin 'temiz' kalmasının mümkünlüğü sorgulanırken bir toplumda yaşananların sorumlusunun o toplumu oluşturan bireyler olduğuna vurgu yapılıyor. Atom, molekül, hücre, doku… diye yol alıp, bir en küçükten başlayarak bir evreni oluşturan bütünün bir parçasıyız aslında. Her birimizin hayatları kendi içinde bir anlam taşıdığı hâlde bazen bütünün bir parçası hâline geliverir. Bu bütünde başka hayatlarla birleştirilen yaşamların bir araya gelmesiyle oluşur ve bu zincir en büyük halkaya yani evrene kadar öylece uzar gider. Hem kendi hayatımız içinde bir bütünlük olarak hem de bütünün bir parçası olarak yaşamımızı sürdürürüz. Mikrokozmos olarak niteleyebileceğimiz hayatlarımız makrokozmosun bütünlüğünün içinde küçük de olsa yer alır. Bireyden topluma uzanan yol da tıpkı mikrokozmosla makrokozmos arasındaki zincir gibidir. Her bir birey kendi içinde yaşadıklarını aşlında topluma mal eder ve kendi dünyasında yaşadıklarıyla bir noktada toplumla eklemlenir; yaşadıkları o toplumun görüp geçirdikleriyle eşdeğer hâle gelir. Bireyin yaptığı iyilikler de, kötülükler de toplumun nitelenmesi için bir anlam ifade eder. Bu tartışmaya açık bir konu olsa da tek tek bireylerin yaptıklarının -bazen büyük yanılgılar içerecek olsa da- toplumlarla ilgili intibah oluşturduğu aşikar. Daha çok kendine has üslubuyla yazdığı öykülerden, aldığı ulusal ve uluslararası edebiyat ödüllerinden tanıdığımız Sema Kaygusuz da “Kent dediğin nedir ki bir ruh hâlinden başka?” sorusuyla oluşturduğu birçok öyküsünde parçadan bütüne ulaşarak, her bir bireyin toplumun bütününü nasıl da etkilediği üzerine düşünüyor. Öykülerindeki üslubundan büyük izler taşıyan yeni romanı Barbarın Kahkahası'da tam da bu dert üzerinden ilerliyor. Şimdi, dünyayı bir otel olarak düşünün: Mavi Kumru Moteli. İçinde yaşayan milyarlarca kişiyi ise her biri gerçek bir sorunu bir metafor olarak ifade eden birkaç bireyle sınırlayın. Belki on ya da yirmi kişi… Toplumların temel sorunlarını ifade etmeye yeter de artar. Bu motelde yer alan Turgay, Eda, Nihan, Simin, Ozan, Melih, Selçuk, İsmail ve diğerleri de bir ülkenin yaşadıklarını temsil etmek için yeterli. Öyle sınırsız sonsuz bir zamana da ihtiyaç yok. Başlangıçtan bugüne geçen zaman bir haftalık bir sürede de anlatılabilir. Yeter ki onları ifade etmeye yetecek cümleler bir araya gelsin! Sema Kaygusuz, bu küçücük motelde bir avuç insandan ve birkaç orta sınıf aileden oluşan topluluğun yapıp etmelerinden yola çıkarak bir ülkede olanı biteni en iyi şekilde ifade ediyor. Her şey Turgay’ın gecenin karanlığında denize işeyerek suyu kirletmesiyle başlıyor. Ardından kimin yaptığı belli olmadan motelin tüm yerleri pisletiliyor. Daha sonra moteldeki tabak çanak peçete… Olaylar giderek büyüyen bir kirlenmenin etrafında ilerliyor. Motelde bulunan herkes kendini aklayıp paklarken, birbirini suçlamaktan da geri kalmıyor. Kirlenmiş bir toplumda bireyin “temiz” kalmasının mümkünlüğü sorgulanırken alttan alta bir toplumda yaşanan katliamların, cinayetlerin, tecavüzlerin, haksızlıkların… sorumlusunun o toplumu oluşturan bireyler olduğuna vurgu yapılıyor. Olan biteni yazan Simin’in vakanüvisliği ise okura tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gösteriyor. Barbarın Kahkahası'nda, Ozan’ın üzerinden erkek olmanın; Simin, Eda ve Nihan üzerinden kadın olmanın ne demek olduğu da anlatılıyor. Kaygusuz, Ozan’ın balık avlamaktan doğayı katletmeye uzanan yolculuğu aracılığıyla “erkek olmaya giden yolun” doğada/hayatlarımızda ne gibi katliamlara yol açtığını gösteriyor. Simin aracılığıyla tarih boyunca -Freud da dâhil- erkek aklıyla kadınları anlatmak için “debelenenler” yerilirken, Eda üzerinden erkek egemen toplumlarda cinselliğin algılanma biçimi tartışılıyor. Birçok portrenin bir arada bulunduğu Barbarın Kahkahası, bizi bize polisiye tadında anlatıyor. Popüler olma ya da çok satma kaygısı olmadan oluşturduğu üslubu ve itinalı cümleleriyle Kaygusuz, okurunu bir kez daha memnun etmeyi başarıyor. Aynı toplumda bir arada yaşayan herkesin kirlenenden ve kirletenden sorumlu olduğunu hatırlatarak, kendimizi bir kez daha sorgulamamızı sağlıyor. |