| ISBN13 978-975-342-999-3 | 13x19,5 cm, 152 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Sevcan Tiftik, "Barbarın Kahkahası: Mavi Kumru Moteli’nde Queer Bir Mekân", Post Dergi, 12 Mayıs 2016 Barbarın Kahkahası apar topar çıkılan bir yolculuk için hazırlanmış minik el bavulu gibi bir roman. İçerisine Türkiye toplumuna ve insanlık tarihine dair eleştirel birçok şey tıkıştırılan ancak ağzı kapanmayan, ağırlığından öyle kolay taşınamayan bir bavul bu roman. Bu yazıda Barbarın Kahkahası’ndaki Melih ve İsmail’in kendilerini anlatı boyunca diğer karakterlerden mekânsal olarak ayırması irdelenerek iskelenin queer bir mekâna dönüştürüldüğü ileri sürülecektir. Moteldekilerin tatil normu dışında kalan Melih ve İsmail’in tatili Mavi Kumru’nun merkezinde değil, periferisindedir. “Mekândan mekâna geçerken koku ve kostüm değiştiren tatilcilerin dışında kalan bu iki erkek, iskeleyi kendi yerleri belleyerek özerk bir ada haline getirmişti[r]” (40). “İskelede korsan bir yaşam kuran” (50) ikili, yabancılaşma sonucu iskelenin işlevini, imajını değiştirir ve ondan yeni bir mekân üretir. İkili, sadece temizlik ihtiyaçları ve telefon şarjı için bungalova girip çıkar. Burada ileri sürülen, ikilinin bu dar alana sıkıştırıldıkları ve iskelede bir direniş alanı yarattıkları değildir. Melihle İsmail’in orada konumlanışı bir dışlanmadan değil “içsel bir zorunluluk”tandır (48). Öyle ki motelde kaos yaratan sidik olayları, Faruk’un Turgay’a kafa atması ve Ozan’ın her gün motele başka bir ölü getirmesine “gereğinden fazla kayıtsız kalan Melih’le İsmail” (68) olanın bitenin bir kısmını görür ve moteldeki karmaşaları kulaklarına çalınanlardan, yanlarına gelen garson Selçuk’tan öğrenirler. Onlar iskelede geçmişi, orada yaşananların bir ayrıntısından hatırlanan, olaylardan bağımsız hikâyeleri, ilişkilerini konuşur, anlatırlar. Bir başka deyişle belleğin izini sürerek tatillerini yapar, kişiliklerine, ilişkilerine yön verirler. Tüm bunları bir haftadan kısa bir süreyi kapsayan anlatıda sadece iskele üzerinde konaklayarak yaparlar. Amacına uygun kullanımının dışında kalan iskele üzerinde güneşlenmek ve ucundan denize atlamaktan ibaret olan anlamını artık yitirmiştir. İkilinin tatil mekânı, normatif bir yaz tatili konforundan uzak, klimalı bungalovlardan yeğdir. Dahası, yeni inşasının yanı sıra kontrolü de -muhtemel- queer karakterler tarafından yapılan bu mekân, moteldekilerin hatta motel yöneticisinin bile iktidarından uzaktır. İşte tam da bu nedenle iki karakter moteldekilere, olan bitene yabancılaşarak bir yandan geçmişin yollarından anı ve hikâyelerle geçerken bir yandan da benliklerini, özlerini sorgularlar. Bu sorgulamayı Eda gibi motelin, herkesin ortasında, kamusal alanda değil kendi yarattıkları özel alanlarında yaparlar. Bu özel alan, motelin odağından apayrı ve motel merkeziyle bütünleşmeyi reddeden bir alandır. Motel odağından iskeleye bakan gözler fazlasıyla meraklıdır. İkilinin hakkında birçok karakter defalarca konuşur ve diğer karakterlerin söyledikleri -Okan hariç- ötekileştirmeye varmasa da varsayımsal ve kendi hayal dünyalarının ürünüdür. En meraklı gözlerse Selçuk’a aittir. İskeleye sofra kurmak görevi dışında etrafı toparlamak için “işgüzarlıkla” bahaneler üreterek ikilinin özel alanına dâhil olmaya çalışan Selçuk “bir virgül gibi aralarında dur[ur]” ve “istemeye istemeye iskeleyi terk etmek zorunda kal[ır]” (85). Selçuk dışında iskeleye yolu düşen bir de Turgay’dır. İkilinin kavgasını ayırmak ve mekânın kimlik vurgusunu yapmak üzere oradadır Turgay. Ancak İsmail motelden ayrıldığında Turgay iskeleye bir konuk gibi gelir, Melihle birlikte oturur ve sır üzerine konuşurlar. Turgay oradan ayrılınca Melih de mekânı, “iskeledeki kişisel tarihini” doyasıya terk eder (137). Romandaki queer mekânın inşası, yaratıcılarının diğerleri tarafından dışlanmasından çok motelin merkezinin pratiklerini uygula(ya)mamalarından ve motel merkezinin performatifliğinin sunacağı imkanlardan kaynaklanmaktadır. Yazar, Melih’i ancak İsmail Mavi Kumru’dan ayrıldıktan sonra motelin merkezine gönderir ve bir çift yerine tek başına oradaki heteronormatif alana konumlandırır. Sonuç olarak queer mekânın yaratımı, motelin periferisindeki bir özel alanda gizlenmek ya da sıkıştırılmaktan ziyade diğer karakterlerin heteronormatif bakışları ve söylemleri karşısında iskelenin dönüştürülmesinde, anlamının kırılmasında yatar. Zaten queer, dönüşümün ta kendisi ve öznesini aşan stabil, sabit olmayan bir oluşum değil midir? |