ISBN13 978-605-316-047-2
13x19,5 cm, 152 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Liste fiyatı: 146.00 TL
İndirimli fiyatı: 116.80 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Byung-Chul Han diğer kitapları
Şeffaflık Toplumu, 2017
Zamanın Kokusu, 2018
Psikopolitika, 2019
Eros'un Istırabı, 2019
Palyatif Toplum, 2022
Eğlencenin İyisi, 2023
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Kolektif
Metis Ajanda 2025: Ailenizin Ajandası
1. Basım
Liste Fiyatı: 75.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Byung-Chul Han
Şiddetin Topolojisi
Özgün adı: Topologie der Gewalt
Çeviri: Dilek Zaptçıoğlu
Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen
Kapak Resmi: Eda Gecikmez
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Mayıs 2016
6. Basım: Eylül 2023

"Geç modernitenin başarıya ve performansa odaklı öznesi, kendi dışındaki bir iktidar kurumunun baskısına maruz kalmadığı ölçüde özgürdür. Ama gerçekte bir kul kadar da özgürlükten yoksundur. Dış baskı nihayet aşıldığında, içerideki basınç devreye girer. Başarıya ve performansa odaklı yaşayan özne, bir depresyon geliştirir. Şiddet azalmadan sürmektedir. Yalnız ağırlık noktası içeri kaymıştır. Egemenlik toplumundaki kelle alıcı kuvvet yani dekapitasyon, disiplin toplumundaki deformasyon ve başarı ve performans toplumundaki depresyon, şiddetin topolojik dönüşümünün birer aşamasıdır. Şiddet giderek içselleştirilir, ruhsallaştırılır ve böylelikle görünmez hale gelir. Giderek Öteki’nin veya Düşman’ın olumsuzluğunu üzerinden atar ve insanın kendisine yönelir." — Byung-Chul Han

Han’ın kitabı, eski toplumlardan günümüze şiddetin tarihsel değişiminin temel uğraklarını tespit eden felsefi bir anlatı. Yazar bunu yaparken şiddetin tarih boyunca inatla kalıcılık göstermesini araştırmış bir dizi düşünüre, Sigmund Freud, Carl Schmitt, Walter Benjamin, René Girard, Giorgio Agamben, Gilles Deleuze, Michael Hardt ve Antonio Negri’nin tezlerine eleştirel bir gözle uğrayarak kısa ve özlü bir anlatı sunuyor. Şiddetin Topolojisi, bakış açımızı tekrardan sorgulamamıza ve değiştirmemize neden olan o kısa ama etkili felsefi uyarılardan biri: Şiddetin çok farklı ve karışmış biçimlerinin yaşandığı Türkiye'de bir karşılaştırma ve tartışmaya imkân verdiği için ayrı bir önem kazanıyor.

İÇİNDEKİLER
Giriş
Birinci Bölüm
Şiddetin Makrofiziği
1. Şiddetin Topolojisi
2. Şiddetin Arkeolojisi
3. Şiddetin Ruhu
4. Şiddetin Politikası
5. Şiddetin Makro Mantığı

İkinci Bölüm
Şiddetin Mikrofiziği
1. Sisteme İçkin Şiddet
2. İktidarın Mikrofiziği
3. Olumluluğun Şiddeti
4. Şeffaflığın Şiddeti
5. Medium is Mass-Age
6. Rizomatik Şiddet
7. Küreselliğin Şiddeti
8. Homo liber
Notlar
OKUMA PARÇASI

Giriş, s. 9-11

Kaybolmayan şeyler vardır. Onlardan biri de şiddettir. Modernitenin şiddetten hazzetmediğini söyleyemeyiz. [1] Ancak şiddet kılıktan kılığa giren bir oyuncu. Toplumsal durumlara bağlı olarak suretini değiştiriyor. Günümüzde aşikârlıktan mahremiyete, cephesel karşılaşmadan viral bulaşmaya, kaba güçten medyatiğe, fiziksellikten ruhsallığa, olumsuzdan olumluya kayıyor ve derinin altına, satır aralarına, kılcal damarlara ve sinir uçlarına doğru geri çekiliyor – öyle ki tamamen ortadan kaybolduğu yanılsamasına kapılabiliyoruz. Karşıtı özgürlükle örtüştüğü anda ise, iyice görünmez hale geliyor. Kaba kuvvet günümüzde anonimleşmiş, öznesinden arınmış, sisteme içkin bir şiddete dönüşmüştür; toplumla ne denli halvet olursa, o kadar ustaca saklanmayı beceren bir olgudur artık.

Şiddetin topolojisi, öncelikle şiddetin olumsuzluk kılığında tezahür eden makrofiziksel görüntülerine yönelir; Ego ve Alter, İç ve

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Şule Süzük Toker, "Şiddetin Topolojisi", soL Haber Portalı, 21 Ağustos 2016

Durduk yere değil elbet, bir süredir “huzursuz ayak sendromu” yaşar iken, sanki sıcak bir yaz akşamının tüm ağdalılığı, yapış yapışlığı nefes almamızı engelleyeyazmış iken, bir sürü ölümlerin yasını bile tutamaz olmuş iken koca bir halk olarak biz son yaşanan darbe girişimi afallamasıyla, travmalarının en derinlerinden birine savrulmadık mı?

Fotoğraftaki Suriyeli çocuk gibi ve adsız bir sürü alacaklı çocuk, tutulmuş ve şok içinde olağan bir oturuşumuzla onlara benzeyerek bomboş bakarken. Travmaların derinliğinden bir o yana bir bu yana savrulmuyor muyuz?

Alacakaranlık kuşağı itirafçıları, gerim gerim gerilerek, müstehzi gülümsemeleriyle köpürte köpürte anlatıyor iken olağan oturuşlarımızla ve boş bakışlarımızla seyiren gözümüzü zaptetmeye çalışmıyor muyuz Allahaşkına?

Felç inecek, kötü olacağız.

Yaşadığımız travmadır.

Her yandan patır patır şiddet...

Devamını görmek için bkz.

Levent Duran, "Şiddetin Ruh Yüzeyleri", Post Dergi, 30 Ağustos 2016

Şiddetin bin beş yüz farklı haline aynı anda tanık olduğumuz ve maruz kaldığımız bu günlerde “Kaybolmayan şeyler vardır. Bunlardan biri de şiddet,” diyerek başlıyor okuduğum kitap. (Şiddetin Topolojisi, Byung-Chul Han). Hay Allah! Hiç kaybolmayacak mı şiddet? İnsanların, hayvanların, doğanın birbirine ve kendi kendine karşı şiddeti asla yok olmayacak mı yani? Belki de cevap ‘maalesef’tir. Hem, ne olacak ki insan şiddeti anlayınca, öfkenin ve diğer negatif gerilimlerin kökenlerini tanıyıp bilince; mutsuzluğun, acının dünyası bitip kolektif neşenin, tatların dünyası mı başlayacak?? Ütopyanın / cennetin / yaşamsal mucizenin kapıları mı açılacak?

Belki de cevap ‘evet’tir.

Belki de her şey şiddetin biçimini değiştirmekle ilgili. Sosyal değişim, bireysel tamamlanma (varoluş veya huzur veya her neyse) ve de ruhsal özgürleşme süreçleri. Hepsi en başta şiddetle ve şiddetin formunun değiştir...

Devamını görmek için bkz.

Gökhan Özcan , "Aşırının Laneti", Ayraç Kitap Dergisi 90. Sayı, Nisan 2017

"Bu küstah endişe, bu kutsal hipokondri, belki de içinde bulunduğumuz çağın çürümesinden kendimizi sakınmak için kurban ettiğimiz hayvanları yakacak ateştir."

Soren Kierkegaard, Kaygı Kavramı

Arabesk müziğin ruhuna sinmiş olan ‘yorgunum’ teması, bilhassa biz kent mağdurları için hiç de tesadüfi, isabetsiz bir betimleme değil. Yorgunluk çağındayız; yorgunuz. Neden peki? Bir eksik mi var hayatlarımızda? Varsa nedir o? Yoksa yorgunluğumuz bir eksikten değil de, her gün tecrübe ettiğimiz ama bilincimizde kendisine henüz anlam vermekte zorlandığımız bir fazlalıktan mı kaynaklanıyor? Arabeskten ilhamla sorduğumuz bu soruları yine arabeskle açıklığa kavuşturamayacağımız neredeyse kesin.

İçerisinde yaşadığımız çağın temel sorunsalı hiç çekinmeden söylenebilir ki, aşırı pozitiflik ve fazlalıktır. Zayıflık bir kusur; yavaşlık bir beceriksizlik; olumsuzluk ölümcül bir günah; as...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X