| ISBN13 978-605-316-030-4 | 13x19,5 cm, 200 s. |
Liste fiyatı: 178.00 TL İndirimli fiyatı: 142.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":178.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1214","item_name":"Var Olma Eğilimi","discount":35.60,"price":178.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Var Olma Eğilimi Özgün adı: La Tentation d’exister Çeviri: Kenan Sarıalioğlu Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç Kapak Resmi: Paul Klee Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2016 | 5. Basım: Ekim 2022 |
Emil Cioran bu kitabı oluşturan on bir bölümde ölüm gerçekliğini inkâr etmeden var olma eğilimi, “soluğu kesilmiş bir uygarlık” olarak Batı, sürgün, yazgı, roman ve başka konularda kendine özgü keskin gözlemlerini her zamanki şaşırtıcı üslubuyla bir araya getiriyor. Hayat için öldürücü, özü itibarıyla tahrip edici olan bir bilgi vardır. Bu kitaptaki metinler işte bu bilgiden yola çıkıyor ama aynı zamanda ondan kopuyor; kendilerini bir dizi şaşkınlık ifadesi, bir kasılmanın anlatımı olarak sunuyorlar. “Olmak” ile “bilmek” arasında kalan yazar sonunda olmayı seçiyorsa, kendisine karşı, kendi kesinliklerine karşı düşünmeye idmanlı olduğu için seçiyor: Kasılmayı bu defa kendi içine, ta en derinine yerleştiriyor. “İkide bir ‘mutlak’ı karşımıza diktiğinizde, kendinize çok derinmiş gibi, ulaşılmaz bir hava veriyorsunuz, sanki uzak bir dünyada, bir ışıkla size ait karanlıklarla uğraşıyor gibisiniz. Sizin dışınızda hiç kimsenin yaklaşamayacağı bir krallığın majestelerisiniz. Biz ölümlülere, orada yaptığınız büyük keşiflerden birkaç parça, araştırmalarınızdan kırıntılar gösterirsiniz. Ama bütün çabalarınız; okumalarınızın, bilgiç züppeliğinizin, kitabi hiçliğinizin ve ödünç tasalarınızın ürünü olan bu zavallı ‘mutlak’ sözcüğünü terk etmekle sonuçlanır.” | İÇİNDEKİLER |
Kendine Karşı Düşünmek Soluğu Kesilmiş Bir Uygarlık Üzerine Yazgı Üzerine Küçük Bir Kuram Sürgünün Yararları Yalnızlardan Oluşan Bir Halk Birkaç Çıkmaz Yol Üzerine Mektup Üslubun Serüveni Romanın Ötesinde Mistiklerin Zanaatı Öfke ve Tevekkül Var Olma Eğilimi | OKUMA PARÇASI |
Giriş bölümünden, "Kendine Karşı Düşünmek", s. 9-13 Keşiflerimizin hemen hemen tümünü öfkelerimize, dengesizliğimizin azıtmasına borçluyuz. Tanrı’yı bile –kafamızı kurcalıyorsa– içimizde değil cinnetimizin dış sınırında buluruz, tam da öfkemizin onunkiyle burun buruna geldiği, çarpıştığı, bizim için olduğu gibi onun için de yıkıcı bir karşılaşmanın olduğu noktada. Eylemleri yüzünden lanetle cezalandırılan öfkeli kişi, sırf çıldırmış, saldırgan olarak geri dönmek için doğasını zorlar, kendini aşar. Girişimleri de peşi sıra gelir cezalandırmak için. Yaratıcısına karşı gelmeyen bir yapıt yoktur: Şiir şairini, sistem filozofu, olay da eylem adamını ezecek. İç sesine uyarak ona yanıt veren, tarih içinde kıpırdanan yok olur; yalnız o, insanlığından sıyrılan, varlığın bağrında keyfince yan gelebilmek için armağan ve yeteneklerini feda eden insan kendini kurtarır. Metafizik bir yaşama can atarsam kimliğimi koruma imkânım ortadan kalkar: Ondan kalan en küçük kalıntıyı da... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Semih Gümüş, "Var olmak ya da yok olmak", Radikal Kitap, 8 Nisan 2016 Hayat, onu yaratanların üstünden atlamadan gelişimini sürdüremiyor. Toplumun yasası da doğanın yasası gibi. Öyle olduğu yaşananlardan belli. Roman, yayımlanıp herkesin olduktan sonra yaratıcısına rağmen sürdürüyor hayatını. Devrim, öyle ya da böyle yaratıcılarının bir bölümünü yok ederek sürüyor. Kendin olmak istediğin zaman sular üstünden seni aşındırarak geçip gidiyor, kendine getiriyor. Cioran, her zamanki gibi özgün sözler ederek yazdığı metinlerde düşünmediğimiz köşeleri karıştırıp tozunu atıyor, havalandırıyor. “İnsan her zaman taşıdığı ben tarafından telef edilir” diyor sözgelimi. Var Olma Eğilimi Türkçede ilk kez 2001’de yayımlandı ama aslında 1956’ya tarihleniyor. Dünyanın yeni açılan pencerelerle derin bir soluk aldığı 1960’ları ve büyük yenilgisini yaşadığı 90’ları görmeden yazılanlar, hem de arkasını okumak için çırpındığımız yaratıcı düşüncelerden çıkıyorsa,... Devamını görmek için bkz. | |
Emek Erez, "Cioran’ın haklı öfkesi", Gazete Duvar, 18 Ağustos 2016 E. M. Cioran deyince aklımıza pek çok şey gelir. Derin bir karamsarlık, şiddetli bir öfke, her şeye hiçliğe bile başkaldırı, bir mağlubun, kaybedecek bir şeyi kalmayanın bastırılamayan çığlığı. Kitaplarını okuru yaralamak için yazan bir yazardır o! Çünkü ona göre; bir metin yaralayıcı olmalıdır ki izi kalsın. Bunu başarır da çoğu zaman, onu okuyunca yüzleşmenin öfkesine kapılırsınız; kendinizle, dünyayla, tarihle, edebiyatla, felsefeyle, insan türüyle ve dahi tanrıyla karşı karşıya bırakır sizi. İntihar fikri belirgindir onda ama onun için yazmak yaşatıcı olmuştur. Dünyanın gidişatına karşı olumsuz hisleri olan herkesin yazarıdır bu açıdan Cioran çünkü onun kendisini mağlup hissettiği ve yaralandığı her şeye başkaldıran tavrı okura “tuhaf” bir güç verir. Bu güç, yaşama dair bir farkındalığa dönüşür, dünyayı bilmenin, insan türünün umutsuz varlığını kabul etmenin, mağlubiyetin, umutsuzluğun, hiç o... Devamını görmek için bkz. | |
|