| ISBN13 978-975-342-126-3 | 13x19,5 cm, 232 s. |
Liste fiyatı: 218.00 TL İndirimli fiyatı: 174.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":218.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11","item_name":"Bir Aşk Söyleminden Parçalar","discount":43.60,"price":218.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Bir Aşk Söyleminden Parçalar Özgün adı: Fragments d'un Discours Amoureux Çeviri: Tahsin Yücel Kapak Fotoğrafı: Robert Doisneau Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Temmuz 1992 | 8. Basım: Ocak 2025 |
Âşık olduğumuzda kullandığımız dil, her zaman konuştuğumuz dilden çok farklıdır; çünkü yalnızca kendimize ve hayalimizdeki sevgiliye yönelmiştir. İşte tam da bu nedenle yalnızlığın dilidir aslında aşkın dili... Günümüzde bu yalnızlığa bir de aşkın toplumun kıyısına itilmesinden gelen yalnızlık ekleniyor: Hâlâ birçok insan âşık oluyor, aşk söylemi hâlâ sürüyor, oysa toplum cinselliği hevesle konuşurken, aşk söylemine alayla bakıyor. Roland Barthes'ın edebiyatın başlıca aşk metinleri üstünden yazdığı bu arzu anatomisi kitabında, âşık olan herkesin iyi bildiği o bekleyişler, randevular, mektuplar, âşık olmak için âşık olmalar, "ölesiye seviyorum"lar, tartışmalar, intihar tehditleri, terk edip tekrar bir araya gelişler var. Yazarın, aşk söylemini kavramlarla, çağrışımlarla yeniden oluşturduğu bu parçalar "aşk"ın, kelimenin belki de şimdi dünyamızdan yavaş yavaş çekilen o eski anlamıyla, nasıl bir "tutku" olduğunu gösteriyor. "Seni-seviyorum'a verilen değişik kibar yanıtlar olabilir: 'ben sevmiyorum', 'inanmıyorum', 'ne diye söylemeli?', vb. Ama gerçek yadsıma, 'yanıt yok'tur; yalnızca isteyici olarak değil, konuşan özne olarak (konuşan özne olarak hiç değilse kalıplara egemen olabilirim) da yadsınırsam, daha kesin biçimde hiçlenmiş olurum; yoksanan isteğim değil, varlığımın son kıvrımı olan dilimdir; istemeye gelince, bekleyebilirim, yineleyebilirim, yeniden sunabilirim; ama, sorma gücünden yoksun kalınca, ölü gibiyimdir, bir daha dirilmemesiye." | İÇİNDEKİLER |
Bu Kitap Nasıl Oluştu Batmak, Yokluk, Tapılası, Kesinleme, Bozulma, Kaygı, Hiçleme, Çile, Atopos, Bekleyiş, Gizlemek, Düzenini Kurmuş, Yıkım, Sınırlamak, Yürek, Doluluk, Acıma, Anlamak, Davranış, Suç Ortaklığı, Dokunumlar, Olağan Şeyler, Beden, Bildirim, Sunu, İblisler, Bağımlılık, Harcama, Gerçeksizlik, Dram, Derisi Yüzülmüş, Yazmak, Dolaşı, Kucaklaşma, Sürgün, Cansıkıcı, Solmak, Kusurlar, Bayram, Deli, Rahatsızlık, Gradiva, Giysi, Özdeşleşme, Görüntü, Bilinmez, Tümevarım, Bilgi Verici, Katlanılmaz, Çıkışlar, Kıskançlık, Seni-Seviyorum, Baygınlık, Mektup, Taşım, Büyü, İğrenç, Suskunluk, Bulutlar, Gece, Nesneler, Müstehcen, Ağlamak, Dedikodu, Neden, Hayranlık, Yitirilmiş, Karşılaşma, Yankılanma, Uyanış, Ağız Kavgası, Yalnız, Göstergeler, Anı, İntihar, Öyle, Sevecenlik, Birlik, Gerçek, Ele Geçirmek İstemek, Tabula Gratulatoria | OKUMA PARÇASI |
"Bu Kitap Nasıl Oluştu?", s. 9-13 Her şey şu ilkeden yola çıktı: aşığı basit bir belirgisel özneye indirgememeliydi, sesinde güncel-dışı, yani uzlaşılmaz olanı duyurmalıydı daha çok. Örneklerden vazgeçip yalnızca bir ilk dilin (üstdil yok) eylemine dayanan, "dramatik" bir yöntemin seçilmesi de bundan ileri geliyor. Böylece aşk söyleminin betimlemesinin yerine öykünüşünü yerleştirdik; sonra da bu söyleme, karşımıza bir çözümleme değil, bir sözcelem çıkaracak biçimde, temel kişisini, ben'i geri verdik. Bir bakıma, bir portredir önerdiğimiz; ama bu portre ruhbilimsel değil yapısaldır; sözün bir yerini sunar okumamıza: ötekinin (sevilen nesnenin), konuşmayan ötekinin karşısında, kendi kendine, aşıkça konuşan birinin yerini. 1. Betiler Dis-cursus,(1) kökeninde, şuraya buraya koşma edimidir, gidişgelişler, "girişimler", "entrikalar" söz konusudur. Gerçekten de aşık kendi kafasında durmamacasına koşar, yeni girişimlerde bulunur, kendi kendine k... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Dilâver Demirağ, “Aşkın Güçsüzleştiren Gücü”, Matbuat, Mart 1997 Kitapta aşk olgusu bir bale yahut jimnastik gösterisinde olduğu koreografik öğelerden oluşan canlı bir betimleme içerisinde sunuluyor. Yani aşk olgusu canlı, hareket halinde bir süreç olarak gözler önüne seriliyor. Söylem burada bir figür olarak bir beden gibi kımıltılı, koşturan bir hal oluşturur. Çünkü âşık da tıpkı Yunanca "discurses" sözcüğünde olduğu gibi sürekli hareket halindedir, sürekli yeni girişimlerle, yeni stratejiler üretir. Bütün aşk bir söylem olarak çeşitli figürlerden kurulu koreografik bir gösteri halindedir, "her figür, her türlü ezgiden kopmuş bir ses gibi tek başına patlar ve titreşir – ya da boşlukta salınan bir müziğin motifi gibi bıktırıncaya dek yinelenir. Hiçbir mantık birbirine bağlamaz betileri (figür), yanyanalıklarını belirlemez; betiler dizi dışı, anlatı dışıdır; birer Erinya'dır bunlar; çırpınır, çarpışır, yatışır, geri döner, uzaklaşırlar, bir sinek sürüsünün uçuşundan dah... Devamını görmek için bkz. | |
|