ISBN13 978-605-316-253-7
13x19,5 cm, 96 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Kuş Diline Öykünen, 2004
Ağlayan Dağ Susan Nehir, 2007
Kış Uykusu, 2009
Başka Aşklar, 2011
Ara Tonlar, 2015
Güzel Ölümün Öyküsü, 2019
Arkası Mutlaka Gelir, 2020
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Yunus Çinçin, "İnsan İlişkilerinin Anatomisine Dair", edebiyatburada.com, 28 Ağustos 2023

“Doğan Hızlan’ın başkanlığını üstlendiği, Hilmi Yavuz, Nursel Duruel, Prof. Dr. Jale Parla, Beşir Özmen (Darüşşafaka Cemiyeti Temsilcisi), Metin Celal ve Jale Özata Dirlikyapan’dan oluşan Seçici Kurul, 69. Sait Faik Hikâye Armağanı’nı; dünyaya, insan ilişkilerine, toplumsal uzlaşımlara bakmanın farklı yollarını gösterdiği, duyguların kolayca gösterişe varabilecek patlamalarından uzak durarak, soğukkanlı, ince ayarlı cümlelerle yazdığı öyküleriyle Ayşegül Devecioğlu’nun ‘Anatomi Dersi’ adlı kitabına oy birliğiyle vermeyi kararlaştırdı.” açıklamasıyla, Ayşegül Devecioğlu’nun 69. Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görülen kitabı “Anatomi Dersi”, kadınları ve kadınların dünyalarını merkezine alan, modern yaşamda, günümüz insanının sorunlarını farklı boyutlarıyla irdeleyen öykülerden oluşan bir kitap. Öykülerde, kadınlar merkezde olsa da yazar kadın erkek ilişkilerini şekil zemin ilişkisi gibi ele alıp her iki tarafın durumunu ustalıkla gözler önüne sermiş. Öykülerdeki ilişkilerde, kişilerin dengeli ele alınışı, okuyucunun anlatılanlara belli bir mesafeden bakabilmesini, kadınların ve erkeklerin yaşadıkları çelişkilere ve sorunlara daha gerçekçi yaklaşabilmesini sağlamış.

Kitaba da ismini veren “Anatomi Dersi”, histerik olmadığını belirten ve ilişki yaşadığı erkekten onu sahiplenmesini beklemeyen, ince ruhlu bir kadının öyküsü. Öyküde, kadın kahramanın yaşadığı ilişkiyi içselleştiremeyişi, içinde bulunduğu durumdan hoşnutsuzluğu ve yaşadığı yabancılaşma okuyucuya pek fazla yorum fırsatı bırakmayacak açıklıkta anlatılıyor. Sevgilisiyle her sevişmesinden sonra, kadının teninde oluşan kırmızı benekler, kadınla erkek arasındaki tensel ve düşünsel uyuşmazlığı sezdiriyor. Kadın, erkeğin kendisi dışında ilişkiler yaşadığını sezmesine rağmen, bu durumu kanıksayarak ve yaşadığı başka olumsuzluklara sessiz kalarak kendiyle çelişip kendine eziyet ediyor. Öyküde özgürlüğü, kendince olabilmeyi temsil eden kedi ve kadın kahramanı sahiplenen, yaşadığı olumsuzlukları ona fark ettirmeye çalışan mavi elbiseli emekli coğrafya öğretmeni, kadının yaşamındaki çelişkileri ve uyumsuzlukları çok açık işaret ediyor. Bir kadının dünyasını ve ilişkisinde yaşadığı yalnızlığı etkileyici anlatabilmesi öykünün güçlü ve başarılı yanı. Kadın kahramanın kendine yabancılaşması; ilişkide, görüneni değil görmek istediğini görmesi, acı çektiği halde ilişkisini sürdürmesi gibi durumlar, farklı açılardan başarıyla irdelenmiş. Erkek kahraman özelinde, erkek dünyasının hoyratlığı ve erkeklerin ikili ilişkilerdeki özensizliği de işlenmiş öyküde. Yazar, kadın kahramanın yaşadığı ilişkiyi reddedip etmeme ikileminde, kahramanın çözümü bulduğu noktada sonlandırmış öyküyü.

“Emma Ceviz Ağacında” adlı öykü, kahramanların isimlerinin kısaltmalarının yabancı insanları çağrıştırması bakımından ilginç bir metin. Öykü, iki farklı kültürün insanları anlatılıyormuş gibi bir algı yarattı bende. “Kadın kadının kurdudur.” anlayışıyla yola çıktığını düşündüğüm yazar, Bülent’in eski eşinin kardeşiyle birlikte oluşunun yanlışlığını gölgede bırakacak durumlarla karşı karşıya getiriyor bizi. Yazar, kadınların varoluşsal problemlerini aşmak ve duygusal açlıklarını gidermek için girdikleri açmazları ve yoz durumları gözler önüne seren bir öykü kaleme almış. İlkesizliğin ilke, ahlâksızlığın ahlâk olduğu bir toplumda yaşanan erozyonu, ustaca anlatmış. Bu öyküde de ilk öyküdeki gibi modern yaşamın kendine yabancılaşmış kahramanları var ama ikinci öykünün kahramanı Emma, ilk öyküdeki kadın kahraman gibi iradi davranmıyor ya da davranamıyor.

“Siyah Moli”, adını getirildiği nehrin suyunu aramayıp çeşme suyunda da yaşayan balık türünden alan bir öykü. Öykünün anlatıcısı, toplumsal meselelere ve çevreye duyarlı kadın kahraman, akvaryum balıkları satılan bir dükkânın önünde, akvaryumdaki balıkları izlemek isterken, kendini birden bire bir aşkın içinde bulur. Eşinden ayrılmış olan kadın kahraman, akvaryum balıkları satılan dükkân vesilesiyle balıklara ilgi duyan Sinan’la tanışıp sevgili olur. Sinan’ın kendisine duyduğu tutkulu aşkta sürüklenen kadın, insan sıcağına hasretinden, Sinan’ın yaşam tarzına ve ilişkisini yaşayış biçimine alışmaya çalışır ama hayata daha farklı bir pencereden baktığı için bunda pek başarılı olamaz.

“… Korkunç döngü durdurulamıyor. Her an bir tür kayboluyor, bir kadın tecavüze uğruyor, bir bebek ölüyor, bir futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor. Bunları bilmemek elinde değil…” (s. 36 )

Yazar, bu öyküde de farklı kadın kahramanların ilişkilerine yaklaşımları üzerinden kadınları irdeleyip yaşananlara iki kadının penceresinden bakıyor. Buna ek olarak, öyküde ara ara kadın kahramanın tekrarladığı, “Her an bir futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor.” cümlesiyle, insanlığın her anlamda yaşadığı yıkıma ve çevre sorunlarına dikkat çeken yazar, bu cümleyi öyküsünde bir yabancılaştırma unsuru olarak kullanıp hem kadın kahramanın depresif ruh halini hem de dünyanın içinde bulunduğu durumu, okuyucuya ustaca yansıtıyor. Öyküde, erkek kahramanın aymazlığını ve özensizliğini, ilişkilerindeki yaklaşımlarıyla gözler önüne serse de kadınları daha etkin kılıyor Ayşegül Devecioğlu.

“…Masadakileri görünce nasıl bu kadar mutlu ve neşeli olabildiklerine hayret etmekten kendini alamıyor. Hepsi pırıl pırıl parlıyor. Genç hayvanlar bunlar, diye geçiriyor içinden; dünyadan verebileceğinin en fazlasını almak ve hiçbir şey vermemek istiyorlar, pençeleri dişleri yerli yerinde…” (s.45)

“Baş Daima Dik Olmalı” öyküsünde, yazar, saplantılı bir erkeğin dünyasından hareketle, ülkemizde yaşanan erkek şiddetini etkili bir kurguyla anlatıyor. Erkek kahramanın yaşadığı olumsuzlukların gerçek nedenlerini bir kenara bırakarak, karısının boynunun eğri olmasını sorun etmesi, öyküde, çarpık erkek egemen algının yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Normal şartlarda, bir insanın karısının boynunun eğriliğini bahane ederek ona eziyet etmesinin mantıklı bir açıklaması olamaz. Ama ülkemizde ne yazık ki daha anlamsız ve basit bahanelerle bile kadınlar büyük mağduriyetler yaşayabiliyorlar.

“Hayalleri Yıkma Vakfı” öyküsü, ülkemizin gerçeklerinin ironik anlatılması yönüyle oldukça yaşamsal. Özellikle 68’den bu yana, ülkemizin daha iyi bir geleceğe kavuşması; halkımızın kapitalizm ve emperyalizmden kaynaklı mağduriyetinin önüne geçmek için gösterilen çabaların sonuçsuz kalmasının ardından yaşanan umutsuzluk ve kırgınlık üzerinden gelişiyor öykü. Öyküde, kara mizah da oldukça başarılı kullanılmış. Aziz Nesin öykülerini andıran bir tarzı var bu öykünün. Amaçlanan her şeyin tersinin olması da ayrı bir karamizah unsuru.

“Yakın Gelecekte Edebiyat”, yapay zekâ, metaverse gibi bilimkurgu metinlere konu olacak teknolojilerin gerçek olması, yapay zekâyla kitaplar yazılmaya başlanması, gelecekte edebiyatın nasıl bir hâl alabileceğine dair bize epeyce fikir veren bir öykü. Bu öyküde de Ayşegül Devecioğlu, bir bakıma geldiğimiz noktanın kara mizahını yapmış. “Yazar, eseri, yazarın eserindeki kahramanlar, okurlar, eleştirmenler, yayınevleri, teknolojinin geliştiği günümüzde nasıl bir hâl alacak?” sorusuna öyküsüyle bir cevap bulmaya çalışmış yazar.

Ayşegül Devecioğlu’nun modern yaşamın, kapitalizmin, emperyalizmin her alanda yarattığı erozyonun doğaya, bireye ve ikili ilişkilere yansımasını başarıyla anlattığı öykülerden oluşan “Anatomi Dersi” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X