| ISBN13 978-975-342-988-7 | 13x19,5 cm, 128 s. |
Liste fiyatı: 136.00 TL İndirimli fiyatı: 108.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":136.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1180","item_name":"7/24","discount":27.20,"price":136.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | 7/24 Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu Özgün adı: 7/24 Late Capitalism and the Ends of Sleep Çeviri: Nedim Çatlı Kapak Tasarımı: Semih Sökmen, Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2015 | 3. Basım: Mayıs 2023 |
Yirmi birinci yüzyıl kapitalizminin sürekli genişleyen dur duraksız süreçleri hayatın her alanında feci sonuçlara yol açıyor. Artık neredeyse kesintisiz işleyen piyasalar bizi sürekli faaliyete zorluyor, topluluk fikrini ve siyasi ifade biçimlerini aşındırıyor, gündelik hayatın dokusuna zarar veriyor. Bildiğimiz anlamda bir zaman olmayan bu 7/24, yoğun bir tüketimcilik ile yeni denetim ve gözetim stratejileri birbirinden ayrılmaz hale geliyor. Bireyin dikkati tahakküm altında; çağdaş teknoloji kültürünün mecburi rutinleri içinde insan algısı giderek zayıflıyor. Buna karşılık 7/24 kapitalizm ile bünyesi gereği bağdaşmayan yenileyici bir geri çekilme olan insan uykusu, büyüme ve birikimin kolektif reddine açılan bir imkân olarak da karşımızda duruyor: “Hayatımızın sahte ihtiyaçlar batağından azade olarak, uykuda geçirdiğimiz büyük kısmı hâlâ insanın çağdaş kapitalizmin açgözlülüğüne yönelik en büyük tahkirlerinden biridir. Uyku, kapitalizmin zamanımızı çalmasının ödünsüz kesintiye uğratılmasıdır. İnsan hayatının daha aza indirgenemez gibi görünen ihtiyaçlarının çoğu —açlık, susuzluk, cinsel arzu ve son zamanlarda arkadaşlık ihtiyacı— metalaştırılmış ya da finansallaştırılmış biçimlere dönüştürülüyor. Uyku ise devasa bir kârlılık motorunun sömürgesi haline getirip hizmetine koşamadığı bir insan ihtiyacı ve zaman aralığı fikrini gündeme getiriyor.” Jonathan Crary Gözlemcinin Teknikleri ile başladığı arkeolojisini, birbirinden ilgi çekici örneklerle destekleyerek 7/24’le sürdürüyor. | OKUMA PARÇASI |
Giriş bölümünden, s. 13-18 Kuzey Amerika’nın batı kıyısında yaşamış herkes, yüzlerce kuş türünün her yıl kıta sahanlığı boyunca mevsimsel olarak bir aşağı bir yukarı çeşitli mesafeler kat ederek göç ettiğini bilir. Bu türlerden biri, beyaz-taçlı serçedir. Güzergâhları, güzün Alaska’dan kuzey Meksika’ya, oradan da her bahar tekrar kuzeye doğrudur. Pek çok kuştan farklı olarak beyaz-taçlı serçenin, göç sırasında yedi güne kadar varan, olağandışı bir uyanık kalabilme kapasitesi vardır. Bu mevsimsel davranış, hiç dinlenmeksizin, geceleri uçarak yollarına devam ederken gündüzleri de yiyecek peşinde koşmalarına imkân sağlar. ABD Savunma Bakanlığı söz konusu canlıları incelemek için son beş yıldır büyük paralar harcıyor. Başta Wisconsin’in Madison kentinde olmak üzere, çeşitli üniversitelerde devletin finanse ettiği projeler yürüten araştırmacılar, insanlara uygulayabilecekleri bilgiler elde etme ümidiyle, kuşların bu uzun uykusuz dönemleri sırasındaki beyin faaliyetin... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Kerem Görkem, "İnsanın ve kapitalin uykuya bakışı", K24, 15 Ekim 2015 Uyku, başlı başına ve koşulsuz halde bir düşünce ve merak konusu. Hemen hepimiz, hayatımızın bir döneminde uyku ya da uykunun getirdikleri hakkında temel şeyler düşünmüş, bu konularda kendi kendimize birtakım sorular sormuşuzdur: “Neden uyuyoruz,” “Hiç uyumasak ne olur,” “İnsan neden rüya görür,” “Bilinçaltı kendisini neden uyku anında belli eder” gibi. Bu noktada, uykunun getirdikleri kısmını açmak önemli. Rüya, bilinçaltı ve uyku bozukluğundan dolayı ortaya çıkan bazı hastalıklar gibi aslında her biri ayrı bir yazının konusu olabilecek bu kavramları ancak uyku üzerinden tanımlayabiliriz çünkü. Aynı zamanda, uykudan türeyen (ya da uyku sayesinde var olan) bu kavramlar esasen kendi içlerinde ayrı birer araştırma konusu. Rüyalar üzerine romanlar yazılıyor, bilinçaltı psikoloji eğitiminde önemli bir yer tutuyor, uyku bozukluğundan dolayı ortaya çıkan hastalıklara (bunlardan ilk akla geleni ve en... Devamını görmek için bkz. | |
Ali Bulunmaz, "Kapitalizmin 7/24 parlayan güneşi", Cumhuriyet Kitap Eki, 15 Ekim 2015 Jonathan Crary 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu'nda, giderek kesintisiz hale gelen yaşamı, çalışma ortamlarını ve tüketim “kültürü”nü inceliyor. “Kapitalizmden çalınan zaman” olarak nitelenen uykuyla, uykudan çalınan zamanı karşılaştıran Crary, “dikkatini topla” diye buyruk veren sistemin, uykusuz bırakma yöntemleriyle bunu kendisinin nasıl alaşağı ettiğini tartışıyor. Eskiden hayatta kalmanın yalın ve yazısız kuralları vardı. Mesela doğayla uyumlu yaşama, gerektiği kadar, daha doğrusu ihtiyaç ölçüsünde tüketme, haddini bilme ve karşındaki insana saygı duyma... Ne zaman ki Homo Erectus'tan Homo Faber'e, oradan da Homo Sapiens'e uzanan çizgide son durağa, yani Homo Economicus'a geldik işin büyüsü bozuldu; müthiş bir rekabet, hırs ve sahip olma dürtüsü hepimizi kuşattı. Bunun beklenen sonucu ise “daha fazla” ile başlayan cümlelerin kurulması, hatta onun hay... Devamını görmek için bkz. | |
Emek Erez, "Geç kapitalizme bir direnme biçimi: Uyku", Edebiyat Haber, Kasım 2015 Kapitalizmin yaşamımızın her noktasında yer aldığı, neredeyse bedenimizin tüm noktalarına temas ettiği bir çağ durumunu yaşıyoruz. Bu sistem geliştirdiği yeni teknolojilerle, yaptığı deneylerle insan bedeninin doğasına aykırı pek çok uygulamayı da devreye sokmuş durumda. Geçtiğimiz haftalarda Metis Yayınları tarafından basılan, Jonathan Crary’nin 7/24 Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu adlı kitabı, geç kapitalist dönemde sistemin 7/24 nasıl yaşamımızın ortasında olduğuna odaklanırken, uykumuza bile nasıl müdahale edilmeye çalışıldığını gözler önüne seriyor. Çeşitli bilgi ve enformasyon ağları, tüketim kültürü ve daha pek çok sebeple insan kendi varlığından ve doğasından uzaklaşıyor. Yazar belki de sisteme direnen tek yanımızın uyku olabileceğini düşünüyor ve uykuyu tarih içerisindeki anlamlarıyla birlikte ele alarak, uyumanın sisteme karşı nasıl direniş durumu yarattığını ta... Devamını görmek için bkz. | |
Uğur Cumaoğlu, "Kapitalizmin tek ve vazgeçilmez tüketim nesnesi insandır", Kitaphaber.com, 28 Aralık 2015 Kapitalizmin tek ve vazgeçilmez tüketim nesnesi insandır. Geçmişten günümüze kadar ki süreç içerisinde kapitalizm, insanın tüketim hastalığının kronik hale gelmesi ve bunun eylem olarak sürekliliğini sağlamak için her türlü fedakârlığı (!) yapmıştır. İlk başlarda insan doğasına yönelen ve onu anlayıp çözmeye çalışan bu rahatsızlık, zamanla insan doğasının kontrol yöntemlerini de keşfetmiş ve tüketime yönelik her türlü pratiği geliştirerek günümüze taşımıştır. Bu pratikler, sadece insan doğasının çözülebilirliği ile alakalı değildir. Varlık olarak, insan dışında kendine has özelliklere sahip olan, fakat bu özellikleri insana da uyarlanabilen veya insanı her an tüketime teşvik edebilecek her şey bu araştırmaların nesnesidir. İnsan, en başta kendini ve ele geçirdiği her şeyi tüketen klinik bir vakıa olarak bu talihsizliğinin tarihini yaşamaya mecburdur. ... Devamını görmek için bkz. | |
Bülent Falakaoğlu, "Kapitalizm uykumuza neden göz dikti?", Evrensel Gazetesi, 18 Ekim 2015 Bilmem hiç düşündünüz mü? Uykunuzun köleleşmeye barikat, özgürleşmeye bir araç olabileceğini... Bence bir an önce hep beraber düşünmeliyiz! Neden mi? Beyaz taçlı serçe. Göçmen bir kuş. ABD Savunma Bakanlığının, kapitalistlerin (sermayenin) ilgi alanında. Bu kuşun ilgi odağı olmasının sebebi neslinin tükeniyor olması değil. Beyaz taçlı serçenin göç sırasında yedi güne kadar varan, olağan dışı uyanık kalabilme kapasitesi... ABD savunma bakanlığı söz konusu kuşu incelemek için büyük paralar harcıyor. Üniversiteler, bilim insanları devlet desteğiyle bu kuşların beyin faaliyetlerini inceliyor. Amaç: İnsanların uykusuz kalabilmesini ve üretken ve verimli biçimde iş görebilmesini mümkün kılmanın yollarını bulmak. Aynı zamanda uykusuz askerin yaratılabilmesini sağlamak. 1990’ların sonlarında bir Rus/Avrupa uzay konsorsiyumu, geceleri ortadan kaldı... Devamını görmek için bkz. | |
Kerem Gürel, “Enseyi Karatmayalım Ama Uykuyu da Kaptırmayalım!”, Gazete Pencere, 20 Aralık 2020 Bütün orduları dağıtılmış, bütün tersanelerine girilmiş, hayatı pornografik bir edayla saydamlaştırılıp sosyal medyaya, tiktok videolarına kurban edilmiş insanlığın, son kalesi uykuyu da yavaş yavaş bu küresel baronlara kurban verdiğini söyleyebilir miyiz? Kuzey Amerika, eşsiz doğasıyla beni her zaman cezbetmiştir. Dev sekoya ağaçlarından, oluşumu milyarlarca yıl süren Büyük Kanyon’a; renkleriyle izleyenleri büyüleyen Grand Prismatic Spring’den, kovboy filmlerine ev sahipliği yapan Arizona’nın o ünlü şahit kayalarına kadar pek çok güzellik ziyaretçisini beklemektedir. Her zaman dediğim üzere Tanrı’nın Amerikalılara en büyük armağanıdır, Amerika toprakları. Bu zengin coğrafya, benzersiz ve ilginç canlılara da ev sahipliği yapar. İşte o canlılardan biri, avucunuzun içine sığabilecek büyüklükte sevimli bir serçe kuşudur. Latince adı “Zonotrichia leucophrys”... Devamını görmek için bkz. | |
|