 | ISBN13 978-975-342-793-7 | 13x19,5 cm, 176 s. |
Liste fiyatı: 210.00 TL İndirimli fiyatı: 168.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":210.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"423","item_name":"Edebiyat Ne İşe Yarar?","discount":42.00,"price":210.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Edebiyat Ne İşe Yarar? Özgün adı: Uses of Literature Çeviri: Emine Ayhan Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç Kapak Deseni: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2010 | 3. Basım: Mayıs 2017 |
İnsan neden okur? Edebiyat okumanın hoşça vakit geçirmek dışında bir faydası olabilir mi? Üniversitelerde neden edebiyat bölümleri vardır? Edebiyatın iyi ahlak sahibi, entelektüel bakımdan gelişmiş bireyler yetiştirmeye hizmet ettiği söylenebilir mi hâlâ? "Disiplinimizi geliştirmekle yükümlü öğretmen ve araştırmacılar olarak bizler, verdiğimiz uğraşın haklılığını gösterecek daha kuvvetli gerekçelere fena halde muhtacız," diyor Rita Felski. "Estetik değerin faydadan ayrı tutulamayacağını, bununla birlikte metinlere bağlanma biçimlerimizin sıradışı bir çeşitlilik, karmaşıklık, hatta öngörülemezlik sergilediğini" öne sürüyor. Edebiyatın anlamının sunduğu faydada yattığını öne sürmenin "muazzam bir pratikler, beklentiler, duygular, umutlar, hayaller ve yorumlar alanını", bir bakıma "akla hayale sığmayacak kadar bereketli, girift, bulanık, sancılı ve çapraşık bir alanı" soruşturmaya açtığını savunuyor. Felski'ye göre okur ile edebiyat arasındaki etkileşim dört tarzda gerçekleşiyor: Okurun kendini kitapta bulduğu, kendini öteki olarak teşhis ettiği tanıma süreci, yapıtın içine çekildiği ve etkisinden kurtulamadığı büyülenme süreci, geçmişe veya başka yerlere dair bir şeyler öğrendiği bilgi amaçlı okuma tarzı ve okuru şaşırtarak verili olan üstüne düşündürmek isteyen yapıtın başvurduğu şok stratejisi. Bu tarzları ele aldığı dört bölümde yazar edebiyat teorisi ile edebiyata ilişkin yaygın kanılar arasındaki uçurumu kapatmaya çalışıyor. Edebiyat Ne İşe Yarar? özgün ve kışkırtıcı düşüncelerle dolu bir kitap. Okurun kendi okuma uğraşı hakkında, kurumların ise edebiyat eğitiminin gerekçeleri hakkında daha bilinçli olmasına yardımcı olmayı amaçlıyor.  | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Giriş 1 Tanıma 2 Büyülenme 3 Bilgi 4 Şok Sonuç Dizin  | OKUMA PARÇASI |
Sonuç, s. 163-167. Okur tepkisinin düğümlerini çözerek tek tek tutamlara ayırmak ve bunları daha yakından görmek için birer birer mikroskop altına tutmak, kuşkusuz, son derece eğreti bir işlemdir. Sanat eserlerine verdiğimiz tepkiler hiçbir zaman bu kadar kesin biçimde parsellere ayrılmış, bu kadar düzenli bir şekilde birbirinden bağımsız kümelere bölünmüş değildir. Bu anlamda, "dağınık", "bulanık", "alaşımlı" ve "çelişkili" gibi sıfatlarla daha doğru tanımlanabilecek olan bağlanma biçimlerini farazi sınıflandırmalara sokmanın vebalini kabul ediyorum. Üstelik böyle bir yaklaşım gündelik estetik deneyimin mahiyeti ve yapısını bir parça kavrayabilme arzuma da ters düşüyor sanki. Şayet okuma edimi bilişsel ve duygusal itkileri kaynaştırıyor ve içe, yani benliğe olduğu gibi dışarıdaki dünyaya da bakıyor ise, iç içe geçmiş bu unsurları birbirinden yalıtarak inceleme gayreti akademik bir kılı kırk yarma alıştırmasından başka bir şeye benzemez. Benim bu yaklaşımımın gerekçesi, okumanın birtakım veçhelerine, gelişigüzel ya da kibirli değerlendirmelerde sık sık küçümsemeye maruz kalmış veçhelerine dair bireyselleşmiş, inceltilmiş betimlemelere olanak –umarım– sağlıyor oluşudur. Negatif estetiğin kurumlarda köşe başlarını tutmuş olmasından dolayı, okur tepkilerinin yelpazesini çizme girişimi en iyi haliyle utanç verici biçimde safdilli, en kötü haliyle de rasyonalist, gerici ya da totalleştirici sayılarak, edebiyat teorisinden kapı dışarı edilmiştir. Tartışmanın zem... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Semih Gümüş, “Karşılıksız bir dünya”, Radikal Kitap Eki, 11 Aralık 2010 Edebiyat ne işe yarar? Son yıllarda katıldığım her söyleşiye bu soruyla başlıyorum. Karşımdaki okurların kuşkuları olabileceğini baştan varsayıyorum demek ki. Kitabın da artık yazınsal değerinden önce kullanım değerine bakıldığı, öncelikle işlevsel bir meta olarak alınıp satıldığı günümüzde, yerinde bir soru değil mi bu? Artık piyasanın isterlerine ve oraya buraya diktiği oklara göre yolunu bulan okur da, içinde savrulduğu bu piyasanın aktörlerinden biri oldu. Somut, elle tutulur bir karşılığı olmayan, kaldı ki kendisi somut ve elle tutulur olmayan edebiyatın karşılıksız bir dünya kurduğunu, ama zaman içinde yeri başka hiçbir şeyle doldurulamayacak derinlikte iz bıraktığını nasıl anlatmalı? Rita Felski, “Fakat kitaplar birer özne olmasa da,” diyor, “öylesine birer nesneden, sayısız başka şey arasına sıkışmış gelişigüzel şeylerden de ibaret değildir.” Oysa edebiyat, okurken kendimizi içinde bulduğumuz, ayrıca daha baştan kendimizi etkilerine açık tuttuğumuz bir dünya değil miydi? Rita Felski’nin Edebiyat Ne İşe Yarar? kitabı, edebiyat metinleriyle aramızdaki ilişkiyi böyle bir bağlamda, sıradan bir soruya dibine varılması zor bir derinlik kazandırarak tartışıyor. Edebiyat nedir? Edebiyat metinlerinin hayatımızda tuttukları yeri konu etmeyen yazar azdır. Değil mi ki bu yazdıklarımızı yayımlıyoruz, her yazara göre değişse de, yazınsal metnin doğasını aş... Devamını görmek için bkz. |  |
Ali Duman, “Edebiyatta yarar sorgusu”, Yeni Şafak Kitap Eki, 2 Şubat 2011 Rita Felski, daha ziyade 'feminist eleştiri' alanında kalem oynatmış bir İngiliz Edebiyatı ve Karşılaştırmalı Edebiyat profesörü. Felski'nin Edebiyat Ne İşe Yarar? ("Uses of Literature"; 2008) adlı yapıtı, Metis Yayınları tarafından "Eleştiri" dizisi kapsamında yayımlandı. Çeviri Emine Ayhan'a ait. Felski, "Geriye dönüp baktığımızda son otuz yılda ortaya çıkan büyük teorilerin birçoğu, şimdi artık spekülatif düşünce alanının kendilerini düzensiz, alelade, hataya meyilli varoluşun utanç verici sıradanlığından kurtaracağı inancında olan Aydınlanmacı filozof krallar geleneğinin ölmeden önceki son çırpınışı gibi görünmektedir." diyor ve kendi çalışmasını edebiyat teorisini tanımlamaya devam eden bu duyarlılığa karşı çıkan bir manifesto olarak tanımlıyor. Felski'ye göre, otuz sene öncesine kadar edebiyat teorisi alanında ifşa edici görünen ("merkezsizleşmiş özne", "gerçekliğin toplumsal inşası" gibi) belli başlı fikirler günümüzde beylik sloganlara dönüşmüş; "eleştirel okuma" ise, bütün değeri edebiyat eserine değil okuma ediminin kendisine yükleyen bu sloganların en beyliği olarak edebiyat araştırmalarının "kutsal kâsesi" haline gelmiştir. Oysa edebiyatın değerine ışık tutmaya yönelen her türden çaba, okuru metne yaklaştıran birbirinden farklı güdüler, okur ile metin arasındaki çeşitli etkileşim biçimleri, hülasa "esrarengiz okuma hadisesi" üzerinde kafa yormak, giderek "o... Devamını görmek için bkz. |  |
Selim Salih, “Edebiyat devrim yapabilir mi?”, Kitap Zamanı, 30 Ocak 2011 İngiliz edebiyatı ve karşılaştırmalı edebiyat profesörü Rita Felski’nin 2008’de yayımlanan Uses of Literature (Edebiyatın Yararlılığı) isimli kitabı, Edebiyat Ne İşe Yarar? adıyla Türkçede. Felski, çalışmasını tarihsel perspektifi ıskalamayan bir okuma fenomenolojisi, edebiyat kuramını önemli ölçüde tanımlamaya devam eden öncü duyarlığa karşı bir ‘gayri manifesto’ olarak nitelendiriyor. “Edebiyat ne işe yarar?”, bütün olası “ne işe yarar?” soruları gibi işgüzar bir soru. Bu soruyla edebiyat eleştirisine dair akademik bir çalışmanın başlığında karşılaşınca, nesnesi ile ironik bir düzlemde uğraşan işgüzar bir kitap okuyacağımızı tahmin ediyoruz. Ancak Rita Felski’nin 2008 yılında yayımlanan Uses of Literature (Edebiyatın Yararlılığı) adlı çalışmasının bu başlıkla çevrilmesinin tercih edilmesini, “Yeni Türk Edebiyatı” adı altında öbeklenerek modern Türk edebiyatı ile uğraşmayı kendine “iş edinmiş” onlarca akademik birimle birlikte düşününce, bu işgüzar beklenti bambaşka bir ironiye kapı aralıyor. Bu aralıktan geçmeden önce muhtemel okur cemaatimiz için Edebiyat Ne İşe Yarar?’a biraz daha yakından bakalım. Felski çalışmasını tarihsel perspektifi ıskalamayan bir okuma fenomenolojisi, edebiyat kuramını önemli ölçüde tanımlamaya devam eden öncü duyarlığa karşı bir “gayri manifesto” olarak nitelendiriyor. Peki nedir bu öncü duyarlıklar ve nedir Felski’... Devamını görmek için bkz. |  |
Ertuğrul Meşe, “Edebiyat insanı vandalizmden arındırır”, Bireylikler Dergisi, Mart-Nisan 2011 Edebiyat, insanın içinde yaşadığı toplumsal dünyada yine insan tarafından üretilen ve insanın kendi yarattığı cehennemden kurtulmasına, kendini ve ötekini anlamasına hizmet eden en önemli insan üretimidir. İnsan edebiyat ile kendini tanırken ve anlatırken, kendinden ötekine bir yol açar. Bu yol yürünmesi zor ve sonuna ulaşılması ise olası bir yoldur. Edebi yapıtları üreten, onları okuyan insanlarda, yaşamda olup bitenler hakkında bir farkındalık, kendini sorgulama ve insani bir aydınlanma yaratma imkânını içinde barındırır. Edebiyat insanın kendine tahammül etmesi ve bunu öğrenmesidir. Kendi çıplak ben’i ile yüzleşmesini de içeren bu tahammülü öğrenme durumunda edebiyat, bireye entelektüel bir birikim, vicdani bir duyarlılık, başka dünyalara dair bir algı ve estetik bir his dünyası verir. İyi edebiyat ve bu edebiyatın yazarı ve okuru olan insanlarda genel olarak vandalizmin, faşizmin otoriteryenliğin gelişimi güdüktür. Bunun karşısında edebiyatı dini, ideolojik bir araç olarak anlayan ve kendine sunulanları bir amentü gibi algılayanlarda ise edebiyatın ideolojik ve eyleme yönelik bir risale olmaktan öte bir anlamı olamaz. Rita Felski, Edebiyat Ne İşe Yarar? adlı eserinde, üzerinde yüzyıllardır tartışılan edebiyatın işlevi nedir? gibi kadim soruyu yeniden cevaplamaya çalışır. Felski kitabında, edebiyatın insana kendini ve başkalarını tanıma, kurgusal ve edeb... Devamını görmek için bkz. |  |
Celil Civan, “Edebiyatın bir yararı var mıdır?”, Mostar, Ocak 2011 Akademik dünyanın edebiyat eserlerine bakışı üç eğilim gösterir: Yapısalcılık metni hayatla ve yazarla ilgisi olmayan bir bütünlük olarak görürken yapıbozumcu yaklaşım esere bir ötekilik atfeder: Metin, ona ne kadar yaklaşırsak yaklaşalım öteki olmaya devam eder, başka bir deyişle bir anlaşılmazlık içerir. Bu iki bakış açısının aksine Marksist edebiyat teorisi esere ideolojik yaklaşır. Eldeki metin ya bir ideolojiyi saklamak ve yeniden üretmekle suçlanır veya mevcut ideolojiye açtığı gedikler sayesinde baş tacı edilir. Rita Felski bu üç yaklaşımı inkâr etmeden edebiyatın okur tarafından alımlanmasına farklı bir yaklaşım gösterir. Aslında Felski’nin perspektifi yeni sayılmaz. Akademisyenlerin belki amatörce ve naif bulacağı tutum, edebiyatın teoriye indirgenemeyen yönüyle ilgilenir ve şu soruyu sorar: Edebiyat metinleriyle ilişkimiz nasıldır? Sıradan okur, akademik eleştirinin aksine çoğu kez bir esere kişisel, dahası duygusal bir yakınlık gösterir: Onu okurken kendini tanıma fırsatı yakalar, bazen insanlığa ve dünyaya dair yeni şeyler öğrenir, satırlar arasında yolculuk ederken büyülenir, kimi zaman da şoka uğrar. Rita Feslki bu dört yaklaşımı “tanıma, büyülenme, bilgi ve şok” başlıkları altında inceler. Yazara göre profesyonel yaklaşımlar ne derse desin biz bir romanla, hikâyeyle veya şiirle teorinin örtbas ettiği bir kişisel temas kurarız. Felski, herhangi bir okurun sezgi... Devamını görmek için bkz. |  |
Hivren Demir Atay, "Okumanın Dünyevi Halleri: Felski, Kafka ve Proust", Varlık Dergisi, Ekim 2011 Dahice bir yapıtın çevremizi dağlayarak açtığı oyuk, insanın kendi küçük lambasını içine yerleştireceği en iyi köşedir,” diyor Kafka. Yazamamanın sancısını çektiği günlerde okuyarak “kendine gelen” bir yazarın “dahice” bir yapıtta bulduğu sığınak, yaratıcılığı teşvik ve ilham yoluyla korurken küçük pırıltıların güçlü ışıklara dönüşmesinin de yolunu açar (Günlükler 1, 285-90). Kafka bu dönüşümün “dağlayıcı” ve “sarsıcı” etkisini insanın sevdiği birini kaybettiğinde hissettiklerine benzetir. Ona göre, ihtiyacımız olan kitaplar bizi bir felaket kadar etkileyen, herkesten uzak bir ormana sürülmüş gibi hissetmemize sebep olanlardır. Dahası, böylesine sarsıcı bir etki ancak aşina olmadığımız dünyalar tarafından yaratılabilir. Bu yüzden Kafka, çevremizi dağlayarak oyuklar açan kitapları, “kendi şatomuzda aşina olmadığımız odaların anahtarı” olarak tanımlar (Letters to Friends 10-16). Kafka’nın yazan bir okur konumundan yaptığı, “edebi” imgelerle örülü bu okuma tanımı, ilk bakışta, gündelik dertlerden uzak, münzevi ve ideal bir okuma deneyimine işaret ediyor gibidir. Bununla beraber, okumanın gündelik ya da daha genel olarak dünyevi olanla ilişkisinin karmaşıklığını ve çok boyutluluğunu, “ben her şeyimle edebiyatım” sözüyle anlatır Kafka. Bu sözün etkisini güçlendiren şey, Kafka’nın yapıtlarında aşinayla aşina olmayanın bir aradalığı, “kendi” şatom... Devamını görmek için bkz. |  |
Sema Vatansever, “Edebiyat işe yarar mı, ne işe yarar?”, K24, 19 Eylül 2024 Rita Felski, Edebiyat Ne İşe Yarar? adlı çalışmasında teorisyenlerin ve eleştirmenlerin bu kadim soruya verdikleri cevaplara alternatif tanımlar, (metne) bağlanma biçimleri, pratik amaçlar, yorumlar, beklentiler ve spesifik sorularla yaklaşıyor. Bir metin yapısı gereği hem estetik değeri, saf sanatı hem de bilgiyi –tarih kitaplarında ya da ansiklopedilerde rastladığımız cinsten değil– barındırmaz mı? Bir kitap okurken satırlar arasında kendimizi aramaz mıyız? Bu, Orhan Pamuk’un adlandırmasıyla, yalnızca “safça” bir eylem midir? Yoksa “öteki” olan kendimizle yüz yüze gelmenin, ücra yönlerimizi “tanıma”nın okuma eylemindeki dışavurumu mudur? Halid Ziya’ya dönersek, romanlar mı hayatı yapar, hayat mı romanları? Madame Bovary’den, Jane Eyre’den pratik hayata ya da kadınsal düşünceye yönelik hiçbir şey öğrenmez miyiz? Viktorya dönemi romanlarının salonları niçin tıkış tıkıştır? Okurun metne bağlanma biçimleri, metinle ilişkisi her ne kadar dağınık, alaşımlı ve çelişkili görünse de, yazar bu deneyimlerin çeşitliliğini dört ana başlıkla izah etmeye çalışır: “Tanıma”, “Büyülenme”, “Bilgi” ve “Şok.” Farklı beklentiler, tezler, hazlar, duygular ve çıkarlarla okunsa da, tüm bu okuma biçimlerini birleştiren ortaklıklar, merhaleler saptanabilir mi? Felski’ye göre tanıma aynılık ve farklılığın, tanıdıklıkla yabancılığın etkileşimine dayanır. Büyülenmenin verdi... Devamını görmek için bkz. |  |
|