İbrahim’in Beni Terketmesi Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2008 | 2. Basım: Eylül 2010 |
Şair Bejan Matur son şiirleri ile okurlarının karşısında: İbrahim’in Beni Terketmesi. Otuz üç şiirin yer aldığı kitap dört bölümden oluşuyor: Âdem’in Yalnızlığı, Ve Melekler Sağ Omuza Konar, İlk Konuşma ve Kaplanların Çizgileri. Âdem’in Yalnızlığı’ndan: Dördüncü Gece, ikinci bölüm Tacirler eski bir pazarda Kehribar ve akik sattıklarında Kaplanların gözleri parlar. Ve parmakta taşınan renk bir kapı olur Her şeye açılan. Bir parmakta taşınan yüzük Gizlediği zehir ve istekle Sonsuzlukla tamamlanır. | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Orhan Kâhyaoğlu, "Hepimizi terk etti İbrahim", Radikal Kitap Eki, 21 Mart 2008 Son zamanlarda, farklı kitaplar vesilesiyle gerçek anlam dünyasını kurma sürecinde bir 'Doğu Şiiri'nin yeniden biçimlenişinden, söz etmiştik. Bu şiirin dikkat çeken yanı, görece genç birtakım yeni şairlerin, Doğu'da toplumsalcı boyutta yaşanan siyasal baskılar kadar tamamen kişiye has bir trajediyi de şiir yoluyla gün ışığına çıkarmasıydı. Ortada bir akım falan yoktu. Tersine, kaynaklarını, problematiği Doğu hayatı ve kültürlerinde bulan ve bu yolla kentte kızgınlaşan; yeni, varoluşsal bir sorunun tekil şairler yoluyla belirginleşmesi dikkat çekmişti. Bu, merkezde yazılan bir şiirdi, ama bireysel trajedi birtakım şairlerin şiirinde özel bir dile mi dönüşmeye başlıyor? Sorusuna yanıtlar arıyorduk. Bejan Matur, bu belirişin belki ilk dikkate değer şairiydi. 1990'larda Doğu'da inanılmaz bir siyasal-kültürel trajedi yaşanmıştı. Bu, tabii ki o kaotik dönemi gencecik yaşta yaşayan şairler i... Devamını görmek için bkz. | |
Yeliz Kızılarslan, "İbrahim'in Beni Terketmesi ve Çok Sesli Bir Dünyanın Arayışı", Bianet, 22 Mart 2008 Bejan Matur Maraş doğumlu ödüllü ve üretken bir şair. Lise'yi Antep'te okuyan Matur, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Ancak avukatlık yapmamış. Onun yerine tüm zamanını şiir yazmaya adamış. Türkçede yönünü belirlemeye çalışan dil: Kürtçe Kitapları, Türkiye edebiyatına farklı ve keskin bir soluk getirdi. Anlatılamayanı, anneyi, çocuğu ve gölgeyi, yaşadığı coğrafyanın izleriyle anlatan Matur için Türkçe yazdığı şiirleri; yönünü belirleyecek ölçüde Kürtçenin ritimlerini ve seslerini taşır. Onun için şiir, "ölü bir dil"in en iyi ifadesi kadim bir anlatı olarak, dilden önceki deneyimin aktarımını ve dil öncesi, anlaşılamayan durumu ifade eder. İlk şiirleri de, bundan dolayı yalnızlığın içindeki kimsenin poetik zamanda karşılaştığı modern dışı deneyimi anlatır. Kayıp dilin ritimleri için tutulan matemi, tek bir sesin yansıttığı gotik bir atmosfer tamamla... Devamını görmek için bkz. | |
Sevi Aral, “Vicdan Aynasında Görünen Şiir”, Kitap Zamanı, 7 Nisan 2008 Altı yıl uzun bir suskunluk dönemi... Şiir için ama. Son birkaç yıldır şair Bejan Matur'u Kürt sorununu vicdan aynasından gören politik yazılarıyla izliyorduk. Belli ki zamanı gelmiş. Bejan Matur 'çook beklemiş' gibi görünen bir şiirle bozdu suskunluğunu:İbrahim'in Beni Terketmesi... İsimden başlayan bir farklılaşma var yeni şiirlerinde Matur'un.. Rüzgâr Dolu Konaklar,Tanrı Görmesin Harflerimi, Ayın Büyüttüğü Oğullar ve Onun Çölünde'de var olan çekingenlik yok İbrahim'de... Sadece isim değil farklılık. Önceki kitaplarında kendine özgü bir mitoloji kuran, çok sevdiği ifadeyle pagan bir dil kullanan Matur, İbrahim'in Beni Terketmesi'nde bu kez kendine özgü, teoloji değil ama bir ontoloji kuruyor. Bu ontolojide felsefe ve dinsel repertuarın izleri yok. Önceki şiirleriyle kıyaslanmayacak kadar dinsel, –adını doğru koyalım– İslami imgeler, v... Devamını görmek için bkz. | |
Necmiye Alpay, “Terk edilen ‘ben’ ”, Milliyet Kitap Eki, 11 Şubat 2009 Bejan Matur, 1996 tarihini taşıyan ilk kitabıyla birlikte, Murathan Mungan’ın 1980’li yıllarda öykü, şiir ve oyunlarıyla açmış olduğu yeni ve büyüleyici bir edebiyat bölgesine yerleşti: Bize Türkçe edebiyatta o zamana değin belirmiş tüm yabancılık türlerinden farklı bir yabancılığı sezdiren yapıtlardı bu çıkagelenler; burnumuzun dibindeki bir tarihsel ve coğrafi bölgenin ruhları ve imgeleriyle dolup taşıyorlardı. İnançların ortak atası “Rüzgâr Dolu Konaklar”: Bu üç sözcük bile başlı başına bir yapıt denebilecek güçteydi; doluluk ile boşluk arasında kalmanın girdabıyla baş döndüren bir şiirsözdü. “İbrahim’in Beni Terketmesi” adı da tıpkı “Rüzgâr Dolu Konaklar” gibi üç sözcüklük bir yapıt denebilecek güçte. Bu söz bir anda insanlığın köklerinden birine götürüyor bizi. İnsanların kitlesel olarak köklerini aramaya koyulduğu şu binyıl başlangıcında, dönüp bakılabilecek en has... Devamını görmek için bkz. | |
|