Rüzgâr Dolu Konaklar Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Fotoğrafı: Harry Callahan Kapak ve Grafik Tasarım: Semih Sökmen |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Sistem Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 1996 | 4. Basım: Temmuz 2010 |
Rüzgâr Dolu Konaklar, şairin ilk kitabı. Matur bu kitabıyla 1997 Orhon Murat Arıburnu ve Halil Kocagöz ödüllerini aldı. İlk basımı Avesta Yayınları tarafından yapılan kitap, ikinci kitabı Tanrı Görmesin Harflerimi ile birlikte 2. basımıyla yer aldı Metis Edebiyat'ta. Rüzgâr Dolu Konaklar çok başarılı olmuş bir ilk kitaptır. Bejan Matur şiiriyle ilk kez tanışacaklar için de, kronolojiyi takip etmeyi, bu kitapla başlamayı öneririz. İşte çok güzel bir dolu şiirin yer aldığı kitaptan "Rüzgâr Dolu Konaklar" şiirinin ilk üç bölümü: Doğduğumuzda Bizim için yaptırdığı sandıklara Gümüş aynalar Lacivert taşlar Ve Halep’ten kaçak gelen kumaşlar Dolduran annemiz Bir zaman sonra Bizi koyup o sandıklara Yol Rüzgâr Ve konakları fısıldayacaktı kulağımıza. Yalnız kalmayalım diye karanlıkta Çocukluğumuzu ekleyecek Avunmamızı isteyecekti O çocuklukla. Sırtımızdan jiletle akıtılan kanın Karıştığı uzun ırmağa Bırakıldığımızda Annemiz bu kadarını istemezdi Bu yüzden O uyurken Uzaklaştık Diyorduk sulara. Gidişin kendisinden artakalan Her şey, herkes burada. Ben buradayım Kardeşlerim yitikliğiyle burada Annem elbiseleriyle Erkek kardeşim savaş korkusuyla Babam burada hiç uyanmış olmasa da Dünya eksilmiş etrafımda Bir düş sanki olanlar Uzayan ve uzadıkça acıtan I Annemiz Siyah kadife elbisesini okşadığında Saçlarını düşürerek bakışlarına Babamızı hatırlardı: Beyaz bir dağda olduğunu söylüyordu onun Beyaz ve her bahar küçülen bir dağda II Hepimizden büyük olan Ve uzaktaki savaştan korkan Erkek kardeşimiz Dönmeyince bir daha Biz de korktuk savaştan. Ama savaş değildi onu bırakmayan. Gelirken yanımıza Atıyla uyumuş Babamızın karşısındaki karlı dağda Annemizin yüzü azaldıkça Omuzları küçüldükçe annemizin Şaşırdık hangi dağa bakacağımıza III Evimizin uzun sofasında Kadife elbisesi uzayıp Gümüş başlığı ağırlaştıkça Bolardıkça gümüş kemeri Annemiz benziyordu baktığı dağlara. Baharda inceliyordu kabuğu Ama ulaşamıyorduk ona. Ölüyordu Bu defa gerçekten eriyordu Bir daha görünmedi sofada …………… | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Atilla Birkiye, "Tüm o masallar bizimdi", Cumhuriyet, 23 Mart 2000 Bejan Matur son yıllarda dikkati çeken şairlerden biri. İki şiir kitabı var. İkisi de geçen yıl Metis Yayınları'ndan yayımlandı. (Rüzgâr Dolu Konaklar, ikinci basım; Tanrı Görmesin Harflerimi). Bejan Matur hakkında yazılanları okuduğumda, Kürt diye (bilmiyorum şimdi suç mu işledim) ''şişiriyorlar'' diye düşündüm açıkçası. Çünkü bizde çok sık görülen bir ''durum'' dur bu. Politik konumundan dolayı kimi şairler, yazarlar, sanatçılar övülmüştür. Estetik açıdan kimse bakmamıştır. İçerde olması, yapıtının politik bir ''bildirisi'' ya da konusu olması ne yazık ki yetmiştir. Ne var ki Bejan Matur'un her iki kitabını okuduğumda yanıldığımı gördüm. Kendi şiir dilini ve yapısını oluşturmuş. (Bazı etkilerden söz etmemek olanaksız ki, bu da çok doğal bence.) Daha önünde çok yol var. Şair olmak zor iş. İyi şiir yazarsanız şair olursunuz. Yalın bir ''söyleyiş'' üstünde, –zaman... Devamını görmek için bkz. | |
Duygu Durgun, “Kendi yolunu arayan bir şair”, Cumhuriyet Kitap, 22 Temmuz 1999 Yaşadığının altını çizmek, "ben bunu yaşıyorum" diyebilmek için şiir yazıyor Bejan Matur. Yazmadığı gün yok gibi... Yazmak, onun için bir tutku, kendi deyişiyle bir "obsesyon". "Galiba şiir her zaman bir tercümedir. Dilden önce dil dışında olan bir yaşantının dile aktarılma çabasıdır. Kendi iç çatışmalarım ve dış dünyayla ilgili heyecanlarımın anaforundan ancak yazarak kurtulabiliyorum. Bu nedenle yazmak benim için sadece şiiri oluşturmama yarayan bir araç değil. Yazarak yaşadığımın dilini kurmaya, yaşadığımın altını çizmeye çalışıyorum. Sanırım en bariz takıntım yanında defterim olmadan sokağa çıkamam. Benim için şiire malzeme olan şeyi yazmakla şiirin kendisini oluşturmak farklı süreçler. Defterlerimde biriken toparlanması ve okurla buluşabilecek rafine metinler haline gelmesi, işçilik ve eleme, matematik gerektiren bir süreç ve can sıkıcı. Yaptığım iki kitapta yer alan şiirlerin pekçoğ... Devamını görmek için bkz. | |
|