| ISBN13 978-975-342-383-0 | 13x19,5 cm, 296 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | E.Zeynep Güler, ''David Harvey kitapları: Kent hakkından kent için mücadeleye'', Sol Kitap Eki, 10 Nisan 2013 1935 doğumlu Harvey akademik yaşamı boyunca sosyal teori, kentsel gelişme, antropoloji ve coğrafya konularında araştıran, yazan ve dersler veren üretken, çalışkan bir bilim insanı. Harvey Türkçede daha önce yayınlanan Postmodernliğin Durumu, Marx’ın Kapitali İçin Kılavuz, Sermayenin Sınırları, Yeni Emperyalizm gibi kitaplarıyla tanınıyor. Uzun yıllardır Amerikan üniversitelerinde Marx’ın Kapitali ile ilgili dersler vermeyi sürdürüyor. Bütün tarihsel süreç içinde hangi üretim biçimi geçerli olursa olsun ilk ortaya çıktığı dönemden beri kentler, artı değerin yaratıldığı, yönetildiği ve paylaşıldığı mekânlar olmuştur. Artı değer toplumsal yapıyı sınıflara bölerek bir ayrışma oluşturmuş ve kent, artı değerin harekete geçirilmesine dayalı bir yapıya dönüşmüştür. Harvey bu nedenle kapitalizmin gelişimi ile kentleşme arasında yakın bir bağlantı kuruyor. Ekonomik eşitsizlik, sosyal adalet ve kentsel deneyimleri tartıştığı Sosyal Adalet ve Şehir’de coğrafya disiplininin kapsadığı alanın sınırlarını genişletip topluma yönelik bir bakış açısı sağlayacak kapsam ve niteliğe kavuşturmayı hedefliyor. Burada “mekân nedir” yerine, farklı insan pratikleri nasıl farklı mekânsal oluşumlar yaratır sorusuna yanıt aranıyor. Mekânın toplumsal iktidar ve güç ilişkileriyle bağlantıları aranıyor. Umut Mekânları Karl Marx’ın Komünist Manifesto ve Kapital eserleri nerede geçer? Bu konu çoğunlukla Marx’ın analizinin Batı Avrupa mahreçli olduğu ya da daha ileri giderek Avrupa merkezci bir yaklaşımı bulunduğunu ileri süren tezlerde ve tartışmalarda ele alınır. Dünyanın diğer yerlerine dair söylenenler, daha doğrusu eserinin evrensel temaları ve genelleştirme kapasitesi ile yerel hareket noktaları, ayağını yere bastığı noktalar, kişisel tarihler, hep birbirine karıştırılır. 2008’de yayınlanan Umut Mekânları kitabının ilk bölümünde yer alan “Manifesto’nun Coğrafyası” ve “Tüm Ülkelerin İşçileri Birleşin!” başlıklı iki makalede yukarıdaki konular üzerinde duruyor, Manifesto’nun küreselleşme ile ilgisini araştırıyor. 1970’lerden itibaren Kapital’in birinci cildi üzerine verdiği derslerden hareketle yazmış olduğu makalelerde bu iki önemli esere bir başka açıdan daha bakmamızı öneriyor. Üstelik hiç de anlamsız ve boşuna olmayacak böyle bir çaba ile her iki eserin yöntemsel katkılarının yanı sıra mekân algısı bakımından da hiç de boş olmadıklarını kanıtlıyor. |