ISBN13 978-975-342-656-5
13x19,5 cm, 224 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Lanet Olsun Zaman Nehrine, 2012
Reddediyorum, 2013
Benim Durumumdaki Erkekler, 2020
Ardından, 2022
Sibirya Hayali, 2022
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Aysel Sağır, "Savaş hakkında konuşulmazsa...", Radikal Kitap Eki, 11 Nisan 2008

Norveçli yazar Per Petterson'ın kendi ülkesinin kültürel, sosyal tarihinden ve İkinci Dünya Savaşı'ndan izler taşıyan At Çalmaya Gidiyoruz, 'yitirilmiş cennete' yakılan bir ağıta benziyor. Çocuk aklıyla çözülemeyen sırların gömüldükleri zihnin derinliklerinden epey zaman sonra sahipleriyle yüzleşmesi temasını da içeren kitap, okuyucunun sezgi gücüne hitap etmiş daha çok. Zira, geçmişte kalmış olayların sisli görünümünü altında yatan gerçekleri çok açık etmeyip, onlarla ilgili ipuçları vermiş yazar.

Artık altmış yedi yaşında olan Trond, geçmişini ardında bırakıp, Norveç ormanlarında bir kulübede köpeği Lyra'yla birlikte yaşamayı tercih etmiştir. Yaşamayı seçtiği ormanda elli yıl önce babasıyla bir süreliğine birlikte olduğu çiftlik yaşamı arasında gidip gelen Trond'un tercih ettiği yaşam şekli, ilk gençlik döneminin en mutlu kesitiyle yeniden buluşmak, o dönemde yaşadıklarını gözden geçirmek için gibidir adeta. Ve öyle de yapar...

Trond'un bırakıp geldiği kentteki yaşamı hakkında hiçbir şey bilmeyiz. Bildiğimiz, yetişkinlik ve olgunluk döneminin kente ait epeyce uzun bir dönemini kapsayan yaşamında iki kez evlendiği, ikinci karısını ise ormana yerleşmeden kısa bir süre önce trafik kazasında yitirdiğidir. Ama Trond'un anlatımlarından yitirme travmasını asıl elli yıl önce yaşadığını anlarız. Babasıyla yaşadığı orman çiftliğinde komşu oldukları ailenin oğlu yaşıtı Jon tarafından bir akşam "hadi at çalmaya gidiyoruz" teklifiyle ayartılıp, maceralı bir oyuna girişen Trond'un, Jon'la yaşadığı deneyimden sonra babası ve çevresiyle ilgili bakışı da değişecektir. Zengin çiftlik sahibi Barkald'ın çifliğine gizlice girip atlarına binen iki kafadar, ormandaki bir ağaca birlikte tırmandıklarında, bir kuş yuvası göreceklerdir. Ancak Jon, kuş yuvasını un ufak edecek ve beraberinde de tavırları değişecektir. Bu olaydan sonra Jon, Trond'la hiç konuşmadan, onu kayıkla ırmağın karşı kıyısındaki kulübesine bırakır.

Ezilen kuş yuvası

Felaketlerse sökün edercesine gelmeye başlar. Jon'un on yaşlarında ikiz erkek kardeşlerinden biri Jon'un açık, ortada bıraktığı tüfekle oynarken diğer ikizini vurur. Bütün yaşananlar Trond'un belleğinde daha sonra çözmek zorunda kalacağı düğümler oluşturacaktır.

Jon'un ezdiği kuş yuvasının ardında Trond'un babasıyla, Jon'un annesinin arasındaki ilişki mi yatmaktadır? Tıpkı Trond gibi biz de olayları birbiriyle bağladığımızda bir kanıya varırız. Ancak, güçlü, çalışkan ve çiftlikte oğluyla yaşamaktan mutlu bir baba portresi görüntüdür sadece. Trond'un babasının arkadaşı Franz sayesinde, babasıyla ilgili gerçeklere biraz yaklaştığına tanık oluruz: "Dönüp baktığımda Franz'ın kolundaki kızıl yıldızı gördüm. Güneşte parlıyor, parmaklarını hareket ettirdiğinde ya da yumruğunu sıktığında bir bayrağın ortasındaki yıldız gibi dalgalanıyordu. Franz sık sık yumruğunu sıkıyordu. Herhalde komünistti. Orman işçilerinin çoğu öyleydi ve babam haklı olduklarını söylemişti. Yalnızca Franz babamın aslında bu yeri ne için kullanacağını biliyordu. İkisi birbirlerini daha önceden tanıyorlardı, ama o gün babam onun merdivenlerini çıkıp kapısını çalarak önceden anlaştıkları o sözleri söyleyene kadar karşılaşmamışlardı. 'Geliyor musun? At çalmaya gidiyoruz.'"

Bir çocuğun olaylara anlam veremeyen zihniyle yetişkin insanın netleşmiş bakışıyla aydınlanan atmosfer oluşur. Sıradan çiftlik yaşamının gerekleri yerine getiriliyor gibi görünmektedir sadece. Zengin çiftlik sahibi Barkald olmak üzere, Jon'un annesini de, Franz da, Almanlara karşı direniş hareketi içerisinde olan kahramanlardır aslında. Ancak, biz bunu yine Trond'un duygularından bağımsız şahit olduğu ve anlam veremediği olayları tekrar ele alışı sayesinde anlarız. "Gözümün önüne getirebiliyorum. Üç kişilik Alman motosikleti karları yeni kürenmiş ana yolda sakin sakin ilerliyor, sonra hiç neden yokken tam da o eve doğru bir dönüş yapıyor, hiç kimse motosikleti sürenin aslında ne istediğini anlayamadı bir türlü...Arkalarındaki tepede motosiklet durmuş, soluk soluğa bir hayvan gibi tıkırdıyordu., makinalı tüfeklerini omuzlarından aldıklarını gören babam seslendi..."

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X