| ISBN13 978-605-316-182-0 | 13x19,5 cm, 256 s. |
Liste fiyatı: 212.00 TL İndirimli fiyatı: 169.60 TL İndirim oranı: %20 {"value":212.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11392","item_name":"Benim Durumumdaki Erkekler","discount":42.40,"price":212.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Benim Durumumdaki Erkekler Özgün adı: Menn i min situasjon Çeviri: Banu Gürsaler Syvertsen Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ocak 2020 | 3. Basım: Eylül 2023 |
2019 Unified Language Prize Parçalanan bir hayatın acımasız ama şefkat dolu portresi... Karısı çocuklarını da alıp onu terk ettikten sonra Arvid Jansen, tutunacak çok az şeyinin olduğunu fark eder. Boş evini, yatağını, hayatını yadırgar; kim olduğunu pek de bilmediğini anlar. Gençlik günlerinin peşinde şehirde dolaşır, sarhoş olur, barlarda ısrarla peşine düştüğü kadınlarla yatağa girdiğindeyse ne yapacağını bilemez. İlk ayrıldığında neşeli bir zafer duygusu taşıyan karısı da ondan çok farklı durumda değil gibidir. Sadece üç kızlarından en büyüğü ebeveyninin kim olduğunu görüyor, ama ne onlara yardım edebiliyor ne de onlardan yardım alabiliyordur... Norveçli yazar Per Petterson’un diğer yapıtlarıyla da konuşan Benim Durumumdaki Erkekler ele aldığı hikâye kadar anlatma biçimindeki inceliklerle de öne çıkıyor. | OKUMA PARÇASI |
Birinci Kısım, Bölüm 1, s. 11-15 1992 yılının eylül ayında bir pazar günüydü, saat yediye geliyordu. Geceyi dışarıda geçirmiştim, sabahın ilk saatlerinde Tollbu Caddesi’nde eski bir eczaneden bara dönüştürülmüş bir mekândaydım, ancak kimsenin peşine takılıp evine gitmemiştim. O sıralarda, o yıl, bu durum benim için pek olağan sayılmazdı, çünkü hemen her gece Oslo’nun merkezine iner ve her ne kadar yaradılışıma aykırı olsa da barlara kafelere gider, duman altı olmuş bu kalabalık mekânların kapısından içeri girer girmez kendimi yuvama gelmiş gibi hisseder ve yine her ne kadar yaradılışıma aykırı olsa da etrafa dikkatle göz gezdirirken o gece nerede yatacağımı geçirirdim aklımdan. Birkaç saat sonra kafeden ya da birahaneden ayrılırken de genellikle yalnız olmazdım. Bu ayları geride bıraktığımda, benim gibi bir erkeğin yapabileceğini önceden hiç düşünemediğim kadar çok yatak odasından, evden ve semtten geçmiştim. Ancak bu durum kendiliğinden son buldu, ateş olmak i... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Emek Erez, "İnsan bir muamma", Gazete Duvar, 31 Ocak 2020 Metin karakterlerini anlamaya çalışmanın, insanı anlamaya çalışmakla benzer bir yanı olabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle karakterlerin öne çıktığı, aklımda yer ettiği anlatıları biraz daha dikkatle okuyorum. Metin karakterlerinin yerleştirildikleri olaylar içine yaşadıkları; bocalamaları, serzenişleri, olduramayışları, aileyle, toplumla, kendileriyle hesaplaşmaları üzerine düşünmenin haz verici bir tarafı var. Çünkü karakterin benliği, gündelik yaşamda onu sunumu ve kendi başınayken takındığı tavır, hayatta kalma çabası varlığını sorgulayışı gibi konular metni enteresan boyutlara çekebiliyor. Terk edilme, bocalama, dünyaya uyumlanma veya ayrıksı tavır takınma, duygular, sıkıntılar bir metinde ne kadar iyi yansıtılırsa sanırım okur da o kadar çok metnin içine girerek onunla bağ kuruyor. Anlatılan hikâyenin insana dair ne söylediği önemli; böylece bir kitap sadece okunup, geçici hazlar alınıp bir kenara b... Devamını görmek için bkz. | |
Metin Celâl, "'Her şey uçup gitmiş, bana hiçlik kalmıştı'", Hürriyet, 31 Ocak 2020 Per Petterson’un yeni romanı Benim Durumumdaki Erkekler’in kahramanı Arvid Jansen’i Lanet Olsun Zaman Nehrine’den (2012) anımsıyoruz. O romanda idealleri uğruna üniversiteyi bırakmış, bir fabrikada işçi olarak çalışıyordu ve boşanmanın eşiğindeydi. Aradan üç yıl geçmiş, 1992 yılının eylül ayında başlıyor Benim Durumumdaki Erkekler. Arvid Jansen yalnız bir yazar, dul bir erkek olarak karşımıza çıkıyor. Karısı, en büyükleri 12 yaşında olan üç kızı alıp Arvid’i terk etmiştir. Arvid, aldığı bir yazarlık bursu sayesinde fabrikadaki işinden ayrılmış, kendini tamamen yazmaya vermiştir ama yazamamakta, tamamen boşluk içinde yaşamaktadır. Karısı Turid’in terk etmesi değildir tek sorunu. Bu zaten ertelenmiş bir ayrılıktır. Karısı bir yıl Arvid’in acısının biraz dinmesini beklemiştir. “7 Nisan 1990 gecesi, Oslo’dan Frederikshavn’a giderken 500 yolcu bulu... Devamını görmek için bkz. | |
Banu Yıldıran Genç, "Ayrılıkta erkeklik izleri", oggito.com, 28 Nisan 2020 Erken denebilecek bir yaşta evlendim. Kendimce pek çok haklı sebebim vardı, o dönem için doğru bir karardı. Arkadaşlarımın çoğu benden üç beş sene sonra başlayarak sırayla evlendiler. Bir dönem nikâh dairelerinin en gözde konuklarıydık. Sonra bazıları hemen, bazıları üç beş yıl sonra derken boşanmalar başladı. Şu an kadın arkadaşlarımın pek çoğu bekâr anne ve tek başlarına çocuk büyütmeye çalışıyorlar. Biraz acımasız olabilirim, evet acımasızım çünkü etrafımda doğru düzgün boşanabilmiş tek bir çift yok. Tek bir baba tanımıyorum ki tüm sorumluluklarını yerine getirsin, herhangi bir konuda ters giden bir şeyde anneyi suçlamasın... Çocuklarının babasıyla arası iyi olsun diye uğraşan, ipleri tamamen koparmak istemeyen annelere kalan ise, ödenmeyen nafakalar, gurur uğruna vazgeçilen maddi haklar, “hiçbir şey istemiyorum, yeter ki çocuğuyla vakit geçirsin” cümleleriyle başlayan sonu gelm... Devamını görmek için bkz. | |
İsa Darakcı, "Mutsuz aile tablosu", K24, 28 Mayıs 2020 Adam Phillips, evlilik üzerine aforizmalara yer verdiği Tekeşlilik’te, evlilikten bahsettiğimizde aslında özgürlükten tutsaklığa, hırstan arzuya kadar birçok şeyden bahsettiğimizi söyler. Evlilik, iki kişinin aynı çatı altında kurduğu birliktelikten çok öte bir anlama sahiptir, bütün bir topluma dairdir. Aile içi sorunların kimi zaman dedikodu meraklılarının, kimi zaman durumdan vazife çıkaran aile büyüklerinin meselesi olmasının başka bir izahı olması gerek. Münferit bir olay ya da olgusal bir gerçeklik olarak da yaklaşılsa ev içinde olan evde kalmaz sonuç olarak. Phillips, aile değerleri üzerine –evlenme ve boşanma oranları– sürdürülen tartışmaların aslında tekeşlilik üzerine yani insanları bir arada tutan şeyin ne olduğu konusunda ve neden bir arada kalmaları gerektiği konusunda tartışmalar olduğunu söylüyor aynı kitapta. Son yirmi yılda şaşılası bir hızla yıldızı parlayan İskandinav e... Devamını görmek için bkz. | |
Nalan Arman, "Per Petterson’un romanında geriye kalan, soğuk ve kül", edebiyathaber.net, 11 Eylül 2024 Per Petterson, çocukluktan yetişkinliğe geçişi, aile ilişkilerini ve yalnızlığı sıklıkla ele alır. Asıl derdinin, kayıplarımızın etkisiyle karanlıkta kalışımız, onun yarattığı çaresizlik duygusu olduğunu sezeriz. Kaybettiğimiz çocukluğun, sevgilinin, yakınlarımızın; geriye kalanın, ağzımızdaki külün çaresizliği… Banu Gürsaler Syvertsen’in başarıyla çevirdiği Benim Durumumdaki Erkekler, ailesini gemi kazasında kaybeden Arvid Jansen’in psikolojik süreçlerini anlatıyor. Yaşadıklarının gerçekliğini ve ne hissettiğini kavramakta zorlanan Arvid, şaşkın, donuk ve tepkisiz. Çocukluğundan getirdiği kimsesizlik duygusunun etkisiyle, neler kaçırdığının farkında olmadan, sevdiklerini kaybetmeye devam ediyor. 1992’nin Eylül ayında başlayan hikayede Arvid Jansen otuz sekiz yaşında. Üniversiteyi, sormaya bile cesaret edemed... Devamını görmek için bkz. | |
|