 | ISBN13 978-605-316-258-2 | 13x19,5 cm, 232 s. |
Liste fiyatı: 258.00 TL İndirimli fiyatı: 206.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":258.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11530","item_name":"Sibirya Hayali","discount":51.60,"price":258.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Sibirya Hayali Özgün adı: Til Sibir Çeviri: Banu Gürsaler Syvertsen Kapak İllüstrasyonu: Carl Larsson |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Haziran 2022 |
Sibirya Hayali Norveçli yazar Per Petterson’un At Çalmaya Gidiyoruz, Lanet Olsun Zaman Nehrine, Reddediyorum, Benim Durumumdaki Erkekler ve Ardından’dan sonra yayımladığımız altıncı romanı. “Yandaki bölmeyi dene,” diyor Jesper tahta perdenin arkasından seslenerek. “Dorit yatıyor orada, çok iyi huyludur.” Aradaki yolda duruyor ve Jesper’in sakin sakin nefes alışını dinliyorum. Bakışlarımı bölmesinde uyuyan Dorit’e çeviriyorum, geniş sırtı karanlıkta giderek daha iyi seçiliyor. Eğilip Dorit’in sırtını okşuyorum. “Konuş onunla,” diyor Jesper, ama ben ne diyeceğimi bilemiyorum, şu an dilimin ucuna gelenleri yüksek sesle söyleyemem. Bölme daracık, hiç boş yer yok, Dorit hafifçe dönse beni tahta perdeye yapıştırır. Hayvanın boynunu okşuyorum, sonra da kulağına eğilip cesur kurşun asker masalını anlatmaya başlıyorum. Masalın sonuna, kurşun askerin alevlere karşı koyarken yavaş yavaş eridiği bölüme gelince öne doğru yatıyor ve kollarımı hayvanın boynuna doluyorum, pencereden içeri dolan rüzgârın nasıl balerini havalandırıp alevlere doğru sürüklediğini, ateşe düşen balerinin nasıl kayan yıldız gibi parladığını ve alevlerin söndüğünü anlatıyorum, masalımı bitirdiğimde soluk bile almaktan korkuyorum. 1934 yılının Noel gecesini yaşıyoruz, Jesper ve ben her şeyin nefes aldığı bir ahırda iki ayrı bölmede, iki ayrı inekle sarmaş dolaş yatıyoruz, belki de uykuya dalıyoruz, çünkü gerisini pek hatırlamıyorum.  | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümünden, s. 11-14 Altı-yedi yaşlarında küçük bir kızdım, kasabadan eve dönerken arabayla aslanların yanından geçerken çok korkardım. Lucifer’in de aynı şeyleri hissettiğinden eminim çünkü tam oradan geçerken birden hızlanıverirdi; ancak çok sonraları anladım ki büyükbabam tepeden inişte, tam da aslanların başını tuttuğu giriş yolunun oradan geçerken hayvana okkalı bir şamar vururmuş ve bunun nedeni büyükbabamın çok sabırsız bir adam olmasıymış. Zaten herkes bilirdi bu gerçeği. Aslanlar sarıya boyalıydı ve ben bazen yalnız, bazen ağabeyim Jesper’le beraber arabanın arkasında sırtım büyükbabama dönük ayaklarımı aşağı sallayarak oturur, tepede kalan aslanların giderek küçülmesini seyrederdim. Başlarını çevirmiş sarı gözleriyle beni izliyor olurlardı. Aslanlar taştandı, taş kaidelere oturtulmuşlardı ama yine de dik dik bakışlarıyla içimi yakıyorlardı ve göğsümde koca bir delik açılıyordu. Yine de gözlerimi onlardan alamıyordum. Onlara değil de önüme, çakıllı yola bakmayı denediğim zamanlarda da midem bulanır, düşecek gibi olurdum. “Bak geliyorlar şimdi! Şimdi geliyorlar!” diye bağırdı aslanlara karşı hissettiklerimi bilen ağabeyim, ben de tepeye bakıp geldiklerini gördüm. Oturdukları taş kaidelerinden kendilerini kurtarmış, koskocaman olmuşlardı. Bunun üzerine arabanın hızına bakmaksızın kendimi aşağı attım, çakıllı yola sürtüp kanattığım dizlerimle en yakın tarlaya doğru bir koşu tutturdum. Çitin gerisindeki ormanda geyik ... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Emek Erez, "Hayattan artakalan hikâye", kisadalga.net, 17 Temmuz 2022 Per Petterson edebiyatında zaman, mekân, olay ve karakterlerin birbirini tamamlayan bir yanı olduğundan söz edilebilir. Özellikle de mekânın, bazı metinlerinde belirginleşerek anlatının karakterlerinden biri gibi iş gördüğü de oluyor. Yaşanan yerin insanın üstüne sinmesi, onun yaşam ve geçim biçimlerinin, ikliminin; anları, hayalleri, edimleri belirlemesi ve karakterlerin buna göre şekillenmesi gibi bir durum söz etmeye çalıştığım. Örneğin, yazarın Benim Durumumdaki Erkekler kitabında, metnin mekânı olan Oslo’nun kitabın karakteri, Arvid Jansen’in ruhsal durumunda belirleyici bir yanı vardı. Genel olarak, melankolik bir karakter olarak yorumlayabileceğimiz Arvid Jansen’in içinde bulunduğu durum, kentin melankolisiyle kesişiyor, karakterin kent deneyimiyle bir bütünlük oluşturuyordu. ‘Sibirya Hayali’ Per Petterson’ın, Metis Yayınları tarafından, Banu Gürsaler Syvertsen çevirisiyle basılan, Sibirya Hayali adlı kitabında da mekânın belirleyici olduğu bir anlatıyla karşılaşıyoruz fikrimce. Yazar, bu sefer Danimarka’da bir kasabadan sesleniyor okura ve karakterlerinin yaşamında bu yerin etkisi belirgin bir şekilde hissediliyor. Kendi içine kapalı, küçük şeylerin büyük olay yarattığı, başka yerden olan her şeyin yabancı olarak algılandığı, zamanın saatlerden çok mekânın belirleniminde aktığı bir yer olarak tasvir edilebilir burası. ... Devamını görmek için bkz. |  |
|