| ISBN13 978-975-342-420-2 | 13x19,5 cm, 216 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Hasan Uysal, "Ortada olmanın güveni ya da kenarda olmanın dayanılmaz hazzı", Dünya Kitap Eki, 24 Ekim 2003 Hatırlamak ya da unutmak sadece belleğin bize sunduğu veya esirgediği fiziki bir olgu mu? Tıpkı bir kamera gibi doğumdan ölüme kadar belleğimize kaydettiğimiz görüntüler her zaman bizim kontrolümüzde mi? Bir kaçış biçimi olarak unutmak bazen kaçınılmaz olabilir mi? İlk romanı Kenarda ile edebiyat dünyasına mütevazı bir adım adan Ayhan Geçgin unutma ve hatırlamanın ikilemiyle sarsıyor, kenarda kalmış yaşamların çalkantılı dinginliğiyle buluşturuyor okuru. Kendine dair hatırlamadığı ya da hatırlamak istemediği geçmişini kendi dışında –aslında içinde– yaşadığı topluma dair hatırladıklarıyla inanılmaz bir şekilde bütünleştiren, kesiştiren, inanılmaz bir bellekle bizi yakın bir geçmişteki "taşı toprağı altın" İstanbul masalına götüren; gecekondulardan apartmanlara, apartmanlardan mahallelere, ilçelere dönüşen toprak parçaları üstündeki çetin yaşamın sıradan insanlarıyla buluşturan bir roman kahramı etrafında dönen Kenarda bir ilk roman olmasına rağmen hayli başarılı: Acayip sıkı, kaliteli, psikolojik edebiyat metinleri okumak isteyenlerin kaçırmayacağı türden. Daha ilk romanıyla zor'a kalkışmış olan Geçgin, bence başarmış. Bazen yarım sayfayı bulan cümleleriyle olayları takip etmek konusunda okuru zorlayan Geçgin, yalın ve akıcı dili sayesinde bu açığını kapatıyor. Tıpkı 70'li yılların başlarından itibaren İstanbul'a eklemlenen ve daha sonra da bu kentin bir parçası halini alan, ama kaçınılmaz bir şekilde hep kenarda kalan bir semtin hikâyesi Kenarda. Ekonomik, sosyal, siyasi vb. birçok nedenle belli bir toprak parçasından kopup başka bir toprak parçası üzerinde hayatı örgütlemeye çalışan insanların bazen trajik, bazen komik bazen de trajikomik, ama her seferinde illa ki zorlu olan yaşamları, hayata tutunma çabaları eşliğinde içinden çıktığı topluma yabancılaşan, kendi gerçeğiyle bir türlü yüzleşemeyen bu yüzden de unutmaya çalışırken hatırladığı şeylerin altında ezilen bir gencin hikâyesi var Kenarda’da. Dayatılan sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlanan, pervasız bir şekilde sömürülen, bu yüzden kaçınılmaz bir şekilde sürekli bazı uzuvları eksilen insanların, onlara eşlik eden topal, kolsuz, parmaksız, kör vb. lakaplarının hikâyeleriyle birlikte; han girişlerindeki küçük çay ocaklarında başlayıp işadamlığı statüsüne ve bu statüden çoğu kez yine kaçınılmaz bir biçimde alkol, kumar vb. kötü alışkanlıkları sayesinde başa dönen hayatların hikâyelerinin birbirine karıştığı Kenarda, aynı zamanda kenar kültürün de bir belleği. İlk romanı Kenarda’da bilinç akışının derin kuyularında gezinen insanların, kayboldukları labirentlerinden çıkma çabalarını "ustaca" işleyen Geçgin, psikolojik metinleri seven okurlara gri bir ruh haliyle eşlik ediyor; yüzleşmenin kaçınılmazlığını hatırlatıyor kitabının her satırında. |