| ISBN13 978-975-342-741-8 | 13x19,5 cm, 368 s. |
Liste fiyatı: 288.00 TL İndirimli fiyatı: 230.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":288.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"441","item_name":"Mazi Kabrinin Hortlakları","discount":57.60,"price":288.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Mazi Kabrinin Hortlakları Türklük, Melankoli ve Sinema Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen Görsel Tasarım: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Haziran 2010 | 2. Basım: Nisan 2021 |
"Toplumsal iktidarın duygular alanındaki hareketini Türk sinemasında takip etmeye çalışıyorum. Bizi biz yapan, Türklüğü kuran kendimiz üzerine düşünmenin ve kurduğumuz hayallerin sınırlarını çizen hikâyelerin gücünün ancak, toplumsal iktidarla duygular evreni arasındaki sıkı fıkı ilişkinin takibiyle kavranabileceğine inanıyorum. Hikâyeler uluslar için her zaman önemli oldu. Bu hikâyeler, ulusların kendilerini tanıma, kendilerinden bahsetme, kendilerine inanma biçimleriydi; kendilerine dair imgeleriydi. Aynı sebeple, uluslar kendi kendilerine anlattıkları hikâyeleri kaybetmemek için sembolik ya da fiziksel şiddete başvurabildiler. Hikâyesiz kalmamak için inanmaya devam ettiler. Buradaki temel sorum şu: Kendimize anlattığımız, bizi var eden ve kendimiz üzerine düşünmemizi belirleyen hikâyelerle bağları koparmak nasıl mümkün olur? Bu hikâyeler yerine yenilerini nasıl bırakabilir? "Bunu tartışabilmek için öncelikle Yeşilçam sinemasını bir 'büyük hikâye' olarak okumayı, onun içinde işleyen haz siyasetini kavramayı deniyorum. Sevmek Zamanı'nı, Vesikalı Yarim'i, Gelin'i, Umut'u diğer Yeşilçam filmlerden farklı kılanın ne olduğunu ancak bu büyük hikâyeyle ilişkileri sayesinde ve bu ilişkinin içinden geçerek anlayabileceğimizi sanıyorum." -Umut Tümay Arslan. | İÇİNDEKİLER |
Giriş
Eksik Beste, Kırık Plak Arzu denilen muamma, -Annem, annem, annem!
Anne ve Kiç Ruhsuz dünyanın ruhu, mazlumun iç çekişi
Mecazi Başlangıçlar Şark'ı hiç sevmedim ve asla kaybetmedim
Mazi Kabrinin Hortlakları Sükût ama sembol, Nazar ama niyet
Kader'in Ölümü, Yeşilçam'ın Sonu Sonsuza kadar yabancılaşma
Dizin
| OKUMA PARÇASI |
Giriş, s. 11-17. Bu kitapta toplumsal iktidarın duygular alanındaki hareketini Türk sinemasında takip etmeye çalışıyorum. Bizi biz yapan, kendimiz üzerine düşünmenin ve kurduğumuz hayallerin sınırlarını çizen, bizi ev ve ulus fikrinin eşiğine bırakarak mutlu sona kavuşturan hikâyelerin gücünün, toplumsal iktidarla duygular evreni arasındaki sıkı fıkı ilişkinin takibiyle kavranabileceğine inanıyorum. Hikâyeler uluslar için her zaman önemli oldu. Bu hikâyeler, ulusların kendilerini tanıma, kendilerinden bahsetme, kendilerine inanma biçimleriydi; kendilerine dair imgeleriydi. Ulus denilen topluluğun muhayyel bir cemaat olmasıyla, ortak imge ve seslere bağlılık yoluyla biz olabilmemizle ya da ulus fikrinin, kolektif kahkahanın, kolektif gözyaşının "kitle" dediğimiz muhayyel bir topluluğu üretebildiği bir dönemde ortaya çıkmasıyla ilişkilidir bu. Aynı sebeple, uluslar kendi kendilerine anlattıkları hikâyeleri kaybetmemek için sembolik ya da fiziksel şiddete başvurabildiler. ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Tunca Arslan, “Yeşilçamla ulus inşası”, Milliyet, 20 Temmuz 2010 Umut Tümay Arslan Mazi Kabrinin Hortlakları adlı kitabında bir ulusun ve ‘Türklüğün’ kurulup pekiştirilmesinde sinemanın çeşitli açılardan üstlendiği rolü vurgulamaya çalışıyor. Jacques Derrida, “Sinema, hayaletlerin birbiriyle yarışıdır” derken, yedinci sanatın ontolojik-varlıkbilimsel bile değil, çok daha ötesine geçerek, deyim yerindeyse ‘hauntolojik’ incelemelere müsait olduğunu öne sürmüş; bir anlamda, ‘ışık ve karanlık’ arasındaki sinema ile ‘varlık ve yokluk’ arasındaki hakikatın, en azından sembolik referanslar bakımından uyum içinde olabileceğini iddia etmişti. Derrida, bir filozof olarak, baktığımız yerden ve baktığımız zamandan görülemeyenin peşindeydi; sinemanın da bunu yaptığını-yapması gerektiğini savundu. Bir çeşit ‘hauntoloji’ Gerçeğin, algıladığımız zaman mı, yoksa tersine algılayamadığımız zaman mı ortaya çıktığı türünden binlerce yıl geride kalmış ... Devamını görmek için bkz. | |
Aslı Dadak, “Hem kabir, hem hortlak: Sinema”, Agos Kitap / Kirk, Aralık 2010 Çok Tuhaf Çok Tanıdık (Metis, 2005) adlı kitapta yer alan makalesinde Vesikalı Yarim (Lütfi Akad, 1968) filmine odaklanarak melodramların yapısını, Bu Kâbuslar Neden Cemil? başlıklı çalışmasında ise (Metis, 2005) Yeşilçam’ın vurdulu kırdılı filmlerindeki eril iktidar söylemini inceleyen Umut Tümay Arslan’ın Mazi Kabrinin Hortlakları: Türklük, Melankoli ve Sinema adlı kitabı geçtiğimiz Haziran ayında yayımlandı. Arslan, bu kitapta,Yeşilçam filmlerinin kendileri kadar, bu filmleri izleyenlerin hissiyatını da ele alıyor ve söylem analizinden ziyade bir tür seyir analizi yaparak filmlerle kurduğumuz ilişkiyi deşifre etmeye çalışıyor. Sara Ahmed, The Cultural Politics of Emotion [Duyguların Kültürel Politikası, 2004] adlı kitabında duyguyu nesnenin kendisinin değil, nesneyi nasıl karşıladığımızın ya da nesneye nasıl yaklaştığımızın belirlediğini; fe... Devamını görmek için bkz. | |
|