| ISBN13 978-975-342-541-4 | 13x19,5 cm, 224 s. |
Liste fiyatı: 194.00 TL İndirimli fiyatı: 155.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":194.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"331","item_name":"Sanatın Sonu","discount":38.80,"price":194.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Sanatın Sonu Özgün adı: The End of Art Çeviri: Yasemin Tezgiden Yayıma Hazırlayan: Bülent Doğan Kapak Resmi: Damien Hirst Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2006 | 4. Basım: Mayıs 2018 |
Postmodern sanat anlayışı, neyin sanat olup neyin olmadığı konusunda bir süredir hararetli bir tartışmaya ve kafa karışıklığına yol açıyor. Günümüzde sanat ve sanat eseri piyasa, moda, milyon dolarlar, pazarlama, marka gibi kelimelerle birlikte anılıyor. Bunlara eşlik eden puslu havada, sezilen ama bir türlü adı koyulamayan bir şey var. Tanınmış sanat eleştirmeni Donald Kuspit'in kitabı işte tam da bu ifade edilemeyen şey üzerine. Son derece bayağı, iz bırakmayan, sığ postmodern çalışmalarla dolu bir sergi salonunda izleyicinin hissettiği sıkıntının ardındaki gerçek: Bunlar sanat eseri değil, bu yüzden de gerçek sanatın hissettirdiklerini hissettiremezler. Bu tür eserleri tanımlamak için Alan Kaprow'un "postsanat" terimini kullanan ve postmodern sanatın aslında sanatın sonu anlamına geldiğini, çünkü estetiğin itibarını kaybettiğini öne süren Kuspit, tinsel değerlere inanan sanatçı tipinin yerini nasıl pazarın taleplerine göbekten bağlı postsanatçı tipinin aldığını anlatıyor. Marcel Duchamp ve Barnett Newman'ın çalışmalarını ve kuramsal fikirlerini titizlikle değerlendirerek, sanattaki bu değer kaybının modern sanatın entropik karakterinden ayrılamayacağına dikkat çekiyor, varılan noktayı estetik karşıtı postmodern sanat olarak nitelendiriyor. Yirminci yüzyıl boyunca sanatın katettiği yol üzerine keskin gözlemler içeren kitap, görsel sanatların halihazırdaki çıkmazlarını gösterdiği gibi, bu sıkışmanın taşıdığı imkânlara da işaret ediyor. | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür 1 Sanatta Nöbet Değişimi 2 Estetiğin Kötülenişi: Duchamp ve Newman 3 Yeni Ufuklar Açan Entropi: Modern Sanatın Paradoksu 4 Bilinçdışı Kültünün Çöküşü: Boşa Kürek Çekmek 5 Ayna Ayna, Dünyevi Duvardaki Ayna, Neden Sanat Artık En Doğru Din Değil: Kendine İnancını Yitiren Tanrı 6 Atölyeyi Terk Edip Yeniden Yapılandırmak Notlar Resimler Dizin | OKUMA PARÇASI |
Estetiğin Kötülenişi, s. 52-54 Postestetik sanat dünyasında sanat eseri gözdağı verilen bir vaiz kürsüsü gibidir, sanatçı izleyiciyi kendi inandığı şeye inandırmaya çalışır. Kendinden emin bir zorbaya dönüşerek bize zaten bildiğimiz şeyler üzerine —dünyanın çirkinliği ve adaletsizliği üzerine— vaaz verir ama buna ilişkin hiçbir estetik, düşünsel alternatif sunmaz. Gerçekten de sanatçının "devrimci" sözcük dağarcığında estetik, düşünsel ve güzel sözcükleri kötü sözcüklerdir. Bunlar dünyayı daha iyi yaşanacak bir yer yapma girişiminde, en azından bu sanatçıların daha iyi bir dünya anlayışına göre, yer almamaktadır. Hiç kuşkusuz toplumsal eleştiri asil bir davadır, hiç kuşkusuz dünyayı iyileştirmek kahramanca bir iştir; ama sanatın bunların ikisinde de ne ölçüde etkili olduğu açık değildir. Sanatçı bize dünyanın gerçeklerini en iyi öğretecek kişi olmadığı gibi, acılarımıza katlanmamıza ve onların üstesinden gelmemize yardım edecek kişi de değildir. İşin en kötü yanı, sana... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Hüseyin Bayçöl, “Sanat nerede başlar, ne zaman biter?”, Zaman Kitap Eki, 3 Nisan 2006 Sanatın tanımı, düşünce tarihinin en önemli tartışma alanlarından biri. Bu alanda en uç tanımlamayla bir yanda sanatı aşkın bir lütfu olarak değerlendiren algılar, beri yanda da onu insanla nesnel gerçeklik arasındaki estetik ilişki şeklinde tanımlamayan algılar var. Ortalama bir sanatçı için bu algılar etrafında zihin egzersizleri yapmaksa sanat bağlamında ciddi bir tetiklenme vesilesi. Bu yolun yolcuları okuduklarıyla, yazdıklarıyla, çizdikleriyle sanatı tartışır, ondan beslenir ve sanat adına insanın varoluşundan beri süregelen o macerayı devam ettirir. Tüm bunlarla belki her şey yolunda gitmektedir ama gün gelir de biri çok iddialı bir çıkışla her şeyin sona erdiğini/ereceğini yahut şimdiye kadar gelenin, uğradığı büyük bir kırılmadan sonra, ancak kendisine yeni bir mecra bularak yola devam edebileceğini iddia ederse herhalde tüm birikimleri yeni baştan düşünmek gerekebilir. İş... Devamını görmek için bkz. | |
Murat Üstübal, “Sanatın sonu”, Poetikhars, Nisan 2006 İlk bakışta, tüketilmiş ve kof bir kitap ismi ve konusu gibi görünüyor Sanatın Sonu... Öyle ya, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazlasıyla tartışıldı bu ölüm kalım meseleleri. Kimi sanatı öldürürken bazısı sanatçıyı öldürdü, mutlu bir azınlık ise ikisini de. Ne gariptir ki, dünyada kavramsal ve teorik anlamda konunun anlam ve önemini bildiren sıkı yayınlar sunulurken, ülkemizde bu tarz mevzular polemik düzeyinde kaldı. İşte bu anlamda dünya için küçük bizim için büyük bir adım olan bu kitap sanat sonrasını gündeme getirmeye çalışıyor. Yani antisanat'ı ya da yazarın söylemiyle postsanat'ı sorunsallaştırıyor. Geleneksel sanatın güzel ya da çirkin olan estetik anlayışını iptal edip saçma olan'ı ikame eden Duchamp'ı sanatta değer yitimine yol açtığı için eleştirir. Duchamp'ın çeşmesini tüm devrimci gibi görünen aktivasyonuna rağmen, aslında, gündelik olan'ı toplumsallık üzerinden ironileştirir ve este... Devamını görmek için bkz. | |
Kaya Özsezgin, "Sanatın sonu(mu?)", Cumhuriyet Kitap Eki, 29 Haziran 2006 Bilgi ile teknoloji arasındaki dönüşümlü ilişkinin varlığı dikkate alındığında, sanatsal bilgi ve beceri türlerinin özellikle geçen yüzyıldan bu yana katettiği hızlı oluşum belki daha iyi kavranabilir. Doğa ve insan gerçekliğine yönelik bu bilgi, gelişen teknolojiyi yedeğine alarak yeni bakış açıları oluşturdukça, sanatın sınırlı akademik perspektiflerden uzaklaşma süreçleri de hızlanmış, kısa aralıklarla birinin ötekini izlediği bu süreçler, akademizmin işlevini tamamlamış olmasından kaynaklanan birtakım kuşkuları gündeme getirmiştir. "Sanatın sonu"nun geldiği konusunda ileri sürülen umutsuz yorumların temelinde bu kuşkuların payı bulunduğu kuşku götürmez. Ancak soruna daha temelli bir açıdan yaklaşıldığında, sanatsal süreçlerle ilgili toplumsal ve psikolojik etkenlerin zorunlu bir sonucu olarak, sanatın da geçen dönemlerden çok farklı bir çağdaş evrimleşme aşamasına girmiş olmasını doğal karşıla... Devamını görmek için bkz. | |
|