| ISBN13 978-975-342-541-4 | 13x19,5 cm, 224 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Murat Üstübal, “Sanatın sonu”, Poetikhars, Nisan 2006 İlk bakışta, tüketilmiş ve kof bir kitap ismi ve konusu gibi görünüyor Sanatın Sonu... Öyle ya, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazlasıyla tartışıldı bu ölüm kalım meseleleri. Kimi sanatı öldürürken bazısı sanatçıyı öldürdü, mutlu bir azınlık ise ikisini de. Ne gariptir ki, dünyada kavramsal ve teorik anlamda konunun anlam ve önemini bildiren sıkı yayınlar sunulurken, ülkemizde bu tarz mevzular polemik düzeyinde kaldı. İşte bu anlamda dünya için küçük bizim için büyük bir adım olan bu kitap sanat sonrasını gündeme getirmeye çalışıyor. Yani antisanat'ı ya da yazarın söylemiyle postsanat'ı sorunsallaştırıyor. Geleneksel sanatın güzel ya da çirkin olan estetik anlayışını iptal edip saçma olan'ı ikame eden Duchamp'ı sanatta değer yitimine yol açtığı için eleştirir. Duchamp'ın çeşmesini tüm devrimci gibi görünen aktivasyonuna rağmen, aslında, gündelik olan'ı toplumsallık üzerinden ironileştirir ve estetik edimin toplumsal bir edim olan zihinsel bir süreç olarak görülmesine sebep olduğunu söyler Kuspit. Onun tam karşısına, Barnett Newman'ın ironik olmayan, toplumsal edimden ve hatta sanat eserinden bile önce gelen estetik edimini koyar. Ve şöyle der: Sanat eseriyse,tersine, hem tarihsel hem toplumsaldır, dolayısıyla ilk olmaktan uzak olduğu gibi varoluş amacının da dışında görünür. Newman'ın 'temel estetik kök' adını verdiği şey "boşluk karşısındaki trajik durumuna, kendine dair farkındalığına ve çaresizliğine karşı duyduğu korku ve kızgınlıkla çığlık atan... hırıltılar çıkaran ilk insan" dan ayrılamaz. "İnsanın ilk ifadesi ilk rüyası gibi, estetikti. Konuşma, iletişim talebinden değil, şiirsel bir talepten doğdu. Yazar, gündelik sanat, entropi, bilinçdışı üzerine kendine özgü ilginç tezler atar ortaya. Bu anlamda, okunmaya değer bir yapıt. Ama, kitabın en can alıcı tarafı, yazarın eskinin taklit edilemez; yeninin ise tatmin edilemez olduğu noktada olduğumuzu hissettirdikten sonra yenieski ustalar olarak tanımladığı eskiye ve yeniye öykünmeden, eskinin ruhunu ve yeninin tekniğini kullanarak üreten yeni sanatçıları muştulaması. Ne dersiniz bizim yenieski sanatçılarımız var mı, varsa kimler... |