 | ISBN13 978-605-316-212-4 | 13x19,5 cm, 112 s. |
Liste fiyatı: 168.00 TL İndirimli fiyatı: 134.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":168.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11423","item_name":"İstasyon","discount":33.60,"price":168.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | İstasyon Kapak Resmi: Andrew Wyeth Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2020 | 3. Basım: Eylül 2021 |
Birgül Oğuz’dan yalnızlık, güven ve arkadaşlık üzerine uzun bir hikâye. “Şimdi ormanda bir patikada dalgın yürürken aniden ağaçların, boyumu aşan yabani otların arasına dalıp koşmaya başlamışım gibi hissediyordum. Tren hızlandıkça bir sevinç dalgası yükseliyordu içimde. Ama her an daha da kararan bir ormanda dikenli bitkilerin, böceklerin, gececillerin arasına fütursuz dalışımın ödeyemeyeceğim bir bedeli olduğu duygusuna da kapılıyordum. Davranışımın kaynağına belirsiz bir gelecekte varacağımı seziyordum.”  | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümünden, s. 7-9 Olur, dedim, gelirim. İki saat sonra bavulum hazırdı. Gara vardığımda trenin kalkmasına hâlâ bir saat vardı. Ne ilçeden ayrılmak duygulandırıyordu beni ne başkente gidecek olmak. Yine de vagona yürürken acele ediyordum; bir elde bilet diğerinde bavul etrafa şaşkın şaşkın bakan yolcular beni sinirlendiriyordu ve vagon girişindeki demir kulplara sımsıkı tutunup kendini basamaklardan yukarı çekmeye çalışan kadını sırtından içeri ittirmemek için kendimi zor tutmuştum. Yolda olmanın verdiği teyakkuz halindeydim, en azından on altı numaralı koltuğa ulaşıp yükümü bavul raflarına yerleştirinceye kadar. Ama tren hareket ettiğinde, ki o sırada en az on beş dakikadır öylece oturuyor olmalıydım, biri arkamdan hadi uyan diye dürtmüş gibi sarsıldım. Kalp atışlarımın sakinleşmesini gözlerim kapalı bekledim. Aniden havalanan büyük bir sığırcık sürüsü hayal ettim. Düzensiz öbekler halinde bir süre döndüler havada. Sonra tane tane kondular yere, sonbaharda yağmur sonrası dökülen kızıl yapraklar gibi acelesiz. Gözlerimi açtığımda yumuşak doygun kış ışığına doğru hızlanıyordu tren. Az sonra tarlaların arasına girdik. Gökyüzü kocamandı, aylar sonra ilk kez açık havaya çıkmışım gibi ürperdim. Bulut kümeleri patladı yüzümde. Uzakta bir noktaya yağmur yağıyordu. Daha da uzakta bulutları delip tarlaya saplanan ışık değnekleri gördüm. Ne kadar uzaklaşırsam her şeyin o kadar netleşeceği düşüncesi ilk kez o an çaktı zihnimde. Bu düşünce hemen ... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Didem Görkay, "Aidiyet ve Mekânın Öyküsü", parsomenfanzin.com, 21 Nisan 2021 Mekâna dair aidiyetlerin oluşması bireylerin zaman içindeki yaşayışlarının sonucudur. Mekânsal değişimler, bazen kimlik değişimlerinin yanında yeni arayışlar ya da sonlar barındırır. Terk edilip geride bırakılan evler, sokaklar, kentler ve farklı fiziksel alanların zihinde bıraktığı etki, bireyin benliğinde uzun yıllar varlığını sürdürür. Birgül Oğuz’un İstasyon adlı uzun öyküsü mekân, yerleşiklik, kentler arası göçebelik ve yeni gidilen fiziksel alanla kurulan bağa yakından bir bakış sunuyor. Tabi bu gözlem, salt fiziksel görünene değil çevredeki insanların, genel fizikselin ve yerleşik kültürün somut ve soyut bileşenlerini de kapsıyor. Birkaç yıldır gündemdeki acılığını sürdüren akademisyen ihraçlarındaki hedef bireylerden ve öykünün anlatıcı konumundaki Deniz’in uzun bir süre denilebilecek bir zaman diliminde çalıştığı üniversitede kadrosu uzatılmadığı için işsiz kalmasıyla başlayan hikâye, kışın ortasında merkezle bağlantısı ara ara kesilen bir adaya doğru evriliyor. Deniz’in uzun zamandır görüşmediği yakın arkadaşı Nihal’in kaldığı ve istasyon denilen bu ev, gelip kalanların sıklıkla değiştiği bir geçiş yeri gibidir. Nihal, özel bir durum nedeniyle istasyon evin sahipliğini geçici bir süre Deniz’e bırakarak oradan ayrılır. Deniz yalnızdır, evi incelemeye başlar. İlkin oluşamayan aidiyet kısa sürede ortadan kalkar ve gelip geçenin ardındakilere lazım olur d... Devamını görmek için bkz. |  |
Burcu Aydoğan, "Nerdesin anne?", Birgün Kitap, 13 Mayıs 2021 Birgül Oğuz son kitabı İstasyon’da, bu topraklardaki kadının annelikle imtihanını, anne kız ilişkisindeki durakları ele alıyor. Anneliğini reddeden bir kadını, terk ettiği kızında bıraktığı travmayı anlatıyor. Kızın büyüdüğünde reddettiği annesinin rolüne bürünüşünü, bu defa annesi gibi kendisinin de çevresi tarafından kabul görülmeyişini içeriden bir bakışla dile getiriyor. Birgül Oğuz ilk öykü kitabı Fasulyenin Bildiği (2007, Varlık) ile Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’nü; ikinci kitabı Hah (2012, Metis) ile de 2014 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü aldı. İstasyon, (2020, Metis) yazarın ilk romanı. İstasyon’un -ilk başlarda ismi verilmeyen ve varoluşunu ortaya koyduğunda ismi ile birlikte cinsiyetini de öğrendiğimiz- ana karakteri Deniz; çocukken geliştirdiği, ‘annesine iyi gelen şeyler arasında olmadığı’ düşüncesini yıllar içinde pekiştiriyor. Karakterin kendisiyle yüzleşme yolculuğuna çıkmasını sağlayan da kendi yaşamına benzeyen bir başka kişi. Bu kişi de onunla aynı yaşta terk ediliyor. Onun da adını sonradan öğreniyoruz. Kurmacanın olay örgüsü şöyle gelişiyor: Deniz üniversiteden arkadaşı Nihal’ın ricası üzerine, bir süreliğine İstasyon diye adlandırılan barınakta kalarak, Nihal’ın görevini üstlenmeyi kabul eder. Bunun için, ani bir kararla bulunduğu şehri terk edip bir adaya taşınır. Başlarda kimseyle ilişki kurmayan Den... Devamını görmek için bkz. |  |
|