Kaybolan Bağlar Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler Özgün adı: Lost Connections Uncovering the Real Causes of Depression and the Unexpected Solutions Çeviri: Barış Engin Aksoy Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2019 | 8. Basım: Kasım 2024 |
"Ben kendi hayatımda depresyon hakkında iki hikâyeye inanmıştım. Hayatımın ilk on sekiz yılında bunun ‘tamamen kafamın içinde’ olduğunu düşünmüştüm – yani gerçek değildi, hayaldi, sahteydi, şımarıklıktı, utanç vericiydi, zayıflıktı. Sonraki on üç yılda ise yine ‘tamamen kafamın içinde’ olduğuna inanmıştım ama bu defa çok farklı bir şekilde: Beyindeki bir arızadan kaynaklanıyordu. Ama bu hikâyelerin ikisinin de doğru olmadığını öğrenecektim. Depresyon ve kaygının bu kadar yükselişte olmasının öncelikli sebebi kafamızın içinde değildi. Ben bu sebebin büyük ölçüde etrafımızdaki dünyada ve o dünyada nasıl yaşadığımızda yattığını keşfettim." Kaybolan Bağlar, gazeteci yazar Johann Hari’nin kendisinin de uzun yıllar mücadele ettiği depresyonun altında yatan nedenleri ve olası çözümlerini bulmak üzere çıktığı yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Şahsi olduğu kadar toplumsal da olan, deneyimler kadar bilimsel olgu ve araştırmalara da dayanan bu hikâye, mutsuzluğumuzu kanıksamak ve ilaçlar yoluyla bastırmaya çalışmak yerine daha kalıcı, daha sağaltıcı çözümlere yönelebileceğimizi gösteriyor. "Depresyon ve kaygının nedenlerine ilişkin okuma yapmanın ilk bakışta göz korkutucu geldiğini biliyorum, zira bu nedenler kültürümüzün derinliklerine kadar uzanıyor. Benim de gözüm korkuyordu. Ama yolculuğuma devam ettikçe diğer tarafta yatanın ne olduğunu fark ettim: gerçek çözümler. Bunlar pek çoğumuzda işe yaramayan o kimyasal antidepresanlara benzemiyor. Satın aldığınız ya da yuttuğunuz şeyler değiller. Ama ıstırabımızdan gerçek bir çıkış yolunun başlangıç noktasını oluşturuyor olabilirler." | İÇİNDEKİLER |
Önsöz: Elma Giriş: Bir Muamma
Birinci Kısım Eski hikâyede çatlak 1. Değnek 2. Dengesizlik 3. Yas İstisnası 4. Ay’a Dikilen İlk Bayrak
İkinci Kısım Kopukluk: Depresyon ve Kaygının Dokuz Nedeni 5. Bayrağı Devralmak (İkinci Kısım’a Giriş) 6. Birinci Neden: Anlamlı Çalışmadan Kopuk Olmak 7. İkinci Neden: Diğer İnsanlardan Kopuk Olmak 8. Üçüncü Neden: Anlamlı Değerlerden Kopuk Olmak 9. Dördüncü Neden: Çocukluk Travmasından Kopuk Olmak 10. Beşinci Neden: Statü ve Saygıdan Kopuk Olmak 11. Altıncı Neden: Doğal Dünyadan Kopuk Olmak 12. Yedinci Neden: Umutlu ya da Güvenli Bir Gelecekten Kopuk Olmak 13. Sekizinci ve Dokuzuncu Nedenler: Genlerin ve Beyindeki Değişimlerin Gerçek Payı
Üçüncü Kısım Yeniden Bağ Kurmak Yahut Başka Türlü Bir Antidepresan 14. İnek 15. Bu Şehri Biz Kurduk 16. Yeniden Bağ Kurmak I: Diğer İnsanlarla 17. Yeniden Bağ Kurmak II: Sosyalleşme Reçetesi 18. Yeniden Bağ Kurmak III: Anlamlı Bir İşle 19. Yeniden Bağ Kurmak IV: Anlamlı Değerlerle 20. Yeniden Bağ Kurmak V: Duygu Paylaşımından Doğan Sevinç ve Kendine Bağımlılığı Aşmak 21. Yeniden Bağ Kurmak VI: Çocukluk Travmasını Kabul Etmek ve Aşmak 22. Yeniden Bağ Kurmak VII: Geleceği Geri Kazanmak
Sonuç: Eve Dönüş
Notlar Teşekkür Dizin
| OKUMA PARÇASI |
Giriş: Bir Muamma, s. 15-19 İlk antidepresan hapımı yuttuğumda on sekiz yaşındaydım. Londra çarşılarından birindeki bir eczanenin dışında, cılız İngiliz güneşinin altındaydım. Beyaz ve ufak bir haptı; yutarken kimyasal bir öpücük gibi gelmişti. O sabah doktoruma gitmiştim. Uzun bir ağlama nöbetinin içimden sarsıla sarsıla dışarı çıktığını hissetmediğim tek bir günü bile hatırlamakta zorlandığımı söyledim ona. Çocukluğumdan bu yana –okulda, üniversitede, evde, arkadaşlarımın yanında– sık sık ortadan kaybolur, bir köşeye çekilip ağlardım. Dökülen birkaç damla gözyaşı da değildi. Düpedüz hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Gözyaşları dökülmediğinde dahi, neredeyse hiç kesilmeyen kaygı dolu bir monolog zihnimi işgal ediyordu. Sonra kendi kendimi azarlıyordum: Hepsi kafanın içinde. Aş bunları artık. Bu kadar zayıf olma. O zamanlar söylemeye utanıyordum, şimdi yazmaya. Depresyon ya da şiddetli kaygı yaşamış olanların konu hakkında yazdığı kitaplarda, yaza... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Can Öktemer, "Hayatla yeniden bağ kurmanın yolları", edebiyathaber.net, 8 Haziran 2019 Depresyon, kaygı ve buna benzer sorunlar günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan şikayetler arasında yer alıyor. Özellikle metropolde yaşayanlar, zorlu çalışma koşullarına ve rekabetçi gündelik hayatla boğuşmak durumunda olan bireylerde, bu tip sorunlarla sıklıkla karşılaşmaktadırlar. Bu durumun bir neticesi olarak, toplumumuzda antidepresan kullanımının da giderek arttığı görülmektedir. Bununla beraber, bazı insanlarda ki depresyon sebebinin beyinlerindeki serotonin kimyasalların doğuştan düşük düzeyde olmasından kaynakladığına dair hakim bir görüş mevcut. Depresyonu bu şekilde tarif edince, bazı insanlar için antidepresan kullanımı bir noktada zorunlu hale gelmekte. Hari’nin geçtiğimiz günlerde Metis Yayınları’ndan yayımlanan Kaybolan Bağlar: Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler isimli kitabı, depresyonun nedenlerinin peşine... Devamını görmek için bkz. | |
Emek Erez, "Hayatla yeniden bağ kurmak", Gazete Duvar, 20 Haziran 2019 Zor bir çağda yaşıyoruz. Depresyon ve kaygı gündelik muhabbetlerin bile konusu artık. Sıkışmış, kaybolmuş, şimdisiz ve geleceksiz hissediyoruz. Peki neden? İnsanın tüm bunları hissetmesinin sebebi kendi kafasının içindeki bir şeylerden mi kaynaklanıyor, yoksa sorun hayatlarımız mı? Çözümü nerede arayacağız bize önerilen kimyasalların geçici rahatlığına mı sığınacağız yoksa daha derinde yatan toplumsal, ekonomik, yaşamsal nedenlere odaklanıp, hayatlarımızı mı değiştireceğiz? Mutsuz bir dünyada mutluluğu bulmak mümkün mü? Kaybettiğimiz bağların depresif olmamızda etkisi var mı? Dayanışma ve ortak anlam bulabildiğimiz durumlar çözüm getirebilir mi? Anlamsız iş yaşamımızın hayatımız üzerindeki etkileri depresyon ve kaygının nedeni olabilir mi? Onlarca soru sorabiliriz. Johann Hari’nin geçtiğimiz günlerde Kaybolan Bağlar: Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler adlı, M... Devamını görmek için bkz. | |
Yağız Gönüler, "Kopuk bağları tamir etmek ve hayata yeniden sarılmak", ruhunakitap.blogspot.com, 26 Haziran 2019 Bir vaka düşünelim. Ruh durumunuzda pek 'hayırlı gelişmeler' olmadığını düşünüyorsunuz ve biraz google'a biraz da çevrenize danışarak işi 'uzman'ına götürmeye karar veriyorsunuz. Yani bir 'hastalığı kabul' söz konusu, güzel. Siz hastasınız ama işin uzmanları çok uzun bir zaman önce size hasta demeyi literatürden kaldırmışlar, siz bir danışansınız artık. Neler olup bittiğini anlamadığınız için bir uzmanın karşısına geçecek, gerekirse filmlerdeki gibi uzanacak ve bol bol konuşacaksınız. Bazen de konuşmanıza gerek kalmayacak. Su bardağını tutuş şeklinizden, ayakkabı bağacıklarınızın vaziyetinden, bacak hareketlerinizden, yüzünüzün aldığı şekillerden ortaya çıkacak her şey. Danışanınız sizi her şartta dinleyecek. Hayatta en çok ihtiyacınız olan şeyi yapacak: başkası tarafından ve 'gerçekten' dinleneceksiniz. Sayısız netice çıkabilir seanslardan ama... Devamını görmek için bkz. | |
Semih Öztürk, "Mümkün Olanı Yeniden Yaratmak", artfulliving.com.tr, Temmuz 2019 Gazeteci ve yazar Johann Hari tarafından kaleme alınan Kaybolan Bağlar, Barış Engin Aksoy’un çevirisiyle, Metis Yayınları tarafından yayımlandı. Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler alt başlığı ile açılan ve uzun bir inceleme/görüşme sürecinden geçerek oluşturulan kitap, insanlığın en temel problemlerinden biri olan depresyon çıkmazına oldukça detaylı bir inceleme alanı açarak yaklaşıyor ve çözüme yönelik önerileri kazanılan tecrübeler üzerinden okura sunuyor. Üç kısımda ele alınan kitapta, Johann Hari öncelikle kendinden yola çıkarak elde ettiği çıkarımları günümüz tedavi yöntemleri üzerinden değerlendiriyor. Bir zamanlar kabul gören ve beyindeki bir hasar sonucunda ortaya çıktığına inanılan depresyonun, aslında hiç de uzağımızda durmayan çevresel etmenlerle doğrudan ilişki içerisinde olduğunun/olabileceğinin altını çiziyor. Söz konusu çevre,... Devamını görmek için bkz. | |
Bürkem Cevher, "Depresyona farklı bir bakış", Agos Kitap / Kirk, Eylül 2019 Hemen hepimiz ya ez an bir kere depresyona girmişizdir ya da yakınımızda depresyondan mustarip birileri vardır. Ben de ABD’de doktora yaptığım dönemde oldukça sarsıcı bir depresyon deneyimini tattım ki etkilerini hâlâ dönem dönem hissederim. Bu nedenle de Metis Yayınları’nın yayınladığı Barış Engin Aksoy’un Türkçeye çevirdiği Kaybolan Bağlar: Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler hemen ilgimi çekti. Johann Hari, depresyonun bilindik öyküsü olan beyin kimyasında dengesizlik veya genetik sebeplerden çok daha fazlasının rol oynadığını fark etmiş, bu bilgilerin ve çalışmaların peşine düşmüş. Kendisi de uzun yıllar antidepresan kullanmış ve çeşitli kereler majör depresyonun kucağına düşmüş biri olarak Kaybolan Bağlar’da hem kendi depresyon hikâyesini anlamaya hem de kimyasallar dışında olası çözüm yollarını bizzat deneyimlemeye çalışmış. Klasik ... Devamını görmek için bkz. | |
|