 | ISBN13 978-605-316-061-8 | 13x19,5 cm, 432 s. |
Liste fiyatı: 432.00 TL İndirimli fiyatı: 345.60 TL İndirim oranı: %20 {"value":432.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11247","item_name":"Dünya Tarihinin Yapısı","discount":86.40,"price":432.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Dünya Tarihinin Yapısı Üretim Tarzlarından Mübadele Tarzlarına Özgün adı: The Structure of World History From Modes of Production to Modes of Exchange Çeviri: Ali Karatay Yayıma Hazırlayan: Özge Çelik Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ocak 2017 | 3. Basım: Haziran 2022 |
Toplumsal formasyonlar tarihini mübadele tarzları perspektifinden yeniden değerlendirmeye yönelik bir girişim bu kitap – günümüz Sermaye-Ulus-Devlet sistemini kavrayıp aşma çabasının bir ürünü. Marx’ın dünya tarihi versiyonunu sistematik bir biçimde yeniden okuyan Karatani eleştirinin odak noktasını üretim tarzlarından mübadele tarzlarına kaydırıyor. Göçebe kabilelerin ayırt edici özelliği olan kaynakları ortak bir havuzda toplamayı, yerleşik tarımın benimsenmesinden sonra geliştirilen armağan mübadelesi sistemlerini, devletin doğuşuyla birlikte ortaya çıkan korunmaya karşılık itaat mübadelesini, kapitalizme damgasını vuran meta mübadelelerini inceliyor ve geleceğin bir mübadele tarzı olarak armağan mübadelesinin dönüşü üzerinde duruyor. Karatani’ye göre mevcut Sermaye-Ulus-Devlet üçlü sisteminin aşılması anlamına gelen bu nihai aşamayı kavramanın en iyi yolu Kant’ın ebedi barış üzerine yazılarından geçiyor. "Tarihçilerden okumaya alışkın olduğumuz türden bir dünya tarihi değil bu,” diyor Karatani, “amacım, çeşitli temel mübadele tarzları arasındaki ilişkilerin aşkın bir eleştirisini yapmak. Yani dünya tarihinde meydana gelmiş üç büyük değişimi yapısal olarak açıklamak. Böylece dördüncü bir büyük değişimin, bir dünya cumhuriyetine geçişin peşine düşebiliriz."  | İÇİNDEKİLER |
İngilizce Basıma Önsöz Önsöz
Giriş: Mübadele Tarzları Üzerine
I. Kısım: Mini Dünya Sistemleri 1. Yerleşik Hayata Geçiş Devrimi 2. Armağan ve Büyü
II. Kısım: Dünya İmparatorluğu 3. Devlet 4. Dünya Parası 5. Dünya İmparatorlukları 6. Evrensel Dinler
III. Kısım: Modern Dünya Sistemi 7. Modern Devlet 8. Sanayi Sermayesi 9. Ulus 10. Birlikçilik
IV. Kısım: Bugün ve Gelecek 11. Küresel Kapitalizmin Aşamaları ve Yinelenme 12. Dünya Cumhuriyetine Doğru
Teşekkür Kaynakça Dizin
 | OKUMA PARÇASI |
İngilizce Basıma Önsöz, s. 9-12 Bu kitap toplumsal formasyonlar tarihini mübadele tarzları perspektifinden yeniden düşünmeye yönelik bir girişimi meydana getiriyor. Marksizm bugüne kadar bu tarihi üretim tarzları, yani kimin üretim araçlarına sahip olduğu perspektifinden ele aldı. Bu kapsamda üretim tarzları “ekonomik altyapı” olarak değerlendirilirken, siyasi, dinsel ve kültürel olan da ideolojik üstyapı kabul edildi. Bu yaklaşım, ekonomik olanı siyasi olandan ayırması bakımından, kapitalist toplumu temel alır; dolayısıyla kapitalizm öncesi toplumları açıklamakta birtakım güçlüklerle karşılaşır: Asyatik veya feodal toplumlarda, ve şüphesiz bunlardan önce gelen klan toplumlarında, siyasi kontrol ile ekonomik kontrol şeklinde bir ayrılma yoktur. Dahası, çağdaş kapitalist toplumlar söz konusu olduğunda bile, devlet ve ulusa sadece ideolojik üstyapılar gözüyle bakmak güçlüklere neden olur, çünkü bunlar kendi başlarına aktif özneler olarak iş görür. Marksistler kapitalist ekonomi yok olunca devlet veya ulus gibi ideolojik üstyapıların da doğal olarak sönümleneceğine inanmıştı, fakat realite bu beklentilerini boşa çıkardı. Devlet ve ulus meselelerini ele alma girişimlerinde tökezlediler. Bunun bir sonucu olarak Marksistler, ideolojik üstyapının göreli özerkliğini vurgulamaya başladı. Daha somut bir ifadeyle söylersek, ekonomik determinizm teorisini psikanaliz, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi alanlardan gelen bilgiyle desteklediler.... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Yücel Kayıran, "Kojin Karatani’den bir başyapıt", Hürriyet, 3 Şubat 2017 İçinde bulunduğumuz siyasal durumun anlaşılmasında şu düşünürlerin özel bir yeri olduğu kanısındayım: Ernst Bloch, Daryush Shayegan ve Kojin Karatani. Hem Shayegan’ın hem de Karatani’nin, kendi teorik yolculuklarının başında, Bloch’u referans edinmiş olmalarının rastlantısal olmadığını da söylemeliyim. Bloch’un ‘Umut İlkesi’ ile ‘Hıristiyanlıktaki Ateizm’ birer başucu kitabı ama filozofun Erbschaft dieser Zeit’ı (Bu Zamanın Mirası) henüz Türkçeye çevrilmedi. Shayegan’ın Yaralı Bilinç’ine ilgi gösteren çevrelerin, filozofun yeni kitabı Melez Bilinç’e neden ilgisiz kaldıkları konusunda düşünmek gerekir. Yaralı Bilinç’ tarihsel bir problem durumunun değerlendirmesi ise Melez Bilinç’ bu problem durumundan çıkışa ilişkin bir seçenek-yolun kitabıdır. Burada, Kojin Karatani’nin farklı bir konumu var kuşkusuz. Metafor Olarak Mimari, Derinliğin Keşfi ve Tarih ve Tekerrür’deki edebiyat yazılarını hesaba kattığımızda Karatani, bir edebiyat eleştirmeni. Karatani’nin heyecan verici ikinci önemli katkısı ise Kant ile Marx’ı birlikte okuduğu Transkritik’le gelir. Öznel ve nesnel bakış tarzından farklı olarak ‘paralaks bakış’ tarzını keşfeden Karatani, ‘Transkritik’te Marx okumalarına yeni bir perspektif getirmekle kalmaz, temelde sermaye-ulus-devlet üçlüsünü aşabilecek cemaatle... Devamını görmek için bkz. |  |
Özge Çelik, "Dünya Tarihinin Yapısı", Editörden, metiskitap.com, Ekim 2016 Bir toplumsal formasyonlar tarihi olarak dünya tarihini mübadele tarzları perspektifinden yeniden değerlendirerek günümüz Sermaye-Ulus-Devlet sistemini aşma çabasının bir ürünü bu kitap. “Yeniden” çünkü Karatani bu fikri ilk defa Transkritik’te ortaya koyuyordu. Transkritik2001’de yayımlanmış, yani tohumları 90’lı yıllarda atılmıştı. 90’ların başında Orta ve Doğu Avrupa devrimlerinin etkisiyle Sovyetler Birliği’nin parçalanmasıyla sonuçlanan süreç etkisini gösteriyordu. Fukuyama’nın “tarihin sonu” tespitinin revaçta olduğu zamanlardı. Liberal demokrasinin zaferi ilan ediliyordu. 90’ların sonlarında, sermayenin küreselleşmesiyle beraber ulus-devletin ortadan kalkacağı iddiası iyiden iyiye dillendirilir oldu. Halbuki son dönem gelişmeler Sermaye-Ulus-Devlet’in, ortadan kalkmak şöyle dursun, mükemmelen işlediğini ortaya koyuyordu. “Dış ticarete dayalı uluslararası ekonomik ağların giderek büyümesinden dolayı, ulus-devletler dahilindeki ekonomi politikalarının eskisi kadar etkili bir şekilde işlemediği ortadadır. Gelgelelim, uluslararası ilişkiler yeniden örgütlenip yoğunlaşsa da, devlet ve ulus yok olmayacaktır. Tek tek ulusal ekonomiler küresel piyasa (neoliberalizm) tarafından tehdit edildikleri zaman, bir yandan devletin ve/ya blok ekonominin korumasını (yeniden bölüşümü) talep ederken, diğer yandan da ulusal kültürel kimliğe başvururlar. D... Devamını görmek için bkz. |  |
|