ISBN13 978-605-316-055-7
13x19,5 cm, 208 s.
BASKISI YOK
BASILACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Türker Armaner diğer kitapları
Kıyısız, 1997
Taş Hücre, 2000
Dalgakıran, 2003
Tahta Saplı Bıçak, 2007
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Hüküm
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Ekim 2016

Istanbul 1920.

İşgal altındaki şehirde nereye, kime yakın olduğu belli olmayan isimsiz bir teşkilat suikastlar, sabotajlar düzenlerken belirli kişileri takip altına almakta, bir yandan da siyasi bakımdan adı duyulmamış insanları bünyesine katmaktadır.

Türker Armaner bu romanında “hain” ile “kahraman“ arasındaki çizginin belirsizleştiği, birbirine dönüştüğü, ihanetin her an ortaya çıkabileceği puslu bir havada geçen gerçeküstü bir öykü anlatıyor.

OKUMA PARÇASI

Açılış bölümünden, Liman, s. 7-10

Geminin limandan ayrılmasına bir saat kalmıştı ve bu kenti son kez gördüklerini yolcuların bir kısmı biliyor, bazıları ise bilmiyordu.

İri bir deniz hayvanı gibi görünen iki bacalı Bucovina, İstanbul’dan Köstence’ye gidecek yolcuları kabul ederken mallar yükleniyor, çımacılar halatları sökmeye hazır bekliyor, güverte subayları hareket için son hazırlıkları gözden geçiriyordu. Arabalar yolcuları limana art arda bırakıyor, ücreti ödenen arabacılar denizden ve kalabalıktan korkan atlara hâkim olmaya çalışarak dönüyor, yenilerine yol veriyordu. Arabalardan inen yolcular ellerindeki ağır valizleri taşıyarak ya da liman hamallarına taşıtarak bilet ve pasaport kontrolü yapıldıktan sonra geminin merdivenlerinden çıkıyordu. Yolcuların konuştuğu diller birbirine karışmış, kimin uğurlamaya geldiği, kimin gemiye bineceği belirsizleşmişti. İkinci ve üçüncü kaptanlar, süvariler birbiri ardına komutları sıralıyor, çarkçıbaşları makine dairesinde kömür tozundan simsiyah olmuş adamlarına talimatlar veriyor, teçhizatı tek tek kontrol ediyordu. Değişik ülkelerden inzibatlar liman boyunca devriye gezerken şüpheli gördükleri kişilere rasgele kimlik soruyorlardı.

Seyit Bey küpeşteye yaslanmış, yanında oğulları Sedat’ın blazer ceketini düzelten Saliha Hanım, limanı seyrediyor, Köstence’de ailesiyle geçici bir süre kalacağı evi, arayacağı kişileri, oradan geçeceği ülkeleri, ama her şeyden çok, büyük ihtimalle çıkacağını tahmin e...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Eray Ak, "Kim, ne zaman, ne için hain olur?", Cumhuriyet Kitap, 3 Kasım 2016

Türker Armaner'in yeni romanı Hüküm, galiplerin tarihi arasına sıkışmamak için uğraşan bir kahramanın hikâyesini anlatıyor. Bu kahramanın hikâyesi aslında Türkiye'deki vatanseverlik kavramının da tersten bakılarak yazılmış ama düzü görme amacındaki özeti.

Zaman, doğru bildiğimiz pek çok yanlışı ortaya çıkardığı gibi; masum bilinen suçluları, iyi bilinen kötüleri ve kahraman bilinen hainleri de ortaya çıkarıyor. Yakın tarihin sayfalarını karıştırmak bile fazlasıyla nüve veriyor bu konuda elimize ancak kurulu dünya düzeni, insanın yönünü ve gerçeğini bulmasında engellerini eksik etmiyor. Bir zamanın hainleri karşımıza kahraman olarak çıkarken ya da bunun tam tersi gerçekleşirken; resmî ve gayrıresmî tarih arasındaki fark da beliriyor. Haliyle tarihin yazdıklarına mı yoksa tarihte yaşananlara mı bakılacağı sorusu da bu konuyla birlikte gündeme geliyor. Sorunun yanıtını arayan sayısı çok ama bu iki tarihin yazdıkları, yazacakları arasında ezilen insan sayısı, sorunun yanıtını arayanlardan daha çok.

Tarihin bitip yerini hikâyeye bıraktığı nokta da tam olarak burası işte...

Türker Armaner de yeni romanı Hüküm'de, galiplerin tarihi arasına sıkışmamak için uğraşan bir kahramanın hikâyesini anlatıyor. Bu kahramanın hikâyesi aslında Türkiye'deki "vatanseverlik" kavramının da tersten bakılarak yazılmış ama düzü görme amacındaki özeti. Fakat romanın, Tür...

Devamını görmek için bkz.

Aslı Sarıoğlu, "Hakikatin kişisel tarihi", Mesele Dergisi, 1 Aralık 2016

Bugünlerde aradığımız koyu bir balçık içindeki hakikat. Bu nedenledir sıcak evlerimizdeki kendiliğimizle kalamamamız, eksikliğimizi neyle tamamlayacağımızı bilemememiz, yetemememiz, yetişemememiz. Belki her şeyimizi feda etmeye hazır, ama en çok da kendimiz için arıyoruz hakikati. Camlar isli, güneş henüz görünmüyor. Elimiz nereye değse bir iz kalıyor. Acı çekmekten korkuyoruz, bir yandan da her gün usul usul çekerken acımızı. Bu nedenle kendi izlerimizi en çok kendimiz takip ediyoruz. Emin olamadığımız günlerde yaşıyoruz. Hakikat, bir çözüm yolu belki bir diğerine ulaşıp çoğalacağımız, belki cesaret, belki huzurla diğerine bakabileceğimiz bir gelecek an. Her şey birbirinin içinde yeniden tanımlanırken nereden başlayacağımızı bilemiyoruz.

Tarihin duraklarında bu ruh birliğini yakalamışızdır illa ki öncüllerimizle, İspanya’da, Portekiz’de ya da İran’da ve resmi tarihinde çok da öğretilmeyen bu topraklarda. Bireyler hükmetmediğinde ya da büyük isyanlarda başa geçmediğinde tarihin sayfalarında kaybolurlar. Bireyin meselesi, arayışı hep siliktir ve bütün içinde kalan hükümle ikame edilir hikayesi.

Hüküm, Türker Armaner’in ikinci romanı, daha önce yine Metis’ten üç öykü kitabı yayımlanmış. Temiz bir edebi metin de karşılıyor okuru, bir polisiye romandaki kadar merak uyandıran, düşündüren, kendine döndüren cümleler.

Hüküm, işgal yıllarında İstanbul...

Devamını görmek için bkz.

Dilek Sarıboğa, "İhanet ve Hakikat: Türker Armaner’in 'Hüküm' Romanı", sanatkritik.com, 5 Şubat 2021

1920 İstanbul’una, işgal altındaki şehre dönüş yapıyoruz. Hüküm romanı şehrin her boşluğundan farklı görüşlere ve ideallere sahip siyasi oluşumları karşımıza çıkarıyor. Bu siyasi oluşumlara bağlı teşkilatlar, suikast planları, şehirdeki casusluk ve istihbarat ağı romanın temeline yerleştirilmiş; bunlar sınırları kesik çizgilerle gösterilmiş bir harita üzerinde doğru yolu aradığımız hissini yaratıyor roman boyunca. İşgal kuvvetleri, İstanbul Hükümeti, Anadolu’daki milliyetçiler, Bolşevizm partizanları, İngiliz Muhipleri ve başka bağımsız teşkilatlanmalar bu haritaya yerleşmiş hâlde…

Roman, Seyit Bey’in jurnallenmesi sonucu yurt dışına kaçma girişimiyle başlıyor, peki casus kim? Nelson yıllardır takibi altında olduğu biri tarafından öldürüldü. Peki hangi teşkilat tarafından, katil kim? Bütün bu sorgulama hâliyle birlikte Hüküm, tarih romanı olduğu kadar bir casusluk, polisiye romanı olarak da okunabilir.

Roman, bizi işgal altındaki şehrin puslu, toz duman içerisinde kalmış havasını teneffüs ettirecek kuvvetle karmaşanın içine sürüklüyor. Mekânlar, kurulan ortamla ilgili verilen ayrıntılar, bir noktada okuyucuda yaptığı eylemin okuma mı yoksa izleme mi olduğundan tereddüt ettirecek kadar etkisini hissettiriyor.

“Sırtına aldığı minderle duvara yaslanıp sedirinde nargilesini içerken çayını gürültüyle karıştıran bir adam, henüz k...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X