| ISBN13 978-975-342-832-3 | 13x19,5 cm, 376 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Giriş’ten, s. 12-15. Amacım size Karl Marx'ın yazdığı Kapital adlı kitabın I. Cilt'ini okutmak, üstelik Marx'ın çizdiği çerçeve içinde, onun şartlarıyla okutmak. Bu biraz gülünç görünebilir, çünkü kitabı henüz okumadıysanız Marx'ın şartlarını bilmeniz imkânsızdır; ama sizi temin ederim ki bu şartlardan birisi okumanız, üstelik dikkatle okumanızdır. Gerçek öğrenme daima bilinmeyeni anlamak için çaba göstermeyi gerektirir. Bu kitapta topladığım Kapital okumalarım, ilgili bölümleri önceden okursanız çok daha aydınlatıcı olacaktır. Dileğim, sizi, bu kitapla kişisel düzeyde bir ilişki kurmaya teşvik edebilmek. Marx'ın metniyle doğrudan boğuşarak onun düşüncelerine dair kendi anlayışınızı biçimlendirmeye başlayabilirsiniz. Bu durum hemen bir güçlük doğuruyor. Karl Marx'ın adını, "Marksizm" ve "Marksist" gibi terimleri herkes duymuştur ve bu sözcükler beraberinde türlü türlü çağrışımlar getirmektedir. Bu yüzden, lehte ya da aleyhte önyargılar ve peşin hükümlerle başlayacaksınız ister istemez; ama daha ilk adımda sizden Marx hakkında bildiğinizi sandığınız her şeyi bir kenara bırakmak için elinizden geleni yapmanızı ve onun gerçekte söyledikleriyle uğraşmaya çalışmanızı isteyeceğim. Böyle bir doğrudan ilişki kurmayı başarmanın önünde başka engeller de vardır. Örneğin bu türden bir metne kendimize has entelektüel formasyonumuz ve tecrübelerimiz ışığında yaklaşmamız kaçınılmazdır. Çoğu öğrenci için bu entelektüel formasyon akademik kaygı ve niyetlerin denetimi ya da en azından etkisi altındadır; Marx'ı tek bir disiplinin özgül bakış açısına hapsederek okuma yönünde doğal bir eğilim vardır. Marx'a üniversitede herhangi bir disiplinde kadro verilmezdi; bugün bile üniversite bölümlerinin idari aygıtlarının çoğu onu kendi alanlarına dahil ederek sahiplenmeye istekli değildirler. Bu yüzden, lisansüstü öğrencisiyseniz ve Marx'ı doğru okumak istiyorsanız, kendi alanınızda size neyin kadro sağlayacağını unutsanız iyi olur — uzun vadede değil elbette, ama en azından Marx'ı okurkenki amaçlarınız bakımından. Kısacası, ait olduğunuz disiplin, entelektüel formasyonunuz ve daha da önemlisi (ister işçi sınıfı içinde, ister mahallede örgütsel çalışma yapıyor olun, ister Kapitalist girişimci olun) tecrübeleriniz sayesinde kolayca anladıklarınızın ötesinde Marx'ın ne söylediğini saptamak için bütün gücünüzle mücadele etmelisiniz. Bu okumada böyle açık bir duruş alma gereğinin en önemli sebeplerinden biri Kapital'in hayret verecek ölçüde zengin bir kitap olmasıdır. Sayfalarında sayısız siyasal iktisatçının, filozofun, antropoloğun, gazetecinin ve siyaset teorisyeninin yanı sıra Shakespeare, antik Yunanlılar, Faust, Balzac, Shelley, peri masalları, kurtadamlar, vampirler ve şiirler cirit atar. Marx muazzam bir kaynak çeşitliliğinden faydalanmıştır ve bunları bulmak öğretici —ve eğlenceli— olabilir. Bazı göndermeler kolayca gözden kaçabilir, çünkü bir sürü durumda doğrudan isimleri vermemiştir Marx; Kapital dersleri verdiğim yıllar boyunca ben de sürekli bu tür yeni bağlantılar keşfettim. Örneğin ilk başladığımda pek fazla Balzac okumamıştım. Daha sonra Balzac'ın romanlarını okurken sık sık "Hah! Marx'ın alıntı yaptığı yer burasıymış!" derken buldum kendimi. Marx anlaşıldığı kadarıyla Balzac'ı derinlemesine okumuştu ve Kapital'i tamamladıktan sonra İnsanlık Komedyası üzerine bütünsel bir çalışma yapmak istiyordu. Kapital'i ve Balzac'ı birlikte okumak bunun sebebini açıklıyor. Yani Kapital zengin ve çokboyutlu bir metindir. Farklı yer ve zamanlarda birçok dilde yazılmış çok çeşitli metinlerde kavramsallaşmış muazzam bir dünya tecrübesinden beslenir. Hemen eklemeliyim ki tüm bu göndermeleri bulmadan Marx'ı anlayamayacağınızı söylemiyorum. Ama bana esin veren ve size de esin vereceğini ümit ettiğim şey, hayatımızı niçin böyle yaşadığımıza ışık tutabilecek muazzam çeşitlilikte kaynakların bizi beklediği fikridir. Bunlar nasıl Marx'ın kavrayışına temel olduysa, biz de onları kendi kavrayışımız için kullanabiliriz. Kapital'in sırf bir kitap olarak bile şaşırtıcı ölçüde iyi olduğunu göreceksiniz. Bir bütün olarak okunduğunda son derece tatmin edici bir edebi yapıdır. Ama burada yine anlamanın önünde potansiyel engeller vardır, çünkü pek çoğunuz eğitiminiz sırasında Marx'la karşılaşmış ve metinlerinden parçalar okumuşsunuzdur. Belki lisedeyken Komünist Manifesto'yu okudunuz. Belki sosyal teori derslerine girdiniz ve iki hafta Marx, birkaç hafta Weber, biraz da Durkheim, Foucault ve daha pek çok önemli kişiyi işlediniz. Belki Kapital'den alıntılar ya da Marx'ın siyasal görüşlerine dair teorik açıklamalar okudunuz. Ama alıntılar ya da soyut açıklamalar okumak, bütünsel bir metin olarak Kapital'i okumaktan çok farklı bir şeydir. Tam bir okuma yaptığınızda, metnin parçalarını köklü bir şekilde farklı tarzda, çok daha büyük bir anlatı bağlamında görmeye başlarsınız. Büyük anlatıya çok dikkat etmek ve daha önce karşılaştığınız parçalara ya da soyut anlatımlara dayalı anlayışımızı değiştirmeye hazır olmak hayati önemdedir. Marx kesinlikle eserinin bütünselliği içinde okunmasını isterdi. Ne kadar stratejik biçimde seçilmiş olursa olsun, alıntılar üzerinden yeterince anlaşılabileceği fikrine şiddetle karşı çıkardı. Sosyal teoriye giriş dersinde iki hafta gözden geçirilmeyi, kendisi Adam Smith okumasına sadece iki hafta ayırmayı nasıl reddedecekse öyle kesin bir tavırla reddederdi. Kapital'i bütün olarak okuduğunuzda Marx'ın düşüncesine dair çok farklı bir anlayışa ulaşacağınız neredeyse kesindir. Ama bunun için bütün kitabı okumanız gerekir — ben de işte size bunu yapmanızda yardım etmek istiyorum. |